Tesisat Dergisi 194. Sayı (Şubat 2012)

GÜNCEL 118 Tesisat Dergisi Sayı 194 - Şubat 2012 Su ve atık su projeleri için alınan destek, nakit sıkıntısı çeken ve daha çok iyileştirme yapmak için maliyetleri karşılamayacak durumda olan belediyelere büyük yararlar sağlıyor. Öte yan- dan, artan su kaybı köhne altyapının olumsuz bir sonucu olarak dikkat çekiyor. Türkiye’nin su şebekelerinde ortalama yüzde 50 oranında hesap dışı su bulunuyor. Bu oranın yüzde 37 gibi ciddi bir oranı ise İstanbul’un su şebekesinde görülüyor. Frost & Sullivan Türkiye uzmanları, su kaybı geçmişle kıyaslandığında azalmış olsa da, maliyet verimliliği ve kaynak verimini artırmak için eski ve sızdıran boruların acilen değiştirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Sorunlar Büyük Ama Bireyler Bilinçli Türkiye’nin yetersiz su ve atık su arıtımı sorunu ve altyapının iyi işletilmesiyle ilgili önemli problemleri bulunuyor. Eski ve verimsiz altyapı, arıtma düzeylerini kötüleştiriyor. AB çevre direktifleriyle uygunluk ve katılım öncesi fon alma ihtiyacı da, verimsiz arıtma tesislerini modernleştirme ve onarım çalışmaları yapmak için itici bir rol oynuyor. Tarım amaçlı planlı olmayan yeniden kullanım yıllardır uygulanıyor. Ancak arıtılmış kaliteli atık suyu tarım sulamasında değerlendirmek üzere yeniden kullanım yaygın olarak uygulanmıyor. Öte yandan, halkın su kirliliği ve çevre koruma bilinci giderek artıyor. Ayrıca su altyapısı ve halk sağlığı sorunları arasındaki doğrudan ilişki halk tarafından gayet iyi biliniyor. Tüm bu etmenler atık su ve genel anlamda su alt- yapısına verilmesi gereken önemi artırıyor. Su rezervlerinin kirlenmesini önlemek ve kamuya güvenli su tedariki sağlamak için su şirketleri ve ilgili endüstriyel çevrelerin omuzlarındaki yük giderek artıyor. Olumlu bir gelişme olarak kirliliği önlemek için uygun arıtma tesislerinin önemi konusunda kamuoyu bilincinin gittikçe yükseldiği gözleniyor. 2023’e Kadar 82 Milyar Euro Lazım Türkiye’de su rezervlerinin kalitesi hakkında güvenilir veriler ile su sektörüyle ilgili ekonomik analizler bulunmuyor. Bununla birlikte, su kali- tesi kriterleriyle su kalitesi takibinin de olmayışı AB direktiflerini hayata geçirme çabalarına göl- ge düşürüyor. Yeterli icra ilkesinin olmayışı ve birden fazla kurumun izleme süreçlerine dahil olmasından dolayı çevre yönetim işlevlerinde sorunlar ve çakışmalar gözleniyor. Bu durum programların etkili uygulanmasına engel oluyor ve entegre çözümlere sekte vuruyor. Dolayısıyla uzmanlığın ve güvenilir arka plan verilerinin olmayışı direktiflerin uygulanmasının önüne ge- çiyor, Türkiye’nin su ve atık su arıtma pazarının daha hızlı gelişmesini kısıtlıyor. 2007-2023 AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi’ne göre Türkiye’nin AB çevre müktesebatına uy- gunluk sağlaması için yaklaşık 82 milyar 210 milyon dolar yatırıma ihtiyaç olduğu tahmin ediliyor. Bu yatırımın yüzde 80’inin kamu sektö- rü tarafından gerçekleştirileceği, geriye kalanın ise özel sektör tarafından hayata geçirileceği öngörülüyor. Kirleten Bedelini Ödemeli Türkiye’de atık tahliyesine ilişkin vergi zorunlu- luğunun olmayışı önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu yüzden çevreci uygulamaları teşvik eden “kirleten öder” ilkesi hayata geçmiyor, kirlilik yaratan şirketlere para cezası uygulanamıyor. Su sektörünün büyümesini engelleyen faktörler arasında tarifelerin yetersizliği ve konunun tarafları arasındaki iletişimkopukluğu olarak öne çıkıyor. Bu faktörler su hizmetleriyle ilgili mali kararların ye- tersiz değerlendirilmesine