E.C.A.
WAVIN

Çalıştay Konuları

Çalıştay Konuları

5 Aralık 2011 | KONUK YAZAR
191. Sayı (KASIM 2011)
1.475 kez okundu

Çalıştay Konuları GÖRÜNÜM
Çalıştayda Tesisat sorunları seçiminde enerji konusu yer alacak görünüyor. Özellikle enerji konusunda geleceğe yönelik, enerji ihtiyacı, enerji verimliliği, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (RİO 92) ve Kyoto programlarına katılım önem kazanıyor. Ayrıca Kopenhag uzlaşması gereği sera gazı salınımındaki artış ve inişler gündeme gelmiş bulunuyor. Bu konuda bildiri sunan ülkelere karşın Türkiye’nin çevreyi yeterince kirletmediği gerekçesi ile taahhütte bulunmaması çok enteresan. Bu nedenle ülkeler, koydukları hedefler attıkları adımlarla kendileri yeni bir dünya hazırlarken, Türkiye’nin kirlenme hakkını savunmasını yanlış buluyorlar. Görüşlerine göre İspanya’nın elektriğin %11’ini rüzgârdan, Almanya’nın %2’sini güneşten karşıladığı dikkate alınırsa Türkiye’nin bu oranı 2030 yılına kadar yakalaması imkansız görülüyor. Bu yönleri ile enerji sorunları ülkemizde gitgide büyümektedir. 
 
Buna karşın kendi iç sorunumuz olan tesisat sorunları da bizler için büyük bir problem olmaktadır. Özellikle kamu kurumlarının kendi uygulamalarını muaf tutarak uygulamaya çalıştıkları yönetmelikler büyük sorunlara neden olmaktadır. Örneğin meslek odalarının yönetmelikleri gerekçe göstererek CHP’li belediyelerde etkili olmakta büyük problemleri beraberinde getirmektedir. Nitekim bir çok Büyükşehir Belediyesi bu örnekler ile doludur. 
 
Bu sorunların bir kısmı yönetmeliklerin tatbikatından kaynaklanır. Meslek odalarımızın dizaynı hemen hemen bitmiş projelerde sil baştan enerji performansı yasasına uygun değişim istemesi çok enteresandır. Ayrıca her WC yanı sıra süzgeç talebi ile uygulamada gelişimi tamamlanmış bir projede yüzme havuzu projelerini istemesi ilginç sayılır. Bu ve benzeri ilaveler uygulamada shop-drawinglerle yapılabilirken avan proje veya kesin proje aşamasında yaptırmayı doğru bulmuyoruz. Bu nedenle deneyimli bir çok projeci bu uygulamaları yapan  belediyelere hizmet vermekten çekinmektedir. Buna karşın o ilin içinde oturan meslektaşlar da bu anlamdaki yaptırımı ön görmekte ve bölge dışı hizmetleri arzulamamaktadırlar. 
 
Dolayısıyla çalıştayda sektörel sorunlar görüşülüp tartışılmalıdır. Neden bir mesleğin beyin gücü ile ürettiği hizmet ülkenin yörelerinde geçerli sayılmaz. Bir sürü formalite ile boğulur. Bu yöntem ülkede mesleki cehaletin ilk örneğidir. Halbuki mühendislerin kural ve yönetmeliklerin yanı sıra kendi inisiyatifi olmalıdır. Öyle ki projeye bakıp neden WC küveti yanında yer süzgeci olmadığını sorulmamalı veya ısı yükü ve su ihtiyacı ve gideri belirli bir havuzun uygulama projesi istenmemelidir. 
 
Yetkililerin proje tetkikinde esas arayacağı prensipler, sistem seçimleri ve uygulamada uygulanacak kurallar olmalıdır. Bunlar belirli olan projenin tatbikatı sağlıklı yapılır. Onay şartı olarak bu kurallar yazıldığı taktirde uygulamada yatırımcı, müşavir, projeci, müteahhit ve işletmeci bu şartları yerine getirmeye mecbur olur. Değişimler ise bir gerekçeye göre yapılır. Sonuç olarak, çalıştayın ana konusunun yanısıra sektörel sorunların da ele almasını, mesleğin içerisinde devlet kurumları, yerel yönetimler, meslek odaları ve yapı denetim kurumları ile olan sorunları değerlendirmemiz gerekmektedir. 
 
