
ICCI 2013 Öncesinde "Doğalgaz Fiyatları ve Arz Güvenliği" Tartışıldı![]()
ICCI 2013 – 19. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı öncesinde bir araya gelen Organizasyon ve Danışma Komitesi üyeleri, Nisan ayında gerçekleştirilecek etkinlik öncesi, görüş ve önerilerini paylaştı. Toplantının ardından gerçekleştirilen Enerji Sohbetleri oturumunda BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Konuk ve Doğalgaz İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (DİVİD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı “Doğalgaz Fiyatları ve Arz Güvenliği” ve “Türkiye’nin Doğalgaz Görünümü” konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
ICCI 2013 – 19. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı Organizasyon Komitesi ve Danışma Kurulu Toplantısı 13 Aralık 2012 tarihinde İstanbul Point Otel’de gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve ICCI Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Selahattin Çimen ve Sektörel Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Bulak yaptıkları konuşmalar ile ICCI 2013’ün konsepti hakkında bilgiler aktarırken, organizasyonun taslak programının oluşturulması için görüş ve önerilerin paylaşılması çağrısını yaptı.
Toplantıda, BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Konuk “Türkiye’nin Doğalgaz Görünümü” başlıklı konuşması ile, Doğalgaz İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (DİVİD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı “Doğalgaz Fiyatları ve Arz Güvenliği” başlıklı sunumu ile doğalgaz piyasasına ışık tuttular.
ICCI 2013 – 19. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı Organizasyon ve Danışma Komitesi Toplantısı’nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve ICCI Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Selahattin Çimen, ICCI 2013’ün hazırlıklarının başladığını ve konferansın taslak programını en kısa zamanda görüşlere sunacaklarını belirtti. ICCI 2013 Organizasyon ve Danışma Kurulu Toplantısı’nın etkinliğe kadar birkaç kez daha yapılacağını söyleyen Çimen: “Konferansın geliştirilmesi konusunda sizler ile beraber ortak aklı bulmaya çalışacağız. Ortak aklın bulunabilmesi için de en temel şart katılımcılık. Sizlerin bu konudaki görüşleri, değerlendirmeleri, önerileri daha iyi bir programı ortaya koymak adına önemli olacak. Devlet giderek üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor. Devlet daha çok düzenleyici, kural koyucu olarak; kanun ve mevzuatlar yoluyla strateji ve politikaları belirleyici rolü üstleniyor. Özel sektör temel oyuncu ama sektör sadece bunlardan ibaret değil; bu tür etkinlikler de sektörümüzün özel bir parçasıdır. Çünkü bu tür etkinliklerde sanayici, akademisyen, kamu temsilcisi, özel sektör bir araya gelme şansı buluyor; bilgi birikimlerini, geleceğe yönelik öngörülerini paylaşıyorlar. Dolayısıyla biz bakanlık olarak bu tür etkinlikleri çok önemsiyoruz. Bu etkinliklerin geliştirilmesi ile sektörde önemli bir boşluğun doldurulmasına hizmet edileceğine inanıyoruz. Türkiye’nin bölgede bu tür aktiviteleri gerçekleştirmesi sektörümüzün geleceği açısından önemli bir kazançtır”.
Sektörel Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Bulak yaptığı konuşmada, Organizasyon ve Danışma Komitesi toplantılarının bilgi paylaşımı amacı taşıdığını vurgulayarak şunları ifade etti: “Bir sonraki Organizasyon ve Danışma Kurulu toplantısında mümkün mertebe taslak programı yüzde 60-70 oranında tamamlamış olacağız. Bir sonraki toplantıda kesin programı oluşturmak için internet ortamı üzerinden, gerekirse 3. toplantıyı da düzenlemek suretiyle, fikirlerinizden istifade etmeye çalışacağız”.
Bulak, ICCI 2013’ün konseptinde ICCI 2012’ye göre ne tür yenilikler olacağı konusunda da bilgiler verdi. ICCI 2012’de fuar alanı olarak dolmuş olan İFM 9 ve 10 no’lu hall’lere ilaveten 11 no’lu hall’ün de hizmete açıldığı bilgisini veren Bulak, burada smart enerji ile ilgili daha farklı konseptteki firmaların bir araya geleceğini belirtti. Bulak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıl çok farklı iki konsept ile B2B’nin yoğun olduğu ve alım ekiplerinin de çok daha fazla yoğun katılacağı nitelikte bir fuar düzenlemeye çalışacağız. Birçok ülkeden yabancı ziyaretçiler etkinlikte yer alacak. Özellikle Ekonomi Bakanlığı’nın bize yaptığı öneri ile yine onların destekleri sayesinde alım heyetleri getirirken; Afrika ülkelerine de, bu konuda yatırım yapmakta olan başta Nijerya olmak üzere, önem verdik. Dolayısıyla alıcı potansiyeline sahip daha farklı bir konsept ile hizmetimizi geliştireceğiz”.