yol açarak, farklı kentsel hizmetler için gerekenmaliyet istirdadının yetersiz değerlendirilmesine neden oluyor. Öte yandan, küçük ve orta ölçekli belediyelerde su altyapısının gelişimi, yeterli fon ve kurumsal yeterliliğin olma- yışı nedeniyle yavaşlamış bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin su ve atık su altyapısı, özellikle su şebekesi iyi bir durumda bulunmuyor. Ciddi Fonlara İhtiyaç Var Frost & Sullivan Türkiye uzmanları, Türkiye’nin güçlü ihracat eğilimi ve gelişmekte olan endüst- rileri göz önünde bulundurulduğunda, sanayi sektöründe su ve atık su arıtmaya olan talebin daha güçlü olması gerektiğinin altını çiziyorlar. Bu noktada kaliteli arıtma suyu, nüfus artışı, yetersiz altyapı ve AB’den fon alma anahtar başlıklar olarak öne çıkıyor. Yetersiz fona sahip olan ve mali kaynakları zayıf olan küçük ve orta büyüklükteki kentler yatırımcılara cazip gelmiyor. Uzmanlığın ve su kalitesi verilerinin olmayışı ise daha iyi su kaynakları yönetimini geliştirmeyi kısıtlayan bir başka önemli faktör olarak belirginleşiyor. Türkiye’nin su ve atık su pazarı büyüme aşama- sında bulunuyor. Gelişen su ve altyapı yönetim gerçeği nedeniyle Türkiye bu alanda geçiş dönemi ülkesi olarak değerlendiriliyor. Öte yan- dan, pazar geniş bir coğrafi bölgeyi kapsıyor ve yakın gelecekte bu alanın daha da genişlemesi bekleniyor. Bununla birlikte, pazar küçük ve orta ölçekli birçok yerel şirket arasında bölünmüş bulunuyor. Öte yandan, Türkiye’nin fon alabilme gücü ve teknik uzmanlık talebi nedeniyle ulus- lararası şirketler açısından gitgide daha cazip hale geliyor. Büyük inşaat şirketleri radarlarını kurulacak tesislere çevirmiş bulunuyor. Frost & Sullivan’ın Öngörüleri Net Frost & Sullivan uzmanları, su yönetimi peri- yotlarında artan su stresi ve kaygılarının, 2020 yılında sürdürülebilir su ve atık su arıtma çö- zümlerinin göz önüne alınmasına yol açacağını ileri sürüyorlar. Bu bağlamda, su endüstrisi değer zincirinin çok yakın bir zamanda, mühen- dislik tedariki ve inşaat şirketleri, su ve atık su arıtma sistemi montajcıları ve orijinal ekipman üreticileri arasında güçlü bir entegrasyona şahit olacağı belirtiliyor. Böylece kimyasal içermeyen su ve atık su arıtma çözümleri, atık su arıtma yoluyla biyogaz üretimi ve maddi kaynakların kurtarılması gibi yeniliklere yol açacağı vur- gulanıyor. Frost & Sullivan, artan nüfus ve kentleşmenin su endüstrisini doğrudan etkileyen bir mega eğilim olduğunun altını çiziyor. Milyarlarca dolar yatırım çekmesi beklenen bir başka mega eği- limin ise “altyapı geliştirme” olduğu, bunun su endüstrisinde yeniliklerin ve gelirlerin artmasına doğrudan zemin hazırlayacağı belirtiliyor. Bu noktada Frost & Sullivan, Türkiye için üç büyük tahminde bulunuyor. Birincisi, pazar su kaynakları yönetiminin iyileştirilmesi, sürdü- rülebilirlik ve akıllı altyapı yönünde geliştikçe entegre çözüm ve hizmetlerle enerji tasarruflu teknolojilerin sağlanması yaygınlaşacak. İkinci- si, atık su arıtma sektörü kentsel ve endüstriyel sektörlerde en yüksek büyüme potansiyelini gösterecek. Gelişmiş atık su arıtma teknolojileri, özellikle hassas su rezervleri taşıyan yerlerde daha yüksek düzeyde büyüyecek. Üçüncüsü, artan sanayileşme ve kentsel hizmetler, filt- rasyon ve dezenfeksiyon gibi gelişmiş teknolo- jilerin büyümesini artıracak. İyileştirilmiş imha yöntemlerinin geliştirilmesini yönlendiren çevre ve halk sağlığı güvenlik sorunlarını ele alma ihtiyacıyla beraber çamur arıtma teknolojileri de büyük önem kazanacak.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=