3 BAŞKANIN GÖRÜŞÜ FIDIC, bazılarımız için sadece üye olduğumuz uluslararası bir federasyondur ve bize ne faydası olduğu pek de belli değildir. Bundan yaklaşık beş yıl önce, FIDIC toplantılarına katılmaya başlamasaydım, beliti bugün ben de böyle düşünüyor olabilirdim. Madrid'de düzenlenen 1992 yılı FIDIC Konferansı sırasında, Birliğimiz'in sekreter üyesi olarak, sekreterler toplantısına katıldım ve otuzdan fazla ülkenin sekreter üyeleriyle orada tam gün süren bir toplantı yapıldı. Konuşulan konular hem müşavirlik hizmetleri ile ilgili olarak karşılaşılan sorunlar, hem de üye birlikleri geliştirmek için düşünülen yeni yöntemlerdi. Toplantıda Professional Liability Insurance (Profesyonel Sorumluluk Sigortası) konusu detaylı olarak ele alındı ve ben bu sistem hakkında hemen hemen hiç bir bilgiye sahip değildim. Quality Assurance (Kalite Teminatı), Professional Engineer (Profesyonel Mühendis) gibi kavramlar da pek tanıdık değildi. Hele QBS diye bahsettikleri bir şey vardı ki, onu çözmem toplantı sırasında mümkün olmadı. Kimi ülkeler QBS taraftarıydı, kimileri de QBS'in yalnız başına geçerli olamayacağını savunuyorlardı. Bu ilk toplantıda, sadece Birliğimiz'le ilgili tanıtımı yaptım ve bir sonraki yıl düzenlenecek Münih toplantısına kadar, konuşulanlar hakkında bilgi toplayabileceğimi düşündüm. Aynı Kongre sırasında, Başkanımız Osman Özkan'ın bana önerisi ve şükranla andığım desteği ile FIDIC komitelerinden birinde fiilen çalışma isteğimi yazılı olarak merkeze bildirdim. Kısa süre içinde Client-Consultant Relationships Standing Committee'ye (İşveren-Müşavir İlişkileri Daimi Komitesi) kabul edildiğim haberi geldi ve ben kendimi sınırlarımı çok zorlayan bir çalışmanın içinde buldum. Bir türlü anlayamadığım QBS; Quality Based Selection (kalite esasına göre müşavir seçimi) FIDIC'in üzerinde durduğu en önemli konu idi. FIDIC'e göre müşavir seçimi, bedel teklifi ile yapılamazdı ve kalite tek belirleyici faktör olmalıydı. Ancak müşavir seçildikten sonra, kendisiyle masaya oturulmalı ve yapılacak işin tüm detayları kağıda dökülmeli, kişi-ay hesabı yapılarak bedel birlikte hesaplanmalıydı. Türkiye ile beraber birkaç ülke daha, müşavir seçimlerinde bedelin de bir miktar rol oynamasını, Dünya Bankası örneğinde olduğu gibi bu ağırlığın yüzde yirmi (en fazla) olması gerektiğini savunduk. Düşüncemiz, sadece kaliteye göre seçim yapıldığında, gelişmiş ülkelerin 200-1000 mühendis çalıştıran müşavirlik şirketlerinin, önemli deneyim ve referanslarıyla bütün işleri alacakları, bizlerin ise hiç olmazsa fiyat rekabetimizin sağlanması doğrultusunda idi. İşveren - Müşavir İlişkileri Komitesi ile birlikte 1992 - 1997 yılları arasında Client Consultant Model Agreement (İşveren Müşavir Örnek Sözleşmesi) adlı kitabın kullanma kılavuzunu, ayrıca Joint Venture Agreement (Ortak Girişim Sözleşmesi), Sub-Consultant Agreement (Taşaron Müşavirlik Sözleşmesi), Transfer of Technology (Teknoloji Transferi) adlı kitapları hazırladık ve yayımladık. FIDIC Code of Ethics (FIDIC Ahlak Kuralları) çalışmalarını bitirdik, birçok araştırma yaptık. Bunları şunun için anlattım; Türkiye müşavirlik hizmetlerine olan talep yönünden ve uygulanan yöntemler bakımından son derece geri kalmış durumdadır. Bağımsız müşavir mühendislik - mimarlık kuruluşları teknik olarak gelişmiş ülkelerle yarışabilecek seviyeye gelmiş oldukları halde, maalesef ülke içindeki mevcut uygulamalar, müşavirlik firmalarının gelişmelerini ve sayıca artmasını engellemektedir. FIDIC'ın temsilcisi olan Birliğimiz, Devlet'i ve ilgili işverenleri dünya uygulamaları konusunda bilgi edinmeye çağırmaktadır. FIDIC yayınlarına bir göz atmak bile, ufkumuzun genişlemesine yol açacaktır. Mevcut yasaların, yönetmeliklerin sadece bir kısım bölümlerini değiştirmek hiçbir işe yaramayacaktır. FIDIC kurallarına yakın olan, dünya mühendisleri ile çeşitli çalışmalara giren Birliğimiz, Türk müşavirliğinin ve inşaat sektörünün ancak büyük çapta yapılacak değişikliklerle gelişebileceğinin, aksi takdirde hiçbir ilerleme sağlanamayacağının bilincindedir. Saygılanmla, Fatma ÇÖLAŞAN Genel Başkan 251
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=