17 Ekim 2011 günlü TTMD Çalıştay Davet Yazısı bugün elime geçti. Bu yılki konu TTMD ve sektörel derneklerin çalışma hedefleri olarak seçilmiş. Hayırlı olsun. Bu hedeflerin bileşim noktaları hepimize hayırlı olacaktır. Ancak taslak program incelendiğinde sektörel derneklerin hedefleri ağırlık kazanıyor. Ayrıca çoğunun hedefinde üretim ve tüketim dolayısıyla ticarete yönelik hedefler görülüyor.
 
Ayrıca kaynakların yönetimi de gündeme geliyor. Bu anlamda DOSİDER, İSKAV, İSKİD, İZODER, MTMD ve TTMD’nin  hiç birinde derneklerin hedefleri olarak sunulan konular arasında uzmanlık ele alınmıyor. Kaldı ki eşgüdüm ve etkin iletişim sorunlarının da ne düzeyde oldukları belirsiz. Bu anlamda sektörde çalışan makina mühendislerinin sorunlarının çalıştayda sağlıklı ele alınabileceğine inanmıyoruz. 
 
Fosil Olmayan Enerji Kaynakları 
Hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biokütle, biogaz, dalga akıntı enerjisi, gel-git gibi fosil olmayan kaynaklardan enerji üretimi yaygınlaşmaktadır. Bu kaynaktan güvenilir ve ekonomik olarak kullanıma kazandırması, kaynak çeşitliliğinin arttırılması, çevrenin korunması yenilebilir teknolojilerin geliştirilmesi çok önemlidir. Bu anlamda muhtelif kurumlar kendi çapında sempozyumlar yaparak ilgilileri bilgilendirmektedirler. 
 
Dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere yenilebilir enerjilerin fosillere oranla uygulanabilmesi çok azdır. Bu nedenle fosil enerji kaynakları uzun bir süre insanoğlunun enerji kaynağı olarak yerini koruyacaktır. Ülkemiz bu yeni enerji kaynakları yönünden diğer ülkelere nazaran çok geride kalmıştır. Uzun süre nükleer enerji hazırlıklarımız Japonya’da meydana gelen deprem nedeni ile daha da duraksamıştır. Tüm bunların sorunlusu olarak kendimizi görmemiz gerekmektedir. Doğru ihtiyaç belirlenmeyen kaçak ve verimsizlikleri önlenmeyen enerji çılgınlığının, geleceği görülmelidir. Aksi halde yaşanan ekosistem tahribatı, baca gazı kirliliği gibi sorunları, iklim değişikliği ile birlikte ele aldığımızda ileride büyük bir yıkımla bizleri karşı karşıya bırakacaktır. 
 
Bu nedenle proje ve uygulamalarda enerji tasarrufuna dikkat etmeliyiz. Özellikle havadan, sudan ve karadan ısı pompalarının yanı sıra geri kazanım yöntemleri, frekans kontrollü sistemler, konfor sınırlamaları enerji tasarrufunda büyük katkıları sağlayabilir. Dolayısıyla  günümüzde enerji üretim ve tüketim yöntemleri çok değişmiştir. Bir tasarımcının ısıtma günlerini tespitte, ısı konfor değerlerini tayinde kullanacağı usuller yapılarda büyük enerji kazançlarına neden olmaktadır. Buna esas olan tasarım, uygulama ve işletmede atılacak her adımda enerji tasarrufu amaçlanmalıdır.
 
