
X. Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu![]()
X. Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu
![]()
I. Uluslararası Yapı Teknolojisi Bilimi ve Yapıda Tesisat Sempozyumu 8-10 Aralık 1994 tarihlerinde İstanbul Hyatt Regency Oteli’nde yapılmıştı. Amacı ülkemizdeki yapı teknolojisini ve tesisat sektörünü batı ülkelerine tanıtmak olan sempozyuma, ASHREA Başkanı Mr. Billy R. Manning, MİT Massachusett Institue)’den Prof. Dr. Leon Glicksman, Rusya Moskova Üniversitesi ve ADOK Mühendislik Kuruluşundan Prof. Dr. Yuri Tabunsehikov ile Prof. M. Brodatch’ın katıldığı sempozyum tesisat ve inşaat sektörünün ileri gelenlerinden Serbülent Bingöl, Nuri Özkoy, Ekrem Bulgun, Engin Kamber, Celal Okutan, Yiğit Gülöksüz, Prof. Dr. Süha Sevük, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Kadir Sever, Osman Özkan, Prof. Dr. Ahmet Arısoy, Aydın Boysan, Prof. Dr. Doğan Özgür, Prof. Dr. Nilüfer Eğrican, Prof. Dr. Osman Gençeli, Prof. Dr. Macit Toksoy, Doç. Dr. Abdurrahman Kılıç, Orhan Turan, Korhan Işıkel, Hakkı Bayraktar, Adnan Arduman, Mustafa Arslancan, Cafer Ünlü, Numan Şahin, Serdar Günel, Akdeniz Hiçsönmez, Mustafa Özkayalar, Ömer Kantaroğlu, Kerem Dikmen, Erhan Cansu, Süleyman Bulak, Hüseyin Erdem, Baycan Sunaç, Rüknettin Küçükçalı gibi değerli elemanların katkıları ile öne çıkmışlar.
O günden bu güne geçen 18 yıl içinde 9 kez sempozyum yapılmış, ASHREA yanı sıra ASPE ve CLIMMAX’a katılmak suretiyle ülkemiz her yönüyle tanıtılmıştır. Sempozyumun amacı, ilk sempozyumda TMO Yönetim Kurulunun aşağıdaki yazısı ile belirlenmiştir.
Bu sempozyum, Türk devriminin ilk aşaması olan Cumhuriyetimizin 71. yıl kutlamasında topluma bilimsel ve teknolojik bir boyut katmayı ve günümüze kadar gerçekleştirilen gelişimin değerlendirmesini yapmayı amaçlamaktadır. Büyük Önder Atatürk’ün, Cumhuriyeti gençliğe emanet ederken amaçladığı en kutsal olgu bilimselliktir. Bu kendisinin “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüyle kanıtlanmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerin, demokratik ortam içinde çağı yakalaması, ileri ülkelerle oluşan bilimsel ve teknolojik köprülerle mümkündür. Bu hizmette en büyük görev biz mühendis ve mimarlara düşmektedir.
Yapı teknolojisi, mimarlık, mühendislik hizmetlerinin iç içe girdiği mesleklerin birbiri ile saçaklandığı bir bilim dalına dönüşmüştür. Bu bilimin amacı doğanın kaynaklarını toplum yararına kullanmaktır. Dolayısıyla eğitimde, uygulamada, işletmede bilim ve teknoloji kurallarına dayalı, uluslararası standartlara uygun hizmet amacımız genç meslektaşlarımıza hedef göstermek, kaynak olmak görevimizdir.
TTMD Yönetim Kurulu, bundan sonraki bütün sempozyumların aynı amaçla gelişmiş X. uncu sempozyumun teması: “Binalarda Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik” olarak belirlenip aşağıdaki konularda hazırlıklara başlanmıştır.
X. Uluslararası Yapıda Tesiast Teknolojisi Sempozyumu Bildiri Konuları
1. Yapılarda ısıtma, iklimlendirme havalandırma tesisatı uygulamaları
2. İç hava kalitesi ve konfor şartları
3. Suhhi tesisat
4. Enerji ekonomisi ve çevre
5. Kontrol ve bina yönetim sistemleri
6. Soğutma
7. Yapı fiziği
8. Yapılarda güvenlik ve koruma
9. Modelleme ve yazılımlar
10. Yapı tasarımı ve uygulamalarında proje yönetimi
11. Enerji verimli binalar
12. Yenilenebilir enerji ve uygulamaları
13. Hijyenik tesisat uygulamaları
Sempozyumun sektöre ve derneğimize hayırlı olması dileğiyle!
