OO >> "' vı -"' · " . ' ; tanıştırmayı ve onu evinde kullanmaya niyet eden insanları bilinçlendirerek yapılabilir ve bunun bizim görevimiz olduğuna da inanıyorum. Bu ise sektörümüzün gelişmesi için son derece önemli. Çünkü yapılabilecek herhangi bir hata, olabilecek herhangi bir olumsuzluk bundan sonra da yapılabilecek girişimleri etkileyecektir. Tüketicinin bilinçlendirilmesi için bizim önlemler almamız lazım. Bu konuda da Sanayi Bakanlığı'na görüşmeye gittiğimizde şundan da bahsedeceğiz mutlaka; malumunuz bakanlıkların medyada özellikle görsel medyada günde 15 dakika ücretsiz eğitici yayınlar yapma hakları var. Belki de DOSİDER olarak, hazırlanacak tanıtım filmlerine katkıda bulunabiliriz. Hem ulusal hem de yerel televizyonlardaki yerel televizyonlar bu konuda ulusal televizyonlara göre çok daha duyarlı oralarda sık sık bunların yayınlanarak tüketicinin bilinçlenmesine katkıda bulunmak lazım. Sadece toplantı ve konferanslarla Türkiye'deki 65 milyona ulaşmak imkansız. Bu durumda medyayı kullanmaya mecbursunuz. Tüketici köşeleri, özel haberler ve bakanlıkların hakkı olan 15 dakikalık yayın haklarını daha etkin kullanarak tüketiciyi bilinçlendirmenin daha kolay olacağına inanıyoruz. İstaııbrıl'da yaşadığ1111ız bir tecrübe var: 1990'/ı yıllarda herkes doğal gazdaıı korkuyor, brı yüzden de doğal gazı krıllaıımak istemiyordıı. A111a bir ara valilik bir drıyrırıula brılrıııdıı ve döııüşii111 zorımlrıluğıı getiriııce doğal gaz döııiişii111leri lıız/aııdı. Yaııi gaz ku/laııı111111a geçecek bıı yeni şehirlerde de belediye başkanlığı veya valiliğin yaptırımlarıyla bir şeyler yapılabilir mi? Ayrıca konuyla ilgili bazı kamıı krırrım ve k11rıışlar111daki çalışanlara ve 126 üniversitelerdeki öğreııcilereyöııelik seminerler verilerek onlarm ko1111yu öğrenmeleri ve etraflarmdaki insanlara dat yaıısıtıııalarıııı sağlamak gibi koıııılar 1 eğitim içiıı katkı sağlar mı? Hava kirliliği olan yerler için bunu zorunlu hale getirmek kolay. Örneğini daha önce Eskişehir'de de yaşadık. Hava kirliliği ölçümleri her yıl yapılıyordu Eskişehir'de ve sonuçta valilik çevre komisyonu vasıtasıyla bir direktif çıkararak belirli cadde ve sokaklarda doğal gaza geçişi zorunlu kıldı ve bunun için de 6 ay gibi bir süre tanıdı. O süre zarfında doğal gaza geçildi. Geçmeyenler için de o bölgelere kömür dağıtımını yasakladılar. Çünkü özellikle o bölgede ısıtma için ağırlıklı olarak kömür kullanılıyordu. Kömür dağıtımını, kamyon girişini yasakladılar. Dolayısıyla o dönemde ciddi bir doğal gaza geçiş oldu. Ancak hava kirliliği belirli bir seviyenin altına düştükten sonra o zorunluluğu kaldırdılar. Kaldırır kaldırmaz da bıçakla kesilir gibi bir anda doğal gaz dönüşümleri kesildi. Her ne kadar bazı şehirlerde kalitesiz kömür yakılması yasak olsa da, bir şekilde şehre kaçak kömür girebiliyor. Kaçak kömürün yanması sonucunda hava kirlilik oranını yükselten bolca kükürtdioksit gazı çıkıyor. Aynı zamanda partikül oranı da çok yüksek. Dolayısıyla bunun önlenmesi lazım. Yani özellikle dediğim gibi hava kirliliği ölçümleri yapılarak TSE'nin belirlediği hava kirliliği limitlerinin, valiliklerle görüşülerek onlardan zorunlu direktifler çıkarılarak, o illerde doğal gaza geçişi biraz daha hızlandırma imkanı var. Ayrıca özellikle üniversite olan illerde bilinçlendirme toplantıları yapmakta ve anlatmakta çok daha fayda var. Çünkü halkın, üniversite öğretim üyelerine karşı, hatta orada okuyan çocuklara karşı, onların söyledikleri şeylere tepkileri çok Hedefleri111izdeıı biri de, eğitim koıırısıında, "kaınıı kıırııın ve kıırıılıış/arıyla birlikte ııe yapabiliriz"i de öııiiıniizdeki döııenıde ilgili kıırıı111 ve kıırııluşlarla tartış111ak. Oıılara destek o/111aya çalışacağız. Bıı konııda özellikle tüketiciyi biliııçlendir111e111iz gerekiyor ki belgesi olmayan insa11/ar111 tesisat veya servis yap111as111ı önlesinler. Çiiııkii sonııçta lıepsiııi bire bir koııtrol et111ek ınii111kiiıı değil. Bıı aııcak tüketici biliııciniıı rum var. Onların söylediklerine daha fazla itibar ediyor, daha fazla güven duyuyorlar. Dolayısıyla üniversite olan yerlerde, üniversiteler aracılığıyla bilinçlendirme toplantısı yapılmasında büyük fayda var. Bunun bir faydası da; o üniversitelerde okuyan öğrencilerin bazıları da şehir dışından gelen öğrenciler. Dolayısıyla bu çocuklar bilinçlenmiş olarak kendi bölgelerine gittiklerinde, öğrendikleri şeyleri oralarda anlatabilirler. Üniversiteleri de bu konuda ciddi şekilde değerlendirmek lazım. Sektörü koıııışt11k. Aııcak bir de rekabet ortamı var. Her ııe kadar üretici sıfatıyla iiııleıımiş bir şirketin yöııeticisi olsamz da, Türkiye'de ithalat da var. Sektörüıı son döııemleriııdeki gelişmeleri ııasıl göriiyorsı11111z? İlk yıllarda ülkemizdeki pek çok firmada ısıtma cihazlarının üretimine yönelik ileri teknoloji olmadığı için ihtiyacımız olan cihazlar öncelikle yurt dışından geliyordu. Sonra yavaş yavaş yerli üretimler başladı ve gelişti. Ama son dönemlerde görüyoruz ki artık yerli firmalar da yurt dışından gelen mamullerle hemen hemen aynı kalitede, hatta bazen daha üstün kalitede mamul üretilebilir hale geldi; hatta yurt dışına ürün ihracatı başladı. Dolayısıyla burada önemli olan, teknolojiyi geliştirmek ve üstün teknolojiyi yakalayabilmek. Bu demek değil ki her şeyi kendiniz üreteceksiniz. Bazı şeyleri dışarıdan da alabilirsiniz. Dünyanın her yerinde zaten böyle yapılıyor. Ama özellikle enerji tasarrufu ve hava kirliliğinin önlenmesi gibi konularda mutlaka ve mutlaka ülkemizde üniversitelerle işbirliği yapılarak ciddi derecede teknolojiyi geliştirmek üzere J
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=