E.C.A.
WAVIN

Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu

Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu

5 Haziran 2012 | KONUK YAZAR
197. Sayı (MAYIS 2012)
1.072 kez okundu

Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu GÖRÜNÜM
TTMD’nin X. Uluslararası Sempozyumuna katılım azdı. Kanımca sorun tesisat mühendisleri konuları ötesinde daha akademik ve mimarı tasarım ağırlıklı bildirilere dönüşmüş olmasından kaynaklanmaktadır. Bir yönü ile sempozyum temasının “Binalarda Enerji Verimliliği ve Sürdürülebilirlik” olduğuna göre bu sonuç normal sayılabilir. Ancak tesisat mühendislerinin katılımlarının %10 oranında kalması üzücüdür. Bu bakımdan Tesisat Mühendisleri Derneği’nin Uluslararası Sempozyumunda bu sorunu incelemesi gerekir. Sanırım konular daha çok mimari ve akademik yaklaşımlar arasında sıkışmıştır, nitekim her oturumda konuşmacılar mimari yaklaşımlar içinde konuyu ele almışlardır. Öyle ki birinci teknik oturumdan başlayarak enerji performansı ve yeşil bina tasarımındaki modellemelerde baz alınan girdilerin doğrulukları şüphe götürmüştür. Nitekim oturum başkanları konuşmalarında konuya girişlerdeki ifadeleri ile görüşlerini bu yönleriyle açıkça belirtmişlerdir. 
 
Diğer taraftan “Enerji Verimliliği, Sürdürülebilir Enerji” konuları; yapılarda “0” enerji kullanımına yönelik yaklaşımlarda mimari tasarım esas alınmalıdır. Bu hususta mimarlar çok haklılar, “oryantasyon, cephe, labirent, yapı malzemeleri” gibi sorunların hemen hemen hepsi mimari ile ilgilidir. Buna karşın mimarlar enerji giderleri hesabı yapamadıklarından konunun mühendislik yönlerinden kaçmaktadırlar. Bu nedenle proporsiyon sanatı olan mimaride bu tür yaklaşım yanlış olmaktadır. Bu sorunlara multi disipline bir çözüm gerekir. Mimarın koordinasyonunda yapılacak bu projelerde derinleşmesine bir hizmet gerekli ve zorunlu olmalıdır. Enerji verimliliğinde; inovasyon zorunludur. Tasarımda yenilikçilik üretimle başlayıp tüketim sonuna kadar devam etmelidir. Bu durumda yapı teknolojisi mühendisliği hizmeti karşımıza çıkar. Dolayısıyla üniversitelerde master aşamasında multidisipline eğitim şart olmaktadır. Bu tür eğitimden geçmeyen mühendislerin yapı sorunları ile uğraşması yanlış bir yaklaşım sayılır. 
 
Makina mühendisi olarak bu tür hizmetlerin sadece enerji performansı ile iştigalini hatalı görmekteyiz. Benzer tarzda mimarların, inşaat mühendislerinin, elektrik mühendislerinin temelde yapı teknolojisi bilgisine sahip olmaları gerekir. Ayrıca tesisat sektöründe yangın, mutfak, çamaşırhane, otomasyon gibi konularda da uzmanlık meslek içi eğitim ile kazanılabilir. Aynı deneyim ve bilgiye sahip mimar, statikçi, elektrikçi de aynı yetkiye sahip olabilir. Dolayısıyla sempozyumun açılış konuşmalarında sektördeki hizmet halkasının en zayıf kısmının mekanik tesisat tasarımcılar olduğu vurgulanmıştır. Haklıda sayılırlar. Nitekim sempozyumda gözlerimiz eski sempozyumlarda öne çıkan akademisyen ve tesisat mühendisi tasarımcıları aramıştır. Hiç biri çıkıp enerji konusunda konuşmadı. Eski sempozyumlarda at koşturanlar bugün bezgin ve isteksiz görünmektedirler. 
 
Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinde Yapılan Değişiklikler
TMMB Makina Mühendisleri Odası Oda Başkanı Ali Ekber Çakar imzalı 16.04.2012 gün 27/18220sayılı yazısı incelendiğinde, tasarım hizmetinde Mekanik Tesisat Proje Müellifi Sicil Durum Belgesi işlemlerinin, mesleğin en büyük örgütü odamız tarafından yapılması isteğine tamamen katılır ve destek veririz. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamada uzman mühendislerin yaptığı projelerin hesaplarını denetlemek adına oda yaptırımları ile asgari ücretlere uygunluğunu önlemek amaçlı fatura isteklerine tamamen karşıyız. Nitekim oda yazısının sonunda proje meslek denetiminde mekanik tesisat sınıfına göre sabit denetim ücreti uygulamasına geçilecektir sözü, sorunu bir nebze çözüme yöneltmektedir. 
 
