Tesisat Dergisi 358. Sayı (Ekim 2025)

69 TESİSAT • 10 / 2025 BAŞARI ÖYKÜSÜ bazen beklenmedik yolculuklar sunar. Ailesi, daha iyi bir yaşam umuduyla İstanbul'a göç etmeye karar verdiğinde, bu yeni hayata adım atmanın zamanı gelmişti. Görele'de iki yıl okuduktan sonra, Koca Mustafa Paşa Silivri Kapı ilkokulunda 3 ve 4. Sınıfı, ardından, Kasımpaşa Kaptanpaşa ilkokulunda 5. Sınıfı bitirerek ilköğretim eğitimini tamamladı. Ortaokul eğitimi için ise Piri Reis Ortaokulu’na kaydoldu. Ancak, zor şartlar nedeniyle ortaokulda 2 sene okuduktan sonra eğitim hayatına devam edemeyerek çalışma yaşamına atılmak zorunda kaldı. Hasan Yılmazer’in el becerileri küçüklüğünden itibaren dikkat çekiciydi. Oyuncaklarını kendi yapar, yağlı boya ve kara kalemle resim çalışmaları yapardı. Yıllar içinde, hayal gücünü dahada genişleterek yalnızca yaratıcılığı değil, aynı zamanda icat yeteneği de onu benzersiz kılıyordu. Annesinin ders çalışması için odasında kapalı tuttuğu zamanlar, otomatik fare kapanı çizimleri yaparak geçerdi. Ahşap bir evde yaşadıkları için fareler, evin içinde büyük bir sorun oluşturuyordu ve bu sıkıntıyı çözme arayışı, onun problem çözme yeteneklerini erkenden geliştirmesine yardımcı oldu. Hayatının ilk iş deneyimleri de bu zor şartlarla doluydu. İstanbul’a göç ettikten sadece bir yıl sonra, 8 yaşında sabahın erken saatlerinde simit fırınına giderek sokaklarda galeta satmaya başladı. Ortaokul yıllarında, mahalle futbol sahalarında su sattı, otomobil tamirciliği, terzi çırağı, matbaa çırağı, kablo üretimi gibi bir dizi işte çıraklık yaptı. Her deneyim, ona meslek seçiminde ilk adımlarını attırdı. Sonunda tornacı olarak kalfalık dönemini tamamladıktan sonra, askere gitmek üzere yola çıktı. Hasan Yılmaz Yılmazer’in hikayesi, mücadele ve azim dolu bir yaşam yolculuğunun ilk adımlarını atarken, çok daha büyük başarıların tohumlarını da biriktiriyordu. Her zorluk, onu daha da güçlendirecek bir ders olarak zihninde yer ediyordu. ASKERLIK VE TICARI HAYATA GEÇIŞ 1980 yılında H. Yılmaz Yılmazer, askerlik hizmetini yerine getirmek üzere yola çıktı. Acemi birliği olarak Manisa’nın Batıkışla, Kışlası’nda eğitim aldı. Ardından, usta birliği için İzmir'in Menemen ilçesine gitti; burada Cumhuriyet şehidimiz Kubilay’ın anısının yaşatıldığı yerde, onurlu bir görev üstlendi. Askerliği tamamladıktan sonra 1982 yılında evine döndü. Askerlik dönemi sona erdiğinde, Yılmazer, yanında çalıştığı kişiye, kendi işini kurma kararını 1984’te bildirdi. “Ben artık kendi işimi kuracağım,” dediğinde, ustası ona iki makine alıp ortak olmayı teklif etti. Yılmazer, bu teklifi kabul etti; böylece ticari hayatı başlamış oldu. 1984 yılı, H. Yılmaz için yeni bir dönüm noktasıydı. İş Bulma Kurumu’ndan gelen, belki de hayatını değiştirecek iş başvurusu onaylandı. Ancak, o an için söz konusu olan bu fırsatı, kendi işini kurma kararıyla geri çevirdi. Gözlerinde parlayan bir kararlılıkla, “Kendi işimi kuracağım ve marka olacağım,” dedi. Bu azim ve kararlılık, onun gelecekteki başarılarının temel taşlarını oluşturacaktı. Hasan Yılmaz Yılmazer, hayalinin peşinden koşmak için gereken cesareti gösterdi ve bu süreçte atacağı adımlar, onu iş dünyasında tanınan bir isim haline getirecekti. Her seçim, onu daha güçlü kılacak deneyimlerle doluydu ve o, varmak istediği hedefe doğru sağlam adımlarla ilerlemeye kararlıydı. H. Yılmaz Yılmazer, iş hayatında önemli bir dönüm noktasına ulaştığında, fikirlerini gerçekleştirmek ve bağımsız bir iş sahibi olmak için kararlı adımlar atmaya başlamıştı. Ortağının ayrılmasına rağmen, 9 yıl boyunca birlikte çalıştıkları dönemin kendisine kattığı deneyimle, yalnız başına mücadele etmeye hazırdı. Ancak, kiracı olduğu 35 metrekarelik dükkânı satışa çıkınca dövizle borçlanarak dükkânı satın alıp büyük bir borcun altına girmek zorunda kalmıştı. O dönem yaşadığı tecrübe eksikliği ve ağır borç yükü, Yılmazer’i yalnızca ekonomik zorluklarla değil, aynı zamanda psikolojik olarak da zor durumda bıraktı. 1994 yılında Türkiye'yi sarsan ‘Çiller Krizi’ ile beraber, döviz borcu kısa sürede üç katına çıkmıştı. “Elimde kendime inancım ve çalışma azmimden başka bir şey kalmamıştı,” derken, o dönemde yaşadığı çaresizliği dile getiriyordu. Ama umutsuzluk, Hasan’ı durduramadı. Aradığı çıkış yolunu, İtalya'dan ithal edilen ve o dönemde Türkiye’de üretimi gerçekleştirilemeyen termosifon emniyet ventili üretme fikrinde buldu. Ancak zor bir durumdaydı; hiç sermayesi kalmamıştı. Bu noktada, eşinin desteği onun için kritik bir rol oynadı. Eşine oturdukları evi satıp kiraya çıkmayı düşündüğünü ve elde edilecek parayla acil borçlarını ve üretim için gereken kaynakları karşılamayı planladığını anlattı. Eşinin vereceği yanıt, hayatlarının akışını değiştirecek bir kıvılcım olacaktı. O hafta, kulaklarında hâlâ çınlayan “sen yanlış bir şey yapmazsın” sözü, onu daha da güçlendirdi. CASE VENTIL'IN ÜRETIM YOLCULUĞU Eşinin bu desteği, onu daha cesur

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=