
Hastanelerde Temiz (Clear) ve Kirli (Contamine) Bölgeler (Zonlar)![]()
Hastanelerde Temiz (Clear) ve Kirli (Contamine)
![]()
Bölgeler (Zonlar)
Günümüzde hastaneler artık kampüs şeklinde 1.000.000 m² ile 1.500.000 m² arasında inşaa edilmekte, içeriğinde genel, çocuk, kadın, onkoloji gibi özel hastaneleri bulunmaktadır. Hemen hemen 4000 ile 5000 yataklı bu tür hastanede hastalar, doktorlar, hemşireler, bakıcılar, çalışanlar yanısıra çok sayıda hasta refakatçileri ve ziyaretçileri bulunmaktadır. Her türlü hastalığın ve sağlık probleminin bulunduğu bu ortamda mikroplar, virüsler ve benzeri hastalık taşıyıcılar kol gezmektedir. Bu yönleri ile hastane bölümlerinde fonksiyonlara uygun steril zonlamalar gerekir. Özellikle hava dağılımları yönünden önemli olan bu zonlamaların başında bütün kirli hacimlerin (-) negatif olması, havalarının emilip dışarı atılması, dışarı atılırken de bazılarının filitre edilmesi zorunludur. Bu tür bir hastanede kirli havanın dışarı atılması karşılığında temiz hava içeriye alınmalıdır. İç hava kalitesini sağlamak amacıyla verilen bu havanın bölge bölge ayrılması yanısıra her zonda hava kalitesinin sağlanması gerekir. Bu nedenle tasarımda mimari projeden başlayarak yapıda sağlık sorunları dikkate almak zorunludur.
Ayrıca yatak katlarının, ameliyat bölümlerinin, teşhis tedavi ünitelerinin, polikliniklerin kendi içlerinde özel sorunları mevcuttur. Bu anlamda tüm bölümlerin sıcaklıkları, rutubetleri, hava kaliteleri ve konfor şartları birbirinden farklıdır. Bu farklılıkların başında ortam basınçları gelir. Bir ameliyat bölümünün her ameliyat ünitesinde konfor şartları ve ortam basınçları birbirbirinden farklılık arz eder. Yıkama ve benzeri temizlik haricinde temiz oda teknolojisini ilgilendiren ameliyat bölümlerinde sıcaklık, rutubet yanı sıra basınçlardırma çok önem kazanır. Gerçekte her ameliyat odası kendi içinde bir steril bölgedir. Buradaki mikrobun doktor ve yardımcılarına bulaşmaması ayrıca çevreye yayılmaması zorunludur. Bu nedenle mimari yerleşim yanı sıra mekanik tesisat imkanları ile klimatizasyon uygulaması gerekir.
Benzer sorunlar teşhis – tedavide, laboratuarlarda, poliklinik alanlarında da görülür. Öyleki bazı hallerde koşullar temiz oda şartlarına kadar uzanır. Bu anlamda bir hastanede sadece bölümlere hitap eden yüzlerce klima santrali gerekir. Ayrıca enerji performansı kurallarına uygun uygulamalar yapılmalıdır. Bu farklılıklar içinde en uygun çözüm homojen bir çözümdür. Yerden, duvardan ve tavandan ısıtma-soğutma, radyatör ve fan-coil çözümleri bunların başında gelir. Ancak dikkat edilecek bir husus, radyoloji, röntgen, labarotuar gibi kendine has özellik arzeden bölgelerin hijyen şartlarına uygun sistemlerin seçimi ve uygulaması olmalıdır. Hastanelerin yardımcı bölümlerinde de kendi yönlerinden hijyen şartları bulunmaktadır. Özellikle mutfak, çamaşırhane, sterilizasyon ve teknik hacimlerde kendi şartları dışında HVAC olarak hijyen şartlarına dikkat edilmelidir. Ayrıca çöp yakma, çöp imha, atıklar yönünden de arıtma tesisatları ön görülmelidir. Hastanelerde ele alınacak basit kurallar mevcuttur. Bunlar tasarımdaki ayrımlarla sağlanabildiği gibi kullanımdaki işletme koşulları ile de sağlanabilir. Ayrıca hastanelerde el sıkma, kucaklama, öpme gibi yaptırımlardan kaçınılmalı özellikle bebeklerin giriş-çıkış, yatak yerleri kuvöz ve kreşleri ayrı olmalıdır. Bu anlamda ile hastaneler tasarımı, yapımı, işletmesi ve kullanımı en zor yapılardır.
