Tesisat Dergisi 354. Sayı (Haziran 2025)

49 TESİSAT • 06 / 2025 MAKALE İklim krizinin etkileri artık sadece haberlerde gördüğümüz manşetler değil, işimizin bizzat içinde hissettiğimiz gerçekler haline geldi. Kentlerde aşırı sıcaklar, artan soğutma yükleri, tüketici beklentilerinin yükselmesi, aynı zamanda enerji kaynaklarının baskı altında olması derken, iklimlendirme sektörü artık sadece konfor sağlamıyor; aynı zamanda geleceğe dair sorumluluk da taşıyor. Bugün Türkiye’nin toplam enerji tüketiminin yaklaşık %35’i binalardan geliyor ve bunun yarısından fazlası ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemlerine ait. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat hedefleri ve Türkiye’nin 2053 net sıfır taahhüdü göz önüne alındığında, bu oranları düşürebilmek için en büyük iş bizim yani İklimlendirme Sektörü uzmanlarının omuzlarında. Sistemin ilk kurulumundaki tercihler kadar, onun işletme dönemindeki verimliliği de büyük önem taşıyor. Bu noktada inverter teknolojisi bir devrim niteliğinde. Çünkü bu sistemler ihtiyaca göre modülasyon yapabiliyor. Gereken kapasite %40 ise sistem o seviyede çalışıyor, %90 gerekirse ona çıkıyor. Sabit devirli sistemlerde bu esneklik yok, dolayısıyla enerji boşa harcanıyor. Özellikle VRF sistemlerde bu modülasyon çok daha hassas işliyor. Kullanıcı davranışına göre kapasite ayarı, alan bazlı çözüm, kısmi yükte yüksek verim… Hepsi karbon salımını ciddi biçimde aşağıya çeken etkiler. Ama bu avantajları sadece doğru mühendislik hesaplarıyla kullanmak yetmiyor. Bakım konusu burada devreye giriyor. Özellikle yıllar içinde fark edilmeyen küçük kaçaklar, sisİklimlendirme Sektöründe Karbon Ayak İzinin Azaltılması: DR. TURHAN KARAKAYA ZORUNLULUK MU, FIRSAT MI?

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=