ICCI 2013 hakkında bilgilendirmelerden sonra organizasyon taslak programı için görüş ve öneri paylaşımı bölümüne geçildi. Toplantıda ICCI 2013 hakkında önerilerini paylaşan katılımcılar arasından Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, enerji konusunda istihdam ve eğitim üzerine ICCI 2013’te bir oturum yapılabileceği ve sektörün beklentileri ile sektörün insan kaynakları gelişiminin tartışılması önerisinde bulundu. Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ise, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği ELDER olarak, ICCI 2013’te düzenleyecekleri bir oturum vesilesiyle, elektrik dağıtımıyla ilgili sorunları tartışmak istediklerini dile getirdi. Rüzgar santralleri başvurularında sürenin çok uzun olduğunu vurgulayan Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Eriş de bu konunun ICCI 2013’te gündeme getirilmesi gerektiği önerisinde bulundu. TÜREB Başkanı M. Serdar Ataseven, Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği’nden konusunda uzman kişilerle ICCI 2013’te bir araya gelmeyi istediklerini belirtirken, komite üyelerinden çeşitli teknik ve yapısal öneriler de paylaşıldı.
Toplantının ardından ICCI 2013 – 19. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı öncesinde düzenlenen Enerji Sohbetleri oturumlarının ilki olan “Doğalgaz Fiyatları ve Arz Güvenliği” başlıklı oturuma geçildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve ICCI Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Selahattin Çimen’in yönettiği oturuma BOTAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Konuk ve Doğalgaz İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (DİVİD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı katıldı.
Doğalgaz İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği (DİVİD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı’nın yaptığı sunum aşağıda verilmiştir.
DİVİD Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı, Türkiye’nin arz güvenliği açısından üretici ülkelere yakınlığı nedeniyle çok şanslı bir ülke olduğunu ve doğalgaz temin çeşitliliği açısından da ülkemizin herhangi bir problemi de bulunmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında Türkiye’nin önemli bir problemi, hızlı gelişen doğalgaz pazarındaki alt yapı eksikliğidir. Türkiye’nin doğusu ve batısı oldukça geniş bir ülke ve şehir dağıtım şirketlerinin 2001’den sonra yeni yasayla hızlı bir şekilde gelişmesiyle birlikte BOTAŞ hemen hemen Türkiye’nin her tarafına doğalgaz götürmek zorunda kaldı. Talep tahminleri konusunda da çok becerikli değiliz. Bir altyapı yapıyorsanız talep tahminleri çok önemlidir. Bazı idari problemler de yaşıyoruz. Ayrıca, kamu kuruluşlarının tabii olması gereken ihale yasaları, enerji piyasasında hızlı olması gereken BOTAŞ veya diğer kuruluşların elini kolunu bağlayan unsurlar haline gelmiştir.”
Türkiye’nin iletim ağının uzunluğuna rağmen kompresör istasyonlarının sayısının görece yetersiz olduğuna vurgu yapan Baltacı, Türkiye’nin batısının mevcut doğalgazın yüzde 60’ını kullanıyorken, doğu bölgesinin kompresör yetersizliğinden dolayı doğalgazı taşımakta zorlandığını söyledi. (slayt 3 ve 4)
Bu yıl tahmin edilen tüketim rakamlarından daha az doğalgaz tüketildiğini hatırlatan Baltacı, şunları kaydetti: ''Doğalgaz tüketimi 2012 yılının son çeyreğinde tahmin edilenden daha az tüketildi. Tüketim, 48,5 milyar m3 olarak tahmin edilmişti, büyük ihtimalle 46-47 milyar m3 olarak gerçekleşecek. Ekonomik göstergelerin yavaşlamasını da göz önünde bulundurarak, önümüzdeki sene 48-49 milyar m3 civarında bir tüketim öngörüsünde bulunabiliriz. Fiyatların yükselmiş olması da tüketime etki ediyor ve insanlar daha tasarruflu kullanıyor. (Slayt 6 ve 7)
“Elektrik Üretiminde Doğalgazın Payı Düşürülmeli”
Türkiye’nin uzun vadeli projeksiyonları açısından doğalgazın evsel tüketimde ağırlık kazanması gerektiğini vurgulayan Baltacı, 5-10 yıllık bir süreçte her ne kadar değişmeyecek gibi görünse de, elektrik üretimi için doğalgazın kullanım oranının yavaş yavaş düşürülmesi gerektiğinin altını çizdi. (Slayt 8)
Doğalgazda arz güvenliğiyle ilgili görüşlerini açıklayan Baltacı, şu an için herhangi bir problem olmadığını, ancak önümüzdeki yıllarda yeni tedbirler alınmazsa ciddi sorunların oluşabileceğini ifade ederek, “Kompresörlerin sayısının artırılması, terminallerin daha aktif çalışmasını sağlamak ve depo ve depo geri çıkış kapasitesinin artırılması elzemdir” dedi.