Proje Onayları ve Sorumluluk
Yapı Denetim Yasası gereği denetimden geçecek tüm projelerin meslek odalarından durum sicil belgeleri almaları gerekir. Durum sicil belgesi Ticaret odalarından Müteahhitlerin aldığı yapabilirlik belgesi gibi bir belgedir. Onun için odaya kayıtlı olmalı, konuda hizmet vermesi ve faaliyette bulunmasının belgelenmesi yeterlidir. Mimarlar odası, inşaat mühendisleri odası bunu çok kolay ve cüzzi bir bedelle yapmakta. Buna karşın Makina Mühendisleri odası vize hizmeti olarak kabul edip projeyi inceleyerek yüksek meblağlara erişen bedellerle yapmaktadır. Bu tür proje tetkikinde oda yetkilileri projeleri yönetmelikler, usuller, sistem seçimleri, kararlar yönleri ile inceleyip inanılmaz sorunlar ortaya koymaktadır. Özellikle CHP belediyeleri bu yönleri ile meslek odalarına büyük yetkiler vermektedir. Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa bigi illerde geçerli yüksek yapı yönetmeliği imar öncesi projeleri bu yönden ele almaktadır.
Örneğin;
• Projelerin ne zaman ve ne gibi kararlarla yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın yeni uygulamaya konan Enerji Performansı Yönetmeliği kurallarını zorunlu kılarak proje incelenmekte, geriye dönüş yapılarak proje iade edilmektedir.
• Avan proje düzeyinde hazırlanması gereken projelerin uygulama düzeyinde hazırlanması istenerek mekanik tesisat projeleri içinde, yüzme havuzu, mutfak, çamaşırhane gibi teknolojik projeleri aranmaktadır.
Projelerde genleşme sismik önlemler gibi shop drawinglerde yapılan detaylar aranmaktadır.
Bu ve bunun gibi tetkiklerle bitmemiş projelerde uygulama aranmaktadır. Dolayısı ile otomasyon projelerinden başlayarak teknolojik projelere, doğalgaz, asansör, tıbbi gazlar gibi uzman detaylarda projelere bakılmaktadır. Ayrıca bu tür proje onaylarında hiç yüksek yapı projesi yapmamış projeciler de rol almakta; projelerde eksik ve kusurlar aranmaktadır. Bunun yanında Meslek Odamız sanki proje bitmiş gibi sözleşme ve fatura aramakta. Ona göre asgari ücret tariflemesinden düşük olmamak kaydı ile vize ücreti alarak ve kimlik belgesi vermektedir. Bu tür yanlış uygulamaya son verilmesi gerekir.
Gerek belediyeler, gerekse odalar yönünden proje tanımı yanlış ele alınmaktadır. Projelerin imar yasalarına uygunluğu şarttır. Ayrıca uygulama projelerinin bilim ve tekniğe uygunluğu zorunludur. Bunu için de proje, yatırım kararından, işletmeye kadar olan süreç içinde tasarım kararlarını, müşavir ve proje müdürlüğü kararlarını, müteahhit ve üretim uygulamalarını, işletmeye alma yöntemlerini, shop-drawing ve AS-build projeleri kapsayan sorumluluk içeren bir hizmet sayılmalıdır. Bu anlamda belediye imar onayı ve oda tetkikleri ile projenin tamamlanamayacağı bilmek ve kabullenmek gerekmektedir. Bunun için de projeye etkili her yetkilinin teknik sorumluluk taşıması zorunlu olmaktadır. Uygulama aşamasındaki modern binaların projeleri bu düzeyde olmalıdır. Ancak ülkemizde bu sistem uygulanmadığından imar sonrası projeleri müteahhit veya uygulamacı ele almakta, değiştirmek suretiyle sadece Ticaret Kanunu Borçlar Yasası çerçevesinde sorumluluk taşımaktadır. Bu nedenle afetler sonrası günah keçisi müteahhit olmakta, diğer yetkililer sorumluluktan sıyrılmaktadır. Kanımca her yapının bir sorumluluk belgesi bulunmalı ve sorumlular müteselsil yükümlülük taşımalıdır.