Modern İletişim Teknolojilerinin Topluma Etkisi 
Prof. Dr. Doğan Kuban geleceği sorgulamayan toplumların geleceğini işleyen “Gelecek” adlı kitabının her sayfasında bizlerin akıllarını karıştıran sorunlara açıklık getiriyor. Özellikle son günlerde sözünü çok duyduğumuz Arap dünyasının uyanışını incelerken İslam toplumlarının çözemedikleri çelişkileri açıklıyor. Ona göre Araplar nasıl ve hangi ortamda yaşadıklarını bilmiyorlar. Efendileri ne derse onu yapıyorlar. İletişim teknolojisi onları aydınlatarak sokağa dökmüş durumda. Amaçları biraz özgürlük, biraz refah. Dikkat edilirse, çoğu diktatörler tarafından yönetilen İslam Ülkelerinde bu durum böyle. Nitekim Tunus’ta halkı sokağa döken bu iletişim. Türkiye bir İslam ülkesi olarak Atatürk Cumhuriyeti ile bu sorunu atlatmış. Ancak bugün hala bazı sorunlarla karşı karşıyayız. Cumhuriyet’in 88. yılında nüfusumuz 7 kat artmıştır. Buna karşın artmayan bir şeyler de görülüyor. Kırsal kesimden kentlere dolan halk, ne kentli, ne de kent kente benziyor. Bunlar toplumu tatmin etmiyor. İnsanlar iletişimden gördüğü modeli arıyor.  
 
Hoca, kitabın içeriğindeki 66 makalede temas ettiği her konuda kötümser. Derine inip incelediğinizde kendisine hak veriyorsunuz. Başlangıçta ileri yaşın değer yargıları diyerek geçiştirebilseniz de, eğitim bölümünü dikkatler okuduğunuzda kendisine hak vermenin yanısıra doğrular ortaya çıkmaktadır. Türkiye ile dünyanın karşılaştırılması, çağdaşlaşma ile kurumsallaşma, toplumsal davranışlar, eğitim, öğretim öneriler geçmiş ve gelecek, İslam topluluğu ve çağdaşlaşma kahramanları ile 309 sayfalık kitap bizlere çok şey öğretmektedir.  
 
IWES 2011, 3. Atık Teknolojileri Sempozyumu ve Sergisi 
02-03 Kasım 2011 tarihinde WOW Sergi salonunda yapılan 3. Atık Teknolojileri Sempozyumu bundan 46 yıl önce Prof. Fikret Narter’in öncülüğünde yaptığımız bir araştırmayı hatırlattı. O yıllarda Ankara’nın atık çöple ısıtılması için Prof Narter’in yüklenmiş olduğu TÜBİTAK projesine, ben ve İhsan Önen yardımcı olmuştuk. Atatürk Bulvarı ile İnönü Bulvarının kesiştiği bölümdeki kamu binaları ile yapıların ısı yüklerini ODTÜ’den bulduğumuz 10-15 talebe ile çıkarmıştık. Önce en boy ve yüksekliklerini belirlediğimiz yapıların hacimlerini 50 kcal/m³ ile çarpıyor yüklerini buluyorduk. Hatırladığıma göre bir çok yapının ısıtma projeleri mevcut idi. Bu anlamda ısı yükleri kolayca hesaplandı. Isı santrali olarak 28.Tümen’in bulunduğu alan seçildi. Böylece bu anlamda sonra da meclis santrali ile Ankara’nın önemli kesimini merkezi ısıtma ile ısıtmak amaçlandı. Ancak bu uygulanmadığı gibi kömürden fuel-oile, fuel-oilden kömüre dönüşümler başladı. Sonradan merkezi ısıtma yerine bireysel ısıtmaya bıraktı.
 
Hatırladığıma göre çöple merkezi ısıtma çok ekonomik idi. Ama bu projeye hiç bir hükümet yaklaşım göstermedi. Bugün atıkların kullanımı önem kazanmıştır. Bir çok proje konuya çöp atık santrali olarak yaklaşsa bile toplama paketleme zorlukları ve kokuları nedeniyle hiç bir hükümet soruna olumlu bakmamıştır. Halen devam eden araştırmalar sonunda bir gün Atıktan yararlanma sorunu gündeme gelecek ilk uygulamada başarı elde edilecektir.  
 