Özel sektörün yaşadığı kimi sıkıntılar hakkında da görüşlerini açıklayan Baltacı, “Önümüzdeki sene 11,2 milyar m3’lük bir gaz devreye alınacak ve özel sektör de fiyat avantajı yüzünden genellikle şehir dağıtım şirketlerine satmaya gayret edecektir. Özel sektör ve BOTAŞ yaklaşık aynı oranlarda gazı temin etmektedir. Ancak özel sektörün depoya giriş imkanları oldukça kısıtlıdır ve depo maliyetlerini yansıtacak bir fiyat yapısı da henüz oluşmamıştır” diye konuştu. Türkiye’de çok büyük bir rekabet olduğunu ama rekabeti en çok yapan firmanın da fiyatları belirlediği için BOTAŞ olduğunu vurgulayan Baltacı, özel sektörün her daim BOTAŞ fiyatlarının altında gaz satmak zorunda olduğunu da sözlerine ekledi. (slayt 9-10-11)
“Doğalgaz Temininde Sorun Yok Ama Fiyatlar da Düşmeyecek”
Son olarak Türkiye’nin yakın gelecekte doğalgaz ile ilgili durumu hakkında da bilgi veren Baltacı, “Orta Anadolu’daki kompresör sorunları da çözüldükten sonra Türkiye’nin herhangi bir temincisinden gaz almakla ilgili bir problemi kalmayacaktır. Dolayısıyla 2013’ün ikinci yarısından itibaren daha rahat bir teknik altyapı ile gaz temini sağlayacaktır. Türkiye, doğusundaki daha ucuz imkanları çok çabuk devreye sokmak zorundadır, ki bu Irak’tır” dedi.
Doğalgaz fiyatlarının da uzun vadede düşeceğini düşünmediğini vurgulayan Baltacı: “Bizim bu gazı ithal ettiğimizi kimse unutmamalı. BOTAŞ bu gazı kendi üretmiyor, dolayısıyla kullanırken tasarrufa önem vermeliyiz” diye konuştu. (slayt 14-15-16-18)
**********************************************************************
BOTAŞ (Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Konuk’un yaptığı konuşma aşağıda verilmiştir.
Dünya birincil enerji tüketiminde hali hazırda ilk 3 içinde bulunan petrol ve gaz endüstrisinde toplumları da etkileyen sürekli bir değişim süreci yaşanmaktadır. Bu itibarla petrol ve gaz endüstrisinin gelecekte izleyeceği yol da değişime uğramıştır. Zira neredeyse bir asrı geçen süreden beri Batı pazarının talebini karşılamak amacıyla üretimin arttırılması ve özel şirketlerin rezervlere erişimine ilişkin rekabete dayalı gelişen sektör; teknolojik gelişmeler sayesinde artık dünyanın birçok bölgesinde “geleneksel” olmayan yöntemlerle çıkarılan kaynaklara odaklanmıştır. Mesela gaz sektöründe son yıllarda kaya gazı teknolojisinde sağlanan gelişmeler ve ABD’nin bu alanda kendine yeterli hale gelmesi, devrim ve oyun değiştirici niteliğindedir. Öte yandan petrol sektöründe ise; ekonomik büyümenin Asya’ya kayması nedeniyle, Orta Doğu pazarının ABD ve Avrupa’ya giden geleneksel ticaret yolu farklılaşmış olup, petrolün üretildiği coğrafya ile tüketildiği coğrafyanın farklı olduğu cihetle sektörün belkemiğini oluşturan uluslararası ticarete kimlerin müdahil olduğunun önemi artmıştır. Dünya petrolünün % 35’inin ve dünya doğalgazının % 75’inin boru hatları vasıtasıyla taşınması; boru hatları ve dar su yollarının güvenliğinin sağlanmasını küresel enerji arz güvenliği açısından fevkalade önemli hale getirmiştir. Ancak unutmamak gerekir ki, dünya genelinde kanıtlanan rezervlerin yüzde 86’sının devlete veya kamu şirketlerine ait olması nedeniyle hükümetlerden bağımsız stratejiler geliştirmek söz konusu değildir. İklim değişikliği ya da ekonomi ve güvenlik politikaları nedeniyle, hükümetler artan ve değişen oranlarda sektöre müdahalelerde bulunmaktadırlar.
