
ALDAĞ A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ REBİİ DAĞOĞLU: 'SON İKİ YILDA 17.5 MİLYON DOLARLIK YATIRIMI EKONOMİMİZE VE SEKTÖRE KAZANDIRDIK'![]()
Bu yıl 50. Yılını kutlayan AldaÄŸ A.Åž. Yönetim Kurulu BaÅŸkan vekili Rebii DaÄŸoÄŸlu kiÅŸisel eÄŸitim ve iÅŸ hayatı geçmiÅŸini, yönetim anlayışını, AldaÄŸ A.Åž.’nin kuruluÅŸ yıllarının öyküsünü ve son yirmi aylık dönemde yapılan uygulamaları, elde edilen baÅŸarıları ve yeni yatırımları ile ilgili bilgileri Tesisat dergimize anlattı.
KENDİNİZ HAKKINDA BİLGİ VEREBİLİR MİSİNİZ?
1978 yılında New York’ta doÄŸdum. Tıp doktoru olan annem ve babam, 1974 yılında Fullbright Bursu ile gittikleri ABD’den altı yıl sonra, 1980’de Türkiye’ye dönme kararı almışlar. Türkiye’ye döndükten sonra, bugün itibariyle ikisi de tıp doktoru olan ikiz kız kardeÅŸlerim dünyaya geldi. Akademisyenlerin bol olduÄŸu bir aileden geliyorum ki bu da benim hayatım boyunca analitik düÅŸünme yeteneÄŸimi geliÅŸtirmeme yardımcı olan bir faktör oldu. Çalışmanın adeta ibadet gibi görüldüÄŸü bir evde büyüdüm ben. Işıkların gece çok geç saatlerde söndüÄŸü sabah da erkenden yandığı, hareketliliÄŸin hiç bitmediÄŸi bir evdi bizimki. Ailemden öÄŸrendiÄŸim en önemli ÅŸeylerden biri; hayattaki mutluluÄŸun temelinde yatan en önemli unsurun çalışmak ve çalışmanın sonunda elde edilen baÅŸarı olduÄŸudur. Tabii çalışmanın özünde yatan yaratıcılık ve yetenek, aynı zamanda sizin yaratacağınız farklılığın da bir ölçütü diyebiliriz. Bunun ön koÅŸulu da sürekli olarak kendini geliÅŸtirmek, yenilikleri takip etmek, bunları uygulamaya geçirebilme yetisine ve en önemlisi cesaretine sahip olmaktır. Maddiyat hiçbir zaman benim ve ailem için bir motivasyon faktörü olmadı, buna ihtiyacımız da yoktu zaten, burada aslolan bizzat çalışma olgusunun kendisini hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirmektir. Çalışıp, üretmediÄŸiniz bir ortamda kendinizi nefes alamıyormuÅŸ gibi hissediyorsanız, sizi hedeflerinize ulaÅŸtıracak öz disiplini kazanmış, ana rotaya girmiÅŸsiniz demektir. Benim ALDAÄž’da çalışma arkadaÅŸlarıma söylediÄŸim ÅŸey; “eÄŸer 24 saatimizin içine 25-26 saati sıkıştırmıyorsak, sabah günün doÄŸuÅŸunu bekleyip iÅŸyerine gitmek için sabırsızlanmıyorsak baÅŸarıya ulaÅŸmamız mümkün deÄŸil.” Bakın beni m gece saat 02:00’da telefonla aradığım çalışma arkadaÅŸlarım, telefonları henüz bir kere çaldığında hemen o telefonu açarlar, çünkü eÄŸer bitirilmesi gereken bir çalışma varsa bilirim ki o iÅŸten sorumlu arkadaşım da o saatte bilgisayarının başındadır. Ortak hedeflere ulaÅŸmanın birinci kuralı tüm ekip üyelerinin aynı heyecan ve motivasyonla iÅŸe sarılmasıdır. Ben her zaman çalışma arkadaÅŸlarımdan yüksek beklenti içinde oldum, keza onların da kendilerinden beklentilerini yüksek tutmalarını isterim; çünkü beklentisi düÅŸük olan insan kendisine saygısı olmayan insandır. Her ne kadar akademisyen bir ailede büyümüÅŸ olsam da oldukça gelenekçi bir yapımız vardı. Babam pozitifist bir temelde güçlü bir inanç sistemine sahiptir. GeçmiÅŸine, tarihine oldukça baÄŸlı ve aynı zamanda çok sıkı sıkıya baÄŸlı olduÄŸu ahlaki normlara sahip bir insandır. Bununla birlikte bu tür bir gelenekçi bir aile ortamında yetiÅŸirken hayatımın çok büyük bölümünde yabancı eÄŸitim aldım. 