Tesisat Dergisi 263.Sayı (Kasım 2017)
Tesisat / Kasım 2017 79 tesisat.com.tr “Eğer 24 saatimizin içine 25-26 saati sıkıştırmıyorsak, sabah günün doğuşunu bekleyip işyerine gitmek için sabırsızlanmıyorsak başarıya ulaşmamız mümkün değil.” için bir motivasyon faktörü olmadı, buna ihtiyacımız da yoktu zaten, burada aslolan bizzat çalışma olgusunun kendisini haya- tın ayrılmaz bir parçası haline getirmektir. Çalışıp, üretmediğiniz bir ortamda kendinizi nefes alamıyormuş gibi hissediyorsanız, sizi hedeflerinize ulaştıracak öz disiplini kazanmış, ana rotaya girmişsiniz demektir. Benim ALDAĞ’da çalışma arkadaşlarıma söylediğim şey; “eğer 24 saatimizin içine 25-26 saati sıkıştırmıyorsak, sabah günün doğuşunu bekleyip işyerine gitmek için sabırsızlanmıyorsak başarıya ulaşmamız mümkün değil.” Bakın beni m gece saat 02:00’da telefonla aradığım çalışma arka- daşlarım, telefonları henüz bir kere çal- dığında hemen o telefonu açarlar, çünkü eğer bitirilmesi gereken bir çalışma varsa bilirim ki o işten sorumlu arkadaşım da o saatte bilgisayarının başındadır. Ortak hedeflere ulaşmanın birinci kuralı tüm ekip üyelerinin aynı heyecan ve motivasyonla işe sarılmasıdır. Ben her zaman çalışma arka- daşlarımdan yüksek beklenti içinde oldum, keza onların da kendilerinden beklentilerini yüksek tutmalarını isterim; çünkü beklentisi düşük olan insan kendisine saygısı olmayan insandır. Her ne kadar akademisyen bir ailede büyümüş olsamda, oldukça gelenekçi bir yapımız vardı. Babam pozitifist bir temelde güçlü bir inanç sistemine sahiptir. Geçmişine, tarihine oldukça bağlı ve aynı zamanda çok sıkı sıkıya bağlı olduğu ahlaki normlara sahip bir insandır. Bununla bir- likte bu tür bir gelenekçi bir aile ortamında yetişirken hayatımın çok büyük bölümünde yabancı eğitim aldım. 1989 yılında Robert Kolej’e girdim. Ortaokul ve lise eğitimimi burada tamamladım. Aşağı yukarı eğitim hayatımın sekiz yılı burada geçti. Robert’de edindiğim en önemli deneyim Amerikan eğitim sistemi, bireyselciliği ön planda tutan ve insanın rasyonel bir varlık oldu- ğunu ve hayatta aldığı tüm kararları bu rasyonalite çerçevesinde vermesi gerektiği ve bu kararların iyi veya doğru bir sonucu olduğunu, her zaman bu kararlarla yüzleş- mek zorunda olduğunuzu öğretir. Robert Kolej, skolastik eğitim ile kolejyal eğitimi aynı anda müfredatında uygulayabilen bir kurumdu. Son derece geniş perspektifte kitap bilgisinin yanı sıra burada öğrenilen bilgileri mantıksal çerçevede test etme ve görerek kavrama ve anlama mantığına dayalı bir öğretim sistemini uyguluyordu. Bu bağlamda hayatım boyunca tüm karar alma süreçlerini somut ve gerçeğe dayalı veriler üzerinden yapmaya gayret ettim. Verilerin önemine ;ama aynı zamanda verileri aklın süzgecinden geçirerek bilgiye dönüştürebilmenin insanın sahip olabile- ceği en önemli yeti olduğuna inandım. Daha sonra yüksek öğrenimimi İngilte- re’nin Portsmouth Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi üzerine yaptım. Bence siyaset bilimi alanı, sosyal bilimler disiplini açısından seçilebilecek en iyi alandı. Siyaset bilimi- nin dışında iktisat gibi felsefe gibi sosyoloji gibi psikoloji gibi sosyal bilimlerin birçok farklı alanında bilgi sahibi olmanıza hem imkan sağlayan