21. yüzyılın başından beri, özellikle son yıllarda, yaÅŸanan teknolojik geliÅŸmelerin çok büyük bir hıza ulaÅŸmasıyla birlikte, dijital teknolojiler de bu hızla ve öngörülemeyen ÅŸekilde geliÅŸiyor.
8 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan Türkiye'nin Dijital Atılım Stratejisi Raporu'nda belirtildiÄŸi üzere, Türkiye’de Bilgi-Ä°letiÅŸim ve Telekomünikasyon (“BÄ°T”) sektörlerinde mal ve hizmet üretiminin 2012 yılında 54,8 milyar TL olan pazar büyüklüÄŸü, 2016 yılında 94,3 milyar TL’ye ulaÅŸmış, 2023 yılında da 160 milyar dolara ulaÅŸması hedefleniyor. Ayrıca günümüzde dijital bilgi üretiminin geçen her 2 günün sonunda, 2003 yılına kadar üretilen bilgi miktarı kadar daha üretilebildiÄŸi bilinmektedir. 2025 yılındaki bir bilgisayarın kapasitesinin de 2013 yılındaki bir bilgisayarın kapasitesine göre 64 misli daha büyük olacağı tahmin ediliyor. Bir baÅŸka örnek ise akıllı telefonların 5,3 milyar adede ve internet baÄŸlantılarının da 1 milyara ulaÅŸtığı belirtilmekte. Dünya düzeyinde yapılmakta olan robot yatırımları 2015 yılında 587 milyon dolar iken 2018 yılında 135 milyar dolara çıkmış durumda. Bu büyük geliÅŸmeler yakın gelecekte, belki de sadece robotlar ve Sanayi 4.0 teknolojileriyle, karanlık fabrikalarda üretim yapılmasını saÄŸlayacak.

Bunlar gibi pek çok yeni geliÅŸme olduÄŸu göz önüne alınırsa, dijitalleÅŸmeyle birlikte bilgi ve iletiÅŸim sektöründeki hızlı büyümenin de ne kadar önemli bir konu olarak gündemimizde olması gerektiÄŸini fark etmemiz gerekiyor. Buna göre özellikle öncü sektörler bazında izlenecek bir yol haritası, net, somut ve çabuk geri dönüÅŸ almayı hedefleyen öneriler çerçevesinde adımlar atılması önem arz etmektedir.

Ancak Sanayi 4.0’ı uygulamakta olan sanayileÅŸmiÅŸ ülkeler, bu üretim ÅŸekli ile maliyetlerini düÅŸürmek ve üretim maliyetlerinde rekabetçi olma imknını ele geçirmek üzereler. ÖrneÄŸin; 2014 tarihli BCG Global Üretim Maliyeti Endeksi uyarınca, 98 ortalama birim maliyet ile üretim yapan Türkiye'nin, ortalama birim maliyeti 100 olan ABD'den sadece %2'lik bir üretim maliyeti avantajına sahip olduÄŸu görülmekte. Bu avantajın kısa zamanda kapanacağı, belki de bu yıl kapanmış olabileceÄŸi söylenebilir.

O halde her sektörün kendi iç dinamiÄŸinde dijitalleÅŸmeyi ve otonom robotlar, büyük veri, nesnelerin interneti, 3-D, bulut biliÅŸim, artırılmış gerçeklik, siber güvenlik gibi baÅŸ teknolojilerin hayata geçirilmesini öncelikli olarak gündemlerine almaları ve üzerinde düÅŸünmeye baÅŸlamaları gerektiÄŸi sonucu ortaya çıkmakta.

Günümüz evlerinde; otomasyon sistemleri ve yeni teknolojiler, yapay zekalı iklimlendirme kontrol ünitelerinin kullanılmaya baÅŸlandığı, yakın gelecekte de akıllı tasarım ve dijital proje uygulamalarıyla bütünleÅŸik tasarım ve 3 boyutlu bina inÅŸa yöntemleri kullanılarak, yerinde bütünsel bir yaklaşımla binalar üretilebileceÄŸi göz önüne alınırsa, özellikle tesisat mühendisliÄŸinde, mimaride ve yapılı çevrede dijitalleÅŸmenin; Ar-Ge, otomasyon ve teknolojiye dayalı üretim çalışmalarının yakın geleceÄŸimiz için ne kadar önemli ve öncelikli olduÄŸu görülmektedir.
DoÄŸaldır ki bu dijitalleÅŸme süreci ile birlikte sektörümüzde pek çok fırsat, tehdit ve hatta tehlikenin de oluÅŸabileceÄŸini bilerek geleceÄŸimizi tasarlama olanağını elimize almamızın da zamanının gelmiÅŸ olduÄŸunu fark etmeliyiz. Bugün içinde bulunduÄŸumuz sektörün hangi konumda olduÄŸunun ve yakın gelecekte nereye doÄŸru ivmelendiÄŸinin tam olarak bilinmesi, buna en kısa zaman içinde uyum saÄŸlanması ve bu bilinçle sektörümüzün durumunu deÄŸerlendirmesi önemli avantajlar saÄŸlayacaktır.