5 Haziran Dünya Çevre Günü, her yıl olduÄŸu gibi bu yıl da insanlığı çevresel krizler karşısında ortak bir sorumluluÄŸa çağırıyor. Su kıtlığı, enerji israfı ve altyapı verimsizliÄŸi, iklim krizini her geçen gün derinleÅŸtiriyor. Bu krizle mücadele edebilmek için yalnızca kaynakları deÄŸil, sistemleri de dönüÅŸtürmek gerekiyor.
Su kaynakları üzerindeki baskı küresel ölçekte giderek artıyor. Dünya Bankası verilerine göre, bugün dünya genelinde 3 milyardan fazla insan temiz suya eriÅŸimde zorluk yaşıyor. Bu durumun en kritik nedenlerinden biri ise mevcut altyapıların verimsizliÄŸi.
Dünya Bankası'nın projeksiyonları, 2030 yılına kadar su altyapılarına yapılması gereken yatırım miktarının yıllık 114 milyar doları aÅŸacağını ortaya koyuyor. SanayileÅŸme, kentleÅŸme ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi gibi etkenler su kaynakları üzerindeki yükü her geçen gün artırırken, bu kaynakların verimli, akıllı ve sürdürülebilir sistemlerle yönetilmesi zorunluluk haline geliyor. Bu tablo, sadece kaynakların deÄŸil, sistemlerin de sürdürülebilir olması gerektiÄŸini gösteriyor.
5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Türkiye'nin lider akışkan teknolojileri markası Masdaf'ın CEO'su Erhan Özdemir, “Su krizi, çoÄŸu zaman sessiz ilerleyen ancak etkileri son derece derin olan bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bugün dünya genelinde milyonlarca insan hâlâ temiz suya eriÅŸim konusunda zorluk yaşıyor. Ancak su kaynaklarının bol olduÄŸu bölgelerde bile, verimsiz sistemler nedeniyle ciddi kayıplar yaÅŸandığını gözlemliyoruz. Bu noktada, altyapı sistemlerinin önemi ne yazık ki çoÄŸu zaman geri planda kalıyor. Binaların estetiÄŸi ve tasarımı ön plandayken, suyu yöneten sistemlerin verimliliÄŸi ihmal edilebiliyor. Yanlış boyutlandırılmış pompalar, eski teknolojiyle çalışan sistemler ve yetersiz mühendislik uygulamaları hem enerji hem de su israfına neden oluyor.
Oysa suyun geleceÄŸi, sadece kaynağında deÄŸil, o kaynağın nasıl yönetildiÄŸinde saklı. Daha fazla deÄŸil, daha doÄŸru teknolojiye ihtiyacımız var. Suyun nereden geldiÄŸi kadar, nasıl taşındığına da odaklanmalıyız. Kaynakları korumanın ilk adımı, onları taşıyan sistemleri daha verimli, daha akıllı ve daha sürdürülebilir hale getirmektir. Bu da ancak mühendisliÄŸe, veriye ve çevreyle uyumlu bir yaklaşıma dayanan bütüncül bir bakış açısıyla mümkün olabilir” dedi.