Yeni Anayasa
Türkiye Müteahhitler Birliği ile Vakıf 2000 tarafından ortaklaşa düzenlenen “Yeni Anayasa” konulu toplantı TMB Başkanı Emin Sazak ile Vakıf 2000 Başkanı A. Kurtcebe Alptemoçin’in konuşması ile başlamış, ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in konuşması ile sorun bütün şeffaflığı içinde net bir şekilde ortaya konulmuştur. Prof. Dr. Ali Bozer’in yönetici olduğu panel ise Prof. Dr. Şevki Hakyemez, Doç. Dr. Levent Gönenç, Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ve Doç. Dr. Selin Esan bildirileri ile ele alınan konu çok çarpıcı yönleri ile dikkat çekmiştir. Genelde “Yeni Anayasa” hukuk yönleri ile ele alınmakta, buna karşın toplumun görüşüne baş vurmaktadır. insan hakları, yaşam, özgürlük koşulları ile hukuk ağırlıklı konular yanısıra kültür, bilgi ve teknolojiye çok az temas edilmektedir. Buna karşın kararların toplum tarafından verilmesi istenmektedir. Ayrıca Anayasa’nın herhangi bir maddesinin tartışılıp değiştirilemez olduğu bir Anayasa’nın bazı çekinceleri vurgulanmaktadır. Bu nedenle toplumun %80’i cahil olduğu takdirde; seçim ve kararların doğruluk nisbeti tartışılmaktadır.
Dürüst olmak gerekirse okumuşların anayasası yerine toplumun görüşüne uygun bir anayasa uygulanması daha yararlıdır. Ancak bu uygulamada cahil halkın, gençlerin, kadınların ve bebeklerin haklarının korunması zorunludur. Anayasada Cumhuriyetin nitelikleri belirlenmeli, devletin ilkeleri, dil, bayrak ve milli değerler vurgulanmalıdır. Bu meyanda devletin temel amaç ve görevleri açıklanmalıdır. Ayrıca “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin Olmalı”dır. Bunun yanısıra kanun önünde eşitlik öne çıkmalıdır. Bir ülkede dil, din, ırk, renk, cinsiyet ayrımı düşünmeden uygulanacak eşitlik çok önemlidir. Bu temel hak ve hürriyetler tanımlanmalı, hiç bir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınmamalıdır. Tüm yasaların anayasaya aykırı olmaması da çok önemlidir. Amaç kişi hakları, hürriyeti ve güvenliği olmalıdır. Bu meyanda özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme, din, vicdan, seyahat hürriyeti ağırlık kazanır. Özellikle düşünceyi açıklama ve yazma hürriyetinden giderek basın hürriyeti ve gösteri hakları öncelik önemlidir. Kişilerle ilgili bu tür düzenleme yanısıra örgütler, gençler, yaşlılar gibi kesimlerin doğal hakları Anayasada yer almalıdır.
