“Yeşil binalar üreterek, yüzde 50’ye varan bir enerji tasarrufu sağlayabiliriz”

Karbon salımının, sera etkisinin azaltılmasının önemine işaret eden Bayraktar, “Ülkemizde binalar yüzde 38-40 oranında enerjiyi emiyor. Fosil yakıtlara ödediğimiz para 55 milyar dolar. Türkiye’nin şöyle bir avantajı, sorumluluğu var; yeşil binalar üreterek, binalarımızda çok daha iyi yalıtımla binalarda yüzde 50’ye varan bir enerji tasarrufu sağlayabiliriz. Yeni yapılan binalarda eskiye göre enerji tasarrufu yüzde 20 ile yüzde 80 arasında artıyor” dedi.

 

Yeşil binaların yapımı ve doğa dostu malzemelerin üretilmesi konusunda teşvikler geleceğini söyleyen Bayraktar, “Hem vergi yönünden, hem kredi yönünden, diğer yönlerden bir takım kolaylıklar, bir takım teşvikler de etap etap getiriyoruz” diye konuştu.

 

“Eski bina enerjiyi savuruyor”

2012 yılı başından itibaren yeşil bina enerji tasarrufu sertifikası vermeye başladıklarını hatırlatan Bakan Bayraktar, yaklaşık 10 bin binaya bu sertifikayı verdiklerini, bunun artması gerektiğini kaydetti.

 

Bayraktar, “8-10 milyon arasında ülkemizde bina var. Bunların yaklaşık 2,5 milyonu yeni bina, 7,5–8 milyonu da eski bina. Eski bina enerjiyi savuruyor, yalıtımı çok kötü. Binalarda enerji tasarrufu önemli” şeklinde konuştu.

Enerjiyi üretmek, temin etmek kadar enerjiyi savurmamanın, karbondioksit salımını azaltmanın da o derece önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, karbondioksit salımının artmasında sadece günah keçisinin konutlar da olmadığını, sanayinin, teknolojinin, atıkların, enerjiyi kötü kullanmanın da burada etkili olduğunu kaydetti.

 

Bakan Bayraktar, 2023 yılına kadar Türkiye’de harcanan enerjinin yüzde 23’ünü güneş, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerden ve yağmur atık suların tasarruflarından üretme yoluna gidildiğini de belirtti.

 

“3 yasayı TBMM’den geçirmek suretiyle kanunlaştıracağız”

Bakan Bayraktar, açılışın ardından, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, TBMM’de kendilerini ilgilendiren 3 yasa olduğunu söyledi. Bunların birinin Tapu Kanunu’nda yapılması gereken değişiklik olduğunu belirten Bakan Bayraktar, şunları kaydetti: “Yani mütekabiliyet şartı aranmaksızın, Türkiye’nin stratejik konumu dikkate alınarak, Türkiye’deki askeri alanlar, özel alanlar ve tarihi bakımdan öneme haiz alanlara dikkat etmek suretiyle, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, öz güveni artmış ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de mütekabiliyet şartı aramadan gayrimenkul satışını rahatlamak için bir yasamız var. Diğer yasamız da, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi yasasıdır. Bu zaten kentsel dönüşüm yasalarıyla 770 sayılı yasadan 2981-85 sayılı yasalara varıncaya kadar Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na varıncaya kadar, bütün bu yasalarla entegre olacak şekilde ama biraz daha kentsel dönüşümü, afet dönüşümü deprem dönüşümü, depreme dayanıksız binaların dönüşümünü kolaylaştırıcı özellikleri içeren bir yasa da şu anda Meclis’te. Bir diğeri de Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından dizayn edilen 2B diye adlandırılan, orman vasfını kaybetmiş alanların kullanıcılarına, olmazsa üçüncü şahıslara satılmasını kolaylaştıran ve buradan çok ciddi kaynak beklenen yasadır. İnşallah önümüzdeki en kısa sürede bu 3 yasayı da Meclis’ten geçirmek suretiyle kanunlaştıracağız.”

 

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Başkanı Haluk Sur ise, tüm dünyada gayrimenkul sektörünün önünde yepyeni bir dönemin kapılarının ardına kadar açıldığını belirterek,“Yapılan araştırmalar yeryüzündeki konutların karbon salımı ve enerji tüketimi açısından %40-50’lere varan oranlarda etkili olduğunu ortaya koymuştur. Çevre kirliliği ve küresel ısınmaya çözüm noktasında mevcut binaların yeşil teknoloji ve malzemeler kullanılarak dönüştürülmesi, yeni yapılan binaların da yeşil bina olarak inşa edilmesi hayati öneme haizdir. Araziyi en uygun şekilde değerlendiren, dönüşebilen ve geri kazanılabilen malzemeler kullanan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen, fosil yakıtları olabildiğince az tüketen, gün ışığından maksimum şekilde yararlanan, iç hava kalitesini denetleyen, ısıtma, soğutma ve aydınlatma giderlerinde tasarruf sağlayan, gri su kullanan, yağmur suyu toplama ve arıtımına önem veren, katı atık yönetimini teşvik eden ve çatı, duvar, pencere yalıtımını en üst düzeye çıkaran yeşil binalar, büyük bir talep ve pazar ortaya çıkararak, ekonomik krizden çıkışın da anahtarı olacaktır” dedi. 

