2012’nin Gündemini 2011’de Yaşanan Gelişmeler Belirleyecek... 

 

2011 yılında dünyada ve bölgemizde özellikle enerji alanındaki bir çok gelişme yıl boyunca değişik platformlarda tartışıldı. Yılın son sayısında, yaşanan bu gelişmeleri siz değerli okuyucularımız için derledik...

 

2011’de, petrol üreticisi ülkelerde Arap Baharı ile yaşanan ayaklanmaların doğurduğu siyasi istikrarsızlıklar, Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz, sanayileşmenin her geçen gün daha da artması ile sera gazı salımlarının neden olduğu küresel ısınma dünyanın ekonomi ve enerji gündemini belirleyen en önemli etkenler oldu. 2011 yılında öne çıkan en önemli gündem maddelerinin başında dünya enerji arz güvenliği geldi. Nitekim bu konuda ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde bu konuya ilişkin çözüm önerileri ve öngörüleri paylaşmak adına seminerler, toplantılar düzenlendi. Arap Baharı ile yaşanan gelişmelerden dolayı petrol arzı konusunda sıkıntıların olduğu dile getirildi. Arap Baharı’nın petrol üreticisi ülkelerdeki yatırımları aksatmasıyla, petrol üretiminin düşeceği ve fiyatların artabileceği bir yıl bizi bekliyor olabilir.

 

Dünyanın enerji arz güvenliği açısından birçok ülke, enerji kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarına başladı. Fosil kaynaklara alternatif olan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında yapılan çalışmaların ağırlık kazandığı şüphesiz. Ancak bunun yanında, 2011’de konvansiyonel olmayan gazların çıkarımı ile ilgili de çok önemli gelişmeler göze çarptı. Başta ABD olmak üzere birçok ülke bu gazlar ile ilgili kaynakları aramaya ve çıkarmaya başladılar. Önümüzdeki yıllarda konvansiyonel olmayan gazların, her ne kadar çıkarılma aşamasında çevreye olan olumsuz etkileri tartışılsa da, dünya enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir konuma oturacağını söylemek yerinde olacaktır. Ayrıca Avrupa’nın gaz arzı güvenliğini sağlamak için Nabucco, Güney Akım Gaz hattı gibi boru hatları projeleri de 2011 yılının en çok konuşulan konuları olurken “Trans Anadolu Boru Hattı” gibi yeni projeler de açıklandı. 2012’de de Avrupa’nın gaz arzı güvenliği gündemi uzun süre meşgul edecek gibi gözüküyor. 2011’de ABD’nin gelecek yıllarda petrol ithalatını düşüreceği ve Avrupa Birliği ile Çin’in petrol ithalatının artacağı da tartışılan konular arasındaydı. ABD’nin petrol arzı güvenliği ile ilgili kaygılarında azalma yaratacak olan bu gelişme, ABD’nin Ortadoğu’daki politikalarına yansıyabilir.

 

2011’in diğer önemli bir gündem maddesini ise bölgemizde yaşanan ve 2012’de de uzun süre gündemde kalacak olan Akdeniz’deki doğalgaz arama çalışmaları oluşturdu. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin tek taraflı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgede Amerikan Noble Energy şirketi ile anlaşarak doğalgaz arama çalışmaları yapması bölgede siyasi ortamın da gerilmesine yol açtı. Türkiye bu çalışmalara, bölgenin kaynaklarının tüm Kıbrıs halkına eşit paylaştırılmadığı sürece karşı çıkacağını bildirdi. Yaşanan son gelişmelere bakıldığında ise, bölgedeki doğalgazın Türkiye’deki boru hatları üzerinden Avrupa’ya taşınmasının en ekonomik yol olduğu saptandı . 2011’de Akdeniz’de ortaya çıkan bu gerilimli ortam, 2012’de yerini tüm tarafların kazançlı çıkabileceği bir işbirliğine bırakabilir. Türkiye’nin bu konumunu iyi değerlendirip kazançlı çıkması hiç de zor görünmüyor.    

 

2011’e damga vuran bir diğer konu ise “Fukushima’dan sonra nükleer enerji” oldu. Birçok ülkede Fukushima’da yaşanan nükleer kazadan sonra bu enerji kaynağının kullanımı ile ilgili soru işaretleri oluştu. Hatta birçok ülke eski jenerasyon nükleer santrallerini kademeli olarak kapatacağını da açıkladı. Ancak nükleer santrallerin kapatılmasıyla fosil kaynakların kullanımının artacağı; bunun da küresel ısınmanın hızlanmasına neden olarak dünyayı felakete götüreceği gerçeği de göz ardı edilmemekte, yeni teknolojiyi içeren santrallerin tesisi devam etmekte.

 

2011’de Türkiye, Avrupa’da yaşanan ekonomik krize rağmen büyümesini sürdürdü fakat cari açığımız da arttı. Ticaretimizin yüzde 60’ını yaptığımız Avrupa Birliği’nde, yaşanan krizin uzun süre sürmesi bizi de olumsuz etkileyebilecektir. Bu yüzden ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmemiz bizim açımızdan olumlu olacaktır. En az Avrupa kadar pazar potansiyeline sahip Uzakdoğu ve Güney Amerika ülkelerine açılmamız bize önemli fırsatlar sağlayabilecektir. Rekabet gücümüzü de artık inovasyon, Ar-Ge, teknoloji, marka ve tasarımda yaratmaktayız ve yaratmalıyız. 

 

Enerji, çevre ve sürdürülebilir bir yaşam için gerçekleştirilen tüm projelerin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, bu alanda yapılacak çalışmaların her geçen gün daha da artarak devam etmesini temenni ediyoruz. Ayrıca sektörümüzün yeni yılını da en içten dileklerimizle kutluyor, 2012 yılının herkese başarı, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyoruz. 

 

En derin saygılarımızla,