Sektörde Göze Çarpanlar
TTMD’nin kuruluşu ile başlayan dönemde TTMD üyelerinin hizmet verdiği kuruluşlar İSKİD, İZODER, DOSİDER, TİMDER, MTMD, İSKAV, İSEDA gibi derneklerle öne çıkmışlar, bugün bu örgütlerin sayısı İklimlendirme Meclisi ile 10 adede ulaşmıştır. Yıllar önce bir seminerde Prof. Dr. Macit Toksoy ile Prof. Dr. Ahmet Arısoy’a sizlerden bizlerin öğreneceği çok şey var dediğimde Prof. Dr. Sevgili Macit bizim de sizlerden öğreneceğimiz çok şey bulunmaktadır diyerek iltifatlarını esirgemedi. Gerçekten sektör büyük bir kaynaşma içinde inanılmaz başarıya ulaşmıştır. Bu anlamda rahmetli Prof. Dr. Osman Genceli, rahmetli Prof. Dr. Alpin Kemal Dağsöz başta olmak üzere Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Prof. Dr. Nilüfer Eğrican, Prof. Dr. Ahmet Arısoy, Prof. Dr. Hikmet Karakoç, Prof. Dr. Doğan Özgür, Prof. Dr. Birol Kılkış, Prof. Dr. Hasan Heperkan, gibi akademisyen dostların sektöre büyük faydaları olmuştur. Benzer şekilde önde gelen tasarımcılarda sektörel sorunlara sıcak bakmıştır. Buna paralel taahhüt yapan dostlar ile mümessil ve tedarikçi arkadaşların sektöre çok yararı olmuştur. Sektör, TTMD ve diğer derneklerin Yönetim Kurulu Üyelerinin katkıları ile büyümüş ayrıca kitap yazan, araştırma yapan, bilgilerini paylaşan meslektaşlarla parlamıştır. Burada tüm dostların isimlerini sayıp bazılarını unutma yerine dernek, birlik, vakıf başkanlarını gıpta ile anmak, öne çıktıklarını vurgulamak isterim. Bu arada Orhan Turan, Rüknettin Küçükçalı, Celalettin Çelik, Metin Duruk, Zeki Poyraz gibi dostlarla rahmetli Üzeyir Garih’i saygı ile anarım.
Vefat etmiş dostlardan Üzeyir Garih, Ünver Eğrikavuk, İhsan Önen, Erdoğan Atalar gibi meslektaş ve dostların katkılarından bahsetmeyi yararlı bulmaktayım Üzeyir Garih, daima sektöre destek olmuştur. Bizlere yol göstermiş teşvik etmiştir. Ünver ise daima bir lider olarak çalışmış, İhsan Gören ve Erdoğan Atalar mühendislik sistemlerinin öncülüğünü yapmıştır. İtiraf emeliyiz ki onların yerini dolduracak kimseleri hala bulamamış durumdayız. Bir de sektörden artık yeter diyerek ayrılanlar var. Bunların başında Rüknettin Küçükçalı gibi yüzlerce kitap yazıp mühendislere aktarmış değerli arkadaşlarla, bine yakın kursla buhar tesisatını sektöre tanıtmış Cafer Ünlü’yü sayabiliriz.
Ayrıca Numan Şahin gibi Rehva – TTMD bağlılığını sağlayan, Erdinç Boz gibi İstanbul merkez binasını derneğe mal eden Ömer Kantaroğlu, Erdal Gürdal, Engin Kember, Hüseyin Erdem, Abdullah Bilgin ve Gürkan Arı gibi başkanlarımız ile İstanbul ve Ankara aktivitelerinde öne çıkan çok değerli dostlarımızla övünürüz. Bu anlamda sektöre yardımcı olan çok değerli isimleri öne çıkmıştır. Adlarını sayamayacağımız kadar fazla bu isimler derneklerde, inşaat firmalarında, tedarik firmalarında, taahhüt firmalarında ve tasarımcılar grubunda yer almaktadır. Herbiri birbirinden daha deneyimli ve konularında uzman sayılan, yapı teknolojisini süsleyen bu değerli uzmanlar arasında yeni akademisyenlerde bizlere umut ve güven vermektedir. Bu nedenle tesisat sektörü yapı teknolojisinde çok ağırlıklı ve saygındır. Kısa bir süre içinde tüm bu arkadaşların uzmanlıkları kanıtlanıp tescil edilecek, projelerin rasgele baştansavma denetimi önlenecektir kanısındayım.