hem de zorunlu kılan bir bölüm. Öncelikle Türkiye’de yanlış algıla- nan ve doğru anlaşılması gereken bir konu var; Üniversite, sadece mesleki diploma elde etme ve sonrasında bir iş bulma aracı değildir, bunun çok daha ötesinde bir dünya görüşü kazanma ve hayata bakış açısı elde etme yeridir. Unutmamak gere- kir ki üniversite hayatımız sonrası kazana- cağımız tüm bilgi birikim ve tecrübe bu dönemde öğrendiklerimizin üzerine inşa edilecektir. Kısacası eğitim hayatı nasıl bir insan olacağımıza karar verdiğimiz yerdir. Tüm hayatımıza yön verecek değerlerimizi, yargılarımızı oluşturduğumuz bir düşünce mabedidir. Her ne kadar üniversite eği- timime İngiltere’de devam etmiş olmam Robert’den sonra Anglo-Sakson öğretile- rinin bir devamı gibi görünse de İngiliz ve Amerikan düşünce disiplinlerinin birbirin- den temelde bazı farklılıklara sahip oldu- ğunu gördüm. İngiliz toplumunda ve eğitim sisteminde protestan ahlakı ve protestan ahlakının tüm öğretileri en mikro düzeyde hissedilmekle beraber İngiliz yaşam tarzı ve kültüründe minimal düzeyde de olsa kıta Avrupası’nın bazı etkilerinden söz etmek mümkün. Yani söylemek istediğim yüksek öğrenimimi İngiltere’de yaparken aynı zamanda Avrupa eğitim sisteminin bir parçası olduğunuzu da hissediyorsu- nuz. Örneğin aynı Amerikan sisteminde olduğu gibi bireyselcilik yine ön planda ve bir insanı diğerinden ayıran yegane özelli- ğin çok çalışmak ve yetenek olduğu kanısı hakimken öte yandan insanlara hayata eşit başlama fırsatının verilmesi bir zaruret ola- rak görülüyor. Bu anlamda daha eşitlikçi bir yaklaşım söz konusu. Üniversite hayatım bittikten sonra aynı üniversitede finans yönetimi üzerine yük- sek lisans programını tamamladım. Staj- larımı genelde finans sektöründe faaliyet gösteren firmalarda yapmıştım. Sermaye piyasaları benim daima ilgi alanım oldu. Finans alanında iş yapmayı her zaman kendi yapıma daha uygun gördüm. Nitekim bugün halihazırda finans sektöründe faa- liyet gösteren şirketlerde yatırımlarım var. Peki bugün neden ALDAĞ’da olduğumu sorarsanız bunun birinci sebebi ailem. Az önce de söylediğim gibi babam geçmi- şine bağlı ve vefa duyguları son derece ön planda olan bir insan ve kendi babasından kalan böyle bir yapının yaşaması ve daha da önemlisi benimle beraber, benim yöne- timimde yaşaması onun için çok önemli. Baktığınızda benim ailemin bugün Türki- ye’nin ilk 500 sanayii kuruluşunda bulunan farklı firmalarda hissedarlıkları var ;ancak ALDAĞ tamamı bizim kontrolümüzde olan bir yapı ve bu yüzden babam için bu şirke- tin yoluna benimle birlikte devam etmesi çok önemli. Bu açıdan bakıldığında aslında şu anda ALDAĞ’da bir bakıma aileme olan gönül borcumu ödüyorum. Finans alanındaki yüksek lisansımı tamamladıktan sonra eğitim alanında İngil- tere maceramı tamamlamış oldum ve 2003 senesinde Türkiye’ye döndüm. Ailemden gelen bir özellik olacak ki akademik hayat- tan hemen kopmak istemedim ve İstan- bul Bilgi Üniversitesi’nde AB çalışmaları alanında yüksek lisans programına katıl- dım, bu benim 2. yüksek lisans derecemdi. Aslında bu yıllar benim aynı zamanda ALDAĞ A.Ş. de çalışmaya başladığım ve iklimlendirme sektörüyle tanıştığım yıllardı.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=