ISK Sektörü, Yeni Ürünleriyle 2010’dan Umutlu
700 metrekareden 53 bin metrekareye ulaşan net stand alanı ile sektör kurumlarını ve ziyaretçileri ağırlayan ISK-SODEX Fuarı, yurtdışına açılmak ya da uluslararası işbirliklerini geliştirmek isteyen Türk firmaları ile yabancı firmalar için önemli bir pazarlama platformu oldu. Sektörün önde gelen şirketlerinin yetkilileriyle görüşerek, yeni ürünleri ve sektörün güncel durumu hakkında bilgiler aldık. Uzun zamandır Türkiye’de, özellikle yangın sektöründe ısrarla, gerek şartnamelerde gerekse çeşitli sistemlerde, sigorta şirketlerinin baskılarıyla UL listeli, FM onaylı pompaları alma zorunluluğu doğdu. Avrupa’da böyle bir şey yok. Türkiye’de her ne kadar AB’ye girme çalışmaları olsa da, ne yazık ki Amerikan standartları özellikle yangın sektöründe daha baskın. Genellikle NFPA standartları revaçta. Herkes NFPA 20 standartlarına uygun pompa talep ediyor. Sadece NFPA 20 standartlarına uygun pompa talebi de yetmiyor, bu pompaların bir takım onay kuruluşlarınca denetlenip, onların hem NFPA 20 standartlarına hem de kendi standartlarına uygunluğu denetleniyor. UL firması, Amerikan menşeli global bir şirket. Bütün Avrupa’da yaygınlaşmış durumda. Yangın söndürme pompalarımız için UL belgesi alma çalışmalarımız, uzun ve zorlu bir süreç sonunda gerçekleşti. Bir takım zorlu deneylerden geçtik. Çeşitli hesaplar yapılması istendi; dayanıklılık hesapları, basınç hesapları vs. Hazırlanması gereken dosyaları hazırladık. Mühendisler gelmeden önce pompalarla ilgili testler yapıldı. Her şey hazır olduktan sonra Amerika’dan UL firmasından mühendisleri çağırdık, bir hafta kadar kaldılar. Çalışmalarımız, ISK-SODEX Fuarı’ndan bir hafta önce tamamlandı. Tüm süreci sorunsuz bir şekilde bitirdik. Pazarın en fazla talep ettiği toplam 5 adet pompada bu belgeyi aldık. Genelde yangın sektöründe basınçlar 6 barla 12-13 bar arasında değişiyor. Kapasiteler (Amerika’da GPM olarak geçiyor), 200 GPM’den başlayıp 1.500 GPM’e kadar gidiyor. Dolayısıyla pazardan bu kapasitede ve bu basınçta gelebilecek olan talepleri karşılayabilecek durumdayız. Genelde şartnamelerde NFPA 20’ye uygun, listeli ve onaylı olması istenmektedir. Önceden biz bu UL listesinde olmadan da zaten NFPA 20’ye uygun olan pompaları yapıyorduk. Şimdi ise artık o listeye de girmiş olduk. Standart Pompa olarak müşteriye geniş bir yelpazede ürün sunuyoruz. Dolayısıyla UL Belgeli olarak müşterinin ihtiyacını karşılamış olmaktan gururluyuz. EasiHeat sistemini biz Türkçe’de, kolay ve hızlı sıcak su sistemi olarak tanımlandırıyoruz. Yaptığı iş, buhardan çok hızlı bir şekilde sıcak su üretmesidir. Aynı şekilde eğer sistemde sıcak su üretimi bir anda artar ya da azalırsa, aynı sıcaklık hassasiyetinde çabuk tepki verebilir. En büyük avantajı bu. Örneğin; bir otel düşünün, otelde duşlara sıcak su üreten bir sisteminiz var. Sabah saatinde herkes belirli bir saatte duş alır, o saatte sıcak su tüketimleri pik yapar. Gün boyunca baktığınız zaman, öğle saatlerinde ya da günün diğer saatlerinde ise sıcak su kullanımı nispeten düşüktür. Akşam da aynı saatlerde insanlar odalarına döndüğü zaman tekrar sıcak su kullanımı pik yapar. Bu durumda, normal standart sistemlerde o pik kullanımları karşılayabilmek için büyük tanklarda 60 dereceler gibi çok yüksek sıcaklıkta sıcak suyu depolamak zorunda kalınıyor. Bunun sıcaklığı düşünce de sıcak suda lejonella hastalığına sebep olan bakterilerin üremesi söz konusu oluyor. Bilinçli olan oteller bunun için gece o tankın sıcaklığını çok yüksek sıcaklığa çıkartarak günde bir defa dezenfeksiyon yapıyorlar. Bilinçsizler bunu da yapmıyor. Ama 60 derecede bile tutsanız o tankın gövdesinden çok ciddi ısı kayıpları yaşanıyor. İşte bu sistemde o depolama tankını ortadan kaldırıyoruz. Sistem sadece ihtiyaç olduğunda çalışan bir otomasyona sahip. “Her gün sabah 7’de çalışmaya başlasın, akşam 18’de dursun” diyebiliyorsunuz yani tekrar yanına uğramanıza gerek yok. Bunu otomasyonu kendisi hallediyor. Böylelikle pik saatlerde sistem kendini dengeleyerek o pik çekişe izin veriyor. Rutin zamanda yine kendini dengeleyerek rutin tüketime izin verebiliyor. Ciddi bir enerji tasarrufu sağlıyor. Depo ihtiyacı kesinlikle yok. Çok hızlı tepki veriyor yani