
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: “Türkiye’de Ucuz İş Gücü, Enerji ve Hammadde Olmayacak”![]()
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 10. Sanayi Kongresi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’yi ithalatçı konumdan çıkarıp üretim ve teknoloji merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini belirtti.
Makro ekonomik reformların ağırlıklı olduğu bir dönemden sonra artık mikro ekonomilerin ağırlıklı olacağı bir dönemin eşiğinde olduğumuzu dile getiren Ergün, gerçekleştirilen makro reformlar ve gerçekleştirecek mikro reformların yakalanılan güven ortamının değerini daha da artıracağını söyledi. Ergün sözlerine şöyle devam etti: “Sanayiimize, sektörlerimize ve işletmelerimize kazandıracak olan bu mikro reformlardır. Bugün Türkiye 140 milyar dolarlık ihracat yapan ve bu ihracatın yüzde 95’ini sanayi ürünlerinden oluşturan bir ülkedir. Bu ürettiğimiz ürünlerin üretimine devam ederek ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarmayı mümkün görmüyoruz. 500 milyar dolar ihracat demek yeni ürünler, yeni üretim teknolojileri ve rekabet gücü yüksek bir ülke demektir. Ülke olarak yüksek rekabet gücünü ucuz hammadde, ucuz enerji ve ucuz iş gücünde bulamayız. Bizim için bunlar geçilmiş alanlardır. Rekabet gücünü eğer buralarda ararsak boşuna aramış oluruz. Türkiye’de ucuz iş gücü, enerji ve hammadde olmayacak. Bizden çok daha ucuza adam çalıştıran, nüfusu çok daha kalabalık ülkeler var. Hammaddeyi bizden çok daha ucuza temin eden ülkeler mevcut. Enerjiyi bizden çok daha ucuza alan ve enerji kaynaklarına sahip ülkeler bulunuyor”.
“Başkalarının yaptığının bir adım önüne geçme fırsatı her zaman var”
Türkiye olarak rekabet gücünü bilimde, teknolojide, Ar-Ge’de, inovasyonda, marka ve tasarımda, üniversite - sanayi işbirliğinde aramamız gerektiğini vurgulayan Ergün; “Bu konularda bizden iyi olan ülkeler var ama bu sabit bir şey değil. Enerji kaynakları veya hammaddeler bulunduğu ülkelerin kendisinde mevcut ama bilgi serbest oluşuyor. Bilimi üretmek, teknolojiyi üretmek; başkalarının yaptığının bir adım önüne geçmek fırsatı her zaman var. Onun için gerçek rekabet gücü üstünlüğü bu alanlarda aranmalıdır. Bakanlığımız bu alanlara özel bir motivasyonla yaklaşacak ve ülkemizin rekabet gücünün artmasına doğrudan katkı sağlayacak”.
Sadece bu yıl girişimcilik eğitimlerinden yararlananların sayısının 40 bini aşacak olmasının alınan mesafeyi gösterdiğini ifade eden Ergün şunları söyledi: “Girişimciliğe önem vermek toplumda daha fazla girişimci olmasını temin etmek mecburiyetindeyiz. Bu nedenle KOSGEB ve üniversiteleri bütün gücümüz ile destekliyor ve girişimcilik eğitimlerine, girişimci olmak isteyenlere desteklerin önünü açıyoruz.”
“Türkiye’deki kamu desteği yurtdışında referans sayılıyor”
Dışarıda sattıkları malı, Türkiye’de satamayan firmalar olduğunu vurgulayan Ergün; “Kamuda kendi geliştirdiğimiz yeni teknolojileri kullanmama alışkanlığı var. Kamu olarak Ar-Ge çalışmasını desteklemişiz; sonunda ürün çıkmış; bu firma kamu ihalesine giriyor; kamu otoritesi bazen, ‘İş bitirme belgesi var mı, sen bunu kime sattın’ diyor. ‘Biz bunu yeni geliştirdik. Beni destekleyen de devlet’ deniyor. ‘Yok, sen bunu dünyanın başka yerlerinde el aleme sat, sonra biz bakalım. O zaman gelebilirsin’ diyorlar. Kamudaki bu yaklaşımın değişmesi lazım. En azından üretene engel çıkarma. Onun iş bitirme belgesi, kamunun onun Ar-Ge’sini desteklemesi olsun. Geçen yıl kamunun desteklemiş olduğu tekno gelişim sermayesindeki gençlerle bir araya geldik. Onlardan biri çok ilginç bir şey söyledi. Tıbbi cihazlar ile ilgili bir ürününü ihraç etmeye başlamış. ‘Sayın bakanım bizim bu ürünü yurtdışına satarken en büyük dayanak noktamız Türkiye’de kamunun bize destek vermiş olması oldu. Yurtdışındaki firmalar Türkiye’de kamunun bu ürünü desteklemiş olmasını referans saydılar dedi” şeklinde konuştu.
