Tesisat Dergisi 263.Sayı (Kasım 2017)

80 Tesisat / Kasım 2017 tesisat.com.tr FARK YARATANLAR Şirketteki ilk görevim ihracat operasyon- larının idaresiydi. 2003 yılı başından 2007 sonlarına kadar aynı görevimi devam ettir- dim. Hayatımın en verimli dönemlerinden birini geçirdim o süreçte. ALDAĞ A.Ş.’nin halihazırda bu sektöre kazandırdığı onlarca kıymetli insanı düşündüğümüzde kendimi bu alanda yetiştirmek için aile şirketimiz- den daha uygun bir yer olamazdı. O yıl- larda Tevfik Akannaç gibi Cengiz Hepergil gibi Metin Sağır gibi yıllarını bu sektöre ve ALDAĞ’a vermiş isimlerle beraber çalış- manın bana sağladığı katkıyı kelimelere sığdırmam mümkün değil. Bazen röpor- tajlarda; “ALDAĞ AKADEMİ kurmak gibi bir niyetiniz var mı diye soruyorlar. Ceva- bım “ kesinlikle hayır” oluyor. ALDAĞ’ın iklimlendirme sektörünün en köklü akade- misi olduğu zaten tartışma konusu değil ve herkes ALDAĞ’ın bir akademi hüviyeti taşıdığının bilincinde. Bunu tescillemek için bir tabelaya gerek duymuyorum, bu sadece malumun ilanı olur. İşte ben bu sektöre tam da bu akademinin merkezinde hazırlan- dım, dolayısıyla bugün şirket yönetiminde aldığım kararlarda ki özgüvenimin altında yatan unsurlardan biri de bu. Bazen bana derin mühendislik bilgisi gerektiren bazı hesaplamaları nasıl yapabildiğimi, nasıl bu kadar bilgi sahibi olabildiğimi soruyorlar, ben de onlara, Tevfik AKANNAÇ ve Cengiz HEPERGİL’i işaret ediyorum. Yani ben bu işin en önemli akademisinde yetiştim. 2007 yılında hayatımda yeni bir dönem başladı. ALDAĞ Dış Ticaret firmasını kur- dum. Çünkü artık öğrenim sürecini tamam- lamıştım, kafamda yerleşmiş bazı planlar, fikirler ve gelecek vizyonu vardı. Bunları teorik safhadan çıkarıp, pratikteki uygula- malarını da görmem gerekiyordu. Bu vesi- leyle ALDAĞ A.Ş.’de yapmayı planladığım değişikliklerin doğruluğundan emin olmam gerekiyordu ki bu da fikirlerimin arkasında daha sağlam biçimde durabilmem konu- sunda bana güven verecekti. Bu yeni şirket, özü itibariyle ALDAĞ A.Ş. ile aynı alanda faaliyet gösteriyordu; ancak yalnızca itha- latla iştigal ediyordu. Çok kısa zamanda çok önemli ve prestijli işlerin altına imza attık ve o dönemde kazandığım tecrübelerin bugün ki iş yapma anlayışımda ne kadar büyük etkisi olduğunu size tarif etmem mümkün değil. ALDAĞ Dış Ticaret bugün hala faali- yetlerine hummalı bir şekilde devam ediyor ve ALDAĞ A.Ş.’nin elde ettiği yıllık cironun yarısından fazlasını elde etmiş durumda. Bu arada ALDAĞ A.Ş.’nin dışında oldu- ğum dönem, bir çok farklı alanlarda faal olmayı sürdürdüğüm bir dönemdi. Ser- maye piyasalarında faaliyet gösteren firma- larda ortalıklarım vard; ancak o dönemde aracı kurumların en büyük gelir kaynağı forex işlemlerinden kaynaklanıyordu, zira hisse senedi operasyonlarından elde edilen komisyon oranları, SPK tarafından uzun zamandır çok düşük seviyede tutuluyor. Nitekim 2013 senesinde çıkarılan bir torba yasayla Forex işlemleri, SPK denetimine ve o gün