Tesisat Mühendisi, Dernek ve Aidat Sorunları
TTMD’nin 2011 dönemi olağan kongresinde en çok tartışılan konu üye aidatları ile ödenmeyen aidat borçları olmuştur. Nitekim dernek blançosuna bakıldığında derneğin üyelerden 410.000 TL alacağı görülmektedir. Bir derneğin üye aidatları ile ayakta durması esastır. Hele hele yıllık aidatı 100 TL olan dernek üyelerinin bu borçlarını ödememesi çok üzücüdür. Çoğunun bir yıllık ihmalinden kaynaklanan bu borçların acilen ödenmesi gerekmektedir. Konuyu derneğe gelen bağışlar yönü ile ele alıp aidatını ödememek gibi bir yola sapmak affedilemez. Bu anlamda borçlu üyelerimizi ikaz etmek hepimizin görevidir. İşin üzücü yönü kongrede aidatlar çok az bulunup yükseltilmesini, ödemeyen üyelerin dernekten ihracını isteyen konuşmacıların bazılarının derneğe borçlu olduklarını unutması ve onları dikkate almadan konuşmasıdır. Listede derneğe 700 TL ile üstünde borcu olanların hiç aidat ödemedikleri ortaya çıkmaktadır. Bu tür arkadaşların üyeliğine tüzüğümüz gereği son verilmelidir. Kanımca aidatını ödeyen ile ödemeyen arasındaki eşitsizliğe son vermek üzere kendilerini hukuk dili ile son ikaz yapılmalı ödemeyenlerin üyeliği sonuçlanmalıdır. Üyeliğin cazip hale getirilmesi tesisat mühendisliğinin yetki ve sorumluluğu ile mümkün olabilir. Özellikle Ekonomi Bakanlığı’nın sıcak baktığı gibi tasarımda imza yetkisi, vergi indirimi gibi yaptırımlar önem kazanabilir.
Dernekte tesisat mühendisliğinin tanımı yapılmalı ve bu mühendisliğin eğitim hazırlıkları multidisipline bir eğitimle sağlanmalıdır. Mimari, iç mimari, inşaat, elektrik bilgileri ile bezenen makina mühendisleri tesisat mühendisi olmaya aday sayılır. Bu anlamda bir eğitim onları sektöre çekebilir. Sektörde sıra ile tasarımcı, müşavir, kontrol olabilirler. Bu tür hizmetlerle görev yapan mühendislerin tasarım dışında taahhüt, üretim, işletme, satış gibi işlere yönelmemesi gerekir. Bu nedenle yetki ve sorumluluk içinde proje, danışmanlık, kontrollük hizmetleri meslektaşlar için daha cazip hale getirilmelidir. Konu bu düzeyde ele alındığında Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin önemi ile tesisat mühendisi olmanın gereği anlaşılır. Bilinmesi gereken her makina mühendisi tesisat mühendisi sayılmaz. Ayrıca eğitim bilgisi de bu hizmete yetmez. Kaldı ki uzmanlık konferans ve seminer ile elde edilemez. Bu yöntemle verilecek uzmanlık sertifikalar da çok yanlıştır.