“100 bin patent başvurusu ile Avrupa’da ilk sıraya yerleşeceğiz”
“Başka ülkelerdeki insanların sahip olduğu imkanları bizim insanımıza da sunabildiğimizde gerçekten çok daha büyük işler başarabileceğine inanıyoruz” diyen Ergün, özellikle sanayicilerimizin kendilerine gerekli şartlar hazırlandığında neleri başarabildiklerini ve gelecekte neleri başarabileceklerini son 9-10 yılda kanıtladığını ifade etti.
Ergün: “İnsanımızın önündeki engelleri kaldırmaya, özellikle genç nüfusumuza her türlü fırsatı sunmaya büyük önem veriyoruz. Bakanlık olarak son yıllarda ülkemizin bilim ve teknoloji kapasitesini artırmak için de önemli programlar yürüttük. 2010 yılında Ar-Ge harcamalarımız 10 yıl öncesine göre yaklaşık 3 kat artarak 3 milyardan 9 milyar TL’ye ulaştı. Şu anki rakamlar 2011 sonunda 100 binin üzerinde patent başvurusu ile Avrupa’da ilk sıraya yerleşeceğimizi gösteriyor. Patent başvurularında artış hızında da dünyada çok önemli bir noktadayız. Patent sayımız henüz gelişmiş ülkelerdeki gibi değil ama gelişmiş ülkelerdeki patent başvurusu artış hızından daha fazla artış hızına sahibiz. İleri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin payını yüzde 20’ler civarına çıkaracağız. Bu rakamlar ile ülkemiz teknoloji ithalatını azaltan bir ülke haline geleceği gibi teknoloji ihraç eden ülke olacaktır” diye konuştu.
“Birbiriyle bağlantılı sektörlerin birbirini tanımaya ihtiyacı var”
![]()
Asansör firmaları, inşaat sektörü temsilcileri ve TOKİ yetkililerini bir araya getireceklerini ve güçlü bir inşaat sektörüne sahip Türkiye’den bir markanın çıkması için neler yapılabileceğini değerlendireceklerini söyleyen Ergün, birbiriyle bağlantılı sektörlerin birbirini daha iyi tanıma ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi. Ergün: “Türkiye’de otomobile ve toplu taşıma araçlarına binen sayısından daha fazla asansöre binen insan sayısı var. Türkiye’de çok iyi firmalar var, müthiş bir inşaat potansiyeli de var. Dünyanın her yerinde inşaatlar yapıyoruz. Ama Türkiye’nin önemli binalarındaki bütün asansörlere bakıyoruz; bir markamız yok. Bu kadar büyük inşaat potansiyelinin olduğu dünyada uluslararası düzeyde neden bir asansör markası oluşturmayalım? Bu markalaşma için neler yapabileceğimizi konuşacağız” dedi.
“Herkes dalga geçmeyi bırakacak”
“Eğer dalgaları yöneterek geleceği tasarlayacaksak, önce dalga geçmeyi bırakmamız, işi ciddiye almamız lazım” diyen Ergün, özel sektör ve kamunun işine dört elle sarılarak paralel düşünmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de üniversitelerin bilginin ticarileşmesi konusuna odaklanması gerektiğini de ifade eden Ergün, “Zenginliğin gerçek kaynağı olarak bunu görmeye ihtiyacımız var. Bunu göremezsek, değişim rüzgarlarını hissetmemiş oluruz. Değişim rüzgarlarından korkup etraflarına duvar örenler, o duvarın altında kalırlar. Değişim rüzgarlarını bir fırsat olarak görmek lazım. Duvar örmeyi bırakmak, rüzgar gülü yapmak lazım. Biz dalgaları eğer iyi yöneteceksek ve geleceği ona göre tasarlayacaksak, değişim rüzgarlarını iyi okuyacaksak, rüzgar gülü yapmamız, etrafımıza duvar örmemizden çok daha faydalı bir iş olacaktır” diye konuştu.
İlginizi çekebilir... Baymak Akademi Saha Eğitimleriyle Bayi ve Servis Ekiplerini GüçlendiriyorBaymak; Türkiye genelinde başlattığı "Baymak Akademi Yolda" eğitim serisiyle bayiler ve servis ekipleriyle buluşmaya devam ediyor. Konya, Anta... ASHRAE İklimlendirme Zirvesi, Sektörü Marmara Üniversitesi'nde Bir Araya GetiriyorASHRAE Turkish Chapter Marmara Üniversitesi ve Marmara Bilim ve Teknoloji Kulübü işbirliğiyle düzenlenen ASHRAE İklimlendirme Zirvesi, 17 Aralık 2025 ... Google, 2025'in En Çok Merak Edilenlerini AçıkladıGoogle, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünya genelinde ve Türkiye özelinde yükselişe geçen arama trendlerini 2025 Yılının Arama Trendleri (Year in Sear... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.