Tesisat Dergisi 201. Sayı (Eylül 2012)

SÖYLEŞİ 120 Tesisat Dergisi Sayı 201 - Eylül 2012 firmanın teklif vereceğini zannetmiyorum. Belki yarısı kadar firma çıkacak. Çünkü atıksu arıtma işi son yıllarda gelişen, özel uzmanlık ve bilgi gerektiren bir alan. Bu, normal inşaat işinden çok daha farklı. Bu tip tesislerin işletmesinin koşulları ağır; denetimi ve kapsamı çok geniş. Dolayısıyla ciddi uzmanlık gerektiren bir konu. Biz de halen bu ihale şartnamesi üzerinde yo- ğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu konuda bir de çıktılarının değerlen- dirilmesinden bahsettik. Örneğin arıtıl- mış olarak dışarı atılan suyun çevre su- lamasında veya çamurun gübre olarak kullanılması gibi.. Ama bu konuların birtakım idari sorunlarının olduğunu da belirttiniz. Verimlilik açısından bu konuda neler olabilir? Prosesimizi daha geliştirmek istiyoruz. Aslında sadece atıksuyumuzun, atıkçamurumuzun de- ğerlendirilmesi değil, burayı bir laboratuvar ha- line getirmek, İstanbul’daki üniversitelerin çevre mühendisliği bölümlerinin bir araştırma merkezi, laboratuarı, atölyesi gibi kullandırmak istiyoruz. Daha önce belirttiğim gibi birtakım üniversiteler burada eğitim çalışmaları yaptılar. Aynı şekilde Bahçeşehir Üniversitesi ile CO-OP anlaşma- sı yaptık. Onlarla gelecek seneden itibaren bu konuda çalışmalarımız olacak. Bunu daha da yaygınlaştırmak istiyoruz. Atıksuyun bahçe ve yol sulamalarında kullanılabilmesi için burada bir yatırım gerekiyor. Suyumuzun değerleri son dere- ce uygun olmasına rağmen, bunu bir membran teknolojisiyle bahçe, yol sulamada, inşaatlarda kullanılabilecek bir seviyeye getirilmesi gereki- yor. Bu da ciddi bir yatırım gerektiriyor. Bu konu planlarımız arasında var. İkinci bir yatırım konu- muz; buraya laboratuvar kurulması. Suyumuzu her ay iki laboratuarda test ettiriyoruz ancak biz bunu her an kendi tesisimizde test ettirmek için ayrı bir laboratuvar kurmak istiyoruz. Dolayısıyla gerek su konusu, gerek laboratuvar konusu önü- müzdeki dönemlerde yatırım konularımızın içinde yer alacak. Bu proje ülke ekonomisine katkı açı- sından son derece olumludur. Benzeri sitelerin de bu tesise bağlanması için teşvik edilmesi gerekti- ğini düşünüyorum. Bu gerçekleştiği taktirde tesis çok daha verimli çalışacak. O zaman bu tesisin birtakım yan çıktıları da Zekeriyaköy bölgesi için çok daha rahatlıkla kullanılabilecek. Buradaki sitelerin bahçe sulamaları, yol kenarlarındaki çi- çeklerin, yeşil alanların sulamaları için su sağla- ma imkânına sahibiz. Bizim amacımız tesisin bu bölgeye hizmet etmesi yönündedir. İstanbul için çevre adına örnek bir arıtma tesisi olmayı hedef- liyoruz. Bu tesis isteyen herkese açıktır. İsteyen kuruma her türlü bilgileri paylaşan, daha iyi hale getirmek için sürekli çalıştığımız bir tesistir. Gönderdiğiniz dokümanlarda, paket arıt- ma tesisi kurup çalıştıranlarla, merkezi arıtma tesisi kuranlar arasında bir kıyas- lama da vardı. Bu konuyu detaylandıra- bilir misiniz? Tesis, Sarıyer Kilyos yolu üzerinde Zekeriyaköy noktasında çok merkezi konumdadır. Tesis, 2004 yılından bu yana biri Çevre İl Müdürlüğü tarafın- dan diğeri İSKİ tarafından olmak üzere sadece iki kez denetlenmiştir. Etrafımızda küçüklü büyüklü yüzlerce site mevcut. Bir çoğu yolunu bile zor bu- lacağınız sitelerden oluşuyor. Sitelerin denetimsel anlamda fiziksel