1989 yılında Robert Kolej’e girdim. Ortaokul ve lise eÄŸitimimi burada tamamladım. AÅŸağı yukarı eÄŸitim hayatımın sekiz yılı burada geçti. Robert’de edindiÄŸim en önemli deneyim Amerikan eÄŸitim sistemi, bireyselciliÄŸi ön planda tutan ve insanın rasyonel bir varlık olduÄŸunu ve hayatta aldığı tüm kararları bu rasyonalite çerçevesinde vermesi gerektiÄŸi ve bu kararların iyi veya doÄŸru bir sonucu olduÄŸunu, her zaman bu kararlarla yüzleÅŸmek zorunda olduÄŸunuzu öÄŸretir. Robert Kolej, skolastik eÄŸitim ile kolejyal eÄŸitimi aynı anda müfredatında uygulayabilen bir kurumdu. Son derece geniÅŸ perspektifte kitap bilgisinin yanı sıra burada öÄŸrenilen bilgileri mantıksal çerçevede test etme ve görerek kavrama ve anlama mantığına dayalı bir öÄŸretim sistemini uyguluyordu. Bu baÄŸlamda hayatım boyunca tüm karar alma süreçlerini somut ve gerçeÄŸe dayalı veriler üzerinden yapmaya gayret ettim. Verilerin önemine ;ama aynı zamanda verileri aklın süzgecinden geçirerek bilgiye dönüÅŸtürebilmenin insanın sahip olabileceÄŸi en önemli yeti olduÄŸuna inandım. Daha sonra yüksek öÄŸrenimimi İngiltere’nin Portsmouth Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi üzerine yaptım. Bence siyaset bilimi alanı, sosyal bilimler disiplini açısından seçilebilecek en iyi alandı. Siyaset biliminin dışında iktisat gibi felsefe gibi sosyoloji gibi psikoloji gibi sosyal bilimlerin birçok farklı alanında bilgi sahibi olmanıza hem imkan saÄŸlayan hem de zorunlu kılan bir bölüm. Öncelikle Türkiye’de yanlış algılanan ve doÄŸru anlaşılması gereken bir konu var; Üniversite, sadece mesleki diploma elde etme ve sonrasında bir iÅŸ bulma aracı deÄŸildir, bunun çok daha ötesinde bir dünya görüÅŸü kazanma ve hayata bakış açısı elde etme yeridir. Unutmamak gerekir ki üniversite hayatımız sonrası kazanacağımız tüm bilgi birikim ve tecrübe bu dönemde öÄŸrendiklerimizin üzerine inÅŸa edilecektir. Kısacası eÄŸitim hayatı nasıl bir insan olacağımıza karar verdiÄŸimiz yerdir. Tüm hayatımıza yön verecek deÄŸerlerimizi, yargılarımızı oluÅŸturduÄŸumuz bir düÅŸünce mabedidir. Her ne kadar üniversite eÄŸitimime İngiltere’de devam etmiÅŸ olmam Robert’den sonra Anglo-Sakson öÄŸretilerinin bir devamı gibi görünse de İngiliz ve Amerikan düÅŸünce disiplinlerinin birbirinden temelde bazı farklılıklara sahip oldu- ÄŸunu gördüm. İngiliz toplumunda ve eÄŸitim sisteminde protestan ahlakı ve protestan ahlakının tüm öÄŸretileri en mikro düzeyde hissedilmekle beraber İngiliz yaÅŸam tarzı ve kültüründe minimal düzeyde de olsa kıta Avrupası’nın bazı etkilerinden söz etmek mümkün. Yani söylemek istediÄŸim yüksek öÄŸrenimimi İngiltere’de yaparken aynı zamanda Avrupa eÄŸitim sisteminin bir parçası olduÄŸunuzu da hissediyorsunuz. ÖrneÄŸin aynı Amerikan sisteminde olduÄŸu gibi bireyselcilik yine ön planda ve bir insanı diÄŸerinden ayıran yegane özelli- ÄŸin çok çalışmak ve yetenek olduÄŸu kanısı hakimken öte yandan insanlara hayata eÅŸit baÅŸlama fırsatının verilmesi bir zaruret olarak görülüyor. Bu anlamda daha eÅŸitlikçi bir yaklaşım söz konusu. Üniversite hayatım bittikten sonra aynı üniversitede finans yönetimi üzerine yüksek lisans programını tamamladım. Stajlarımı genelde finans sektöründe faaliyet gösteren firmalarda yapmıştım. Sermaye piyasaları benim daima ilgi alanım oldu. Finans alanında iÅŸ yapmayı her zaman kendi yapıma daha uygun gördüm. Nitekim bugün halihazırda finans sektöründe faaliyet gösteren ÅŸirketlerde yatırımlarım var. Peki bugün neden ALDAÄž’da olduÄŸumu sorarsanız bunun birinci sebebi ailem. Az önce de söylediÄŸim gibi babam geçmi- ÅŸine baÄŸlı ve vefa duyguları son derece ön planda olan bir insan ve kendi babasından kalan böyle bir yapının yaÅŸaması ve daha da önemlisi benimle beraber, benim yönetimimde yaÅŸaması onun için çok önemli. Baktığınızda benim ailemin bugün Türkiye’nin ilk 500 sanayii kuruluÅŸunda bulunan farklı firmalarda hissedarlıkları var ;ancak ALDAÄž tamamı bizim kontrolümüzde olan bir yapı ve bu yüzden babam için bu ÅŸirketin yoluna benimle birlikte devam etmesi çok önemli. Bu açıdan bakıldığında aslında ÅŸu anda ALDAÄž’da bir bakıma aileme olan gönül borcumu ödüyorum. Finans alanındaki yüksek lisansımı tamamladıktan sonra eÄŸitim alanında İngiltere maceramı tamamlamış oldum ve 2003 senesinde Türkiye’ye döndüm. Ailemden gelen bir özellik olacak ki akademik hayattan hemen kopmak istemedim ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde AB çalışmaları alanında yüksek lisans programına katıldım, bu benim 2. yüksek lisans derecemdi. Aslında bu yıllar benim aynı zamanda ALDAÄž A.