Tesisat Dergisi 199. Sayı (Temmuz 2012)

MAKALE 106 Tesisat Dergisi Sayı 199 - Temmuz 2012 şartlar birçok durum için daha sıkı hale geti- rilmiştir. Bazı durumlarda tek elemanlı şartlar enerji performansı şartlarında binanın ayrı ayrı kısımlarının verimli olmasını sağlamak için ek veya tamamlayıcı talepler özelliğini taşırlar (örneğin Danimarka’da). Diğerlerinde; birincisi tek olarak bina elemanlarının performansına, ikincisi ise bir bütün olarak binanın perfor- mansını esas alan, iki yaklaşımın da paralel olarak mevcut olduğu ülkelerde (örneğin; Nor- veç, İspanya, Polonya, İsviçre), alternatif bir metotlar olarak işlev görürler. Tipik olarak bu durumlarda, tek elemanlı yaklaşımlar büyük yenileme projelerinde tercih edilirken yeni in- şaatlarda performans esaslı yaklaşım benim- senmektedir. Enerji performansı şartlarının ayrıntılı bir de- ğerlendirmesi Tablo 1’ de verilmiştir. Burada birçok farklı yaklaşımın uygulandığı ve iki ül- kenin de aynı yaklaşımı benimsemediği her bir ülkenin farklı yaklaşımı benimsediği görülmek- tedir. Çeşitli hesaplama metotları kullanılmış ve tanımlarda büyük farklılıklar görülmüştür (örneğin: primer enerji ve nihai enerji, ısıtı- lan zemin alanı, karbon dönüşümü faktörleri, ayarlanan enerji ve toplam enerji ihtiyaçlarına ilişkin tanımlar vb. gibi). Yasal olarak perfor- mans hedefleriyle bağlayıcı nitelikte olan bina yönetmelikleri şartlarının belirlenmesinde normal olarak ya genellikle kWh/m² olarak ifa- de edilen bir mutlak değer (yani aşılmaması gereken bir değer) veya ayni tipte, büyüklükte ve konumda referans bir binanın yüzde olarak iyileştirilmesi esas alınır. Bazı ülkeler (ör: Bel- çika) performans şartını belirlenen bir “E de- ğerini” 0-100 arası veya A+ dan G’ye giden (İtalya ve Güney Kıbrıs’ta olduğu gibi) bir ska- lada karşılanması olarak ifade ederler. Tipik olarak bu şartlar ısıtma için yapılan tüketim seviyelerini kapsarken bazı durumlarda daha fazla son kullanım formları (elektrik, aydınlat- ma, soğutma gibi) da dâhil edilmiştir. Ayrıca bir bilgi notu olarak birçok ülkelerde şartların sadece bazı bina tiplerini genellikle sadece ko- nut sektörünü kapsaması da enteresandır. Metodoloji prosedürlerinin çoğu yazılım prog- ramları olarak uygulanmaktadır. Yazılım kalite güvencesi akreditasyonu ise, Binaların Enerji Performansı Direktifi ile ilgili 2010 Ortak Ha- reketler Raporu’nda (CA-EPBD, 2010) verilen bulgulara göre, sadece ülkelerin yarısında yerine getirilmektedir. Üye Ülkelerin yaklaşık %50’si zaten bu metodoloji değişikliklerini ya daha sıkı şartlarla, CEN standartlarıyla daha fazla uyum sağlayacak şekilde ilave teknolo- jiler içererek ve/veya daha önceki metodoloji prosedürlerindeki zayıf/eksik hususları düzel- terek ithal etmişlerdir. Isıtma, Havalandırma ve Soğutma Sistem- leri ile İlgili Şartlar Maksimum U değerleri, minimum/maksimum iç ortam sıcaklıkları, minimum havalandırma oranları için şartlar ve kazan ve/veya klima tesisi verimi ile ilgili farklı kural niteliğinde şartlar da mevcuttur. Birçok ülke bina içinde minimum havalandırma seviyelerinin sağlanabilmesi için gerekli olan şartları uygulamaya koymuştur. Bunlar genel olarak bina içindeki metabolik oranlara yani fi- ziksel faaliyetlere göre belirlenmiştir. Havalan- dırma ile ilgili şartlar esas olarak sağlık, konfor ve üretkenlik ile ilişkilidir, ancak bunlar enerji ihtiyaçları üzerine