şofben gibi çalışıyor. Sistemdeki ekipmanlarla bağlantılı olarak ciddi güvenlik tedbirlerimiz de var. Kullanıcıya 60 derece ya da 40 derecede su gitmesi gerekirken, 80 derecede gitmiyor. Onun önlemleri de ani kapatma vanalarıyla, sıcaklık tedbir vanalarıyla alınmış durumda. Sistem, ısı kayıplarını önleyerek minimum % 15-20’ler seviyesinde tasarruf yapar. İlk yatırım maliyeti bakımından değerlendirirsek, EasiHeat paketi, yaklaşık olarak boylerli bir sistem ile aynıdır. Ama genel anlamda en büyük sıkıntı kazan dairelerindeki sıcak su üretiminde yer problemidir. Bu sistem ise bu konuda çok ciddi bir avantaj sağlıyor. Örneğin Akdeniz bölgesinde yeni yapılan 4-5 tane son model otellerde hem kullanım sıcak suyunda hem de ısıtmada EasiHeat sistemi kullanılıyor. Bu sistemin yaklaşık 4 yıllık bir mazisi var. Tabii bu konuda. Herhalde 10 yıla yakın bir süreci var. İngiltere’de ve İngiltere’nin satış yaptığı diğer ülkelerde Spirax Sarco sistemi çok daha eski ve çok daha yaygın. Dürüst olmak gerekir ki, yurtdışına göre Türkiye’deki kullanım nispeten düşük. Bu, biraz bakış açısıyla bağlantılı bir şey. Biz bu sistemi anlattığımız zaman, insanların yaklaşımı ‘biz bu sistemi yapabiliriz’ şeklinde oluyor ve toplama ürünlerle de bunu yapıyorlar, ama bir süre sonra, sistemin her bir ürününde farklı sorunlar çıkabiliyor. Esasında bunu yapan mühendis sistemin tamamından sorumlu olmalıdır. Ancak öyle olmuyor. Bunun, doğru bilincin Türkiye’de henüz yerleşmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü bize göre buharı sadece merkezi ısıtma amaçlı kullanan yerlerde bile bu kullanım çok daha yaygın.
Biz 1999 yılından itibaren dalgıç pompa üretimi yapıyoruz. Dalgıç pompa üretimine döküm pompa olarak başladık. Döküm pompalar o zaman için piyasada en revaçta olan pompalardı. Fakat zaman geçtikçe bu pompaların sac konstrüksiyon olarak üretim kolaylığı, üretim hızı, korozif sularda daha iyi mukavemet göstermesiyle beraber, paslanmaz dalgıç pompaya olan talep artmaya başladı. Bu pompaların ilk başta kullanımında, kumlu sularda döküm pompaya göre daha az dayanma problemi de vardı. Fakat bu problem zamanla, bazı kum alan yerlerin kalıpta birtakım oynamalarla kapatılması neticesinde kumlu sularda da döküm pompa kadar dayanmaya başlamasıyla giderildi ve zamanla döküm pompa kuyuda ne kadar arıza yapıyorsa, paslanmaz pompa da o kadar yapıyor pozisyonuna geldi. Döküm pompa kumlu kuyuda arıza yaptığı zaman fanı ve gövdesi de kumdan tahrip oluyor ve tamir masrafı çok çıkıyor, tamiri ise uzun sürüyordu. Paslanmaz pompada ise, fanı ve difizörü kumdan aşınmadığı için sadece aşınma bileziğini değiştirerek pompayı çok kısa ve ucuz yollu tamir edip, hemen yerinde kullanmak mümkün oluyor. Bütün bunlar paslanmaz pompa talebini artırdı. Biz son zamanlarda yurtdışında birçok fuara katıldık. Bu fuarlarda yapmış olduğumuz motoru, yanında pompasıyla beraber sergilediğimiz zaman ‘sizde paslanmaz yok mu’ diyorlar. Böyle talepler gelince heveslendik, ama bunu yapmak için de ciddi bir yatırım da gerektirdiğini de biliyorduk. Özellikle kalıp yatırımı hemen bir anda olmuyor. Biz aşağı yukarı 2-2,5 sene kalıp yaptık. Bu aşamada tezgahlar apayrıydı, yani döküm pompalarda kullandığınız tezgahların hiçbirini paslanmaz pompada kullanamıyorsunuz. Bu aşamada yatırım maliyetlerini düşürmek için TÜBİTAK’tan destek aldık. Kalıp yatırımımız ve bu kalıptan imalat aşamasında çalışan mühendis kadromuzun masraflarını TÜBİTAK üstlendi. Sonuçta şu anda bu pompaları, bizden evvel veya bizimle beraber yapan Türkiye’de iki üç firma daha var. Ama önceleri ağırlıklı olarak yurtdışı ülkelerinden getiriliyordu. Böylece hem paramızın bir kısmı Türkiye içinde kalmış oldu, hem de 2009 yılı kriz zamanı olduğu halde bu pompaların üretimiyle yaklaşık 30-35 kişiyi bu bölüme eleman olarak aldık. Pompa sayımız artınca, bu pompaları kullandığımız elektrik motorlarını da üretmeye başladık. Bu sefer elektrik motor satışlarımız da arttı. Bu bölüme de personel almak zorunda kaldık. Dolayısıyla toplamda firmamız 130 kişilik bir firmayken, şu anda 180 kişilik bir firma oldu. Satış kadrosunu da ona göre geliştirmemiz gerekti. Bu pompayı yaptıktan sonra bu sefer yurtdışına daha istekli çıkmaya başladık. Şimdi