Åž. de çalışmaya baÅŸladığım ve iklimlendirme sektörüyle tanıştığım yıllardı.
Åžirketteki ilk görevim ihracat operasyonlarının idaresiydi. 2003 yılı başından 2007 sonlarına kadar aynı görevimi devam ettirdim. Hayatımın en verimli dönemlerinden birini geçirdim o süreçte. ALDAÄž A.Åž.’nin halihazırda bu sektöre kazandırdığı onlarca kıymetli insanı düÅŸündüÄŸümüzde kendimi bu alanda yetiÅŸtirmek için aile ÅŸirketimizden daha uygun bir yer olamazdı. O yıllarda Tevfik Akannaç gibi Cengiz Hepergil gibi Metin Sağır gibi yıllarını bu sektöre ve ALDAÄž’a vermiÅŸ isimlerle beraber çalış- manın bana saÄŸladığı katkıyı kelimelere sığdırmam mümkün deÄŸil. Bazen röportajlarda; “ALDAÄž AKADEMİ kurmak gibi bir niyetiniz var mı diye soruyorlar. Cevabım “ kesinlikle hayır” oluyor. ALDAÄž’ın iklimlendirme sektörünün en köklü akademisi olduÄŸu zaten tartışma konusu deÄŸil ve herkes ALDAÄž’ın bir akademi hüviyeti taşıdığının bilincinde. Bunu tescillemek için bir tabelaya gerek duymuyorum, bu sadece malumun ilanı olur. İşte ben bu sektöre tam da bu akademinin merkezinde hazırlandım, dolayısıyla bugün ÅŸirket yönetiminde aldığım kararlarda ki özgüvenimin altında yatan unsurlardan biri de bu. Bazen bana derin mühendislik bilgisi gerektiren bazı hesaplamaları nasıl yapabildiÄŸimi, nasıl bu kadar bilgi sahibi olabildiÄŸimi soruyorlar, ben de onlara, Tevfik AKANNAÇ ve Cengiz HEPERGİL’i iÅŸaret ediyorum. Yani ben bu iÅŸin en önemli akademisinde yetiÅŸtim. 2007 yılında hayatımda yeni bir dönem baÅŸladı. ALDAÄž Dış Ticaret firmasını kurdum. Çünkü artık öÄŸrenim sürecini tamamlamıştım, kafamda yerleÅŸmiÅŸ bazı planlar, fikirler ve gelecek vizyonu vardı. Bunları teorik safhadan çıkarıp, pratikteki uygulamalarını da görmem gerekiyordu. Bu vesileyle ALDAÄž A.Åž.’de yapmayı planladığım deÄŸiÅŸikliklerin doÄŸruluÄŸundan emin olmam gerekiyordu ki bu da fikirlerimin arkasında daha saÄŸlam biçimde durabilmem konusunda bana güven verecekti. Bu yeni ÅŸirket, özü itibariyle ALDAÄž A.Åž. ile aynı alanda faaliyet gösteriyordu; ancak yalnızca ithalatla iÅŸtigal ediyordu. Çok kısa zamanda çok önemli ve prestijli iÅŸlerin altına imza attık ve o dönemde kazandığım tecrübelerin bugün ki iÅŸ yapma anlayışımda ne kadar büyük etkisi olduÄŸunu size tarif etmem mümkün deÄŸil. ALDAÄž Dış Ticaret bugün hala faaliyetlerine hummalı bir ÅŸekilde devam ediyor ve ALDAÄž A.Åž.’nin elde ettiÄŸi yıllık cironun yarısından fazlasını elde etmiÅŸ durumda. Bu arada ALDAÄž A.Åž.’nin dışında oldu- ÄŸum dönem, bir çok farklı alanlarda faal olmayı sürdürdüÄŸüm bir dönemdi. Sermaye piyasalarında faaliyet gösteren firmalarda ortalıklarım vard; ancak o dönemde aracı kurumların en büyük gelir kaynağı forex iÅŸlemlerinden kaynaklanıyordu, zira hisse senedi operasyonlarından elde edilen komisyon oranları, SPK tarafından uzun zamandır çok düÅŸük seviyede tutuluyor. Nitekim 2013 senesinde çıkarılan bir torba yasayla Forex iÅŸlemleri, SPK denetimine ve o gün ki ismiyle İMKB platformuna aktarıldı ki bence çok doÄŸru bir karardı. Ancak yakın zamanda kaldıraç oranları- nın tümüyle yasaklanmasıyla bu piyasada faaliyet