“Uluslararası pazarlara kesintisiz ve çevre açısından güvenli petrol/gaz taşınması ile birlikte ticari ve bağımsız ihracat yollarının oluşturulması, “Doğu-Batı ve Kuzey-Güney Enerji Koridoru” merkezinde yer alan Türkiye’ye stratejik açıdan önemli bir rol yüklemektedir”
Özellikle doğalgaz arz tablosunun küresel düzeyde değişmeye başlamasına rağmen, petrol ve gazın küresel enerji piyasasındaki hakimiyetinin devam edeceği beklentisi nedeniyle, ülkelerce, enerji güvenliğini sağlama risklerini azaltan ekonomik açıdan uygun taşıma güzergahlarının geliştirilmesi ve coğrafi kaynakların çeşitlendirilmesi yönünde aktif politikalar takip edilmeye devam etmektedir. Uluslararası pazarlara kesintisiz ve çevre açısından güvenli petrol/gaz taşınması ile birlikte ticari ve bağımsız ihracat yollarının oluşturulması, “Doğu-Batı ve Kuzey-Güney Enerji Koridoru” merkezinde yer alan Türkiye’ye stratejik açıdan önemli bir rol yüklemektedir.
Türkiye’de doğalgaz Trakya ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki birkaç sahada üretilip; bölgedeki çimento fabrikalarında kullanılırken, ülkemize ithal doğalgaz sunumu amaçlı çalışmalar 1980’li yılların başında başlamıştır. İlk ithal gaz SSCB’den 1987 yılında ülkeye ulaşmıştır. Ardından da kaynak çeşitlendirme hususu Türkiye’nin gündemine girmiş ve çeşitli ülkelerle gerek boru gazı gerekse LNG için görüşmeler yapılmıştır. Halihazırda Türkiye’ye 6 ayrı anlaşma altında 5 ülkeden doğalgaz ithal edilerek hem kaynak çeşitlendirme hem de güzergah çeşitlendirme bakımından önemli bir aşama kaydedilmiştir.
“Nihai Hedef Tüm İllere Doğalgaz Sağlanması”
Doğalgaz kullanımının ülke çapında yaygınlaştırılması çalışmalarımız sonucunda şu gün itibari ile doğalgaz 71 ile ulaşmıştır. Projelerimizin hayata geçirilmesi ve mevcut yatırımlarımızın tamamlanması ile nihai hedefimiz tüm illerimize doğalgaz sağlanmasıdır. Başlangıçta Rusya Federasyonu’ndan Türkiye’ye gaz taşıyan ve Bulgaristan sınırında başlayan 845 km uzunluğundaki doğalgaz boru hattı iletim sistemi uzunluğu yıllar içinde artarak bugün itibari ile 12.200 km’yi geçmiş olup dağıtım hatları ile birlikte toplam uzunluk 48.000 km’yi aşmıştır.
Bu hedefimiz kapsamında, sistem güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla yeni boru hatları, Tuz Gölü Yeraltı Doğal Gaz Depolama projesi ve üç yeni kompresör istasyonunun yapımı için başlatılan çalışmalara devam edilmektedir.
