hacmi (kollektörü) içine yerleştirilmiş özel bir boru ile kazana girmektedir. Böylece Şekil 7'de görüldüğü gibi, kazana giren soğuk su ile kazandan çıkan sıcak su aynı yönlü paralel bir akışla, dilimleri birleştiren su hacminde birlikte ilerlemektedirler. Özel boru üzerinde bulunan deliklerden enjekte edilen soğuk su, sıcak su ile karışarak ısınmakta ve kazan dilimlerine ısınmış olarak girmektedir. Karışım bölgesi yanma gazları ile temas halinde deği ldir. Dolayısıyla bu bölge ile temasta olan gazların yoğuşması söz konusu değildir. Kazana giren ve sıcak sularla karışarak ısınan su, öncelikle gazların göreceli olarak daha soğuk olduğu ısıtma yüzeyleri ile temas eder. Bu göreceli olarak daha soğuk olan dış kabuk boyunca gravite ile kazan dilimlerinin altına kadar inen ve daha da ısınan su, ancak bundan sonra iç bölüme, yani ocakla temastaki yüzeylere geçerek, burada yukarı doğru yükselir. Böylece kazanda ısıl şoklar önlenmektedir. Kazanda üç bölgeden söz edilebilir. a) karışım bölgesi b) göreceli olarak soğuk olan dış gömlek c) en sıcak iç gömlek. Bu konstrüksiyon sayesinde dönüş suyu sıcaklıklarının 15 °C altında olması halinde bile zararl ı ölçüde kondensasyon oluşmamakta ve ısıl şok yaşanmamaktadır. Kazan suyu sıcaklığı ise 40 °C'ye kadar indirilebilmektedir. Daha küçük kapasiteli atmosferik tip kazanlarda Termostream prensibi bir parça daha farklı bir konstrüksiyonla gerçekleştirilmektedir. 4. ısırıcı YÜZEYLERİ BİLGİSAYAR TASARIMI Atmosferik brülörlü kazanlarda gazların hareketi doğal çekişle sağlanmaktadır. Bir üfleme yoktur. Öte yandan konveksiyon yüzeyleri girişinde 860 °c mertebelerinde olan gaz sıcaklıkları, çıkışta 160 °c değerlerine iner. Bu gaz hacminin% 39 oranında azalması demektir. Buna bağlı olarak gaz hızları düşer ve ısı geçişi kötüleşir. Gaz tarafındaki ısı geçişini artırmak için türbülans artırıcı elemanlar kullanmak mümkündür. Ancak bunlar aynı zamanda akışa karşı direnç oluştururlar. Bu problemin doğru çözümü gaz geçiş kesitlerinde, hacimsel büzülmeyi gözönüne almaktır. Geçiş kesitleri orantılı olarak azaltıldığında, gaz yolunun sonundaki ısı geçişini iyileştirmek mümkündür. Üfleme yapılmaksızın, dolayısı ile ses ve titreşim yaratmaksızın, atmosferik kazanlarda aynı mükemmellikte ısı geçiş yüzeylerinin oluşturulması bilgisayar destekli tasarımla gerçekleştirilmektedir. Sonuçta ortaya çıkan tasarımda, gaz geçiş kesiti boyunca fakl ı tipte ve geometride kanatlar ve giderek azalan geçiş kesitleri ana özellikler olmaktadır. Yanma hacminin hemen üzerinde akışa paralel geniş aralıklı uzun kanatlar kullanılırken, daha sonra kısa kanatlar gelmektedir. Böylece hem gaz geçişi rahatlatılırken, hem de ışınımın mümkün olduğu kadar iç bölgelere ulaşması temin edilmektedir. Daha sonra ise kanatlar yerini giderek sıklaşan pimlere bırakmaktadır. Bu tasarım sonucu bütün yüzeyler boyunca yüksek ısı geçişi korunmuş olmaktadır. 5. SONUÇ Modern düşük sıcaklık kazanları, standart kazanlara göre birçok avantajlar sağla nmaktadır: - Düşük baca sıcaklığı ve düşük su sıcaklığı dolayısı ile verim çok yüksektir (% 96'ya kadar) - Basit ve sade tesisat gerektirir. Hidrolik devre basittir. Gerekli kontroller basittir. Farklı hidrolik devreler ve kazan kombinasyonları bakımından büyük esneklik tanır. - ısıl şok tehlikesi olmaksızın , uzun ömürlü robust çalışma temin eder. - Kazan geri dönüş suyu sıcaklığı kontrolu için gerekli yatırım ve işletme maliyetlerinin olması dolayısı ile ekonomiktir. - Standart kazanlarda geçerli olan en düşük geri dönüş suyu sıcaklığı, en düşük su debisi ve brülör minimum çalışma seviyesi sınırlamaları olmadığından, tesisatın tasarımı daha rahat ve bağımsız yapılabilir. - Baca gazı sıcaklığı anma şartlarında 170°c, %60 kısmi yükte 130 °c değerindedir. Bu nedenle kısmi yüklerde kullanma veriminde düşme meydana gelmez. 6. KAYNAK Gerd 'Böhm, Auswahl und Einsatz von Heizkesseln und Warmwasserspechern, Kral Kramer Verlag, 1997. TESİSAT DERGİSİ SAY! 26 ~ MART-NİSAN'97 ' 272 .~
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=