göstermek ÅŸu an için anlamsız hale geldi. Ancak finans sektörüyle baÄŸlarımın kopması yine de çok zor. Birde 2014 senesinde Marmara Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansına baÅŸladım. Aslında hiç planda olmayan ve tamamıyla tesadüflerle baÅŸlayan bir süreçti. Sonuçta benim için ilginç bir deneyim oldu, oldukça yüksek bir ortalamayla üçüncü yüksek lisansımı da tamamlamış oldum. Dedim ya genetik kodlarımda var herhalde akademik dünyadan kopamıyorum. Bir ÅŸekilde beni içine çekiyor. Ve gelelim ALDAÄž’da ki ikinci dönemime. Aslında kendi kendime gereksiz payeler çıkartmayı pek sevmem ama ger- çekten ALDAÄž’a tam zamanlı geri dönmem konusunda büyük baskılara maruz kaldım. Babam ezelden beri ALDAÄž’a dönmemi istiyordu; ancak ALDAÄž’a dönme kararı almamda babamın yanı sıra çalışanların baskısı da etkili oldu. Hem mavi yaka personeli hem de beyaz yaka personeli, ÅŸirkete dönmem için tarifi mümkün olmayan ısrarcı bir tavır gösterdiler. Kimisi benden randevu talep ederek, kimisi de ÅŸirkette katıldığım toplantılarda ÅŸirketin bana ihtiyacından bahsederek geri dönmem konusunda beni ikna etmeye çalıştılar. Nitekim bu firmaya bunca yıl emek vermiÅŸ bunca insanın taleplerine duyarsız kalmam söz konusu olamazdı ve böylelikle benim için ikinci ALDAÄž dönemi baÅŸlamış oldu.
ALDAÄž A.Åž.’DE KISA SÜRE İÇİNDEKİ BAÅžARILARINIZI NASIL BİR YÖNETİM ANLAYIÅžIYLA HAYATA GEÇİRDİNİZ?
Birincisi tatmin olmayarak. Siz bugüne kadarki süreçlerimizi baÅŸarılı olarak nitelendiriyorsunuz ki teÅŸekkür ederim; ancak daha yolun başındayız ve henüz hiçbir ÅŸey görmediniz. Ben, istekleri ve tanımları son derece net bir insanım, ortalama cümleler, imalı konuÅŸmalar benim yönetim anlayı- şımda geçerli deÄŸil. Çalışma arkadaÅŸlarımdan olan taleplerimi son derece net bir ÅŸekilde ifade etmeyi severim ve karşılığında da net sonuçlar isterim. Yüksek performansın ödüllendirildiÄŸi, insiyatif alan ve farklılık yaratma gayretinde olan tüm çalışma arkadaÅŸlarımın bu gayretlerinin karşılığını aldığı somut kriterleri benimserim. Ancak verimli bir ekip çalışması için ekip üyeleri arasında performans farklılıklarının aşırı düzeyde olmaması lazım. Bununla birlikte egosunu dizginleyemeyen ve baÅŸarısını paylaÅŸmayı bilmeyen kiÅŸilerin bu ÅŸirkette yeri yok. EÄŸer ekip ruhunu zedeleyici hal ve davranışlar seziyorsam kiÅŸinin operasyonel baÅŸarısının benim gözümde en ufak bir deÄŸeri yoktur. Biz çalışanımızı hiçbir zaman bir maliyet unsuru olarak görmedik, bir kaynak olarak gördük. Bakın eÄŸer bugün akıllı telefonu icat etmediyseniz, dünya üzerindeki tüm sektörlerde üretilen ürünlerin birbirlerinden çok da büyük farkları kalmadı, hem niteliksel olarak hem de fiyatsal anlamda. Burada A firmasını B firmasından ayıran en önemli faktör; çalışan faktörü, katma deÄŸeri yaratan insan. Çalışanın insiyatif alma ve sorun çözebilme kapasitesiyle doÄŸrudan ilgili bir durum. İş ortaklarınızla uzun vadeli iliÅŸkiler kurabilmek ve sürdürülebilir büyü- menin temelinde yatan unsur budur. Bunun dışında ben karar alma süreçlerinde istiÅŸare kültürüne büyük önem atfeden bir insanım. Karar almadan önce olabildiÄŸince fazla insanın fikirlerinden faydalanmak isterim. Ancak bütün bu istiÅŸare süreçleri sonunda gayet tabi son kararı alan her zaman benim. Tüm çalışma arkadaÅŸlarım bilir ki son karar verildikten sonra artık istiÅŸare süreci bitmiÅŸtir. “ALDAÄž’ın bundan sonraki süreçteki planları ve baÅŸaracakları geçmiÅŸini asla aratmayacak, bu ÅŸirkete emek vermiÅŸ olan herkes için gurur vesilesi olacaktır. Åžunun çok iyi anlaşılması lazım, bu 50 yıllık çınarın gölgesi herkese yeter, yeterki altında toplanmayı bilelim.”