“Sıkıntı, Mevsimsel Çekiş Farklılıklarının Dengelenememesidir”
Doğalgaz alanında sıkıntı oluşturan konuların en önemlilerinden birisi, özellikle konut sektörünün mevsimsel çekiş farklılıklarının dengelenmesidir. Konut tüketiminin ulusal tüketim içindeki payının % 25’lere ulaştığı ülkemizde arz ve sistem güvenliği açısından yeraltı depolama sisteminin yeterli kapasiteye çıkarılması hayati önem arz etmektedir. TPAO tarafından 1 Nisan 2007 tarihinde işletmeye alınan Marmara Denizi’ndeki 1,3 milyar m³/yıl kapasiteli Kuzey Marmara ve Trakya Yarımadası’ndaki 300 milyon m³/yıl kapasiteli Değirmenköy doğalgaz yeraltı depolama tesislerinin kapasitesi yapılan iyileştirme çalışmaları sonucunda 2,661 Milyar Sm³’e çıkarılmış olup, BOTAŞ bu depolama kapasitesinin 2,1 Milyar Sm³’ünü kullanmaktadır.
“Aksaray İli, Sultanhanı Beldesi yakınlarında halihazırda açılmış olan 2 kuyuya ek olarak 10 kuyu daha açılarak toplam 12 kuyunun doğalgaz deposu olarak kullanılması amaçlanmaktadır”
Kuruluşumuz ayrıca geçirgen olmayan formasyonlarda doğalgaz depolanması amacıyla yaptığı araştırmalar çerçevesinde, yukarıda da değindiğim gibi, Tuz Gölü’nde doğalgaz depolama tesisi yapılmasına karar vermiştir. Proje kapsamında, Aksaray İli, Sultanhanı Beldesi yakınlarında halihazırda açılmış olan 2 kuyuya ek olarak 10 kuyu daha açılarak toplam 12 kuyunun depo olarak kullanılması amaçlanmaktadır. Proje yapım çalışmaları iki aşamada gerçekleştirilecek olup, her bir aşamada 630.000 m3/kaverna geometrik hacminde (yaklaşık 500 milyon m3 çalışma gazı) 6 adet kaverna (depo) oluşturulacaktır. 12 deponun tamamlanması ile yaklaşık toplam 1 milyar m3 çalışma gazı kapasitesine ulaşılacak ve günlük maksimum 40 milyon m3 gaz Türkiye doğalgaz şebekesine verilebilecektir. 2016 yılında birinci aşamanın, 2019 yılında ise ikinci aşamanın tamamlanarak Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama projesi kapsamındaki tesislerin bir bütün olarak devreye alınması planlanmaktadır.
İthal doğalgazın ülke kullanımına sunulduğu 1987 yılında toplam tüketimimiz 500 milyon m³ iken geçtiğimiz yıl yalnızca BOTAŞ’ın toplam satış miktarı 39.4 milyar m³’e ulaşmış olup tüketimde en büyük payı elektrik sektörü almıştır.
Ülkemize uzun dönemli kontratlarla Rusya, İran, Azerbaycan’dan boru gazı olarak, Cezayir ve Nijerya’dan ise LNG formunda doğalgaz arzı sağlanmaktadır. Bu da hem arz kaynağı hem de güzergâh çeşitlendirilmesini sağlayarak ulusal arz güvenliğimizin tesisi yönünde çok önemli bir edinim olmuştur. İhtiyaç durumlarında spot LNG alımlarına da başvurulmaktadır. Kuruluşumuz serbest piyasa oluşumu çerçevesinde, arz güvenliğinden sorumlu tek şirket olmamakla birlikte, enerji arz güvenliği alanında ülkeye en büyük katkıyı sağlamaya devam etmektedir.
Uluslararası ve bölgesel girişimlere katılım ve karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi ve bu anlamda arz güvenliğinin güçlendirilmesi ülkemizin siyasi öncelikler arasında yer almaktadır. Bilindiği gibi, bu çerçevede yürütülen enerji diplomasisi sonucunda, ilk olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı Temmuz 2006 tarihinde işletmeye alınmıştır. Hemen ardından, BTC boru hattına paralel olarak, Hazar Bölgesi ülkelerinde üretilecek doğalgazın Türkiye’ye, buradan da diğer Avrupa ülkelerine taşınmasını hedefleyen Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı Projemiz de hayata geçirilmiştir. Bu çerçevede, Güney Kafkasya Hattı üzerinden gaz alımına 2007 yılında başlanmıştır.
“Planlanan Projeler ile Avrupa’ya Açılım Genişleyecek”
Bunlara ilaveten önümüzdeki yıllarda artması beklenen Avrupa doğalgaz açığını karşılamak üzere Hazar, Orta Asya, Orta Doğu, Güney Akdeniz ülkeleri ve diğer uluslararası kaynaklardan gelecek doğalgazı Avrupa’ya iletmesi planlanan “Güney Avrupa Gaz Koridoru” kapsamında yürütülen proje çalışmalarımızda hızla devam etmektedir.