Cafer Ünlü (Mak. Müh.) 
Intervalf’in kurucusu, Spirax Sarco firmasının mümessili Cafer Ünlü, tesisat sektöründeki aktif meslek hayatını 1 Ekim 2011 tarihi itibari ile noktaladı. Vana sanayinde emeği geçen “buhar”ı sanayi ve sektöre tanıtmada büyük rolü olan sevgili dostumuz, uzun süre üniversite ile işbirliği içinde bir çok seminerler vermiş, katılımcıları sertifikalar ile değerlendirmiştir. Bu yönleri ile kendisini tebrik eder candan kutlarız. 
 
Ayrıca Cafer Ünlü Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD)’nin 9. Yönetim Kurulu Başkanı olarak çok başarılı projeler gerçekleştirmiştir. Derneğin duayen ağabeylerini ilk bizlere tanıtan odur. Rehva (Avrupa Isıtma, Soğutma ve İklimlendirme Dernekleri Federasyonu) ile olan yakın ilişkisi ülkemizi ön plana çıkartmış, ayrıca Akdeniz İklimlendirme Birliği (CLIMED)’ne üye olmuş bunun yanısıra İspanya, Fransa, İtalya Tesisat Mühendisleri Derneği ile sağlam ilişkiler kurmuştur. Kendisini bu başarısı için kutlar, sektörle sağlam ilişkileri için teşekkür eder, sağlıklı yaşam temenni ederiz. 
 
Anayasa 
Bu ülkenin ihtiyacı olan özgürlüklerin Anayasa’nın yazılarak onaya sunulması ve uygulanması zaman alacaktır. İnsan, bu ülkenin akil adamlarının ve milletvekillerinin konuyu bir çırpıda ele alıp sorunu halledeceklerini sanıyorsa da bu konu tahmin ettiğiniz gibi kolay halledilemeyecek gibi gözükmektedir. Dikkat ederseniz ayağı protezli bir bayan milletvekilinin durumu dikkate alınarak çıkarılan pantolon yasasının tatbikindeki uzama ne kadar sürdü. Bu sorun, yok efendim şalvar, şort giyenlerden tutunda başörtüsü, türbana kadar yayıldı. 
 
Benzer tarzda Anayasa’nın her maddesi ağızlarda sakız olacaktır. Özellikle insan haklarına yönelik maddelerde o olgunluğa erişmemiş ülkemizde bazı hususların kabulü zor olacaktır. Özellikle dil, din, anlayış ve kültürel farklarımız çok çelişkiler doğuracak, itilaflara yol açacaktır. 
 
Ayrıca kökeni Kürt olan milletvekillerini Anayasa’nın genel maddelerinden on bir maddede çok zor bir görüş birliğine ulaşacaklardır. Devletin şekli, Cumhuriyetin niteliği özellikle dili üzerinde sorunlar uzun süre gündeme tartışmalarla gelecektir. 
Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerinin niteliği kişiye bağlı olarak değişir. Dolayısıyla bu haklar bugüne kadar olduğu tarzda bazı kişiler tarafından kabullenerek kişisel riskler göze alınmayacaktır. Ayrıca ülkeyi, milleti ve onun bölünmez bütünlüğünü bozan kişiler ortaya çıkacaktır. Bu doğrultuda uluslararası hukuka uygun hususların sınırlanması sağlıklı değerlendirilmelidir. 
 
Acı Kayıplarımız 
 
Behruz Çinici (Mimar) İTÜ
Kendisini 1965 yılından bu yana tanırım. ODTÜ’nün müellif olarak projelerini yaparken mekanik tesisat projelerinde kendisine Kevork Çilingiroğlu ile hizmet verdik. Çok saygın, bilgili ve yaratıcı bir mimar idi. O ve eşi Altuğ Çinici sayesinde Edip, Sezar, Orhan, Erdoğan, Zafer, Ziya, Ragıp, Çoşkun gibi ülkemizin çok değerli mimarlarını tanıdım. Hepsi ile beraber çalıştık. Bu mimarlardan 1980 yılına kadar hemen hemen her biri yarışmada birincilik alırdı. Halen kendileri ülkede ün yapmış tasarımcılarımızdır. Çinici, mesleğine ve tasarladığı projeye karşı çok titizdir. Kazandığı bütün ödülleri hakkı ile kazanmıştır. Mimar dostlarının çoğunun patronu olması nedeniyle çalışanları kendisine takılırlardı. Buna karşın onu sevmeyen ve saymayanı görmedim. Mimarinin yanı sıra müziğe düşkündü, tambur çalardı. Kendisini ofisine mahkum ettiğinden geceleri de ofiste sohbet ederdi. Eşi mimar Altuğ Çinici’nin kendine büyük desteği olmuştur. Onu daima öne çıkarmıştır. Çocuklarını çok seven, zaman zaman da çekiştiği oğlu Can Çinici’yi “Canavar” diye adlandırırdı. Torunları ile çok sevinmiş ve öğünmüştür. 
 