yurtdışında müşteri bulmak çok kolaylaştı. Şu an yaklaşık olarak 30’a yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Pompa verimleri açısından, paslanmaz pompanın genelde döküm pompaya göre daha verimli pompalar olduğu şeklinde bir inanış var. Bunun da nedeni, paslanmaz sac kullandığınız için yüzey kalitesi döküm pompalara göre daha iyi, ama paslanmaz sacın da dezavantajlı olduğu bir yer var. Kanadı istediğiniz gibi kıvıramıyorsunuz. Çünkü pres düz inip çıkan bir alet. Dökümdeki gibi değil. Kıvırma işini paslanmazda yapamıyorsunuz. Ama bu pompalara başladığımız zaman bizim 6 inç dediğimiz pompalarda gerçekten paslanmaz pompa döküm pompaya göre son derece verimli bir pompa olduğunu gördük. Yani elektrik tasarrufu açısından da döküm pompaya oranla nereden baksanız % 77-78 verim varken, döküm pompada bu verim % 72-73’lerde kalıyor. Ama pompanın çapı büyüdükçe yüzey kalitesinin pompanın verimine etkisi azalıyor. Ama pompanın debisi arttıkça, boyutu büyüdükçe verimin etkisi azalıyor. Yani 8 inç pompalarda “döküm pompa ile paslanmaz pompalar arasında birisi diğerine göre daha verimlidir” diyemeyiz. Çünkü artık pompaların da boyutları, kapasiteleri küçülüyor. Çünkü sulama sistemleri gelişti; eskiden vahşi sulama dediğimiz suyu tarlaya bolca harcama varken, şimdi artık damla sulama, yağmurlama sistemleri çıktı. Damla sulama ile, örneğin tarlada 100 ton/saat kullanım varken, şimdi 60 ton/saat kullanılıyor. Dolayısıyla pompalar küçük pompalara doğru kayıyor. Dolayısıyla bu küçük pompalarda da enerji verimliliği paslanmazda daha iyi. 17 ton/saat su basan bir pompada bizim pompaların verimi % 78-79. Bu pompa döküm olsaydı verim taş çatlasa % 70 olurdu. Yani % 17-18 enerji tasarrufu sağlıyor. Pompalar küçüldükçe verim farkı çok etkileniyor, büyüdükçe o fark kapanıyor. İşin ilginç yanı paslanmaz sac tabii ki döküme göre daha pahalı bir malzeme ama hammaddelerin kiloları arasında diyelim ki bir tanesi 6 lira diğeri 2,5 lira, 3 kat fiyat farkı var. Paslanmaz pompanın da döküm pompaya göre kilogram olarak 2,5 kat hafifliği var. Dolayısıyla paslanmaz pompa şu an döküm pompadan daha pahalı bir ürün değil, ama hep öyle zannediliyor. Biz bu işe başlamadan önce pompaların satış fiyatları % 40-50 daha pahalıydı. Türkiye’de bu pompaları üreten bizden evvel bir iki firma vardı, fazla alternatif olmadığı için pahalıya satıyorlardı. Yabancılar Türkiye’de çok daha pahalıya satıyorlardı. Biz başladıktan sonra hepsi fiyatları geriye çekti. Çünkü biz piyasada büyük oyuncuyduk. Fiyatlarda biz girdikten sonra yaklaşık % 30-40 düşüş oldu. Bu son kullanıcıya yansıdı. Biz başladıktan sonra herkes öğrendi ki aslında paslanmaz pompa çok da pahalı bir ürün değilmiş. Şimdi kıyasıya bir rekabet var. Gerçekten hızlı bir üretim gerektiriyor. Tesislerde otomatik makinelerde yapıyoruz ve bunun için de iyi bir otomasyon sistemi kurduk. Makina Ar-Ge’si ayrı bir ekip bizde. Seri üretilebilmesi için gereken otomasyonu babam A. Özden Ertöz ve ekibi yaptı. Dolayısıyla o da bize büyük avantaj sağladı. Biz şu an, hem fiyat, hem kalite olarak en büyük üreticiyiz. Bizim bir diğer avantajımız da bu pompaları Vansan olarak motorla destekliyor olmamız. Kendi üretim gamımız içinde sarılabilen 6 inçten 10 inçe kadar motorlarımız var. Yani 5,5 beygirle 250 beygir arası motor üretiyoruz. Şu an bant olarak tek başımıza tüm Türkiye’nin ihtiyacını karşılayabilecek adette üretebiliyoruz. Bunun % 40’lık bölümü yurtdışına satılıyor. Bu da bizim için ayrı bir gurur kaynağı.
Dolayısıyla bir baca imalatı söz konusu değil. Sadece çok brülörlü fırınlarda çıkan bu baca gazlarını toplayıcı bir gaz toplayıcımız var. Onunla basınçsız ve çok soğuk bir baca gazını dışarıya atma imkanımız var. Bu kısmen büyük hollerde içeride kalabildiği gibi, yanlış gazları dışarıya atmak için çıkış kolektörlerine de basit bir baca ilave etmek mümkün. Dolayısıyla bizim burada verdiğimiz baca gazı 1000-1200’derecelerden 160-200 derecelere düşmüş oluyor. Bu da çok büyük bir verim kazancı. Bu, Avrupa’da 40-50 yıldır uygulanıyor. Bizde bu firmayla 20 yıldır çalışıyoruz. Zaten LBE’’nin kuruluşu da 80’li yıllara dayanır. LBE firması kurulduktan sonra, brülör üreten 8-10 fırın firmasını burada topladılar, birleştiler. Dolayısıyla bu brülör imalat firması, diğerlerinin bütün know howlarını topladı. Bizim 1974’te devreye aldığımız Mannessman’daki fırın bunların başlangıcıdır. Bizim Kromçörlerde olan açık alevli normal brülörlerde herhangi bir reküperatif yakma yok. Orada, bugüne kadar yapılan tüm fırınlarda olduğu gibi fırın bünyesinde 1 m x 1 m boyutunda büyük bir kanal yapılıyor ve kocaman bir baca dikiliyor. Fırın yatırımının neredeyse % 20-30’u buraya gidiyor. Dolayısıyla bu sistem sayesinde tüm bunlara gereksinim kalmıyor ve büyük bir enerji tasarrufu sağlanıyor.