doğrudan etki yaparlar. Ül- kelerin bina yönetmeliklerinde yer alan hava- landırma ile ilgili farklı şartlara ilişkin örnekler Tablo 2’ de verilmiştir. Bunlar havalandırma sistemlerine teknik şartlar olarak (ör: ısı geri kazanımlı havalandırma sistemleri gibi) veya binanın belirlenen alanları için özel olarak be- lirlenmiş havalandırma oranları olarak uygu- lanabilir. Mekanik havalandırma sistemlerinin artan kullanımını dikkate alındığında, düşük enerjili binalarda fan gücü için gerekli şartlar giderek artan önemde bir konu olmaktadır. Bazı ülkeler (örneğin: Avusturya, Danimarka, Fransa, Estonya ve Polonya) bu nedenle, özgül fan gücü (genellikle W/Litre saniye veya kW/ m³s olarak ifade edilmektedir) kavramını ge- tirmişlerdir. Letonya ve Macaristan gibi bazı ülkelerde kantitatif (miktarsal) olmayan şart- lar da mevcuttur ve bu ise birkaç ülkede açık- lanma ihtiyacı gösteren bir konudur. Aşırı veya yetersiz havalandırmanın önemli ölçüde enerji israfına ve rahatsız koşullara yol açabildiğin- den birçok ülke binaların hava geçirmezliği/ sızmazlığının sınırlanması konularında gerekli olan şartları uygulamalarına getirmektedir. Bu şartların bazıları Tablo 3’ de sıralanmıştır. Ülkelerin çoğunda kazanların ve klima sistem- lerinin minimum performansları ile ilgili şartlar bulunmaktadır. Örnekler içindeminimumkazan verim seviyeleri verilebilir ve bazı durumlarda, örneğin Almanya’da, eski verimsiz kazanların kullanılması yasaklanmaktadır (bakınız Tablo 4 ). İlave olarak birçok bina yönetmelikleri bina içinde minimum seviyelerde gün ışığı sağlan- masını gerektirirken, güneş ışığıyla beraber güneş enerjisi kazançlarını belli bir seviyenin de üzerinde aşırı ısınmaya ve/veya klima kul- lanımına neden olmamasını gerektirir. Güneş enerjisi kazançlarının sınırlanmasıyla ilgili bina şartları basit yaklaşımlardan (örneğin güneş enerjisi kazancı yapacak şekilde güne- şe maruz kalan pencere alanlarının sınırlan- dırılması) güneş enerjisi koruması sağlamak için kabul edilecek etkin önlemleri gösterecek karmaşık modellemelere ve simülasyona ka- dar değişmektedir. Ortak Faaliyetler raporu metodolojide, klimaların çalışması talebindeki ani artışın azaltılması maksadıyla yaz ayların- daki aşırı ısınmanın etkilerinin tahmin edil- mesine çok daha fazla dikkat gösterilmesini önermektedir(CA-EPBD, 2010). Bugün birçok ülkenin kazanlar ve/veya klima sistemlerinin kontrolü için bir programı olma- sına rağmen her bir Üye Ülke tarafından ya- pılan kontrol sayısında toplanan veriler hala oldukça düşük seviyededir. Yetersiz veriler ise bu programların etkinliği hakkında uygun bir değerlendirmeyi formüle etmeyi zorlaş- tırmaktadır. İlave olarak, Finlandiya, Fransa, İrlanda, Hollanda, Slovenya, İsveç ve İngiltere BEPD’nin kazanların kontrol şartları ile ilgili 8. Maddesinin b seçeneğini (kullanıcılara öne- ride bulunma) tercih etmişlerdir. Bu ise tüm Üye Ülkelerin henüz bir denetleme programını yürürlüğe sokmadıklarını göstermektedir. Ye- niden düzenlenmiş BEPD’nin uygulanmasıyla (Madde 18, Direktif 2010/31/EU), enerji per- formansı sertifikaları ve denetleme raporları için bağımsız kontrol sistemleri oluşturulması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak etkin sistemle- rin tasarlanması bu programların başarısı için bir ön koşuldur, bu nedenle geçmiş deneyim-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=