Bu doğrultuda gerçek anlamda değerlendirilecek hizmetler nedeniyle ortaya çıkacak mühendislik dalı bilgi deneyimleri ile çok önemlidir. Hizmetin tasarım mühendisliği yanısıra otomasyon, enerji, yangın gibi konular da ayrı bir mühendislik hizmet dalı olma olanağı ortaya çıkar. Bu amaçla örgütleşme gereklidir. Tesisat Mühendislerinin derneği bu maksatla kurulmuştur. Örgütleşmenin mesleğe büyük katkıları olur. Dolayısıyla örgütlenme sonu ortaya çıkan derneklere sahip çıkmak gerekir. TTMD’ye aidatını ödemeyen üyelerden 311 adedi geçen yılki aidatını, 120 adedi de iki yıllık aidatını ödememiş durumdadır. Bunların borçlarını nisan ayında ödeyeceğine inanıyorum. Esas korktuğum üç, dört hatta beş yıl ödemeyenlerdir. Bunların içinde öyle değerli arkadaşlar bulunmaktadır ki insan onlara dernekten kopun diyemez. Bu nedenle borçları 500 TL’ye ulaşan üyelerimizin borçlarını ödemelerini rica ederiz. Ayrıca beş yıl üstünde borcu olan üyelerin ayrılmalarının nedenlerini öğrenmek isteriz. İş durumu, hastalık gibi nedenler var ise yardımcı olmak görevimizdir. Eğer artık TTMD’li değilim diyorlarsa bir dilekçe ile ayrılabilirler. Kongrede onların ayrılmalarına yardımcı oluruz. Ancak Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ile kazanılacak imkanlardan yararlanamayacaklarını hatırlatmak isterim.
Enerji
Yapıda “Enerji” tasarrufu inşaat malzemelerinin üretiminden itibaren başlamalıdır. Bunların hazırlanması, üretimi, nakli, montajı hep beraber enerji tüketimine neden olur. Amaç bu enerjiyi azaltmak olmalıdır. Enerji Performansı Yasası ile Enerji Yönetmeliği ve Stratejileri incelendiğinde bu yaklaşımlar çok geniş bir alanda göze çarpan üretimdeki her kalem, her yaptırım değerlendirilmelidir. Örneğin; çok iyi bir yalıtım malzemesi eğer ithal ediliyor ve bu malzeme yurt dışından geliyorsa, yerli imalat ile mukayesesi gerekir. Bu anlamda enerji etütleri enerjinin üretiminden başlamalıdır.
Konu bu yönleri ile ele alındığında enerji tüketimine ve maliyetine etken olan bir çok faktörler ortaya çıkar. Ayrıca enerji yanı sıra CO2 salınımları çok önemlidir. Türkiye’nin Cumhuriyetin 100. kuruluş yılı olan 2023 yılını hedef olarak enerjide ve CO2 salımında %20 azalma gayreti ülkede bir çok tasarrufa yol açacaktır. Örneğin; konfor sıcaklıkları, enerji kaynakları, üretim şekli, geri kazanım, ısı pompası uygulaması gibi bir sürü sorunlar karşımıza çıkacak, bu sorunların çözümleri için alternatifler gerekecektir. On yıllık bir planlama içinde nükleer enerji üretimini hedeflemek gerekir. Bu nedenle enerji üretiminde bazı riskler göz önüne almak gerekecektir.
Özellikle Türkiye gibi bir çok riskleri göze alarak hızla gelişen bir ülkede nükleer enerji çok önemlidir. Bu gelişim içinde insanımızda çok iyi eğitimli çok bilgili olması zorunludur.
Nerede ise bilgisayar ve bileşim çağını geride bırakacağımız bu dönemde ülkemizde insanların hala geriden gelen bir eğitimle iştigal etmesi çok acıdır. XXI. asırda bir kaç meslek dışında meslek ayrımı kalkmış sayılır. Her konuda bilgisayardan bilgi almak, eğitimi ilerletmek, hatta tecrübe kazanmak mümkündür. Bu tür eğitim meslek seçimine yararlı olduğu gibi meslek içi eğitime de faydası olmaktadır. Hal böyle iken bilgili insanların enerji hakkında yeterli nosyonu olmaması imkansızdır. Bu anlamda sorun genç neslin eğitiminden ziyade yaşlıların statülerini koruma gayretleri öne çıkmaktadır.
Özellikle Avrupa’nın ortalama yaşının 65-75 olması, çocuk yapmaması, genç neslin 40 yaş üstünde emeklilik istekleri yaşamda bir çok sorunları gündeme gelmektedir. Dolayısıyla geri kalmış insanların çocukları okuyacak bilgi sahibi olacak ve yönetimi ele geçireceklerdir. Bu nedenle Avrupa çökmekte, Amerika direnmekte, Çin ve Hindistan gelişmektedir. Ülkeler arası diğer bir sorun enerji kaynaklarıdır. Tükenebilir enerji karşısında Yenilebilir enerji çok önemlidir. Bunların başında rüzgâr, güneş, toprak, su gibi kaynaklar gelir. Gelişmekte olan ülkeler bu kaynaklardaki gelişimi çok iyi takip etmelidir. Aksi takdirde bunlara ve bilgiye hakim olan ülkeler geri kalmış ülkeleri kullanarak onlara tahakküm edecektir.
