Tesisat Dergisi 201. Sayı (Eylül 2012)

GÜNCEL 124 Tesisat Dergisi Sayı 201 - Eylül 2012 Mekân, Çevre ve Hafızamız Herkes için şehir derken insanı, çevreyi, do- ğayı, ormandaki ve tabiattaki her türlü yaşa- mı, herkesin her türlü hakkını ve geleceğin de hakkını koruyarak orada yaşanılabilir, sürdü- rülebilir bir şehir tasarlamalıyız. Tabi tarihi ve kültürel mirasın korunması bizim için çok önemli. Bir şehre kimlik giydiren şey, oradaki tarihi binalardır. Özellikle İstanbul’un siluetiyle ilgili MMG olarak geçtiğimiz aylarda yapmış olduğumuz açıklamalar, tamamen bu tarihi ve kültürel mirasın korunması, şehir hafıza- sının, aynı zamanda birey hafızasının, toplum hafızasının ortak olarak korunması, mekânın içersinde insanı anlamlı kılmak içindi. Yoksa mekânın içersindeki insanı anlamlı kılmazsak, değerlerde ciddi bir erozyon, yabancılaşma ve ötekileşme eylemleri başlar. Mekân, tarih, insan, hafıza arasındaki ilişkileri şehirleri dö- nüştürürken tekrardan çok iyi bir biçimde ko- nuşmamız gerekiyor. Yaşayan Şehir Metalaştırmadan yaşamak; eğer Tarihi Yarımada’da bir değişiklik yapılacaksa kesin- likle Tarihi Yarımada’nın içindeki otellerin Tari- hi Yarımada dışına çıkarılması gerekmektedir. Şehrin, yaşayan bir şehir olması lazım. İnsan- lar buraya geldiği zaman yaşayan bir şehir görmek istiyorlar adeta; kurgulanmış bir şehir değil. İnsanıyla, esnafıyla, ilişkileriyle, selam alıp verişleriyle, giyimleriyle, keyifleriyle... Dolayısıyla İstanbul’un tarihi yarım adasını, alanını yürünebilir bir şehir konseptine de sok- mamız lazım. Tabi o insani ölçekteki şehirleri yaptığımız zaman yürünebilir şehirlere gidiyo- ruz. İnsanların şehirde yürüyebilmesi lazım, Avni Çebi MMG Genel Başkanı açık uçlu, insan yüzlü ve insan ölçekli anla- mında kullanıyorum. Düne Saygı, Bugüne Adalet, Geleceğe Miras “Herkes için şehir” kavramında zaman ekseni- ne çok dikkat etmemiz lazım. Düne saygı, bu- güne adalet ve geleceğe miras... Biz tabi dünü konuşurken hep şunun üzerinde konuşuyoruz; dün dediğimiz zaman tarihi miras, tarihe ait olanın, tarihin mirasının korunması olarak bakıyoruz. Fakat bence buna saygı ekseninde bakmamız lazım. Düne saygıyla baktığımız şeyleri korumamız lazım; ama yaşayanlar için, gelir adaleti, erişilebilirlik ve huzur adına bugüne de onu adaletle taşımamız gerekiyor. Bugün adalet olarak baktığımız şeye de, gele- ceğe ve gelecek nesillerin hakkını koruyarak, bir miras olarak bakmamız lazım. Burada her şeyin başında insan en önemli unsurdur. Zaten her şey insan için yapılıyor. Ekonomiye, yalnız başına ekonomik faaliyetle- rin yapıldığı bir alışveriş faaliyeti olarak değil, aynı zamanda bir gelir adaletinin sağlandığı, üretilen değerin adil bir şekilde paylaşıldığı, insanların hakça ve onurunu koruyarak yaşa- yabileceği bir ekonomik düzenin inşası olarak bakmamız lazım. Böyle bir ekonomik düzenin inşa edildiği sosyal çevrede tabi ki merha- mete, yardımlaşmaya, anlayışa ve komşuluk ilişkilerine dayalı; daha insani, daha sosyal, daha sürdürülebilir, daha anlayışlı ve daha onurlu bir yapı elde edilir. Dolayısıyla bunları yaparken yaşadığımız çevreye özellikle de mi- mari açıdan inşa ederken; topografyaya uygun, insani ölçeklerde ve kentsel yapılar inşa etme fırsatına sahip oluruz. yürürken etrafını fark edebilmesi, selam alıp verebilmesi lazım… Burada yoğunluğun azaltılmasının temel rolü var. Aynı zamanda şehirlerimizde insanların olabildiğince bisiklet kullanabilmesi lazım, aracı belirli yerlerde azaltmamız, toplu ulaşımı yaygınlaştırmamız lazım... Bütün bu çerçevede baktığımız zaman şehirlerin sürdürülebilirliğini sağlayabiliriz. Bütüncül Şehir Sürdürülebilir Kalkınma; kaynak kullanımında kuşaklar arası hakkaniyetin sağlanarak sosyal, ekonomik ve çevresel alanlarda dengeli geliş- meyi öngörmektedir. Sürdürülebilirlik kavramının mekân boyutunda, mekânsal eşitlik ve yaşam kalitesi öne çıkmaktadır. Kentleşme ve yerleşme alanında sürdürülebilirlik, akılcı kaynak yönetimi- ne dayalı mekânsal gelişmenin sağlanması ve yerleşmelerde yapılı ve doğal çevrenin nitelikli ve yaşanabilir olmasına yöneliktir. Doğal kaynakların kullanımında ekolojik den- genin gözetilmesi; tabi doğal kaynakların kullanılması bizim kullanma hakkımız olduğu kadar bizden sonraki nesillerin de hakkı. Yani bütün zaman ve mekanı biz ve bizden son- rakiler, biz ve ötekiler kapsamında doğru bir şekilde kurgulayabilirsek gerçekten insani ve sürdürülebilir bir kentsel tasarımı, yerleşim tasarımı yapabilmiş oluruz. Doğal ve tekno- lojik tehlike ve risklerden arındırılmış, sağlıklı, güvenli, nitelikli yaşam çevrelerinin oluştu- rulması, yaşayanların güvenli içme suyuna, yeterli altyapıya ve ulaşım imkanlarına ulaşa- bilmesinin sağlanması, kamu hizmetlerinden

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=