
Yrd. Doç. Dr. (Ph.D.) Serdar Çelik: “Yeşil Çatılar Başta Yalıtım Olmak Üzere Binalara Birçok Fayda Sağlıyor”![]()
Yeşil çatı uygulamalarının sağladığı avantajlardan bahseder misiniz?
![]()
Çatının sızdırmazlığını sağlayan zar üzerinde koruyucu bir katman olarak yapılan yeşil çatı uygulamaları, mor ötesi ultraviolet ışınlardan çatıyı koruyor ve ömrünü uzatıyor. Ultraviolet ışınlar ciddi manada, özellikle de plastik bazlı malzemeleri yıpratma özelliğine sahip. Çatıda oluşturulan bu tabaka, geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farklarının yarattığı etkiyi de daha aza indiriyor. Bir de ani ısınma ve soğumalar sonucunda oluşan gerilmeler de azaltılıyor. Bunların yanına ses yalıtım özelliğini de ekleyebiliriz. Bu faydayı da daha çok havaalanına yakın yerlerde görebiliriz. 8 ile 10 desibel kadar sesi azaltabiliyor.
Büyük şehirlerde, özellikle yapılaşmanın çok olduğu yerlerde, bina yapılarının ve asfaltların yansıtma özelliğinin az olmasından ötürü ciddi manada şehir içersinde bir sıcaklık fazlalığı söz konusu oluyor. Bunun temel nedeni ısı adası etkisi. Rakım aynı kalsa bile, şehrin banliyölerine nazaran şehrin merkezleri daha sıcak oluyor. Siz çatılarınızı yeşillendirdiğinizde aslında yansıtma özelliği yüksek yüzeyler oluşturuyorsunuz ve bu şehir içinde yaygınlaşırsa, o büyük şehrin dezavantajı olan gri ya da siyah renk azalıyor. Bu da yine şehrin ortam sıcaklığını düşürüyor. Bir de yeşil örtünün temel faydası olarak, karbondioksit salımı azalıyor, oksijen sağlanıyor.
Bunların dışında sağlanan faydalar da var. Birincisi buharlaşmayla ve terlemeyle soğutma etkisi elde edilebiliyor. Buharlaşma ve terleme esnasında yüzeyden ısı da çekiliyor. Aynı cildimize kolonya döktüğümüzde nasıl bir serinleme hissediyorsak, binanın çatısı için de böyle bir olgu gerçekleşiyor. Bu özellikle yaz sezonunda, yağmur sonrasındaki sıcak günler için geçerli. Şimdi binaların en üst katlarını düşünecek olursanız, burada sadece bir yalıtım olmayacak, yağmura doymuş olan toprak buharlaşırken çatıdan ısı da çekecek. İşte yeşil çatıların böyle bir faydası da var. Avrupa’da yaklaşık 40 senedir falan akademik olarak çalışılıyor bu konu.
Kaç çeşit yeşil çatı uygulaması vardır, bunları anlatabilir misiniz?
İki tür yeşil çatı uygulaması var aslında. Bunlardan bir tanesi seyrek yeşil çatı uygulamalarıdır. Bu tiplerde büyüme ortamı 5 cm ile 20 cm aralığında olan bitkiler kullanılır. Büyüme ortamı dediğimizde ilk akla gelen topraktır fakat biz araştırmalarımızda toprak kullanmıyoruz. Çünkü toprak özellikle yağmur sonrasında su emdiği için ağırlaşıyor. Biz daha çok inorganik taşlar kullanıyoruz. Bunlar yoğunluğu çok düşük olan taşlar. Örnek vermek gerekirse, lav taşı ya da ponza taşı akla gelen örneklerdendir. Bu uygulamalarda kullanılacak bitki yelpazesi doğal olarak daha az tabi. Burada ağaç yetiştiremiyoruz. Yükseklik çok fazla olmadığı için ağaç kökleri, büyüme ortamlarında aşağıya doğru ilerleyebilme mesafesi anlamında, 20 cm’den daha fazlasını isteyebiliyor. Bu 5 ile 20 cm aralığında küçük çalı yetiştirilebilir ama en çok kullanılan uygulamalarda bizim gördüklerimiz çim tabii ki. Bir de ilk akla gelen Sedum denilen bitki. Türkçe’de bire bir karşılığı da dam koruğu olarak geçiyor. İçersinde yaklaşık 500’e yakın bitki olan geniş bir ailesi var Sedum’un. Bunlar uzunlamasına çok fazla büyümeyen bitkiler ve dolayısıyla çok fazla bakım istemiyor.