Bu konu yıllarca oda ile tasarımcılar arasında sorun olmuştur hatta bazı meslektaşlarım konuyu mahkemeye kadar götürmüştür. Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki projelerin imar kanun ve yönetmeliklerine, imar yasaları genelgelerine, şartname ve standartlara uygunluğunu sağlamak müellif sorumluluğundadır. Bu nedenle tetkik edenlerin projeye bu yönden incelemesi ve not düşerek sorumluluğun müellife ait olduğunu belirtmesi yeterlidir. Ayrıca gerekli formalite de müellif beyanı ve taahhüdü yeterli sayılmalıdır.
 
İmar için onaylar imar yasaları gereği yapılmalı hiç bir şekilde tasarımcı tercih ve seçimlerine müdahale edilmemelidir. Aksi halde müellif; projeyi inceleyenin elinde oyuncak olabilir. Her şeyin başında  müellif ile projeyi inceleyenin uzman olması gerekir. Amerika’da projeyi müellif adına imara sunan müşavirler uzman ve sorumlu profesyonellerdir. Bizdeki yapı denetim kuruluşlarından çok farklıdırlar. Amerika’daki görevliler imara bağlı yetkililerdir ve sorumludurlar. 
 
Diğer taraftan yapıların yapı denetim kuruluşları tarafından incelenmesinde önemli yanlışlıklar görülür. Öncelikle bu kuruluşlar her konuda uzman değildir. Sadece deprem sorunlarında bilgilidir. Bu kuruluşta görev yapan makina mühendisleri ısıtma dışında havalandırma, klima, sıhhi tesisat, otomasyon ve özel tesisat konularında uzman sayılmazlar. Uzmanlık belgesini taşıyan kimselerde bilgi ve deneyim şüphe götürür. Bu anlamda yapı denetim kuruluşlarını zemin etütleri ve deprem yönünden sınırlı tutmalı, diğer konuları, otomasyon, enerji, bahçe sulama, özel tesisat, medikal gazlar ve benzeri ihtisasları ilgili uzmanlara bırakmalıdırlar. 
 
Yapı denetim kuruluşları yeterli uzmanlığı kazanmış sayılmazlar. Ayrıca hizmet bedellerini müteahhitten almaları yanlıştır. Onları imar için aracı yapmak, ayrıca ihtisas konularında müşavirleri, ihtisas derneklerini, sigortalı yetkililerini devreye sokmak gerekir. Bu doğrultuda gerekli önlemler alınmadığı takdirde yasa değişimleri ile sorun çözülemez. Özellikle mesleğin ihtisas örgütü TTMD ve Meslek Odalarını devre dışı bırakmak büyük yanlışlıklara yol açacaktır. 
 
Bürokrasinin Azalması ve İşlemlerin Basitleştirilmesi
Yüzlerce paftadan ibaret bir projenin akordiyon şeklinde basılmasının nedeni olan “Onay” imzası yazılı (tek sayfa) bir kağıda atılsa ne olur? Hiç bir şey! Dolayısıyla akordiyon baskı işlemlerin basitleştirilmesi gibi görünse de bir kağıda proje adının yazılıp imzalanması bürokrasiyi azaltır. Benzer tarzda proje değişiklikleri, ufak revizyonlarda bile birçok sakıncalar doğurur. Projelerin vize işlemlerinde aynı sorunları getirir. Hali hazırda vize için proje müellifi odaya başvurur, proje şeklen incelenir, durum sicil belgesi verilir. Bu işlem en az 3 günü alır. Benzer tarzda yapı denetim kuruluşları da bu prosedürü takip ederek sonuçlandıracaktır. Ancak Muhalif Partilerin belediyeleri bu anlamda meslek odalarına büyük yetkiler vermiştir. Odalar bu yetkileri deneyimsiz elemanlara kullandırır. Öyle ki projeniz yeni yönetmeliğe uymuyor diye geri çevirebilir bunun bir çok örnekleri mevcuttur. 
 
