Tesisat Dergisi 266. Sayı (Şubat 2018)
Tesisat / Şubat 2018 73 tesisat.com.tr “Her yapı altın, platin sertifika alsın anlayışını anlamlı görmüyorum. Bunu zorladığınız zaman siz yapamayacağınız şeyler için taahhütte bulunuyorsunuz” Türkiye’de bu tür sertifikaları veren bir kuruluş sizce neden yok? Bu sertifikalandırma sistemi Ameri- ka’da bir kuruluşun gereklilikler çerçe- vesi çizerek ortaya koyduğu bir alan. Kapitalist sistem bazen çevre duyar- lılıklarını da öne çıkararak kendi pazar paylarına katkı yaratma çabasında olu- yor. Etkinlikleri de yüksek olduğu için kabul görerek yaygınlaşıyor. Dolayısı ile uluslararası kabul gören sertifikalara dönüşüyor. Türkiye’de bir kuruluş, örneğin ÇEDBİK, Leed’den önce böyle bir giri- şimde bulunsa idi çok az taleple karşı- laşırdı veya hiç talep olmazdı. Çünkü kriterler koyup bunları yaygınlaştırma, takip etme ve değer verme konularında anlayış ve organizasyon eksikleri var. Bildiğim kadarıyla ÇEDBİK kendi serti- fika verme çabalarını sürdürüyor. Yay- gınlık bu aşamaya gelince ÇEDBİK’in işi daha kolay olacak diye düşünüyorum. Sertifika almak sizce ne kadar önem taşıyor, sağladığı faydalar gerçekten yerinde mi? Sizce bu iş nasıl olmalı? Her yapı altın, platin sertifika alsın anlayışını anlamlı görmüyorum. Bunu zorladığınız zaman siz yapamayaca- ğınız şeyler için taahhütte bulunuyor- sunuz. Örneğin LEED müracaatında bulunduğumuz bir projemiz vardı. Üzerinde tartışırken şöyle bir konu ortaya çıktı: Tam merkezde dört yola cepheli adanın içinde kalmış bir yapı ve orada anormal bir trafik var. Sizin bisiklet yolunuz için uygun ortam yok ancak siz bisiklet puanı almaya çalışı- yorsunuz. Ben bunu bir aldatmaca ola- rak görüyorum. Ondan sonra bu bina altın alsın diyoruz. Neyi zorladığımızı bilmemiz lazım. Bu tür konularda bir projenin ilk başlangıcından başlayarak ilerlen- mesi lazım. Projenin bir aşamasından sonra LEED’e gidelim anlayışı yanlış. Zorlamadan o binanın hangi sertifi- kayı alması uygun ise o talebe gitmek gerekir. Bizim böyle bir anlayışımız yok. “Olursa en iyisi olsun” anlayışı doğru mu? En iyisi platin sertifikayı almak mı? En iyisi altın sertifikayı almak mı? “En iyisi” o binanın sistem seçimlerinin doğru şekilde yapılması; yapı gerçeğine uygun sertifikalandırılmalıdır. Mesela, tamamen doğal bir alanın içerisinde yağmur suyunu topluyor- sunuz. Siz oradaki yağmur suyunu topladığınız zaman çevre dengesinin içerisinde yağmurun gittiği alanlarda beslenen doğal yapıların; bitki örtüsü- nün, canlıların su kaynağını engellemiş oluyorsunuz. Neyin karşılığında neyi yaptığınızı çok iyi bilmeniz lazım. Ben İstanbul’da bazı projelerde görüyorum; İstanbul’un çevresinde ormanın içeri- sinde bir yerde yağmur suyu topladım diye sertifika için puan almaya çalı- şıyorlar veya su kaynaklı ısı pompası kullanıyorlar. Bu su kaynaklı ısı pompa- sını kullanarak yeraltı sularına ne kadar zarar verdiğinizi, su sıcaklığını ne kadar etkilediğinizi ölçüyor musunuz? Termal kaynakları ne kadar çekiyorsunuz? Ora- daki dengeyi ne kadar bozuyorsunuz? Bunların hepsinin proje bazında analiz edilmesi gerekiyor. Ancak biz olaya bina bazında bakıyoruz ve sertifika için bunları göz ardı ediyoruz. Konuya lütfen sadece binanın pazarlaması açısından bakmayalım. Kuralları koy- madığımız zaman isteyen istediği gibi çevreye zarar veren yapılar yapabiliyor. Bunda hepimizin belli kabahatleri var. Standartlarımızı, yönetmeliklerimizi doğru oturtmadığımız sürece bunlar hep devam edecek. Yanlış anlaşılmasın, ben ısı pompasına, yağmur suyu topla- masına, sertifikalara asla karşı değilim ancak çevre ve bina ihtiyacı ilişkisi iyice ortaya konarak karar verilmeli. Siz kentsel dönüşüm yapıyorsunuz. Bina bazında kentsel dönüşüm olabilir mi? Bu ihanet demektir. Ya ada bazında ya da mahalle bazında yapacaksınız ki mekanik sistemleri de buna uygun çözümler olarak getireceksiniz. Bir örnek veriyorum; Fikirtepe’de her bir binada yüksek yapıya izin verdiniz. Her binaya yangın sistemi yerine yedeklen- miş bir merkezi su deposu koyarsınız, bütün binalara buradan çıkış verirsi- niz. Hem kontrollü yapılmış olur hem de tasarruf edersiniz. Az önce yağmur suyundan bahsettik. İşte burası buna tam uygun. Kurbağalı Dere’yi taşma- lardan dolayı genişletiyoruz, her yerini yeniden yapıyoruz. Fikirtepe’nin kaçak vadilerinin getirdiği yağmur suları pik yaratıyor ve Kurbağalı Dere’nin taşma- sına neden oluyor. Ancak bu derenin yapısı o kadar uygun ki siz alt kotları- nıza yağmur suyu depoları sarnıçları yapsanız, suyu anında orada toplasa- nız hem o yeşil alanları sularsınız hem buradaki debiyi dengelersiniz. Neden yanlış bakıyoruz biz? Çünkü bina bazında değerlendirme yapıyoruz. İşi farklı farklı müteahhitlere verebilirsiniz ama işin genel çerçevesini çizerseniz, altyapı ile ilgili olarak olmazsa olmaz- larını ortaya koyarsınız. Şehrin bütün mimari, mühendislik, çevre disiplinle- rinin katkıda bulunduğu bölge planı- nızı yaparsınız sonra yola çıkarsınız. Bu yapılmadığı için bunlar yaşanıyor. Neden bunlar yapılmıyor peki? Toplumun yönetim erkine baskı oluşturma mekanizmalarını gereği
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=