Seyrek tiplerin yanında bir de yoğun yeşil çatı uygulamaları var. Bunlarda da büyüme ortamı kalınlığı 20 cm’den 60 cm’ye kadar diye söylenir ama biz 60 cm ve üzeri diyebiliriz. Şimdi bu uygulamaların avantajı, normal bir bahçede ne yetiştirebiliyorsanız, ağaçlar da dahil olmak üzere, çatı uygulamalarında da tamamını yetiştirebilirseniz, 60 cm birçok ağacın kökleri için yeterli bir mesafe. Fakat 60 cm olmasından dolayı çatıya binen yük ise akla gelen ilk dezavantaj. Bir de bu yükün yağmur suyu yediğini de düşünürsek metrekareye 120 kg ile 300 kg’a kadar bir yük binebilir. Bu şekilde düşündüğünüzde mevcut binalara yeşil çatı uygulanacaksa, bu yoğun tip yeşil çatı uygulamasını önermiyoruz. Bina sıfırdan inşa edilirken bu bina yeşil çatılı olacak diye düşünülürse, yoğun çatı uygulaması önerebiliriz. Nitekim çatısına havuz dahi yapılan binalar var. Böyle düşündüğünüzde yeşil çatı uygulaması aslında risk olmaz.
Dünyadaki yeşil çatı uygulamalarından bahsedebilir misiniz?
Son 40 yıldır bu konu üzerine, özellikle Almanya başta olmak üzere, Avrupa’da akademik olarak çalışılmaya başlandı. Ama uygulama anlamında yüzyıllardır bunu kullanan ülkeler var aslında. Norveç, Danimarka, Finlandiya gibi İskandinav ülkeleri bunları yüzyıllardır kullanıyor. Bu ülkeler bu uygulamaları kışın soğuğa karşı korunma amaçlı olarak kullandılar. Akademik olarak bu işin çalışılıp da şehir içinde binalarda kullanılması konusunda Almanya’yı başta görebiliriz. Amerika son 15 senedir bu konuyu çalışmaya başladı. Son 5 senedir de Amerika’da bu uygulamalara ciddi manada teşvik var. Avrupa Birliği daha da katı bu konuda. Avrupa Birliği bu uygulamaların yapılması konusunda teşvikten ziyade yaptırımlar koydu. Amerika’da henüz bir yaptırım yok, fakat teşvik var. Teşvikler de daha çok belediyeler bazında oluyor. Amerika’da da buna öncülük eden 2 belediyeden bir tanesi Chicago Belediyesi’dir. Bir diğeri de Oregon’da Portland Belediyesi. Bu belediyeler yeşil çatı uygulaması yapan binalara vergi konusunda, özellikle atık su vergisi, indirim yaptılar. Çünkü dediğimiz gibi suyun büyük bir kısmı çatı üzerinde tutuluyor, kanalizasyonları daha az işgal ediyor ve bir de çevresel de etkisi var. Yani yalıtımsal özelliğin yanı sıra ısı adası etkisini düşürüyor. Yeşil çatı uygulaması yapan binalara düşük faizli kredi sağlanması teşviki de yapıldı. Yani iki taraftan da bina kazançlı çıkıyor.
Türkiye’de bu uygulamalar nasıl sizce?
