Tesisat Dergisi 275. Sayı (Kasım 2018)
78 Tesisat / Kasım 2018 tesisat.com.tr Bu durum, sektörümüzün gelişme- sini engelleyecek riskleri içinde barındırı- yor ve eğer iyi yönetilemez ise sektörün geri gitmesine sebep olabilir. Uluslararası müşterilerimiz için öncelikli kriter “Güven”. Maalesef dün- yadaki gelişmelerin etkileri ile ülkemizde yaşanan çeşitli gelişmeler, güven konu- sunda olumsuz bir algının oluşmasına neden olmakta. Güven ve güvenlik endi- şeleri nedeniyle özellikle işbirliği yaptı- ğımız batılı firma yetkililerinin ülkemize gelmek istememelerini gözlemliyoruz ve bu yurt dışı satış ve işbirlikleri açısın- dan önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Mevcut pazarlarımız için müşteri- lerimizle daha çok ilişki içinde olmamız gerektiğine inanıyoruz. Yeni pazarlar için de aynı durum söz konusu ve yeni pazarlarda var olmak her zamankinden daha zorlu, daha maliyetli bir süreç gerektiriyor. Biz bunun için var gücü- müzle çalışmaya devam ediyoruz. Ayrıca faiz artışı ve ihracat gelirleri- nin Türk Lirasına çevrilmesi konusu da ithalata dayalı ihracatımızda rekabet için maliyetlerimizi yukarı çekmekte. Kısa ve orta vadede döviz ve faizin seyrindeki belirsizlik, hala önümüzde önemli bir sorun durumunda. Ülke ve sanayiciler olarak zor bir dönemden geçmemize rağmen, daha agresif pazarlama ve satış politikaları ile ihracata ağırlık vermek, yeni pazar- lar yaratmak, rekabetçi ürün için üretim süreçlerinin ve kalitesinin arttırılmasına odaklanmak en büyük fırsatlar olacaktır. İthalata bağımlılıktan kurtulamadı- ğımız sürece maalesef tüketicinin çok fazla alternatifi olamaz. Ancak ithal bir ürünün yerli karşılığı var ise bunun tüketiminin teşvik edilmesi ve yaygın- laştırılması konusunda ilgili herkese ve kurumlara büyük sorumluluklar düşü- yor. Üretimdeki bağımlılığı azaltmanın yanında ithal ürün algısını da kırmamız gerekiyor. Aynı niteliklerde biri yabancı biri yerli iki ürün varken, yabancı marka- nın tercih edilmesi ülkemizdeki üretici- lere zarar veriyor. İçinde bulunduğumuz durumun, bu konularda olumlu yönde yol almamızda fırsat sunduğunu düşü- nüyorum. Önümüzdeki dönemde kamu yatı- rımlarında %36,1’lik daralma öngörül- mekte ve inşaat sektöründeki büyü- menin yerini küçülmeye bırakacağını öngörmekteyiz. Tüm bu gelişmelere bir arada bakınca döviz kurları ve kurların işlere yansımaları konusunda çok daha dikkatli olunması gerektiğini söyleye- biliriz. Ancak bu olumsuzlukların bizi işimizi yapmaktan alıkoymamasını sağ- lamalıyız. Önümüze çıkabilecek her türlü zorluğa rağmen işimize daha fazla odak- lanmalı ve yolumuza devam etmeliyiz. Ancak bu şekilde daha güçlü ve sürdü- rülebilir başarılar elde edebileceğimize inanıyoruz. SYSTEMAIR HSK GENEL MÜDÜRÜ AYÇA EROĞLU: “KURLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR SEVİYEDE OLMASINI BEKLİYORUZ” Öncelikle hammadde olarak ana gir- dimiz metal, bakır ve alüminyum olduğu için kurlardaki artışın son mamule mal- zeme maliyeti olarak yansıması maale- sef negatif yönde gerçekleşiyor. Üretim süreçlerimizde yarı mamul hazırlıkları- mızı entegre makina parkurumuzla yapı- yoruz. Montaj tarafını ise kendi montaj ekiplerimizle gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda döviz kurlarındaki artış, maki- naların amortisman giderlerini de nega- tif yönde etkiliyor. Diğer taraftan ihracat da yapan bir şirket olduğumuz için Türk Lirası bazında olan maliyetlerimizi pozi- tif yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Şu ana kadar ürünlerimizde fiyat artışı gerçekleştirmedik. Ancak hem sanayi elektriği ve petrol fiyatlarındaki yükseliş hem de hammaddede gerçek- leşen fiyat artışlarını dikkate aldığımızda, ihracat süreçlerimizin etkisiyle Türk Lirası bazında maliyetlerimizde yaşanan düşüşü de değerlendirerek yapacağımız hesaplama doğrultusunda önümüzdeki süreçte fiyat artışına gitmek durumunda kalacağız. İhracatımız döviz temelli olduğu için döviz bazlı hammadde fiyat artışı, ihracat pazarlarını etkilemiyor. Üretim maliyetlerinin yanı sıra satış ve genel yönetim giderlerinin Türk Lirası olması da ihracat pazarlarında bizlere reka- bet üstünlüğü sağlıyor. Bu pozitif etki özellikle emek yoğun ürünlerde ortaya çıkıyor. Ancak tüm bunlara rağmen dövizdeki dalgalanmanın negatif etkisini bertaraf etmek elbette mümkün değil. Bu nedenle bir an önce dalgalanmanın durmasını ve kurların sürdürülebilir sevi- yede olmasını bekliyoruz. Döviz dalgalanma etkisinden kur- tulduğu takdirde dış pazarlarda daha büyük fırsatlar olacağı kanaatindeyiz. Sektör itibariyle katma değeri yüksek ürünler üretiyor olmamıza rağmen halen Avrupa’nın katma değer/kg değerinin yarısındayız. Teknolojiyi girdi haline getirdiğimizde Türk Lirası bazlı maliyet- lerin de düşmesiyle rekabet üstünlü- ğümüzün artacağına inanıyoruz. Ayrıca hizmet ihracı konusunda da yeni olanak- ların açılacağı görüşündeyiz. n DOSYA
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=