Normal olarak meslek odaları biz meslektaşların kamu kurumu niteliğinde bir örgütüdür. Odalar güçlü olmalı ve politika ile uğraşmamalıdır. Bu takdirde ben sesimi ancak oda kanalı ile duyurabilirim. Eğer oda üyelerinin hizmet alanlarındaki yetkilerini farklı şekilde değerlendirirse bu yanlış bir uygulama olur. Nitekim son 10 ila 15 yıldır oda ile bu sorunlarımız bulunmakta idi. Bugün hükümetin kararı ile yönetmelik değişikliği kararı olmuş odanın yetkileri kaldırılmıştır. Buna karşın yapı denetim kuruluşları yetkilendirilmiştir. İleride ne gibi sorunlarla karşılaşırız bilinmez ise de bu kuruluşların meslek odalarından faklı olmayacağı aşikardır. Ayrıca onların hizmet bedelleri sınırlı, uzmanlık alanları yeterli değildir. Bu anlamda ileride büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımız görüşündeyiz. 
 
Öncelikle yapı denetim kuruluşlarının bağımsız, yetkili ve sorumlu olması gerekir. Ayrıca konularında uzman olmaları zorunludur. Bu da çok zor olduğundan müelliflerin sorumluluk belgesi imzalamaları uygulamada projeyi sadece müellif veya o sorumluluğu yüklenen müşavirin yüklenmesi ile mümkündür. Bu doğrultuda konunun basitleştirilmesi aşağıdaki yöntemle mümkün olabilir. 
 
Projeci konusunda uzman ve projesini yaptığı işin ve sorumlusu olmalıdır. Tesisat türüne göre bu sorumluluğu alıp projeyi yapan mühendisler konuyu inceleyen ve onaylayan kişilerden daha iyi bilirler. Ancak bu anlamda taahhütte bulunan projecinin dış ülkelerde olduğu gibi yapabilirlik sigortası olmalıdır. Dolayısıyla yatırımcı kuruluş projeyi ilgili tüm konu ve mevzuat yönünden bağımsız bir müşavirlik kuruluşuna incelettirebilir. Böylece imar onayını almış projenin yetkili ve sorumlusu belirlenmiş sayılır. Enerji Kimlik Belgesi, Enerji Performansı Yönetmeliği gibi tüm disiplinleri ilgilendiren konular mimar yönetiminde işi yüklenen yetkililer tarafından yapılmalıdır. Ancak dikkat edilecek husus, yetkililerin konusunda uzman ve danışman olanların sorumluluklarını yazılı yüklenmelidir. Yoksa danışman olarak fikir beyan etmek yanlış ve hatalara yol açar. Özellikle tesisat sektöründe yangın, enerji, sismik akustik ve benzeri uzmanların istek ve ikazlarını yazılı olarak projeye yansıtmaları gerekmektedir.
 
Bütünleşik Tasarım
Ekip halinde tüm disiplinlerin ortak yürütüldüğü projeleri bütünleşik tasarım olarak tanımlamak bir vesile ile mimari üretime yöneltmek yanlış bir yaklaşımdır. Bir proje mimar koordinasyonunda ilgili disiplinlerin katılımı ile yapılabilir. Bunda amaç mühendislik hizmetlerinin mimariye yansımasıdır. Ancak özel tesisatı gerektiren otomasyon, yüzme havuzu, medikal gazlar gibi özel tesisatı ilgilendiren konular kararlaştırılmış mimari altlık alınarak tesisat mühendisleri tarafından yapılır. Özel tesisatında kendine has uzmanlık konuları mevcuttur. Dolayısıyla konuyu sırf enerji yönünden ele alarak mimari tasarıma yönelik yaklaşımlar yanıltıcı sayılır. Bu nedenle yüksek enerji verimli, yüksek performanslı bina tasarımı için ve sağlıklı yapı tasarlamak, yapıları günümüz gereksinimlerine uygun yapmakla mümkündür. Bu da tasarım ekibinin uyumlu çalışması bütün mühendislik tasarımlarının yasa ve yönetmeliklere uygun tasarımı ile sağlanmaktadır. Bu tür hedeflerin belirlenmesi ekip çalışması ile mümkündür. Biraz daha ayrıntıya girersek bir hastane tasarımında hijyenik zonlar hastane teknolojisinde uzman bir tasarımcı ile çözülebilir. Aynı tarzda bir otel tasarımında işletmecinin rolü büyüktür. Hava meydanı terminal binası, kongre salonu, müze gibi değişik yapıların tasarımı ancak uzmanlardan oluşan ekiple mümkün olmaktadır. 
 
Bütünleşik tasarımın amacı mimari koordinasyonda farklı disiplinlerin bir araya getirilmesi ileriye yönelik etkin bir çalışma yönteminin uygulanmasıdır. Ancak bu çalışmanın bir ekip çalışmasına dönmesi önce bir mimari konseptin ortaya çıkması, bilahare statik mekanik tesisat ve elektrik konseptleri oluşarak ön mimarinin kesinleşmesi ile mümkündür. Bu aşamada proje imar kurallarına uyduğu gibi yapı kodlarına, yapı standartlarına da uyabilir. Dolayısıyla binalarda gerçekleştirilen faaliyetlere göre yapının fonksiyonel çözümleri sağlanabilir. 
 