![]()
Türkiye’de yeşil çatı uygulamaları var. Hem de çok güzel uygulamalar gördüm. Bunlardan bir tanesi Ümraniye’deki Meydan Alışveriş Merkezi. Turkcell’in Ar-Ge binasında yine bir yeşil çatı uygulaması olduğunu biliyorum. Antalya’da Adam&Eve Otel’de bu uygulama var. Orada hem yeşil çatı hem de yeşil duvar uygulaması yapıldığını gördüm. Bu arada ben yine şunu da söylemiş olayım; bizim Southern İllinois Üniversitesi’nde yaptığımız araştırmaların bir ayağı yeşil çatılar üzerine, bir ayağı da yeşil duvar üzerinedir.
Literatürde dikey bahçeler diye de geçiyor aslında. O tarafta da çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Belki şunu da not düşmek de fayda var; Amerika’da yeşil çatılar ve yeşil duvarlar konusunu çalışan daha doğrusu en sıkı çalışan 4 enstitüden bir tanesi bizim üniversitemizdir. Bununla ilgili devletten teşvik alıyoruz. Enerji Bakanlığı’ndan ve Amerikan Ulusal Bilim Vakfı’ndan yine destek alıyoruz.
Yeşil çatının sağladığı enerji tasarrufu nedir?
İlk başta ısıl yalıtım faydası olduğunu söylemiştik. Biz yaptığımız çalışmalarda, inorganik taşlarla beraber bitkileri kullanıyoruz ve değişik taşlarla değişik bitkileri eşleştiriyoruz. Buna yönelik olarak çok fazla sayıda kombinasyon test ediyoruz sahamızda. Bu değişik kombinasyonlarla, ısıl yalıtım özelliklerini çalışırken gördük ki; bizim test ettiğimiz numuneler arasında en kötü performansı olan bir örnek, normal çatıya göre bile yüzde 20 enerji tasarrufu sağlıyor. En iyi kombinasyonları denediğimiz zaman ise, yüzde 63’lük bir enerji tasarrufuna dahi ulaştık.
Yazın sıcaklardan korunma faydası sağladığından bahsettik. Peki kışın toprak yağmuru alınca dezavantaj sağlamıyor mu?
Kışın buharlaşma ve terlemeyle ilgili olan fayda tamamen ortadan kalkıyor. İkincisi daha koyu renkli yüzeylere nazaran yeşil yüzey bu sefer dezavantaj olabiliyor. Çünkü kışın isteriz ki koyu renk olsun mümkün olduğunca çekebilsin ısıyı. Fakat kışın da ortadan kaybolmayan fayda var; bu da o katmanların yalıtımsal faydası. Ancak kışın elde edilen yalıtımsal fayda yazın elde edilen faydadan daha azdır. Kışın yağmurun yağıp da büyüme ortamı içersine hapis olması ve gece don olayının olması bir sıkıntı doğurabiliyor. Özellikle sıfırdan inşa edilmiş bir bina değil de mevcut binaya uygulandıysa ve hesaplarda da önemli bir tolerans gözetilmediyse o zaman sıkıntılar oluyor.
Diyelim ki biz bir yeşil çatı uygulaması yaptık ve bitkileri diktik. Bu sistemin ve bitkilerin düzenli olarak bakımlarının yapılması gerekmiyor mu? Bu da bir maliyet doğurmuyor mu?
Aslında bu önemli noktalardan bir tanesi. Birinci parametre uyguladığınız sistemdir. İkincisi kullandığınız bitki türüdür. Çünkü Türkiye’deki uygulamalara ben baktım ve benim gördüklerimin hepsi çimdi. Çim benim gözümde lüks bir sosyete bitkisidir. Çok narin ve çok bakım ister. Böyle olması durumunda bu sefer bakım masrafları artacak. Çok su ve gübreleme istediği gibi bir de çim uzayacak ve uzadığı gibi biçilmesi gerekecek. Her çatı çim biçme makinesinin çıkarılabileceği çatı değildir. Bizim çalıştığımız bitki türleri dam koruğudur ve bu bitkiler biçme gerektirmiyor. 15-20 cm’ye kadar uzarlar ve yana doğru yayılırlar. İlk ektiğinizde bir ay boyunca günde bir kere suluyorsunuz. Yağmurlu günlerde bunları sulamanıza gerek de yok. 1 ay sonra sulama işi kalmıyor. Gübreleme konusunda da senede 1 kere olmak kaydıyla 4 yıl boyunca toplamda 4 kere gübreleniyor.