ki ismiyle İMKB platformuna aktarıldı ki bence çok doğru bir karardı. Ancak yakın zamanda kaldıraç oranları- nın tümüyle yasaklanmasıyla bu piyasada faaliyet göstermek şu an için anlamsız hale geldi. Ancak finans sektörüyle bağlarımın kopması yine de çok zor. Birde 2014 senesinde Marmara Üni- versitesi’nde İşletme Yüksek Lisansına başladım. Aslında hiç planda olmayan ve tamamıyla tesadüflerle başlayan bir süreçti. Sonuçta benim için ilginç bir deneyim oldu, oldukça yüksek bir ortalamayla üçüncü yüksek lisansımı da tamamlamış oldum. Dedim ya genetik kodlarımda var herhalde akademik dünyadan kopamıyorum. Bir şekilde beni içine çekiyor. Ve gelelim ALDAĞ’da ki ikinci döne- mime. Aslında kendi kendime gereksiz payeler çıkartmayı pek sevmem ama ger- çekten ALDAĞ’a tam zamanlı geri dönmem konusunda büyük baskılara maruz kaldım. Babam ezelden beri ALDAĞ’a dönmemi istiyordu; ancak ALDAĞ’a dönme kararı almamda babamın yanı sıra çalışanların baskısı da etkili oldu. Hem mavi yaka per- soneli hem de beyaz yaka personeli, şir- kete dönmem için tarifi mümkün olmayan ısrarcı bir tavır gösterdiler. Kimisi benden randevu talep ederek, kimisi de şirkette katıldığım toplantılarda şirketin bana ihti- yacından bahsederek geri dönmem konu- sunda beni ikna etmeye çalıştılar. Nitekim bu firmaya bunca yıl emek vermiş bunca insanın taleplerine duyarsız kalmam söz konusu olamazdı ve böylelikle benim için ikinci ALDAĞ dönemi başlamış oldu. ALDAĞ A.Ş.’de kısa süre içindeKİ başarılarınızı nasıl bir yönetim anlayışıyla hayata geçirdiniz? Birincisi tatmin olmayarak. Siz bugüne kadarki süreçlerimizi başarılı olarak nite- lendiriyorsunuz ki teşekkür ederim; ancak daha yolun başındayız ve henüz hiçbir şey görmediniz. Ben, istekleri ve tanımları son derece net bir insanım, ortalama cümleler, imalı konuşmalar benim yönetim anlayı- şımda geçerli değil. Çalışma arkadaşlarım- dan olan taleplerimi son derece net bir şekilde ifade etmeyi severim ve karşılığında da net sonuçlar isterim. Yüksek performan- sın ödüllendirildiği, insiyatif alan ve farklılık yaratma gayretinde olan tüm çalışma arka- daşlarımın bu gayretlerinin karşılığını aldığı somut kriterleri benimserim. Ancak verimli bir ekip çalışması için ekip üyeleri arasında performans farklılıklarının aşırı düzeyde olmaması lazım. Bununla birlikte egosunu dizginleyemeyen ve başarısını paylaşmayı bilmeyen kişilerin bu şirkette yeri yok. Eğer ekip ruhunu zedeleyici hal ve davranışlar seziyorsam kişinin operasyonel başarısının benim gözümde en ufak bir değeri yoktur. Biz çalışanımızı hiçbir zaman bir mali- yet unsuru olarak görmedik, bir kaynak ola- rak gördük. Bakın eğer bugün akıllı telefonu icat etmediyseniz, dünya üzerindeki tüm sektörlerde üretilen ürünlerin birbirlerin- den çok da büyük farkları kalmadı, hem niteliksel olarak hem de fiyatsal anlamda. Burada A firmasını B firmasından ayıran en © TESİSAT

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=