Tesisat Dergisi 314. Sayı (Şubat 2022)
12 TESİSAT • Şubat / 2022 KONUK YAZAR P andemi sürecinde ikinci yılı- mıza yaklaşıyoruz. Bu süreç üretim ve tüketim kültürü- müzü değişime zorluyor. Soğutma sektörünü genel olarak ön plana çıkaran bir sürecin içinden geçiyoruz dersek abartmış olmayız. Gıda üretimindeki zorluklar, üretilen gıdanın muhafazasını daha ciddi bir başlık haline getirdi. Halen ülkemizde tarımsal üretimde en temel sorun, soğuk zincir halkalarındaki eksiklik- ler diyebiliriz. 1 Şubat 2018 tarihinde çıkan soğuk zincir kanunu, genelgeleri çıkmadığı için boşlukta kaldı. Tabi ki bunun bedeli her geçen gün ağırlaşı- yor. Sebze meyve üretimindeki tah- mini kayıp miktarı % 45 mertebesinde olunca, hem ihtiyaç duyulan gıdanın israfı hem de soframıza giren ürünle- rin fiyatlarının yükselmesi kaçınılmaz oluyor. Tarladan toplanan ürünlerin hızla ön soğutmadan geçirilip muha- faza odalarına alınması, soğuk lojis- tik altyapısının tamamlanması, son kullanıcı alışveriş yerlerinin soğutu- culu teşhir reyonlarında ürünlerini topluma sunması gerekiyor. Artık bu tercih olmaktan ziyade, bir zorunlu- luğa dönüşmüş durumda. İklim değişikliği artık tüm top- lumun genel gündemi haline geldi. Burada birkaç öngörüyü paylaşmak istiyorum. Gıda üretimi iyi tahminle % 30 düşme eğilimine girecek. Kla- sik tarım metotlarını kullanmak giderek zorlaşacak. Örtü altı tarım yatırımlarında artış olacak. Dünya bu duruma müdahale etmeye çalışıyor. Son dönemde bizim de imzaladığı- mız Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı bizi bağlayan sistemler getirecek. Artık üretim ve tüketim alanlarımızı sıfır emisyon hedefine göre yeniden biçimlendirmek zorun- dayız. Bunun iki temel nedeni var. İlki insan türünün yok olma sürecine yapacağımız etkinin kendisidir. Yani geleceğimizi yok edemeyiz. İkincisi ise uluslararası anlaşmalar bu dönüşümü yapamayan ülke ve/veya üretim fir- malarını dışlayan bir tutuma girecek. 2023 ile 2026 arasında Avrupa, kar- bon vergisini başlatacağını duyurdu. Yani yakın zamanda tüm ürünlerin karbon barkodu ile takip edileceği veya yasak kapsamına gireceği ya da girişinin yasaklandığı bir sürece evrileceğiz. Yani ihracat yapacak isek önümüzdeki kısa sürede hızlı dönü- şüm süreçleri geçirmeliyiz. Özellikle solar sistemler, yağmur suyu toplama sistemleri, gri su kullanımı, izolas- yon sistemleri ile yatırımlarda enerji yoğunluğu düşük sistemler ön plana geçecek. İklim değişikliği döneminde üç temel halka ön plana çıkıyor. Hava, su ve toprağın korunması artık temel bir mesele haline geldi. Havamız için karbon salınımını azaltmak, orman- lık alanlarımızı korumak/artırmak ve yatırımlarda enerji yoğunluğu düşük tesisleri kurmak zorundayız. Ulaşım sistemlerinde ve genel kullanımda fosil yakıtlardan çıkmak ve alternatif doğa dostu sistemler kurmak zorundayız. Suyu korumak için öncelik yağmur sularının korunması ve depolanması ön plana çıkıyor. Tarımda damlama sulama, işyerlerinde gri suların tek- rar kullanımı için yenilikçi tesisatlar yaklaşımları geliştirmek gerekecek. Toprağın korunması için önceliğimiz vahşi madencilikten vazgeçmek, mev- cut tesislerde denetimleri sıkılaştırmak artık bir tercih değil, zorunluluktur. Özellikle gıda kökenli hastalıklar (başta kanser olmak üzere) ülkeleri önlem almaya itiyor. Tarım sektörü ekolojik tarım adımları atmaya çalı- şırken, ihraç edilen ürünler barkod takibi sistemine doğru geçiyor. Üretim alanlarında toprak ve sulardan alınan örnekler bağımsız denetçiler tarafın- dan incelenecek ve ürünün sevkine onay verilecek. Benzer sistemi kendi HAYATİ CAN SOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yeni Bir Yılın Başında Soğutma Sektörünü Bekleyen Gelişmeler
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=