Tesisat Dergisi 275. Sayı (Kasım 2018)

46 Tesisat / Kasım 2018 tesisat.com.tr KONUK YAZAR A. Metin Duruk ISKAV Yönetim Kurulu Başkanı İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ 2019’A GİRERKEN G eçen yıl on ikinci ayda 2019 yılı değerlendirmesini yapar- ken, ‘’İnşaat sektörü krizi- nin ülkeyi ve sektörümüzü büyük bir krize sürükleyeceği ve tedbir almamız gerektiği” tespitini yapmıştık. Ancak yaz aylarında başlayan kriz, yalnız inşaatı değil; tüm sektörleri büyük bir krizin ve kaosun içine soktu. Tüm Tür- kiye’de sanayi, ticaret, taahhüt sektörü savrulmanın içindedir. İklimlendirme sektörünün de bundan etkilenmemesi düşünülemez. Hele inşaat sektörünün baş aktör olduğu düşünüldüğünde, iç pazara bağlı çalışan sektör kesimimizin büyük sıkıntılar yaşayacağı açıktır. Bu firmalarımızın acilen stokları azaltma yolu ile likite geçmeleri ve 2019’u bu şekilde karşılamaları gerek- mektedir. Yüzde 40‘a varan TL faizi ve yüzde 7-11 döviz banka faizi ile borçlu üretim, ticaret ve taahhüt yapılması imkânsızdır. Risk faktörü taşıyan maliyetlen- dirme uzun yıllardır nispetten düşük enflasyonla çalışan sektörümüz için zor olacaktır ancak zorunludur. Bu durum öz sermaye noksanı olan Türkiye sana- yini ve sektörümüzü tehdit etmektedir. Geçen ay rekor seviyeye çıkan kon- kordato talepleri domino etkisi yara- tarak, büyük şirketlerden KOBİ’lere doğru yayılmıştır. Siyasi yönden yeni bir yönetim sistemine girmemiz ve bunun tanımlanmamış çalışma pren- sipleri sıkıntıyı artırmaktadır. Değerlendirme kuruluşlarının “Çöp” seviyesine indirdikleri kredi notumuz bizim borçlanma maliyetlerimizi artır- maktadır. Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal, uluslararası ilişkiler yönünden en sorunlu dönemlerini yaşadığına hemfikiriz. Gerçekliği olduğu gibi kabul ederek çözüm yolları bulmamız gerek- tiği açıktır. ÇIKIŞ YOLU İHRACAT… Ülkemizin yukarıda saydığım sorunları, ihracat yaparak ve turizm gelirlerini artırarak aşması mümkün görünüyor. Türk Lirası’nın düşük değerde olması iki sektörü de pozitif etkile- mektedir. Halkımızın fakirleşmesini telafi etmemiz zorunludur ancak düşük değerli Türk Lirası aynı zamanda kendi üretim ve rekabet gücümüze dayalı sanayi üretimini ve turizm sektörünü desteklemektedir. Ancak bunun sağ- ladığı rekabet gücü çok uzun süreli olamaz. 11.000 USD kişi başı milli gelir tüketimine alışan toplumumuz en kısa zamanda benzer tüketim seviyesi için talepte bulunacaktır. 7500 USD/kişi, hatta daha düşük milli gelir hesaplama- ları yapılmaktadır. Bu seviyedeki gelirle, borçlu olan halkımızın yüksek tüketim seviyesi talebi çatışacak ve sosyal çal- kantılara sebep olacaktır. Türkiye bir ila bir buçuk yıl içerisinde hızla üretim potansiyelini yukarılara çıkarıp, toplu- mun yaşam seviyesini yükseltmelidir. İklimlendirme sektörünün örgütlü gücünü kullanarak ihracat potansiye- lini artırması ve fakirleşme karşılığında sağladığı rekabet gücü ile sorunları hızla aşma imkânı vardır. Firmalarımız ciroları içindeki iç pazar payını azaltıp, ihracat payını artıracak tedbirler almalı ve yapılarını değiştirmeliler. Türkiye’nin esas ihracat partneri AB ülkeleri olup, sanayimizin teknolojiye ve rekabet gücüne ulaşması gümrük birliği sayesinde olmuştur. Gümrük birliğinin zaafları olmakla birlikte, Türkiye AB hedeflerinden vazgeçme- melidir. Hele gümrük birliğinden çık- mak Türkiye sanayini boşluğa düşürür. AB pazarının yerine, aynı boyutta bir pazar koymamız imkânsız görünüyor. Gümrük Birliği Anlaşması’nın yarattığı üçüncü ülkelerle yapılan serbest ticaret antlaşması engelini görüşerek çözme- miz gerekiyor. İSİB (İklimlendirme Sanayi İhracatçı Birliği) çalışmaları özellikle zor, riskli, uzak pazarlar üzerine konumlanmış- tır. Pakistan, Avustralya, Arjantin, Şili, Afrika ülkeleri hedef ülkelerimiz olup bu ülkelerle ilişkilerimiz ve ihracatımız artmaktadır. Bu yıl Afrika, Tanzanya çalışması bir model çalışmadır. Teknik toplantılarla tanıtım bir arada yürü- tülmektedir. Kaynak TİM Tanıtım Gru- bundan alınan destek ve İSİB bütçesi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=