Bu gelişimde uzmanlık ayrımı yararlı olmuştur. Isıtma, havalandırma, klima, sıhhi tesisat dışında yangın, basınçlı gazlar ve benzeri tesisat sektörü genişlemiştir. Ayrıca sismik önlemler, basınçlı gazlar, arıtma, alt yapı tesisati konuyu yaymıştır. Bugün hepsini tesisat projeleri içinde düşünmek asansör, bahçe sulama, mutfak, çamaşırhane ve doğalgaz projelerini bir arada tek müellif sorumluluğunda görmek yanlış bir uygulama sayılabilir. Bu nedenle mekanik tesisat, HVAC ve sıhhi tesisat ile sınırlı kalmalı; yangın önlemleri, sismik tedbirler, enerji, genleşme, otomasyon ayrı düşünülmelidir. Bu şekilde bir hizmet anlayışı tasarım bürolarını uzmanlardan oluşan bir grup haline sokacak, sorumluluk ve hizmet bedeli anlayışı değişecektir. Konular birbiri ile içiçe girmiştir. Otomasyon, yangın, enerji, bahçe sulama, mutfak, çamaşırhane tasarım ekibinin uzmanlarla yürüteceği işler sayılmalıdır. Çünkü herbirinin tasarım yaklaşımı ayrıdır. Kaldıki bir kişinin her konuda uzman olabilmesi, üzerine sorumluluk alabilmesi imkansızdır. Bu anlamda hizmet ekip ürünü haline gelmiştir.
Ekip üretiminde tasarımcının yeri çok farklıdır. Beyin gücü ile hizmet veren bu kişiler ısıtma, havalandırma, egzost havalandırma, sıhhi tesisat, yangın, otomasyon ve benzeri uzmanlık dalı hizmetlerde çok değişik bilgilere sahip olmaları ve sorumluluk taşımaları gerekir. Genel olarak bu sorumluluk sektörde hizmet veren akademisyen, üretici, müteahhit ve malzeme tedarikçilerinkinden çok farklıdır. Bu yönleriyle sektörde esas mühendislik tasarımcılık sayılır. Ancak mali güçleri olmayan tasarımcılar bu ağırlıklarını ortaya koyamamışlardır. Aksine üreticiler, tedarikçi arkadaşlar bu konuda öne çıkmışlardır. Sorunun püf ve üzücü noktası buradadır. Bu nedenle gün geçtikçe TTMD’deki tasarım gücü zayıflamakta, aksine diğer branşlar güç kazanmaktadır. Bürokrasiye dayalı yönetmeliklerle kazanılan bu gücü uygulamaları çok üzücüdür. Örneğin bir ısı yalıtım projesinde İmar Müdürlükleri yapının 15 yerinden kesit ve hesabı (İZODER nedeniyle) isterken sistem seçiminde tasarımcının tercihini hiç dikkate değerlendirilmemektedir. Bunun nedeni bir projeyi inceleyenin projeyi yapan kadar bilgi sahibi olmaması, yönetmelik ve yasaların o konuda ita makamlarını görevli kılması gösterilebilir. Bu anlamda sektörde TTMD’nin tasarım ağarlıklı olması, projelerin standart ve kodlara dayanması gerekir. Diğer bir değimle TTMD’de yaptırım gücü proje tasarımcıları tarafından kullanılmalıdır.
İnsanoğlu
Yaklaşık 6 milyar insanın yaşadığı dünyamızda birey olarak durumumuz nedir? Sorusuna kişisel cevaplarımız farklıdır. Kim ne derse desin insanlar kendilerini bir çok noktada toplumdan farklı görür. İleri yaşlarda bazen geriye bakarak dünyadaki bireylerin yaşamları düşünüldüğünde çok farklı gerçekler ortaya çıkar. Yaşlı-genç, sağlıklı-hasta, siyah-beyaz, dindar-ateist, kültürlü-kültürsüz, sporcu ve sıradan insanın birbirinden çok farklılıkları mevcuttur. Genelde insanlar bencildir, kendisini sever ve korurlar Başkalarını dünyayı tanıdıktan sonra sever veya nefret ederler, ancak sevmedikleri sevdiklerinden çok fazladır. Aynen bilmediklerinin çok ama çok fazla oluşu gibi.
Bilim, insanoğluna çok şey öğretmektedir. Teknoloji ise bunun uygulamalarını gösterir. Bu nedenle öğrenen ve gören çok azdır. İnsanların %90’ı sıradan yaratık sayılır. Geri kalan %10’u da Bilim Dünyasında kısmen bilgili sayılırlar. Bu anlamda insanoğlu diğer yaratıklar içinde düşünen, konuşan bir yaratık olmakla beraber yetersiz kalmaktadır. Dolayısı ile evreni, bilmi ve teknolojiyi tanıyan bilen insan hemen hemen çok azdır. Çevremizde bilimde, sanatta ve teknolojide sivrilmiş bir çok insana rastlar ve kendilerinden gıpta ederiz. Ancak birinin bildiğini başkası bilemez. Daha doğrusu o bilginin derinliğine inemez. Bu nedenle Allah’ın bahşettiği en zengin akıl bile, yaşamda yetersiz kalmaktadır.