Bu gördüğünüz maket bir otoparkın 1/24 oranında küçültülmüş maketi. Orijinal fan hemen sağ yan tarafta gözüküyor. Biz buna indüksiyon fanı diyoruz. Alttan baktığımız zaman fan tekerleğinin çapının ne kadar büyük olabildiğini görmek mümkün. Fan çapı büyüdükçe itme gücü artırılabiliyor. Bunu aksiyel bir fanla yapmaya kalksak, tavandan aşağıya sarkan fan kat yüksekliğini çok düşürecek, araç geçişini engelleyecektir. Biz bunu tavandan aşağıya en çok 325 mm sarkarak yapıyoruz. Nozul ise sadece HCPS tarafından imal edilebilir, patent altına alınmıştır. Giren havanın hızını örneğin 15 metre ötede, 17-25 misli artırıp, düşük hızlı havayı çekmesi sağlanmış olmaktadır. Bu sistemde havayı daha kolay yönlendirebilmek mümkün. Kanalda emmek suretiyle yapılan hava egzozu, burada itmek suretiyle yapılıyor. Her zaman itme etkisi emmenin etkisinden fazladır. Sistemle hava hareketini iki ayrı modelimizde 50 ya da 100 metre uzağa atabiliyoruz. Ayrıca sistem kat yüksekliğinde bir avantaj sağladığı ve kanal kullanılmadığı için daha çok park alanı, daha çok sayıda aracın park edebilmesine imkanı vermektedir. Ayrıca içeride daha ferah bir görünüm elde edilir. Burada hedef, yangın söndürüldükten sonra otoparkın 20 dakika içinde dumandan arındırmasıdır. Bunun yanında, söz gelişi 7 bin 500 metrekarelik otoparklardan sonra daha büyük otoparklarda hemen hemen kurulum maliyetleri kanal sistemleriyle aynı oluyor. Daha büyüklerinde ise her zaman kanal sistemlerinden ucuz oluyor. İşletme maliyetleri de bölgesel havalandırmaya imkan verdiğinden işletme maliyetlerinde de bir azalma söz konusu. Çekilen kablo sayısı ve kablo kesitleri diğer jet fan sistemlerine göre kıyaslarsak daha az sayıda kullanıldığı için kablo maliyetlerinde de avantaj sağlıyor. Kanal menfezleri ve bunların içindeki damperler ve keza damperlerin bakımı yüksek maliyetler tutmaktadır. Çünkü hangi damperin nasıl durduğu zaman içinde temizlenmediği, başka malzemelerle tıkanıp tıkanmadığı ya da hangi bölgedeki damperin açık ya da kapalı olduğu belirlenmek istenirse ortaya konulacak otomasyon sistemi de olması gereken ve belki de şimdi yapılmayan kontrol sistemi de kanal sisteminin maliyetini daha da artıracaktır. Biz bu metotlarla dumanın ne kadar dağılabileceğini, nasıl temizlenebileceğini de analiz edip, yetkililere sunuyoruz. Bu indüksiyon fanı geliştirilmesi ilk HCPC ile başladı. Daha sonra bazı firmalar bunu benzeterek yaptılar. Daha sonra bu pantolon şeklindeki çıkış kısa pantolon biçimindeki çıkış patent altına alındı ve bu tip imalat yapan yok. Tasarım bize ait olmuş oldu. HC PC Hollanda menşeli bir ürün. Hollanda’da bu sistemler çok yaygın ve gelişmiş. İlave bilgi olarak sprinkler kullanmadıklarını da söylemek istiyorum. Bizim sistemimizde ayrıca bir ilave daha susturucu kullanmadığımızdan, susturucuların içinin kirlenmesi daha sonra bunların temizletilmesi gereksinimi de ortadan kalkmıştır. Söylemek istediğim bir şey daha var: Bu sistemle birlikte, bütün büyük komplekslerde yapılan garajların, binaların güvenlik ve kontrol sistemleri ele alındığında, yetkili eleman sayıları ile servis aldıkları şirketlerin de sayıca fazla olduğunu düşünürsek, yerel bir otopark söndürme ekibinin olması halinde sprinklerin yapılmasına da gerek kalmayabilecektir. Çünkü yangın çok olduğunda ısı dedektörü yangın var sinyali verdiği anda görevli yangın söndürme konusunda eğitim almışsa yangını kolayca söndürecektir. Bu kişi aynı zamanda güvenlik işlerini de yapabileceğinden, personel tasarrufu da sağlanabilecektir. Ekstra pompalar, ekstra sprinklerler, borular yapılmamış olacağından yatırım maliyetlerinden de bu şekilde tasarruf edilmiş