Tesisat Dergisi 275. Sayı (Kasım 2018)

70 Tesisat / Kasım 2018 tesisat.com.tr yüzde 3-4 seviyelerine gelmiştir. Bu yük- sek maliyetler kabul edilse bile teminat mektubu almak çok zorlaşmıştır. Son çıkan yeni tebliğde, “Belirtilmiş olan eser sözleşmelerde, dövize endeksli sözleşme yapılamaz” ibaresi var. TL ile çalışma zorunluluğu, işimizi çok zor bir konuma getirmiştir. Döviz girdileri çok olan bir işte, TL ile sözleşme yapmak sürdürülebilir bir durum değildir. Fakat ilgili tebliğin bir önceki maddesinde de; “Menkul satışlarda dövize endeksli veya döviz sözleşmesi yapılabilir“ yaz- maktadır. Bu maddeden hareketle, ihale keşiflerimizde; “Malzeme + işçilik genel gider, kar’’ olarak belirtildiğinde, mal- zeme kısmının döviz olarak yapılabilir- liği, hizmet kısmının ise TL olarak yapıl- ması yönünde bir yöntem olabilir. Bu uygulama üzerinde bakanlığın görüşü netleştirilmelidir. Diğer bir seçenek de dövizli malzeme satışlarının bağımsız ikinci bir sözleşme ile yapılması olacaktır. Tüm piyasalar daha önceki yıllarda olmadığı kadar tedirgin ve sıkıntılıdır. Bu sene oldukça hareketli ve beklenti oranı düşük bir yıl yaşıyoruz. Sektör olarak, artan kurların maliyetlerimizi yükselt- mesine rağmen sözleşme fiyatlarımızın aynı oranda yükseltilemediği bir süreç yaşıyoruz. Maliyetleri yansıtmak isti- yoruz ancak sözleşme koşullarına dahi uymayan bir işveren profili çoğun- lukta. Dolayısıyla maliyetlere yansıtma konusunda başarılı olamadığımız gibi bu olumsuzluğu ilave yük olarak bizlerin yüklenmesi kaçınılmaz olmaktadır. Ancak benim önerim; yeni iş alıp riskli iş yapmaktansa, biraz bekleyerek sağlıklı koşullarda iş yapmaktır. Sebepleri üzerinde durmayacağım ancak son yıllarda ciddi pazar kaybımız olduğunu düşünüyorum. Belirsizlikle- rin çok olduğu bir pazarda maalesef fırsat yakalamak çok zor. Ülkemizde durma noktasına gelen inşaat sek- töründe çalışacak kalifiye elemanın ucuz bir şekilde yurt dışında çalışacak olması, çok küçük bir işçilik maliyetini düşürür ancak ciddi avantaj sağlamaz. Özellikle ithal malzemeler ve yurt içi malzemelerde artan risklerden dolayı sağlıklı ve uygun alım yapma şansı- mız azaldığı için fırsat yakalamak çok zor görünmektedir. Yaşanan bu ani dalgalanma ve değişiklikler elbette teorik olarak birbiriyle, yani ithalat ve ihracatla yakinen ilintili görünmekte- dir. Dış talepler, işgücü maliyetleri ve iç taleplerdeki artış seviyelerinde olan değişiklikler, firma büyüme tercihlerini de etkilemektedir. Yani firmalarımızın iş hacmi daralmaktadır. Ancak yapılması gereken, dış piya- salarda arayışı zorlamak ve yeni uygun pazar bulmada sıkı bir çalışma yürüt- mektir. Bunun için dernek bünyesinde kurduğumuz ‘’Yurtdışı İş Geliştirme Komisyonu’’ çalışmalar yapmakta ve İSİB- İklimlendirme Sanayi İhracatçılar Birliği bünyesindeki pazar araştırma gezilerine katılmaktadır. Mevcut sözleşmelerde fiyat farkı vermeden ithal ürün isteklerinde ısrar devam etmekle birlikte, yeni yapılacak sözleşmelerde kur riskinden dolayı şart- lara göre tercih değişebiliyor. Ancak malzemelerin çoğu ithal ve ithal girdiye bağlıdır. İthal ürünlere karşı önlem alına- bilir. İthalatın önü kesilerek ihracata ve yerli ürün kullanımına ağırlık verilmeli- dir. Böylelikle kur dalgalanması sonucu ortaya çıkacak olumsuzlukların biraz da olsa önüne geçilebilir. Yerli ürün kulla- nımı için de yatırımcılar desteklenerek kalite artırımına gidilebilir. Ekonomik açıdan kırılgan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya olmamız, ekono- minin stabil olmaması nedeniyle ciddi sıkıntılar çekiliyor. Bir Çin atasözü der ki “Rotası olmayan gemiye hiç bir rüzgar yardım edemez”. Dalgalanmanın sürek- lilik göstermesi de rotamızı ayarlama konusunda bizleri çelişkiye düşürmek- tedir. Hem iç sektörlerde hem dış sek- törlerde yüksek kur, yüksek maliyetler demek. Planlamaları yaparken sürekli değişkenlik gösteren çalışmalar, haliyle daha baştan bir sarsıntı yaşamışken son- rasında güçlü durmak için oldukça büyük çaba gerektirmekte ve bu çaba tüm sektörü A dan Z’ye etkilemektedir. Özellikle bankacılık uygulamaların- daki döviz sabitleme işlerini (forward) kullanmalıyız ve benzeri finansal para- metreleri göz önünde tutmalıyız. SOSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TURGAY KARAKUŞ: “İHRACATA YÖNELMEK OLUMLU BİR HAMLE OLACAKTIR” Ülke olarak ekonomik anlamda büyük bir girdabın içerisine doğru sürük- leniyoruz ve şu an girdabın içerisinde değiliz. Ama her zaman bir çıkış yolu da vardır. “Bu ekonomik dalgalanma biz soğutma sistemleri üreticilerini, kompo- nent ithal eden, satışını yapan taahhüt firmalarını nasıl etkiliyor?” bir bakalım. Bir kere bu süreç bizleri her aşa- mada ilgilendiriyor; tedarikten üretime, satış pazarlamadan yatırıma kadar direkt etkili olmuştur. En baştan baş- larsak, tedarik yapan firmalar önceden satışları TL iken; şimdi dövizdeki alış ve satış kur farkları arasındaki makas çok yüksek olduğundan ve ürünün yurtdı- şından geliş süresinin ortalama 2-6 hafta olmasından dolayı TL ile satış yaptığında çok ciddi zarar ediyor. Kurların seviyesi- nin yakın zamanda çok oynaması nede- niyle, ithalatçı TL vadeli satamıyor. Buna DOSYA

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=