Tesisat Dergisi 179. Sayı (Kasım 2010)

TEKNİK BİLGİ Resim 4. Babilli Rahip-Doktor Ek olarak Hammurabi kanunlarında yasa, ticaret ve tıp çok iyi düzenlenmişti. Veterinerlik ayrı bir daldı ve cerrahi oldukça gelişmişti. (apse drenajı, yara tedavisi vb.) Yapılan tıbbi girişimlerin belirli ücretleri vardı ve "malpractice" göze-göz, dişediş olacak şekilde cezalandırılıyordu. Çin ve Japonya Çin felsefesine iyi ve kötü ruhlardan oluşan Yang (iyi-aydınlık) ve Yın (kötü-karanlık) hakimdir. Bu inanışta hastalıklar Yın sonucudur. Tedavi için hastalıklı bölgeye ya da hastalığın kaynaklandığı düşünülen yere ince iğneler batırılıyordu (akupuntur). Japon tıbbı ise genellikle Çin etkisinde kaldı, ancak Avrupalıların etkisiyle 18. Yüzyılda hızlı bir ilerleme kaydedildi. Çin tıbbında en önemli isimlerden biri olan Hua Tuo (M.Ö. 190-Çin), şarap ve hint keneviri karışımından elde ettiği sıvıyı anestezi amaçlı olara kullanan ilk kişidir. Yunan Devri: İlk Tıp Eğitim Programı Bu dönemde cerrahi özel bir uzmanlık dalı idi. Yunanlı cerrahlar Asklpieia olarak bilinen yarı resmi okullarda eğitim alıyorlardı. Bu eğitimler, yüzyıllar sonra kullanılacak olan modern tıp eğitim programlarının temelini oluşturmuşlardır. Yunan tıp tarihi ve bilgisi Hipokrat'a dayandırılır. Tüm kitapları kendisi yazmamış bile olsa, onun Resim 5. Hua Tu6 (M.Ö 190 Han-Çin) 78 Tesisat Dergisi Sayı 179 - Kasım 2010 adıyla yazılmış kırıklar, çıkıklar ve diğer cerrahi girişimler için kitaplar vardır. "Cerrahi üzerine" adlı kitapta yazar bir cerrahın özellikleri ve ne bilmesi gerektiği ile tedavi basamakları hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Hipokrat kitaplarında hastalıkların kaynağının insan vücudunu oluşturan dört temel sıvının (kan, balgam, sarı safra ve siyah safra) birbirine olan oranının bozulması olduğu düşünülmüştü. Aristo ise bilimin tüm dallarını olduğu gibi tıbbı da etkilemişti. Ona göre dolaşımın merkezi ve ayarlayıcısı kalp idi. Kan ise damarlardan (arter ve ven ayrımı henüz yok) geçerek vücudu besliyor idi. Bu dönemde arterlerde hava taşındığına inanılıyordu (çünkü ölümden sonra içleri boştu). İskenderiye okulunun kurulmasına kadar tıp konusunda başka ilerleme olmadı. Bu okulun en tanınan kişisi olan Praksagoras oldukça cesaretli bir doktordu. Bağırsak tıkanıklığında karnın açılmasını, tıkanan kısmın çıkartılmasını ve uçların dikişlerle birbirine dikilmesini öneriyordu (M.Ö. 300). Onun öğrencisi olan Herofilus zamanında İskenderiye tıp okulunda insan anatomisi konusunda büyük ilerleme sağlanmıştı. Kalp kapakları, beyin kısımları ve onikiparmak bağırsağı tanımlanmış, sinir-lerin gerçek işlevi anlaşılmış ve motor ile duyu sinirleri ayrılmıştı. Resim 6. 1 ' \\�\ \ '' t?l : �-;,, ,, , ,�\�1\ � � Resim 7. Resim 9. Aristo M.S. 130'da Bergama'da doğan Galen, geniş çaplı fizyolojik deneyler yapan ilk kişiydi. Daha önce inanıldığının aksine arterlerde hava yerine kan taşındığını deneylerle gösterdi. Ancak kan dolaşımını tam olarak anlayamadı. Ayrıca laringeal sinirlerin işlevini ve tam ve yarım omurilik kesilerinin sonuçlarını kaydetti. Onun zamanında cerrahi tıptan ayrıldı ve iki dalın gelişimi bundan sonra farklı yollarda oldu. Roma: Ameliyat Çadırının Doğuşu Modern ameliyathaneler Roma askeri çadırlarından esinlenmektedir ve sahip oldukları mo-dern hastane sistemi Napolyon dönemine kadar mükemmelliğini sürdürmüştür. Romalıların ilk sıhhıye sınıfı İmparator Agustus döneminde kurulmuştur. Askeri Tıp Okulunda eğitim alan tıbbi personel zorlu bir sınavı geçmeden sahaya çıkamıyorlardı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=