ALDAÄž’IN 50 YILLIK HİKAYESİNİ ÖZETLER MİSİNİZ?
Hikaye, 60’lı yılların başına uzanıyor, dedem o dönemde İstanbul’da tekstil sektöründe iÅŸtigal ediyor ve Türkiye’de ki hatırı sayılır pek çok Gayrimüslim ailelerle ortaklıkları bulunuyor. ALARKO Taahhüt Grubu da 1963-64 senesinde Rami’de -daha sonra ismi ALDAÄž olacak- fabrikanın temelini atmış ve kaba inÅŸaatını bitirmiÅŸ. Bir de tabii ALARKO’nun ilk üretim yatırımıdır ALDAÄž. Yalnız Üzeyir Bey ve İshak Bey, Türkiye’nin o gün ki iniÅŸli çıkışlı ekonomik ÅŸartlarında riski minimize etmek adına yola bir ortakla devam etme kararı alıyorlar. Nitekim İshak Bey’in Sungurlar firmasından mesai arkadaşı bizimkilerin de aile dostu Orhan Kurt Bey vasıtasıyla böyle bir oluÅŸumun içinde bulunmamız için teklif getiriyorlar. Gel zaman git zaman görüÅŸmeler birbirini takip ediyor ve açık- çası rahmetli dedem, İshak Bey ve Üzeyir Bey’lerin vizyonlarından da çok etkileniyor ve aslında ailemize çok uzak bir alan olmasına raÄŸmen bu yatırımın içinde olmaya karar veriyor. Üzücü olan taraf ÅŸu ki her ne kadar dedem bu yatırım kararını almış olsada bunu hayata geçirmeye ömrü vefa etmiyor. Ve dedemin vefatından sonra iÅŸler yine bir süre sürüncemede kalıyor. Bir gün Üzeyir Bey, o zamanlarda İstanbul Tıp’ta Cerrahi Asistanı olan babamı ziyaret ediyor ve dedem Cafer DaÄŸoÄŸlu ile varılan mutabakattan söz ediyor. Babam da kendisine cevap olarak, ilk elden ticaret hayatının içinde olmak istemediÄŸin; ancak bahsedilen mutabakattan haberi olduÄŸunu, babasının verdiÄŸi sözün, kendi sözü olarak da kabul edilebileceÄŸini ve ailemizin bu yatırımın içinde pay sahibi olacağını söylüyor. Böylelikle ALDAÄž SoÄŸutma Sanayii her iki tarafın %50 ortaklığıyla Rami’de ki adresinde faaliyetlerine baÅŸlıyor. Dile kolay 1967’den, 1991 yılına kadar sürecek 24 yıllık bir ortaklıktan söz ediyoruz. Rami Topçular Bahçe Yolu No:7 de ki adresinde bulunan bu ilk fabrikayı biz ALDAÄž olarak hala varlıkları- mız içinde muhafaza ediyoruz. Bu mekan aslına bakarsanız sadece ALDAÄž A.Åž. için deÄŸil, tüm iklimlendirme sektörünün tarihi için önemli bir yer, yani aslına bakarsanız bugün o veya bu ÅŸekilde bu sektörün içinde var olan herkesin hikayesinin baÅŸladığı yer. ALDAÄž’ın ilk üretim faaliyetleri; Su SoÄŸutma Grubu, SoÄŸuk Hava Depoları, Konvektörler, Evaporatörler, SoÄŸutma Kuleleri, Isıtma Apareyleri ve ilk Paket Tip Klima cihazlarından oluÅŸuyor. Bu ürünlerin bir kısmı ALDAÄž markasıyla, bir kısmı da