 

“Kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesi gündeme gelecek”

Türkiye’de, 19 milyona yaklaşan konut stoğunun, %48’inin 35 yaşın üzerinde olduğunu bildiren Sur, ülkemizin, yıpranmış konut stoğu ve deprem gerçeği sebebiyle büyük çaplı bir kentsel dönüşüm programıyla karşı karşıya olduğunu, önümüzdeki 10-12 yıllık sürede, kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesinin gündeme geleceğini ve anılan süre diliminde nüfus artışı nedeniyle 5-6 milyon yeni konutun ayrıca yapılması gerektiğini ifade etti.

 

Yeşil binaların %35-40’lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlamasının Türk ekonomisi bakımından son derece önemli olduğunu vurgulayan Sur, 55 bin MW kurulu enerji üretim kapasitesini 120 bin MW seviyesine çıkarmak isteyen Türkiye’nin önünde 130 milyar dolarlık bir yatırım faturası durduğunu, yeşil binaların getireceği bu tasarrufun, söz konusu rakamı, yaklaşık 100 milyar dolar seviyesine doğru çekeceğini dile getirdi.

 

Tasarruf edilen parasal değerin, hemen hemen GAP projesinin yatırım büyüklüğüne eşit olduğunu belirten Sur, “Bu gözardı edilemeyecek kadar önemli bir kazançtır” dedi. 

 

Zirve’nin ilk günkü oturumlarında Yeşil Bina Hareketinin Küresel Seyri, Yeşil Dönüşüm Politikaları, Sosyal Konutların Yeşil Dönüşümü konularında spesifik sunumlar ve tartışmalar yapıldı.

 

Türkiye’nin Ulusal Yeşil Sertifikasının Detayları Ortaya Çıktı

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği’nin üzerinde çalıştığı sertifika ile ABD’de LEED ve İngiltere’de ise BREEAM sertifikasının ön planda olduğu sektörde, Türkiye standartlarına uygun ve düşük maliyetli bir sertifikasyon sisteminin getirilmesi amaçlanıyor. Türkiye’nin ulusal yeşil sertifikasını tanıtan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Kurucu Başkan Yardımcısı Duygu Erten, sertifika için sektörden her kesimin onayı alındıktan sonra Aralık 2012’de ilk başvuruların alınacağını söyledi.  Yeşil binaları, ‘konutun oturduğu araziden tasarıma, operasyon, bakım, renovasyon ve yıkımına kadar çevreye en az zarar verecek şekilde planlanması’ olarak tanımlayan Erten, her ülkenin kendi yerel koşullarına uygun sertifika geliştirmesinin önemine dikkat çekti. 

 

Uluslararası yeşil bina değerlendirme sistemleri arasında ABD’de LEED, İngiltere’de BREEAM, Japonya’da Casbee, Almanya’da DGNB, Dubai’de Estidama’nın bulunduğunu belirten Erten, şunları söyledi: “Bu sistemler çözüm odaklı, maliyetli ve ülkelerin kendi çevresel özelliklerine yönelik olduğu için Türkiye koşullarına uygun, Türkçe yazılmış, maliyeti daha düşük, istenen sürdürülebilirlik seviyesine ulaşmayı sağlayacak yerel bir sertifika hazırladık.”

 

“Yeşil binayla tasarruf”

Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’nin ikinci gününde açılış konuşmasını yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, yapı sektöründe kaynakların akılcı kullanılmasına dikkat çekerek, “Enerji kaynaklarının daha etkin kullanılması açısından çevre dostu binaların yapılması önem kazandı. Yeşil binalar daha az doğalgaz kullanarak ısınmanın yanında, daha az su, daha az elektrik, daha fazla güneş enerjisi kullanımı ve etkin havalandırma demektir” diyerek, bu yapıların önemine vurgu yaptı. 

 

Yapı Stoğunun Yeşil Dönüşümü, Yeşil Binalarda Malzeme, Enerji Verimli Yatırımlar ve İş Modeli olarak Ekolojik Yapı Malzemeleri konularının değerlendirildiği ikinci günkü oturumlarda; ekolojik malzemelerde ekonomik ve teknolojik ulaşılabilirlik konusu ayrıntılarıyla ele alındı.