Yeşil çatı uygulamalarında karşılaşılan sıkıntılardan bahseder misiniz?
Yeşil çatılarda akla ilk gelen sıkıntı, ağırlık hesaplamalarından kaynaklanır. Örneğin 2011’in mart ayında İllinois’te yeşil çatı uygulaması yapılmış bir fuar alanının çatısı çöktü. Çünkü İllinois bu sene çok fazla kar aldı. Kar gün içerisinde güneşin belirmesiyle eriyor. Gece hava tekrar 0’ın altına düşünce donuyor. Yeşil çatı düzeneğinin altındaki o drenaj tabakasında da donma oldu. Bu da eriyen karın oluklara akmasına engel oldu. Bu drenajın donması ve tıkanması sonucu o yük orada günlerce kaldı. Bu kesinlikle düşünülmemiş bir şeydi. Müdahale edilebilirdi ama çok büyük bir çatı alanından bahsediyoruz. Müdahalenin de maliyetinin çok kolay olmadığı bir çatı. O bölgede son 70 yılın en fazla kar yağışı yaşandı. Belki hiç düşünülemeyecek bir şeydi. Ama burada malzeme seçiminde dikkat edilmeliydi ve yine o iklime, coğrafyaya göre önlem alınması gerekirdi. Örneğin siz Moskova’da bir yeşil çatı uygulaması yapacaksanız orada onun donmasına karşı bir önlem alınması gerekecek. Dolayısıyla bu uygulamalar yapılırken yaygın olarak rastlanan hatalardan bir tanesi de; kuru düzeneğin ağırlığının hesaplanması ve “evet bu bina bunu taşır” fikrine varılmasıdır. Ama bir de, suya doymuş sistemin ağırlığı hesap edilip, bu bina buna uygun mu değil mi diye düşünülmesi gerekir.
Bir diğer sıkıntı ise bitki seçimidir. Mesela bazı binalarda yeşil çatı uygulamaları yapılırken, uygulamacı geliyor ve “şunlardan şöyle yapalım, burası şöyle olsun, şurası da böyle olsun” diyor. Ama burada uygulamacının da ve uygulamayı yaptıranın da dikkat etmesi gereken bir nokta var. Katalogdaki her bitki o coğrafya için ya da o şehir için uygun olmayabilir. Bakım maliyetlerinden kaçmıyorsanız ve o ekilen bitki “ever green” türü ise 12 ay orada hep yeşil kalabilir. Ama hem öyle değilse hem siz bakım masraflarından kaçacağım diye bakımları seyreltirseniz sorunlar çıkar.
Yeşil çatılarla ilgili olarak dile getirilen 2 tane temel sıkıntı daha var. Bunlardan bir tanesi rüzgar. Yüksek rüzgar hızlarında bu yeşil çatı sistemleri uçar mı, çevreye, insanlara, arabalara, binalara zarar gelir mi gibi tereddütler oluyor. Biz bununla ilgili üniversitemizde rüzgar tünelinde testler yaptık ve saatte 225 km rüzgar hızlarına çıktık. Orada gördük ki yeşillenmenin sık olduğu durumlarda hiçbir sıkıntı yok. Çünkü bu bitkiler sedum türü bitkiler ve kökleri narin de olsa çok iyi bir ağ kuruyor. Ama seyrelmenin olduğu yerlerde de o büyüme ortamı toprak ya da taş düşük hızlarda dahi uçup gidebiliyor. 90 km hızda kütle kaybı başlıyor. Bunlar uçmaya başlıyor sistem üzerinden. O da yine bizi az önce bahsettiğim şeye geri götürüyor.