olacaktır. Avrupa zamanla bu geçişi sağladı. Biz de kanal sisteminden bu sisteme geçtik. Demek ki gelecekte, belli bölgelerde sprinkler olmadan da çözümler olabilecektir. Bildiğiniz gibi DemirDöküm, 56 yıldan bu yana ısıtma sektöründe ülkemizde öncü bir kuruluş olarak hizmetlerini sürdürüyor. Son yıllarda klima sektöründe de iş faaliyetimiz var. Bunun yanında yenilenebilir enerji sistemlerinde öncülük yapmaya devam etmekteyiz. Pazarın beklentisi paralelinde teknolojik ürün olarak kaskad sistemler de ülkemizde önem kazanmaya başlamıştır. Özellikle AB’deki gelişmeler ışığında ülkemizde de enerji verimliliğinin önem kazanması nedeniyle buna yönelik ürünler tüketici tarafından da benimsenmektedir. Enerji çok zor elde edilen ve çok kolay harcanan bir değer. Dolayısıyla bu değeri minimum seviyede harcamak gerekliliğine şirketimiz inanmaktadır. Bildiğiniz gibi DemirDöküm, Avrupa’nın öncü kuruluşu Vaillant’ın bünyesine dahil olmuştur. Son 2,5 yıldan bu yana faaliyetlerine Avrupa nezdinde de daha önce olduğu gibi devam etmektedir. Vaillant Group, Ar-Ge faaliyetleriyle öncü bir kuruluştur. Bu anlamda yenilenebilir enerji kullanımı açısından yenilenebilir ürünlere yönelik gerek solar sistemler, gerekse ısı pompası konularında faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu anlamda DemirDöküm markasıyla daha önceki yıllardan beri piyasada bulunan kaskad ürünümüzü hidrolik sistemi ve baca sistemiyle birlikte tekrar gündeme getirdik. Söz konusu ürünümüz 4 yıldız seviyesinde düşük NOX, 5. sınıf bir üründür. % 108,7’ye varan verim değerine sahiptir. Modüler bir sistemdir. Ürünümüz 16 kW’den 400 kW’ye kadar geniş bir spektrumda ısı talebine göre, binanın istediği ısı talebini vermektedir. Sistem aynı zamanda 80/60, 50/30 ve boller sistemine de hizmet verebilmektedir. Böylelikle üç zor ve farklı talebi aynı anda karşılama imkanı vardır. Cihazın kendi içindeki sirkülasyonu yani karıştırma tankı içindeki devridaim işi için bile her bir ısıtma ünitesinin altında yeterli güce sahip pompanın bulunması gerekiyor. Bu cihazı Demirdöküm olarak herhangi bir karmaşa olmaması için, pompası ve üzerinde klapesiyle birlikte veriyoruz. Bu iki husus çok önemli. Devridaim açısından yani yeterli debinin karıştırma tankı öncesinde olması için DemirDöküm bunu yeterli güçteki pompayı cihazın kendi kitinde orijinal olarak vermektedir. Cihazımız CE sertifikasına sahiptir. Üzerinde verdiğimiz klapenin de CE belgesi vardır. EN14711’e göre uygun PP klapedir. Bunun dışında cihazımızın montajı son derece kolaydır; modüler sistem olduğu için kendisinin karkası vardır. Türkiye pazarında BEP yönetmeliğiyle birlikte bu tarz cihazlar biraz daha popüler olmaya başladı. Yılda yaklaşık 10 bin adetlik bir pazarı var, biz bu pazarın belli bir hızla büyüyeceğini öngörüyoruz. Tabii gözlemimize göre Türkiye’de kombi pazarı da etkisini ve hacimlerini koruyor, önümüzdeki yıllarda da korumaya devam edecek, özellikle değiştirme pazarının da artmasıyla kombi ve özellikle bu tarz sistemlerin pazarı büyüyecek. Özellikle büyük konut projeleri, merkezi sistem yapmak isteyen çok katlı, prestijli yüksek konut projeleri tamamen bu tarz cihazlara yönelmiş durumda. 20-30 katlı binaların en üst ya da uygun olan yerlerine bu sistemlerden kuruluyor. Bu şekilde verim artırılmış, yakıt tüketimin ise azaltılmış oluyor. Proje sahibi böylece müşterisine, projesinin prestijini artıracak ürün sunmuş oluyor. Dolayısıyla bu ürünler, özellikle de yeni renk regülasyonun da etkisiyle hızlı bir şekilde pazar bulacak ürünler. Bu bizim bir eksikliğimizdi; aslında yıllardır bu tarz ürünler sunuyoruz ama daha çok döküm kazan vs. üzerine çalışıyorduk. Ama bu talep de pazarın lideri olarak iyice Demirdöküm’ün kapısına dayandı. Ürünümüz İtalyan orijinli bir şirket tarafından üretilmektedir. Avantajımız ise Demirdöküm olarak yıllardır süregelen bir bayi, servis merkezi ve işini bilen bir alt yapıya sahip olmamızdır. Dağıtım gücümüz de çok kuvvetli olduğundan çok kısa bir sürede bu pazarın önemli bir bölümünü elde edeceğimize inanıyoruz. Riello, yıllık kapasitesi 400 binin üzerinde olan dünyanın en büyük brülörü üreticisi. Çok gelişmiş bir Ar-Ge merkezi var. Ürünlerini piyasa ihtiyaçlarına göre yeniliyor. Çok