Sarkozy’nin Yaptırımı
Ermenistan ile olan sorunlarda Fransa’nın devreye girerek kendi ülkesinde geçerli Osmanlı-Ermeni soykırımı adı altında bir yasa çıkarması bizleri fevkalade üzmüştür. Fransa’nın bu yasa ile Ermeni’lerle iyi münasebet ile seçimde oy toplaması dışında bir çıkarı görülmemektedir. Bu yaptırımın asırlarca süre gelen Osmanlı-Türk-Fransız dostluklarında daha öncelik taşıması bizler için ilginçtir. Ayrıca tarihçilerin karar vermesi gereken bu konuda politik yaptırımları bizleri şaşırtmıştır. Bir anlamda Fransa’nın bizlere olan tutumunu gerçekçi olarak değerlendirmek gerekir. Esasen kaypak, menfeatperest bir ülkenin resmi politika dışında halkının da buna paralel düşündüğü kanısındayım. Belirli bir kültür seviyesi yanısıra Fransa – Türkiye biri birine hiç yaklaşmamış aksine Türkler kandırıltmıştır. 1950 yılına kadar Fransa’yı dünya lideri bir ülke olarak tanıyan bir toplum olarak bu ülkede orta okul ve liselerimizde yabancı dil olarak Fransızca okunurdu. Ayrıca Galatasaray, Saint-Josef, Saint-Bennua ile Dame de Sion gibi okullar ülkemizde çok kültürlü insanlar yetiştirmiştir. Bu ilişkilere rağmen Sarkozy gibi bir insan yüzünden Fransa ile kavga etmek bizi üzmektedir. Ancak şu bir gerçektir ki Osmanlılar Ermenilerin üzerinde bir soykırım yaptırımına girişmemiştir. Nitekim Fransa’da yüksek mahkeme bu yasayı iptal etmiştir. Bu yönleri ile Fransa’nın bir hukuk devleti olduğuna inanmak gerekir. Buna rağmen Fransahalkının özgür bir toplum olduğu kolayca kanıtlanamaz. Zamanla ortaya çıkacak gerçekler yöneticileri üzecek buna karşın toplumları rahatlatacaktır.
Yılmaz Karataban İnşaat Y. Mühendisi (1953 İTÜ)
Altı ay önce kendisi ile telefonla konuştuğumda, kötü bir hastalığa yakalandığını, 80. yaşını doldurmadan ayrılacağını yakınarak anlattı. Pazar günü ilanını gördüm vefat etmiş, çok üzüldüm. Yıllar önce Türk Müşavir Mimar ve Mühendisler Birliği’nin bir kongresinde bir eleştiri sonucu konuşmacıya projelerde sorumluluk taşıyan ben ve firmamdır diye itiraz etmişti. O zaman kendisini tanıdım. TMMM’nin Madrid toplantısında da beraber olduk. Bilgili, açık, samimi bir müşavirdi. Barajlar konusunda da yegâne uzman müşavirlerden biriydi. Kanımca 80 yaşını doldurup vefat etti. Allahtan kendisine gani gani rahmetler dilerim.
İlginizi çekebilir... Yeşil Binalar ile Güçlü Şebekeler: Enerji Verimliliğinin Şebeke Güvenliğine KatkısıYeşil binalar yalnızca çevresel sürdürülebilirlik ekseninde değil, aynı zamanda şebekeyle uyum içinde çalışan, kendi tüketimini optimize eden ve elekt... İş Yerinde Kıskançlık ve HırsHepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz b... Türkiye'de Yeşil Bina Sertifikasyon Süreci ve Karşılaşılan ZorluklarYeşil bina sertifikasyonları, çevre dostu yapıların teşvik edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında temel bir araçtır. Türkiye'de yeşil bina uygulamal... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.