ALARKO markasıyla piyasaya sürülüyor. O dönemde imalatlarımız Rami’deki fabrikamızda yapılırken, satış faaliyetlerimiz ise Karaköy’de Necatibey caddesi üzerinde bulunan ALARKO ile beraber kiraladığımız dört katlı binada yapılıyor. Binanın ilk üç katında ALFENAÅž yer alırken, dördüncü katında ALARKO’nun Taahhüt Grubu ve ALDAÄž yer alıyor. Daha sonra ALSAC fabrikasında üretilen Klima Santrallerinin imalatına baÅŸlanıyor. Uzun yıllardır ALDAÄž A.Åž.’nin Genel MüdürlüÄŸü görevini yürü- ten Tevfik AKANNAǒın 80’li yılların sonlarına doÄŸru ALSAC tarafından ALDAÄž’da görevlendirilmesiyle birlikte ALDAÄž, Klima Santrali imalatına baÅŸlıyor. Aynı dönemde ALDAÄž çatısı altında ALARKO’nun üretim lisansını elinde bulundurduÄŸu, yabancı markalı ürünlerin imalatına da baÅŸlanmış oluyor. 80’lerin sonunda Tevfik Bey’in ALDAÄž’da göreve baÅŸlaması ÅŸirketimize önemli bir ivme kazandırıyor. Nitekim Klima Santrali ve Fancoil gibi ürünlerin imalatına da onun geliÅŸiyle birlikte baÅŸlıyoruz. ALARKO’nun web sitesinde ki belgelerde de belirtildiÄŸi gibi ALDAÄž’ın kurulmasıyla birlikte ALARKO’nun istihdam ettiÄŸi iÅŸçi, tekniker ve mühendis sayısında da önemli bir artış oluyor. Üzeyir Garih’in ifadesiyle ” ALARKO, ALDAÄž yatırımıyla birlikte orta ölçekli bir ÅŸirketten büyük bir ÅŸirket olma sürecine geçiyor” 90’lı yıllar ALARKO ile ortaklığımızın bittiÄŸi yıllar; ancak araÅŸtırma ve geliÅŸ- tirme kültürümüzün bize verdiÄŸi güvenle Türkiye iklimlendirme sektöründe birçok ilklere imzamızı atmaya devam etmiÅŸiz. İlk yerli ısı geri kazanım cihazının imalatı, ilk paket tipi hijyenik cihazların imalatı, ilk evaporatif soÄŸutma sistemlerinin ithalatı ve Avustralya menÅŸeli MULTISTACK firmasıyla yapılan lisans anlaÅŸması çerçevesinde ilk modüler tip SoÄŸutma Gruplarının imalatının altında hep ALDAÄž imzası var. 50 yıllık üretim firması olarak, iklimlendirme sektörüne birçok deÄŸerli insan kazandırmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Bir rahmetli Avram DeÄŸerli’den, bir Erol Gökdemir’den, bir Bayram Kömürcü’den, bir Metin Duruk’dan, bir Åžadan Çelik’ten veya bir Zeki Özen’den bahsetmeden ALDAÄž’ı anlatmak olmaz, bu deÄŸerli isimlerin ALDAÄž’ın bugünlere gelmesinde katkıları büyük. Bu isimlerin ve ÅŸu anda ismini hatırlayamadığım daha nicelerinin elde ettikleri baÅŸarılar, en az onlar kadar bizleri de sevindirmekte ve bizler için gurur vesilesi olmaktadır.
YENİ FABRİKA YATIRIMINIZ HAKKINDA BİLGİ VEREBİLİR MİSİNİZ?