Netice olarak bir projenin tanımı projenin başından başlayıp binanın inşası, işletmeye alınması, çalıştırılması için geçen süreç içinde yapılan müşavirlik, mimarlık, mühendislik ve uzmanlık hizmetleri ile ortaya çıkar. Bu hizmette imar yasalarına, yönetmeliklere, standartlara ve yapı kodlarına uymak zaruridir. Dolayısıyla bu tür bir hizmet müşavir, mimar, Mühendis ve şantiye yetkilileri ile müteşekkil sorumluluk içinde yapılabilir. 
 
Tasarım Mühendisleri
Sektörde tasarım mühendisleri kendi aralarında bölünmüş durumdadır. Ankara, İstanbul ve kısmen İzmir olmak üzere profesyonel olup sadece proje işinde hizmet verenler dışında diğer illerdeki tasarımcılar her türlü taahhüdü ve projeyi yapıp imza atmaktadırlar. Esasında profesyonel mühendislerin ülke çapında sayısı 1000 adedi geçmemektedir. Diğerleri ise temelde tasarım mühendisi sayılmazlar. Örneğin Ankara’da teknik ressamlar tarafından ısıtma projeleri yapılıp imzaları bir mühendise attırılan bürolar mevcuttur. Bu hususta sağlıklı bir tanım yapmadıkları takdirde sorun kolayca halledilemez. Dolayısıyla temel nokta tasarımcıların bağımsız ve yetkili olmaları gerekir. Sektörün en kuvvetli kolu olması gereken tasarımcıların zayıf yönü taşeron durumlarıdır. Özellikle müteahhitlere ve yatırımcı kuruluşlara yapılan projelerde tasarımcılar hiç bir zaman söz sahibi olamamışlardır. Bu nedenle projeciler daima ikinci plana itilmiş bulunmaktadırlar. 
 
Tasarımcı olarak isimlendirdiğimiz proje müellifleri işi kimden alırlarsa alsınlar bağımsız ve sorumlu olmalıdırlar. Bu sorumluluk işin başından sonuna kadar devam etmelidir. Bu nedenle projeyi hiç kimse müellif onayı almadan değiştirememelidir. Bu durumda ortaya bağımsız uzman müşavirler çıkar. Proje yönetimi içerisindeki bu müşavirler, müdahale ettikleri noktadan itibaren sorumluluklarını alarak projede değişiklik yapabilirler. Bu yöntemle profesyonel projeci ve müşavir adedi çoğalır. Başka bir değimle hiç bir kimse projeyi değiştirme yetkisini kendisinde göremez. Bu husus müşavirlerin bağlı olduğu FIDIC kurallarında açıkça görülebilir. Dolayısıyla yatırımcı, müellif, müşavir üçgeni içinde yüklenici tarafından yapı elde edilir. 
 
Müelliflik yapı cinsine, fonksiyonuna ve servisine göre değişir. Ayrıca uygulama sisteme göre farklılıklar arz eder. Örneğin bir kalorifer sistemi uygulanan apartmanın projesi ile inşa alanı büyük uygulamada ısıtma havalandırma, klima, sıhhi tesisat, otomasyon gibi tüm tesisat türlerinin bulunduğu bir yapının proje hizmetleri, müellif sorumluluğu birbirinden farklıdır. Bu anlamda profesyonel mühendislik kuruluşları ile sıradan projeciler birbirinden ayrılırlar. Batı ülkelerinde ikinci tür projeci kalmamıştır. Dolayısıyla ileri ülkelerde tasarım mühendisleri tasarımdan başka herhangi bir işle uğraşmaz. 

 

İlginizi çekebilir...

Yeşil Binalar ile Güçlü Şebekeler: Enerji Verimliliğinin Şebeke Güvenliğine Katkısı

Yeşil binalar yalnızca çevresel sürdürülebilirlik ekseninde değil, aynı zamanda şebekeyle uyum içinde çalışan, kendi tüketimini optimize eden ve elekt...
16 Haziran 2025

İş Yerinde Kıskançlık ve Hırs

Hepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz b...
3 Haziran 2025

Türkiye'de Yeşil Bina Sertifikasyon Süreci ve Karşılaşılan Zorluklar

Yeşil bina sertifikasyonları, çevre dostu yapıların teşvik edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında temel bir araçtır. Türkiye'de yeşil bina uygulamal...
19 Mayıs 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.