Tesisat Dergisi 276. Sayı (Aralık 2018)

16 Tesisat / Aralık 2018 tesisat.com.tr KONUK YAZAR Prof. Dr. Birol Kılkış TTMD Başkanı SEKTÖRÜN, SON TEKNO-EKONOMIK VE ÇEVRESEL KOŞULLARDA ALMASI GEREKEN POZISYONLAR V ista College’in yayımladığı ve son 50 yılda HVAC sektörün- deki en önemli 17 gelişiminin anlatıldığı raporu(*) okuduğumuzda yüreklerimize su serpilse de sektö- rümüz küresel bağlamda en temel teori, çalışma prensipleri ve uygulama esasları bakımından son 100 yılı aşkın bir sürede kendini yeterince yenile- yemeyen nadir sektörlerden birisidir. ASHRAE’nin son 100 yıl raporuna da baktığımızda (ASHRAE Centennial-100 Years of Progress), teknolojik geli- şimi ve varılan noktayı memnuniyetle görüyoruz ancak genel uygulamaların temel prensipleri hemen hemen aynı. Dolayısıyla yapılacak çok şey var. Mev- cut yaklaşımlar ve sistemlerle küresel ısınmayı tersine çevirebilmek bir yana, yeterince yavaşlatabilmek bile mümkün değil. Bu ülkemiz için aslında bir fırsat doğuruyor. Yeni yaklaşımlar, anlayışlar, buluş ve sistemlerle bu boşluğu dol- durabiliriz. Bu konuda yetenek ve bilgi birikimi yeterlidir. Örneğin, yaptığım bir incelemede, ülkemizde son 30 yılda ısıtma alanında 3750 adet, soğutma konusunda, 3600 adet ve klima konu- sunda 620 adet patent alındığını görüyoruz. Bu büyük bir rakamdır. Ülkemizin HVAC konusunda oldukça yenilikçi olabileceğinin de çok olumlu bir göstergesidir. Ama bu patentlerin ne kadarının gerçekten uygulanabilir, amaca uygun, çevre dostu ve gerçekçi olduğuna ayrıca bakmamız gerekir. Bu kapsamlı ve teknik incelemenin sonuçları ne olursa olsun, “Bu patent- lerin ne kadarı uygulanabilmiş, sektör tarafından benimsenip uygulanmış ve devlet desteği görmüştür?” şeklinde bir sorgulama yapıldığında; patentlerin yeterli bir etki yaratamadığını görüyo- ruz. Demek ki sorun bilgi üretebilmekte değil; bilgiyi koordine edip ulusça değerlendiremeyişimizdedir. Sektö- rün dikkatle eğilmesi gereken ilk konu bence bu olmalıdır. Kısacası tek eksi- ğimiz, ulusal bir vizyona, bilgi ve yara- tıcılığa, saygıya yeterince sahip olma- yışımız ve bunu yanında yenilikçiliğe kamu platformunda yeterince değer verilmemesidir. HVAC sektörünün buna karşın da pozisyonunu gözden geçire- rek; yetkililerle ve karar verme mekaniz- maları ile olan diyaloğunu çok yönlü ve paylaşımcı biçimde derinleştirilmesi ve genişletmesi gerekir. Uluslararası bağlamda sektör değerlendirmelerine baktığımızda ise sorunlar sanki sadece ekonomik boyutta ve bunlara çok yüzeysel bakıl- dığını görüyoruz. Örneğin, son yıllarda satışlarımız arttı ama maliyetlerimiz de arttı denmekte ve olası çözümler bu ekonomik platformda tartışılmakta- dır. Hal bu ki sektörümüzü bekleyen o kadar çok öncelikli çözümler var ki bun- ları hepimiz bilmekle birlikte çözümlere yönelik biçimde özetlemek isterim. EĞITIM Teknolojik gelişmelerden en son buluşlara kadar; bilgi yumağından baş- layıp temel mühendislik bilgileri ile de yeterince destekleyip, topluca değer- lendirilmesi ile ortak bir eğitim progra- mının oluşturulması kaçınılmazdır. AR-GE VE ÜRGE Sektörümüz, hepimizin bildiği üzere, toplam enerji tüketimimizin en az yüzde otuzluk bir bölümünden sorumludur. Dolayısı ile bu oranın azal- ması, araştırma - geliştirme ve üretim geliştirmesi ile mümkündür. Ancak Ar-Ge ve ÜRGE deyince yeni mezun- * (http://www.statece.com/blog/hvac/ways-the-hvac-industry-has-changed-over-the-last-50-years/ )

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=