Manisa Akhisar Organize Sanayi bölgesinde tamamen öz kaynaklarımızla inÅŸa ettiÄŸimiz 12 milyon USD hacmindeki yatırımımız, 35.000 m2 açık alan üzerine 26.000 m2 kapalı alan olacak ÅŸekilde inÅŸa ediliyor. İstanbul Kartal ve Pendik’de bulunan fabrikalarımız ile 2017 yılının sonunda faaliyete geçmesini planladığımız Manisa fabrikamızla birlikte, toplam 41.000 m2 kapalı üretim alanına sahip olacağız. Pendik tesislerimizi geçen sene bu dönemlerde 5.5 milyon dolar gibi bir meblaya satın aldığımızı düÅŸündüÄŸünüzde sadece son iki yılda 17,5 milyon dolarlık bir yatırımı Türkiye ekonomisine ve iklimlendirme sektörüne kazandırmış oluyoruz ki bence içinde bulunduÄŸumuz iniÅŸli çıkışlı ekonomik ortamı da hesaba kattığımızda hiç de azımsanamayacak bir rakam olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Her zaman ifade ettiÄŸim gibi Manisa yatırımımız sadece fiziksel bir deÄŸiÅŸimi deÄŸil, aynı zamanda zihinsel bir deÄŸiÅŸimi de beraberinde getirmeli ki bunun öncü belirtilerini tüm sektör hissediyor. ArkadaÅŸ- larıma her zaman söylediÄŸim bir ÅŸey geçmiÅŸimizle övünerek vakit kaybedemeyiz, o geçmiÅŸe yakışır bir gelecek inÅŸa etmeliyiz. Manisa fabrikamız, “BütünleÅŸik Tasarım” anlayışıyla ve tamamen yeÅŸil bina konseptine uygunluk esasıyla dizayn edildi. GüneÅŸ panelleri vasıtasıyla kendi elektriÄŸimizi üretebileceÄŸimiz fabrikamızda aynı zamanda atık suları ve yaÄŸmur sularını yeniden deÄŸerlendirebileceÄŸimiz bir sistem oluÅŸturduk. Binanın inÅŸasında kullanılan malzemelerin geri dönüÅŸtürülebilir malzemeden üretilmiÅŸ olmasına özen gösterdik. Tüm elektrik ve mekanik aksamının enerji sarfiyatını en az düzeyde tutmasına ve çevreye karşı duyarlı olmasına dikkat ettik. Üretim sahamızın klimatizasyonunda, firmamızın ürün gamında yer alan enerji ve çevre dostu olan evaporatif soÄŸutma sistemlerini ve yine kendi imalatımız olan ısı pompası sistemlerini kullandık. Tesislerimizde kullandığımız ileri seviye yalıtım sistemleriyle ısı kaybımızı minimize ettik. Tüm bu özellikleriyle tesislerimiz “Sürdürülebilir bina” anlayışının adeta canlı bir örneÄŸi niteliÄŸini taşıyor. İlk etapta klima santrali üretimimizi Akhisar’a taşımayı planlıyoruz, dolayısıyla fan coil gibi yüksek adetlerde ürettiÄŸimiz standart cihazları ve kompresörlü ürünleri İstanbul’da ki tesislerimizde imal etmeye devam edeceÄŸiz. Bunun dışında iklimlendirme sektörünün farklı kollarında da üretim yapmakla ilgili planlarımız var ;ancak bu planları ÅŸu anda anlatmıycam, iÅŸin bu tarafı sürpriz olsun, siz sadece bizi izlemeye takip etmeye devam edin. Göreve baÅŸladığınız günden bugüne yapılan çalışmaları anlatır mısınız? Son 20 aylık sürecimizi ÅŸöyle özetleyebilirim: 2015’ten 2016 yılına ciromuz dolar bazında %47, üretim hacmimiz ise %68 artış kaydetti. Henüz yıl sonu olmadığı için 2017 rakamlarını vermek istemiyorum; ancak geçen seneki rakamları çok geride bıraktığımızı söyleyebilirim. Manisa fabrikamız faaliyete baÅŸladıktan sonra, üçüncü yıl için koyduÄŸumuz ciro hedefimize, sadece Kartal ve Pendik’teki tesislerimizle, daha bu yıldan ulaÅŸtık. Klima santralleri, fan coil ve ısı geri kazanım cihazlarında pazarın iddialı oyuncusu, ısıtma apareylerinde ise lideriyiz. Fan coil satışlarımızda %100 oranında artış saÄŸladık. Paket tip klima cihazlarımızda bu yıl, son beÅŸ yılın satılan cihaz adedi kadar satış gerçekleÅŸtirdik. Rooftop grubunda da çok yüksek oranda ilerleme kaydettik. Åžüphesiz ki bütün ürün gruplarımızda liderlik hedeflerimiz var; ama Ar-Ge odağımızda klima santralleri bulunuyor. Yalın üretim yaklaşımını adapte etmeye çalışıyoruz. Üretimde verimliliÄŸi artırmaya çalışıyoruz. Katma deÄŸeri yüksek yeni ürünleri