geniş bir ürün yelpazesi var. Sadece brülör üreten bir şirket olduğu için her çeşit brülör ürün gamında vardır. Bu sene fuara getirdiğimiz, fuarın kraliçesi olan, tasarım olarak da çok güzel bir cihaz var. Bundan bir tane yapıldı. Şu anda akreditasyon testleri devam etmekte. Eylül ayı sonunda piyasaya girmesini planlıyoruz. İlk önce Milano fuarına katıldı, ikinci olarak da buraya geldi. Bu brülörümüz mono blok ve 12 MW gücünde olup, elektronik kontrollü olma özelliği taşıyor. Çift yakıtlı; hem doğalgaz, hem de motorin yakabilen bir brülör. Çok üstün özellikleri olan bu ürün, estetik olmasının yanı sıra teknoloji olarak çok büyük bir üstünlük sağlıyor. Ürünün en büyük özelliği, her şeyin tek bir gövde üzerinde olması. Diğer brülörlerin üzerinde fanı yoktur, onlara ayrı fan takmanız gerek; ayrıca elektrik kontrolü de yoktur. Bunun üzerinde ise hepsi mevcuttur. Dolayısıyla çok kompakt bir üründür. Viessmann olarak biz, kömür hariç her türlü yakıta cevap verebiliyoruz. Sıvı yakıtlı, gaz yakıtlı ürünlerimizin yanı sıra güneş enerjisiyle çalışan ürünlerimiz var. Biokütle ürünlerimiz, çevre enerjisiyle çalışan ürünlerimiz, yani toprak, su ve hava kaynaklı ısı pompalarımız bulunuyor. Her yakıta uygun müstakil evler, apartmanlar, ticari ve endüstriyel binalar ve bölgesel ısıtma için de ürünlerimiz mevcut. Zaten Viessmann’ın konsepti de budur. Konutlar için 10 kW’den endüstriyel tip buhar kazanlarımız 20 MW’a kadar veya 26 ton/saate kadar kapasitelerde, sıvı yakıtı kazanlar ve ekonomizörler üretebiliyoruz. Bunlar Almanya’da Berlin’de üretiliyor ve aynı zamanda gazla da çalışabiliyor. Viessmann’ın Almanya’nın sıcak su istasyonları konusunda bir partneri var. Merkezi ısıtma sistemiyle, bireysel ısıtma sistemlerinin tüm avantajlarını bir araya getiren bu sıcak su istasyonlarını Viessmann markalı olarak bu yıl itibari ile satışa sunacağız. Bizim farkımız sadece bu ürünü satmıyor olmamız. Biz kazan dairesinin de hakimi olan bir firmayız. Bu kat istasyonunun sağlıklı çalışabilmesi için kazan dairesindeki otomasyon ve tasarım çok önemli. Biz buna da hakim olduğumuz ve komple sistemi tedarik edebileceğimiz için birbiriyle de uyumlu çalışacak sistemleri, çözümleri sunabiliyoruz. O da bizim Viessmann olarak farkımızdır. Kat istasyonlarında farkımız, eğer şaft yeri yoksa bizim direkt şaftın üzerinde monteli bir şekilde, gidiş geliş kolonlarının üzerinde fiksleyebileceğiniz istasyonlarımız var. Bu istasyon ısıtmayı, sıcak su üretimini ve ölçümünü yapıyor, paket olarak hepsi üzerinde bulunuyor. İkisi de Alman malı. Merkezi sistemler için 628 kW’ye kadar kendi brülörümüz olan Matrix ışınım brülörlerini veriyoruz. Burada ses seviyesi 50 dB’nin altında olan çevre ödülü almış bu brülörün olduğu paslanmaz çelik yoğuşmalı kazanımızın en güzel taraflarından biri çok sessiz olmalarıdır. Burada tek geçiş vardır ve bu tek geçiş çok önemlidir. Tek geçiş, duman gazları geriye dönmüyor, direk bacadan terk ediyor demektir. Dolayısıyla ön kapak geri dönüşü ve ısı kaçağı olmadığı için soğuktur. Bu kazana 90 derece çalıştığı zaman bile elinizle dokunuyorsunuz. Matrix brülör alevsiz bir brülör olduğu için daha kompakt kazan yapabiliyoruz. Ayrıca 628 kW’lik kazanımız standart bir kapıdan geçiyor, her yere taşıyabiliyoruz. Bugün sıvı yakıttan gaz yakıta doğru bir gidiş var. Türkiye’de en büyük paya doğalgaz sahip olduğu için en fazla ürün de doğalgazlı. Proje işlerimizde Zake Alman brülörünü kullanıyoruz. 5 MW’a kadar olan kapasitelerdeki Zake brülörlerinin satış ve satış sonrası hizmetlerini Viessmann Türkiye olarak biz veriyor, servisini de biz sağlıyoruz. Güneş enerjisinde ise yılık üretim kapasitemiz 760 bin metrekare. Almanya’da İspanya’da, İtalya’da pazar lideriyiz. Şu an güneş enerjisinde düzlemsel kolektörde Avrupa’nın pazar lideriyiz. Düzlemsel kolektörünü bu kalitede üretip, yüksek sayıda satan, aynı zamanda vakum boru da üreten tek firma biziz. Vakum kolektörlerini, tüpünü de kendimiz üretiyoruz. Valtek firmasının son geliştirdiği ürünler arasına, dövme çelik karbon ve paslanmaz çelik olmak üzere yeni ürün grubu eklendi. Öncelikle bu malzemenin 2”’e kadar üretimi söz konusu. Bağlantı şekli dişli, soketli, flanşlı olarak tam redüksiyon geçişli. Bu