Bir de yangın ile ilgili sıkıntı var ki bunu da şimdi doğru bitki, doğru malzeme seçimine bağlıyoruz. Bu bitkilerin bakımsız kaldığını, yabani otların çıktığını ve kuruduğunu düşünelim. Bu çatının da bina sakinlerinin kullanımına açık olduğunu göz önüne alalım. Çünkü bazı çatılar teras bahçe olarak kullanılıyor. Yine uç örnekleri düşünelim; bir kişi sigarasını içti ve onu o yeşil alana attı. Orada kurumuş otlar varsa orası yanacak yani. Dolayısıyla o nokta da önlem alınması gerekir. Biz kendi yeşil çatı uygulamamız açısından bakacak olursak orası bakımlı ve yeşil kalırsa o izmarit, hatta yanan bir kağıt dahi atılsa bir sıkıntı olmaz. Bununla ilgili aslında deneyler yapıldı. Brulörle bu yeşil çatı uygulamalarındaki yeşil alanlara 10 dakika boyunca alev verildi ve 10 dakika sonra bu brulör kapatıldığında sadece alevi gören yerlerin yandığını gördük. Yani bu sedum türü bitkiler yanabiliyor ama yangını yayıcı özelliği yok.
Isıtma soğutma ya da HVAC gözüyle bakacak olursak ki yazın sağlanan faydanın kışın olan faydadan daha fazla olduğu gerçeği ile güney şehirlerimizde bu uygulama çok daha cazip hale gelmiş olur.
Yeşil çatı uygulamalarının maliyetini karşılama süresi nedir?
Bu uygulamaların en büyük cazibesi aslında geri ödeme süresidir. Bu uygulama da güneş panelleri uygulamasıyla aşağı yukarı aynıdır. Bununla ilgili biz çalışma yaptık. Şanlıurfa gibi bir yerde bu uygulama 7 senede kendini geri döndürüyor. Ortalama bir yeşil çatı uygulaması 8-10 senede kendini öder, bir güneş paneli de aşağı yukarı 8-10 senede kendini geri ödüyor.
Bir noktaya daha değinmek istiyorum; yeşil çatılar enerji tasarrufuna yöneliktir, örneğin güneş enerjisi de yenilenebilir enerji kaynağı içerisinde ekstra bir enerjidir. Biz kültür olarak ihtiyacımızdan fazla enerji tüketiyoruz, yani önce kültürde bir değişiklik gerekiyor ve önce tasarruf etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Daha fazla enerji yerine, daha fazla tasarrufa gereksinimimiz var diye düşünüyorum. Örneğin binalarda aydınlatma sistemlerini, tesisat sistemlerini verimli cihazlardan kullanırsak, binaların yalıtımını, iklime göre cephe konumlandırmasını doğru yaparsak ve tüm bunlara ek olarak yenilenebilir enerji sistemlerini kullanabilirsek, 2030 yılında hedeflenen net sıfır binalara ulaşmak çok daha rahat olacak.
İlginizi çekebilir... İklimlendirme Sektöründe Karbon Ayak İzinin Azaltılması: Zorunluluk mu, Fırsat mı?İklim krizinin etkileri artık sadece haberlerde gördüğümüz manşetler değil, işimizin bizzat içinde hissettiğimiz gerçekler haline geldi. Kentlerde aşı... 2025 Neden Her Binada Akıllı HVAC Entegrasyonu İçin Dönüm Noktasıdır?Enerji tasarrufundan daha sağlıklı havaya ve öngörücü bakıma kadar akıllı HVAC sistemleri artık isteğe bağlı değil; 2025 yılında bina performansı, uyu... Leed Enhanced Commissioning Çalışmaları Üzerine Kısa Bir DeğerlendirmeBinaların ömrü boyunca dayanıklı, enerji verimli ve konforlu olabilmeleri için mutlaka multi disipliner biçimde olan kalite kontrolleri ile inşa edilm... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.