Son yıllarda Büyükada’da karşılaşıp sohbet ediyorduk. Bana hep şeker hastalığının bitkisel ilaçlarını verirdi. ODTÜ kampusundaki mimarlık binası, anfiler ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Camii Minaresi ağaçla ona ödüller kazandırmıştır. Yaptığı ve yarattığı her eserle öğünmekte haklıdır. Mağrur ve kibirli idi. Bunda da haklı sayılır. Allah’tan kendisine rahmet, sevgili eşi Altuğ, çocukları Can ve Ayşegül’e ve torunlarına başsağlığı dilerim. Mekanı cennet olsun. 
 
Prof. Dr. Selma Soysal (İTÜ)
Matematik hocamız Selma hanımın vefatı bizleri üzdü. Kendisini lise son sınıfta Prof. Dr. Feyyaz Bey’in öldürülmesi nedeniyle tanıdım. Bu katliamda kendisi Feyyaz Hocanın yanında idi. Bizlere önce Profesör Wrigh’in asistanı ve tercümanı olarak geldi. Sonra sıra ile doçent ve profesör oldu. Bilgili, konularına hakim bir hocaydı. Mezun olduktan sonra bir İskenderun iş seyahatinde beraber olduk. Ölümü ile Prof. Mümtaz Soysal’ın ablası olduğunu öğrendim. Türkiye’nin ilk matematik profesörü o imiş. Allah rahmet eylesin. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin temel hocalarından biri sayılır. Ölümü ile Teknik Üniversite saygın hocalarından birini kaybetmiştir. 1950-1955 yıllarında kendisini Kara Selma diye andığımız rahmetli hocamızın mekanı cennet olsun. Yakınlarına, kardeşlerine, sevenlerine, talebelerine başsağlığı dileriz. 
 
Ekin Proje Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altepe (Mak. Müh.) 
Bir sabah değerli dostumun ölüm haberi ile karşılaşıp deliye döndüm. Çok genç bu meslektaş bir yıla yakın çektiği elim bir hastalık nedeni ile vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Bir projemin taahhüdünü yapıyordu. Projenin çok uzadığını, ayrıca CEO ve müşavirlerinden şikayetlerini sıraladığında şaşırdım. Bu şikayetler yatırımcı tarafından gelmeli idi. Rahmetli Hakan Altepe çok üzgündü. İnşallah firması ile durumu düzeltip sorunları sağlıklı bir yola oturtmuşlardır. Kalanlarına ve sevenlerine Allah’tan baş sağlığı dilerim. 

 

İlginizi çekebilir...

Yeşil Binalar ile Güçlü Şebekeler: Enerji Verimliliğinin Şebeke Güvenliğine Katkısı

Yeşil binalar yalnızca çevresel sürdürülebilirlik ekseninde değil, aynı zamanda şebekeyle uyum içinde çalışan, kendi tüketimini optimize eden ve elekt...
16 Haziran 2025

İş Yerinde Kıskançlık ve Hırs

Hepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz b...
3 Haziran 2025

Türkiye'de Yeşil Bina Sertifikasyon Süreci ve Karşılaşılan Zorluklar

Yeşil bina sertifikasyonları, çevre dostu yapıların teşvik edilmesinde ve yaygınlaştırılmasında temel bir araçtır. Türkiye'de yeşil bina uygulamal...
19 Mayıs 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.