oranın özelliği, gövde ve kapak gibi basınç taşıyan parçaların dövme çelik olması. Malzeme sağlandıktan sonra metal kalıplarda dövülerek şekillendiriliyor. İki tip malzeme grubumuz var. Birisi NF2 dediğimiz, düşük sıcaklıklarda kullanımı sağlayan özellikle -46 dereceye kadar uygulamalarda sonuç veren karbon çelik bir malzeme. Biz bunu Türkiye’den temin edemediğimiz için ithal etmek zorunda kaldık. Diğeri de 216 paslanmaz krom nikel molibden alaşımlı bir paslanmaz olmak üzere ikinci vana grup tipimiz var. Bunların resimlenmesi, prototip hazırlanması, testleri, ürün geliştirmesiyle ilgili çalışmalar yaklaşık bir yıl sürdü. Bu çalışmalar ortağımız ve lisansörü olduğumuz Bonetti firmasıyla teknik işbirliği içerisinde gerçekleştirildi. Vananın genel dizaynı, çalışma mekanizması, sızdırmazlık ve salmastra sistemleri şu anda firmamızın kuruluşundan beri kullandığı sistemi içeriyor. Üründeki ring sistemi patentli. Artı olarak yine gövde kapak arasından dışa karşı sızdırmazlığı ilave grafiti ringlerle sağlıyoruz. Bu da vanaya yangın emniyetli olma özelliği sağlıyor. Bu vanaları, öncelikle Bonetti’nin kendi ihtiyaçları için yaptık. Hem İtalya’da hem de Avrupa’da diğer dağıtım kanallarında büyük bir pazar olduğunu görüyoruz. Üreticisi de çok yok. Gerçekten teknik bir malzeme. Malzemeye gerekli işlemler, talaşlı olarak yapılıyor. Bunlar yine bizim kendi CNC tezgahlarımızda yapılıyor. Bu amaçlı iki tane CNC tezgahı aldık. Bir tanesi yatay, diğeri işleme merkezi olarak. Bu iki tezgah şu an sırf bu imalat için kullanılıyor. Ürünün çap aralığını 4 parmağa kadar büyütmeye çalışacağız. Şu anda 2 ve 2,5” redüksiyon olarak üretimleri söz konusu. Bonetti’den yıllık sipariş alıyoruz. Bu arada tabi yurt dışında da ürünün tanıtımları devam ediyor. İmalat programımızda daha üst çaplarda 250”’ye kadar bir boşluğumuz vardı, bu paslanmaz çelik küresel vanalar, onların da dizaynına şu anda başladık. Biz şu ana kadar pik ve sfero olmak üzere düşük ve orta basınç sınıfları ürünlerine cevap veriyorduk. Bundan sonra çelik ve paslanmaza da daha geniş bir yelpazede cevap verme imkanımız olacak. Burada tabii Bonetti ile çalışmamızın da, gerek bizi teşvik etmesi gerekse birtakım teknik destekleriyle büyük payı var. Çünkü Bonetti bugün 105 yaşında, bu konuda oldukça uzman. Dolayısıyla beraber bu sektörde büyüyoruz. Onların pazar payında eksik olan ufak tefek kısımları biz de Valftek olarak karşılamaya çalışıyoruz. Valftek olarak toplam üretimimizin % 10-12’sini ihrac ediyoruz. Ama önemli olan çeşitlendirmenin fazla olması. Bu ürün için pek çok firmadan talep gelmeye başladı. Bayilikler oluştu ve düzenli çalışmaya başladık. Dolayısıyla yurtdışına açılma imkanımız da giderek artıyor. Biz bu kadar büyümeyi planlamıyorduk aslında. Bu işe gönül vermiş bir ekibin, tecrübeli bir ekibin yola çıkarak kurduğu bir firmayız. Biraz amatörce, biraz zevk alarak bu işe atıldık. Dolayısıyla bizim şu anda hedeflemediğimiz bir büyüme içerisindeyiz. Tabi bunun nedeni bu işi bizim bilmemiz, doğru şeyler yapmamız, kaliteden taviz vermememiz. Kaliteyi hiçbir şekilde düşürmeden yıllardır aynı çizgide devam ediyoruz. Tabii onun da getirisi olarak müşteri bir şekilde tepki veriyor; size bağlanıyor, markanın ismi oturuyor piyasada. Özellikle proses akışkanlar konusunda Valftek Bonetti şu anda tahmin ediyorum lider konumda.
Son zamanlarda müşterilerimiz tarafından rağbet gören ürün gruplarımızdan bir tanesi, deniz suyu uygulamaları için ürettiğimiz kelebek vana grubumuz. Bu, normal standart ürün grubumuz haricinde özel metal aksam ve kaplama teknikleriyle yaptığımız bir ürün grubu. Burada gövde malzemesi olarak dökme demir malzeme kullanmakla beraber, bunları özel malzemelerle mil yatakları da dahil olacak şekilde kaplamaktayız. Bununla beraber akışkanla temas eden diğer yüzeyler klape aksamında nikel alüminyum bronz malzeme kullanılarak üretiliyor. Mil aksamları dubleks paslanmaz çelik malzemeden imal ediliyor. Bu sayede akışkanla temas eden yüzeyler korozyona karşı standart olarak piyasada çokça kullanılan 316 kalite paslanmaz çeliğe göre çok daha uzun ömürlü olarak çalışıyorlar. Bu uygulamalarda 2006 yılından bu zamana kadar çeşitli büyüklüklerde projeler gerçekleştirdik. Bunların