BM Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre, dünya genelindeki su kaynakları son 33 yılın en kurak seviyesine ulaÅŸarak, su krizinin giderek derinleÅŸtiÄŸini gösteriyor. Bu alarm verici durum, suyun geleceÄŸi için acil adımlar atılmasını gerektiriyor. Wilo, 22 Mart Dünya Su Günü'nde suyun korunması ve sürdürülebilir kullanımına yönelik sorumluluÄŸu bir kez daha hatırlatarak, inovatif teknolojileri ve projeleriyle suyun geleceÄŸine dair çözüm üretmeye devam ediyor.
Su, yaÅŸamın temel taÅŸlarından biri olup her geçen gün daha fazla korunması gereken bir kaynak haline geliyor. Küresel iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, su kaynaklarının dengesini tehdit ederken, doÄŸru yönetim ve bilinçli kullanım, geleceÄŸimiz için en büyük sorumluluklardan biri haline geliyor. 22 Mart Dünya Su Günü, suyun korunması ve daha verimli kullanılması için küresel bir farkındalık yaratma amacı taşıyor. Dünyada 150, Türkiye’de 30 yılı aÅŸkın deneyime sahip olan Wilo, su yönetiminden bina teknolojilerine kadar geniÅŸ bir yelpazede sunduÄŸu güvenli çözümlerle su kaynaklarının korunmasında önemli bir rol üstleniyor.

Her Damlaya DeÄŸer Veriyoruz
Suyun verimli kullanımı ve sürdürülebilirlik konularına dikkat çeken Wilo Türkiye Genel Müdürü Duygu Erdem, “DMÖ verilerine göre dünya genelinde su kaynakları son 33 yılın en kurak seviyesine ulaÅŸtı. Bugün dünya çapında yaklaşık 3.6 milyar insan, yılda en az bir ay boyunca suya yetersiz eriÅŸim tehdidiyle karşı karşıya. Bu sayının 2050 yılına kadar 5 milyara çıkması bekleniyor. Bu duruma duyarlı bir yaklaşım sergileyerek, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi için inovatif çözümler üretiyoruz. Teknolojilerimizi, suyun daha verimli kullanılmasını saÄŸlayacak ÅŸekilde geliÅŸtiriyor, endüstriyel sistemlerden bina teknolojilerine kadar geniÅŸ bir yelpazede sürdürülebilir su yönetimi çözümleri sunuyoruz. Böylece hem çevresel etkileri azaltmayı hem de gelecek nesillere temiz ve güvenli su kaynakları bırakmayı amaçlıyoruz” dedi.
Wilo Türkiye olarak, Avrupa'da sektöründe ilk LEED Gold sertifikalı tesise sahip olmanın gururunu yaÅŸadıklarını ifade eden Erdem, “Sürdürülebilirlik alanında daha güçlü bir etki yaratmak ve su kaynaklarını korumak birincil görevlerimiz. Daha akıllı, daha verimli, daha sürdürülebilir bir su teknolojileri için yalnızca ürünlerimizi deÄŸil süreçlerimizi iyileÅŸtiriyor ve geliÅŸtiriyoruz. Sürekli yatırımlar ve yenilikçi konseptler sayesinde karbon ayak izimizi istikrarlı bir ÅŸekilde düÅŸürüyoruz. Wilo Türkiye olarak bu iÅŸe ofisimizden baÅŸladık; çalışanlarımızın günlük su tüketiminde plastik kullanımını azaltmak amacıyla cam termoslar dağıtarak, tek kullanımlık plastik ÅŸiÅŸe tüketimini en aza indirmeyi hedefledik. Bu adımla, sürdürülebilir alışkanlıkları teÅŸvik ederken, çevre dostu bir tüketim bilinci oluÅŸturmayı amaçlıyoruz. Çevresel sürdürülebilirliÄŸi desteklemek ve atık yönetimini daha verimli hale getirmek için atık hem ofis hem üretim alanlarında atık ayrımını hassasiyetle gerçekleÅŸtiriyoruz.
Çevresel etkileri minimize etme ve gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakma amacına hizmet ederken, aynı zamanda ÅŸirketimizin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını da yansıtıyoruz. 22 Mart Dünya Su Günü'nde, her damlanın ne kadar deÄŸerli olduÄŸunu bir kez daha hatırlayarak, daha temiz ve daha sürdürülebilir bir geleceÄŸe katkı saÄŸlamaya devam edeceÄŸiz” açıklamasında bulundu.

Wilo’nun Güçlü Hidrojen Stratejileri
Tüm dünyada devam eden enerji krizi, birçok alanda sürdürülebilir çözümler bulma çabalarını da hızlandırdı. Çevre dostu ve verimlilik odaklı ürünleriyle sektöre deÄŸer katan Wilo, enerji verimliliÄŸi alanındaki çalışmalarıyla da fark yaratıyor. Wilo, ilk kez geniÅŸ bir kitleyle buluÅŸturduÄŸu hidrojen pilot tesisi ile ÅŸirketlerin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadelede, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaÅŸmada ve teknolojik inovasyon süreçlerinde önemli katkılar saÄŸlayabileceÄŸini gösterdi. Giderek güçlenen iklim stratejileri doÄŸrultusunda küresel zorluklara çözüm üretmeye devam eden Wilo, hidrojen pilot tesisiyle sürdürülebilir geleceÄŸe yön veriyor. Bu yatırım, gelecekte yeÅŸil ve mavi hidrojenin üretilmesi, dağıtılması ve kullanımının yaygınlaÅŸmasına önemli bir katkı saÄŸlayacak.