de ürün gamımıza dahil edeceÄŸiz. Åžimdilik ciromuzun yaklaşık %15’i ihracat kaynaklı; ancak dış pazarlarla ilgili çok yoÄŸun çalışmalar içindeyiz. Dış pazarlarda yerelleÅŸmek istiyoruz. Yani bizi burada kendi ülkemizde güçlü kılan özelliklerimizi hedeflediÄŸimiz ihracat pazarlarına da taşı- mak istiyoruz. Oradaki pazar dinamikleri ile ALDAÄž kültürünü harmanlamak istiyoruz. CIS ülkelerinde kendi ofislerimizi açabiliriz. Böylelikle bu bölgelerdeki iÅŸ ortaklarımıza çok daha güçlü destek verebileceÄŸiz. En önemli güçlerimizden biri de yüksek adetteki stoÄŸumuz. Böylelikle taleplere çok hızlı biçimde cevap verebiliyoruz. YerelleÅŸtiÄŸimiz dış pazarlarda da yüksek adette stok tutabileceÄŸimiz depolar olacak ve bölge coÄŸrafyasına stoktan anında teslim kolaylığı saÄŸlayacağız. Bu ülkelerde güçlü servis aÄŸları kurmak durumundayız yani Kazakistan’ın sadece Almatı ve Astana ÅŸehirlerinde deÄŸil, tüm ücra köÅŸelerine ulaÅŸabilmeliyiz. Hedef noktalarımızda güçlü servis ağımız olacak. Gelecek yıl ÅŸu ana kadar kesinleÅŸen 14 farklı ülkede fuarlara katılacağız. Bu fuarlarda bu yıl da yaptığımız gibi fuarla eÅŸ zamanlı olarak seminer, lansman, gala yemeÄŸi gibi etkinliklerimiz olacak. Bu etkinliklerle oradaki proje ve mekanik kuruluÅŸlarının temsilcileri, eÄŸitim ve sivil toplum kuruluÅŸu temsilcileri ile bir araya geliyoruz. Bu ortamlarda iliÅŸki kurduÄŸumuz temsilcileri ülkemize davet ediyoruz. Böylelikle kendimizi çok daha iyi tanıtabiliyoruz, iliÅŸkilerimizi güçlendiriyoruz. Bu çalışmalarımızın meyvelerini toplamaya baÅŸladık bile. İhracatımızın ivmelenmesini, özellikle Orta Asya’ya etkin biçimde yerleÅŸebilmeyi istiyoruz. Kuzey Afrika ve Balkan ülkeleri de hedef ülkeler arasında. Uluslararası sertifikasyon alanında da çok yakında yeni belgelerimiz olacak. Tabii yatırım deyince hep fabrikalardan söz ediyoruz; ama yatırımlarımız bunlarla sınırlı deÄŸil, bugünlerde yolu ALDAÄž’a düÅŸen birinin yerli veya yabancı danışmanlık firmalarından herhangi birini görmemesi mümkün deÄŸil. Yeniden yapılanma sürecimizin bize zorunlu kıldığı tüm reçetelerin gereklerini yerine getiriyoruz. İlk olarak “yalın üretim” süreçlerinin sadece görüntüde deÄŸil; tüm departmanlar tarafından içselleÅŸtirilmesi ve kurum kültürü- müzün ayrılmaz bir parçası haline gelmesi için çaba sarf ediyoruz. Buna ek olarak son 18 aylık süreçte teknolojik altyapımızı geliÅŸtirmek adına hem donanım hem de yazılım anlamında çok büyük yatırımlar yaptık. VerimliliÄŸimizi artırmak adına tüm iÅŸ akış ÅŸemalarımızı ve üretim süreçlerimizi revize ediyoruz. Ama hepsinden önemlisi en büyük yatırımımızı çalışanlarımıza yapıyoruz. İnsan kaynağımızı en önemli asetimiz olarak görüyoruz. DeÄŸiÅŸen yapıya entegrasyonu saÄŸlamak adına her alanda eÄŸitim programları düzenliyoruz. Sürdürülebilir büyümenin ve katma deÄŸer yaratma sürecinin merkezinde insan faktörü olduÄŸuna inanıyoruz. İlginizi çekebilir... Ufuk Atan; "DemirDöküm'ün yeni marka kimliÄŸi, modern, sürdürülebilir ve müşteri odaklı yaklaşımımızın bir yansıması."DemirDöküm Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Atan, DemirDöküm'de yeni marka kimliÄŸi ile baÅŸlayan dönüşüm, ısı pompaları ve hidrojen baÅŸlıklarındaki soru... KLINGER Turkey Pazarlama Yöneticisi Ali Korhan Közer: "Özellikle, demir çelik sektöründe oksijen hatlarında..."KLINGER Turkey Pazarlama Yöneticisi Ali Korhan Közer, yakından tanıdığımız Politeknik-KLINGER markalarının merak ettiÄŸimiz yakın geçmiÅŸini, KLINGER va... Bir Ömür, Türkiye'nin İklimlendirme Sektörünün de Tarihi: YÜKSEL KÖKSAL Anlatıyor,Üçüncü ve Son Bölüm: İSTANBUL ve TETİSAN TECRÜBEM'¦... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.