bir kısmı demir çelik sektörü, bir kısmı enerji sektörü, bir kısmı da yurtdışındaki bazı projelerde kullanılmakta. Şu anda standımızda bu tarz uygulamalar için üretimini yaptığımız kelebek vana ve bıçaklı vanalarımızı sergiliyoruz. Bıçaklı vana uygulamamızdaki konstrüksiyondaki gövde ise, kelebek vananın klape malzemesiyle aynı olup, vana ve bıçak tamamen nikel alüminyum bronz malzemeden üretilmekte. Bu şekilde Türkiye ve dünyadaki deniz suyu projelerinde firmamızın bilinirliğini yükseltmek amacındayız. Genelde kelebek vana olarak yine piyasaya bizim sunduğumuz ürünler arasında petas vanalarımız geliyor. Bunlar sızdırmazlık elemanı ve klapeleri Poliüretan malzeme kaplı ekipmanlardır. Bunları çimento ya da maden sektörü için aşınımın yüksek olduğu yerlerde kullanılsın diye ürettik. Bu tarz yerlerde başka ekipmanlar tercih ediliyordu. Pazarda da ürünlerimizi müşterilerimizle buluşturmak amacıyla petas sitli ve petas klape kaplamalı kelebek vanaları geçtiğimiz aylar içerisinde piyasaya sunmuş olduk. Yerli imalatçı olarak yine sektöre kazandırdığımız bir ürün gurubumuz da, 7400 serisi bıçaklı vanalarımız. Bıçaklı vanaları daha geçmiş senelerde üretmekle beraber, bunların dünyada da genel literatürde geçen tiplerini yavaş yavaş bünyemize dahil etmeye başladık. Bu kapsamda 7000 serisinde 5 tip bıçaklı kombine serimiz var; 7000, 7100, 7200, 7300 ve 7400. En son 7400 serisini müşterilerimizin hizmetine sunduk. Bu vananın diğerlerinden şöyle bir farkı var: Diğer konstrüksiyonlarda ekipman, iki parçanın ana gövde olarak birleştirilmesiyle, cıvatayla sıkılmasıyla birbirine kenetlenmekteydi. Fakat burada direkt dökümden yekpare bir parça, monoblok gövde olarak üretmekteyiz. Bunun haricinde partiküllü akışkan ortamlarındaki sızdırmazlık dayanımı diğer uygulamalarındakine göre çok daha yüksek. Şu anda bu vanalarda hem kimyasal sektörde hem de atık su arıtma sistemlerinde piyasada kullanımı mevcut. Onun haricinde geçtiğimiz seneler içerisinde 2009 senesi içerisinde portföyümüze kattığımız diğer ürün gurubumuz da açılı çek-valf gruplarımız. Bu açılı çek-valf gruplarımız aynı zamanda içten, damperli olarak da tabir edilmekte. Alışılagelmiş olan çek-valf gruplarından farkı normalde üretimini yaptığımız çek-valfler vuruntulu kapanmaya karşı genellikle hidrolik fren tertibatlı; hidrolik damperle diyebileceğimiz ekipmanlarla ilişkilendiriliyor ve bu sayede çek-valfin kapanma esnasında hatta oluşturacağı darbe etkisi sönümleme olmakta. Standart üretim bu zamana kadar bu şekildeydi. Buradaki eklenen hidrolik damper sistemi sayesinde bu sönümleme gerçekleşiyor fakat hatta kapladığı yer ve maliyet olarak ekstradan bir ekipmana ihtiyaç duyduğunuz için müşteri ve imalat açısından belirli külfetler getiriyor. İş prosesini uzatmamıza sebebiyet veriyor. Bunu müşteri ve üretici açısından da minimize edecek açılı çek-valf gruplarımızı geçtiğimiz sene içerisinde piyasaya sunduk. Bunların özellikleri içten tertibatıyla ilişkilendirilmiş olmaları. İçten damperli derken;-valf kapanacağı zaman bir stoper mekanizması üzerine yerleştirilmiş, hattan aldığı kinetik enerjiyi yaya potansiyel olarak yüklemekte ve dolayısıyla sönümlemeyi vananın içinde, çek-valfin içinde yapmakta. Ayrıca hidrolik tertibat aksamına ihtiyaç duymuyoruz. Dolayısıyla ihtiyaç duyulan ekipman sayısını azaltmış olduk. Amacımız kendi Ar-Ge gücümüzle sektörün taleplerini karşılayabilmek. Bunu yerli piyasada, yerli üretici olarak yapabilmek. İlginizi çekebilir... İklimlendirme Sektöründe Karbon Ayak İzinin Azaltılması: Zorunluluk mu, Fırsat mı?İklim krizinin etkileri artık sadece haberlerde gördüğümüz manşetler değil, işimizin bizzat içinde hissettiğimiz gerçekler haline geldi. Kentlerde aşı... 2025 Neden Her Binada Akıllı HVAC Entegrasyonu İçin Dönüm Noktasıdır?Enerji tasarrufundan daha sağlıklı havaya ve öngörücü bakıma kadar akıllı HVAC sistemleri artık isteğe bağlı değil; 2025 yılında bina performansı, uyu... Leed Enhanced Commissioning Çalışmaları Üzerine Kısa Bir DeğerlendirmeBinaların ömrü boyunca dayanıklı, enerji verimli ve konforlu olabilmeleri için mutlaka multi disipliner biçimde olan kalite kontrolleri ile inşa edilm... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.