“TANAP, Nabucco, TAP ve/veya Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı projeleri ile de Avrupa’ya açılım genişleyecektir. Türkiye uzun dönemde 100 Milyar m3 gazı Avrupa’ya aktarabilecek, 150 Milyar m³’lük kapasiteleri aşan bir doğalgaz sistemine sahip olmak üzere planlarını yapmaktadır”
Yunanistan ile geliştirilen, Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi’nin ilk ve en önemli aşamasını oluşturan ve 2007 yılı ortasında işletmeye alınan Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, Avrupa’ya açılım stratejisi kapsamında yürütülen tek proje değildir. Bu kapsamda ve özellikle doğalgaz kaynaklarındaki gelişmelerin izin verdiği çerçevede, TANAP, Nabucco, TAP ve/veya Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı projeleri ile de Avrupa’ya açılım genişleyecektir. Türkiye uzun dönemde 100 Milyar m3 gazı Avrupa’ya aktarabilecek, 150 Milyar m³’lük kapasiteleri aşan bir doğalgaz sistemine sahip olmak üzere planlarını yapmaktadır.
Geliştirilen projelerde Hazar Bölgesi’ne öncelik verilmekle birlikte, hedefler sadece Azeri gazı ile sınırlanmamakta; tüm komşuların refahına katkı yapacak biçimde hareket edilmektedir. Bu doğrultuda bölgesel komşularımız, orta vadede, yine Türkiye üzerinden taşınacak olan Irak, Türkmen ve hatta Kazak, Katar, Mısır, Suriye gibi gaz kaynakları ile de tanışabileceklerdir.
Azeri gazının batıya taşınması hususunda 2011 ve 2012 yıllarında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Malumlarınız olduğu üzere Şah Deniz Konsorsiyumu’nun üreteceği Faz II gazından yıllık yaklaşık 10 milyar m³’ün BOTAŞ’ın doğalgaz iletim sistemi üzerinden Avrupa tüketim noktalarına transit iletimine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda Hükümetlerarası anlaşma ve ticari anlaşmalar paketi 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir’de imzalanmıştır. Söz konusu Hükümetlerarası anlaşmada alternatif olarak kayıt altına alınan ve münhasır bir boru hattı projesi olarak tasarlanan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projesine yönelik olarak ise 24 Aralık 2011 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ile Azerbaycan Yakıt ve Sanayi Bakanı arasında Ankara’da Hükümetler arası bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Buna göre, TANAP Konsorsiyumu’nun kurulum çalışmalarının başlamasına ve Türkiye tarafının BOTAŞ ve TPAO olarak %20 oranında hisse sahibi olmasına, geri kalan %80 hissenin ise daha sonra diğer Şah Deniz Ortakları başta olmak üzere ilgilenen şirketlere de paylaştırılmak kaydı ile SOCAR tarafından yüklenilmesine karar verilmiştir. Ardından TANAP şirketi kurulmuş, nihayetinde 26 Haziran 2012 tarihinde TANAP Projesi kapsamında Hükümetler arası anlaşma ve ev sahibi ülke anlaşması imzalanmıştır.
Bilindiği gibi, Şah Deniz Konsorsiyumu, Şah Deniz gazının Avrupa’ya sevkine yönelik sürdürdüğü çalışmalar kapsamında ilk etapta, Güney Avrupa güzergâhı için TAP Projesini, Doğu Avrupa güzergâhı için ise Nabucco West Projesi’ni seçmiştir. Konsorsiyum’un yatırım kararı ve nihaî güzergâh seçimini ise 2013 yılının ilk yarısında yapması beklenmektedir.
Şah Deniz Faz II gazının söz konusu proje ile taşınabilmesi amacıyla, BOTAŞ’ın da ortağı olduğu Nabucco Projesi kapsamında Türkiye-Bulgaristan sınırından başlayacak şekilde Nabucco West kavramı geliştirilmiş olup; bu projenin yapılandırılması ile ilgili çalışmalara hızla devam edilmektedir.