Anlaşmazlıklar
Bir aydır sefaretlerden birinin ataşeliğinde kirada bulunan bir dairenin ortak giderlerini ataşeye izahla uğraşıyorum. Bir apartmanın ortak giderleri denince akla; kapıcı maaşı, onun giderleri, ısıtma, gaz, ortak su, elektrik, bakım ve onarım masrafları gelebilir. Bunun dışında elektrik-su saatleri ile belirlenen giderler her dairenin kendisine aittir. Hayatında hiç böyle bir uygulama görmeyen ataşe ödemelerde su, elektrik kelimesinin iki kez yazılmasını kabul etmeyerek tüm giderlerin ortak giderlerde beyan edilmesinde ısrar etmekte, kendisi ataşeliğe ait su ve elektrik masrafını ödememektedir. Kendi adamlarının dahi kabul ettiği bu soruna karşı direnmekte ayrıca ataşeliğin tükettiği aydınlatma, buzdolabı elektriği ile suyun ortak giderden ödendiğini iddia etmektedir. Farklı lisanlarda konuştuğunuz için anlaşamamakta buna karşın hakkaniyet prensiplerinde çıldıracak raddeye gelmektesiniz. Bu ve bunun gibi çelişkiler çok fazladır. Özellikle aynı eğitimden geçmiş insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda çözüm için çok zorlanılmaktadır.
Benzer durumlara sektörel hizmetlerde de rastlanılır. Örneğin imar onaylarında imar yasasına uygun mimari avan proje esas alınarak yapılmış bir mekanik tesisat projesinde müelliften uygulama proje nitelikleri, hesapları, enerji kararları ile yüzme havuzu, yangın, mutfak, çamaşırhane projeleri istenir ve bu esasa uygun kesilmiş faturaya göre onay verilir. Çünkü meslek odamız kendisini apartman kalorifer projesine göre ayarlamıştır. Gerçekte Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirler dışında bütün illerde durum böyledir. Dolayısıyla sadece proje ile iştigal eden ülke çapında hizmet veren bir tasarımcı olarak bu sorunu kimseye kolayca anlatamazsınız.
Mantıklı çözüm yolu açıkça görünen sorunlarda; bunu kimseye anlatamamanın bir nedeni olmalıdır. Karşınıza cahil bir insan çıksa da diretse hiç uğraşmaz bırakırsınız. Dolayısıyla bu kadar basit bir konuda hukuk ve adaletin belirlendiği mahkemelere kadar gidebilirsiniz.
Ülkemizde yıllarca süren davaların uzamasının ana sebebi budur. Eminim bu hususlar hakimin kararına kalsa bir çırpıda sonuçlanabilir. Bu nedenle tahkim çok önemlidir. Bir sürü sorun tahkim heyeti kararıyla çok kolay çözülebilir. Politikada bir konudaki çelişkileri sürekli TV ekranlarında görmekteyiz. En basit sorunlarda dahi uzmanların yorumları çok farklıdır. Bilgisine güvendiğiniz insanlar bile gözünüze baka baka sorunu çarpıtmaktadır. Özellikle AKP–CHP arasındaki tartışmalarda hiç bir şekilde ortak bir çözüme rastlanmamakta, çok basit konularda itilaflar sergilenmektedir.
İlginizi çekebilir... Yeşil Binalar ile Güçlü Şebekeler: Enerji Verimliliğinin Şebeke Güvenliğine KatkısıYeşil binalar yalnızca çevresel sürdürülebilirlik ekseninde değil, aynı zamanda şebekeyle uyum içinde çalışan, kendi tüketimini optimize eden ve elekt... İş Yerinde Kıskançlık ve HırsHepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz b... Türkiye'de Yeşil Bina Sertifikasyon Süreci ve Karşılaşılan ZorluklarYeşil bina sertifikasyonları, çevre dostu yapıların teşvik edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında temel bir araçtır. Türkiye'de yeşil bina uygulamal... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.