bir imkansızlığı var. Birincisi; gerek Çevre İl Müdürlüğü kadrolarının, gerekse İSKİ kadrolarının bu kadar çok sayıda siteyi de- netlemeye elverişli ve yeterli olmamasıdır. Bu durumda çevre açısından çok büyük bir risk söz konusudur. İkincisi; bu tip tesisler yapılıyor, iskan sırasında çalıştırılıyor, İSKİ onayları alınıyor sonra bu tesisler maalesef doğru düzgün işletilmiyor. Bunların birçoğu hiç arıtılmadan deşarj yapılıyor (denetim olmadığı için). O zaman da arıtma yap- manın bir anlamı kalmıyor. Bu tesislerin birçoğu açık havada ve metal kontrüksiyon olduğu için paslanmaya açık, dolayısıyla kötü hava koşulla- rında 3-5 yıl içinde bakımsızlıkla beraber hurda halini alıyor. Bu tesisler, site için daha büyük bir masraf ve çevre açısından da hiçbir faydası ol- mayan, sorun kaynağı durumuna geliyor. Bizim tezimiz; birbirine yakın bölgelerde çok sayıda site her biri ayrı arıtma yapana kadar bunlara hizmet edebilecek bu tip merkezi bir arıtmanın yapılması ve bunun profesyonel şirketler tarafından yönetil- mesi, bunun denetiminin de yine İSKİ veya Çevre İl Müdürlükleri tarafından kontrol edilmesi yönün- dedir. Böyle bir modelle çevre açısından büyük bir gelişme kaydedileceğini düşünüyoruz. Bunu yapacak olan belediye mi? Burada bir miktar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kapsamında işin altyapısının oluşturulması lazım. Ondan sonra uygulamanın belediyelerin eliyle yapılması, bu tip projelerin teşvik edil- mesi gerekiyor. Bakanlığa bu konuyla ilgili her hangi bir girişimde bulunuldu mu? Bildiğim kadarıyla şuanda yok. Bu konuyu IWES’te ve benzeri sempozyumlarda dile getir- memizin temel nedeni de Zekeriyaköy’de tesa- düfen gelinen bu çok güzel örneğin Türkiye’nin başka bölgelerinde de uygulanabilir örnek bir model olması. Çünkü bugün devletimiz özel- leştirmelerle çok önemli konuları bile özelleşti- rirken, bir atıksu arıtma işinin hala kamu eliyle yapılması yerine özel uzman firmalar tarafından gerçekleştirilmesi, ama bunun denetiminin ise devletin elinde olması gerekiyor. Buna uygun mekanizmaların, modellerin geliştirilmesi lazım. Hatta yap-işlet-devret şeklinde model buna çok uygundur. Böyle bir yeni yerleşim yerinde eğer bir atıksu arıtma işi yapılacaksa, bu, ilgili kamu tarafından ihaleye çıkarılır, en uygun koşulda, devlete de bir yatırım yükü gelmeden yapılıp, resmi kurumların denetiminde işletilebilir. Denetimsizlik burada püf noktayı oluş- turuyor. Yasalarla bir süre şeyleri geti- riyoruz ama sonuçta uygulamada gere- ken özen, takip ve kontrol olmadığı için bir fayda sağlamıyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? İSKİ bu standartları gerçekleştiriyor, ihalelerle işletme işini alt yüklenicilere veriyor. Tesislerini işlettiriyor, kendisi kontrol ediyor ama neticede bunların hepsi birer İSKİ tesisidir. Bu tesislerin belki gelecekte her biri ayrı ayrı özelleştirilebi- lecek bir potansiyeldir. Bunların hepsi özelleş- tirilerek, belediye adına çok ciddi bir gelir elde edilebilir ama daha öncede söylediğim gibi bu işin kontrol ve denetimi daima devletin elinde olması gerekir. Bana göre esas tehlike hem işletici, hem de denetim mekanizmasının aynı yerde olmasıdır. O zaman bu tesislerin ne ka- dar iyi, ne kadar doğru çalıştığı tam anlamıyla kontrol edilemez.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=