“Irak’tan, hâlihazır mevzuat çalışmaları, ihale süreçleri ve saha durumlarındaki gelişmeler doğrultusunda orta vadede en az 10-12 milyar m3/yıl gazın Türkiye’ye rahatça taşınabileceğine inanmaktayız ve bu da çok önemli bir potansiyel olarak karşımızda durmaktadır”
“Irak, Türkmenistan ve Katar; Türkiye için Önemli Ülkeler”
Tüm bunların yanında, oldukça verimli bir kaynak olarak Irak’tan, hâlihazır mevzuat çalışmaları, ihale süreçleri ve saha durumlarındaki gelişmeler doğrultusunda orta vadede en az 10-12 milyar m3/yıl gazın Türkiye’ye rahatça taşınabileceğine inanmaktayız ve bu da çok önemli bir potansiyel olarak karşımızda durmaktadır. Hem sınırlarımıza oldukça yakın konumdaki gaz rezervleri hem de güneyde petrol ile birlikte üretilen Irak gazının Türkiye’ye taşınıp tüketilmesi ve buradan da uygun miktarların Avrupa pazarlarına yönlendirilmesi iki ülke için de çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğalgaz alışverişinin gerçekleşmesi tarihî, sosyal ve ekonomik ilişkilerimizi daha da güçlendirecek, Irak’ın Avrupa ve dünya pazarlarına entegrasyonuna önemli katkılarda bulunacaktır. Türkmen gazı ile ilgili gelişmeler de yine yakından izlenmektedir. Türkmenistan orta vadede değerlendirilmesi gereken kaynaklara sahip. Kaya gazı enerjisi, katı yakıt enerjilerine bakmak lazım. LNG için de Katar çok önemli bir ülke. Türkiye üretici konumunda olursa gerçek rekabet o zaman ortaya çıkacaktır.
Önümüzdeki dönemde uluslararası projeler ile transit boru hatlarının da devreye girmesi; Türkiye’nin gerçek anlamda serbest doğalgaz piyasasını oluşturmasına, şeffaf ve daha rekabetçi bir fiyatlandırma mekanizmasının oluşturulmasına ve de aynı zamanda üretim ayağının da dünya ile rekabet edecek bir reel sektörün daha güçlü hale gelmesine katkı sağlayacaktır.
Yukarıda çizilen tablonun ışığında, Kurumum BOTAŞ’ın öncelikle ülkemiz arz güvenliği ve refahı doğrultusunda çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğinin; ardından da bölgemizdeki arz kaynakları ile Avrupa pazarı arasındaki bağlantıyı sağlayarak hem kaynak ülkelerin refahına hem de Avrupa ülkelerinin arz güvenliğine çok önemli katkıda bulunacak şekilde projelerini geliştireceğinin altını çizmek isterim.
Son olarak kış dönemine girdiğimiz bu zamanda yüzde 98'ini ithal ettiğimiz bir kaynakta bir kesinti olabiliyor. Bunu büyütmememiz lazım. Herkesin bilinçli hareket etmesi lazım. Kısıtlı kesinti olabilir ama şu anki öngörümüz yıllık ve günlük ihtiyaç olarak bir sıkıntı gözükmüyor. Olağanüstü hava şartları ve teknik nedenlerden ötürü olacak talep artışı etkisini tatbiki gösterir. Kamu şirketi olduğumuz için her hareketimiz mevzuata tabii. Enerji piyasası hızlı bir sektör mevzuatlar hızlandırılmalı. Üst makamlara bunu iletiyoruz. Önümüzdeki iki yıl için talepte bir patlama olmadığı müddetçe bir sıkıntı gözükmüyor. Gelecek dönemler için alternatif kaynakların devreye girmesi lazım. Mevcutta tasarruf tedbirleri de alınması gerek İlginizi çekebilir... İzocam, Tüm Tesislerinde Eş Zamanlı Çevre Dostu Etkinliklere İmza Attıİzocam, çevresel sorumluluk anlayışıyla tüm tesislerinde eş zamanlı çevre temizlikleri ve fidan dikimleri gerçekleştirdi.... Akbank Veri Merkezi Duyar'lıAkbank'ın Ankara'daki "Olağanüstü Durum Merkezi" yangın güvenliğinde Duyar Pompa'yı tercih etti.... E.C.A. Bayileri, Başarılarını Bangkok-Kamboçya-Vietnam Gezisi ile KutladıE.C.A., Türkiye'nin çeşitli illerinden yaklaşık 35 bayisini, başarılarını kutlamak için Bangkok "“ Kamboçya "“ Vietnam'a götürdü.... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.