VİZYON "Klima santralinin üretilip, fabrikamızdan çıktıktan sonra monte edilmek üzere gittiği yerde, bir hizmet vermeye başlamadan önce geçen süreç içinde çok eziyet çektiğini, sahipsiz kaldığını, monte edilip işletmeye alındıktan sonra da tüm bu olumsuz koşulların acısını çektiğini gördük." sonuçlarını toplayıp bir değerlendirme yaptık, ki bunlar bizim için çok önemli bilgiler içeriyordu. Klima santralinin üretilip, fabrikamızdan çıktıktan sonra monte edilmek üzere gittiği yerde, bir hizmet vermeye başlamadan önce geçen süreç içinde çok eziyet çektiğini, sahipsiz kaldığını, monte edilip işletmeye alındıktan sonra da tüm bu olumsuz koşulların acısını çektiğini gördük. Ayrıca bu ürün monte edilmiş olarak nakliye edildiği için kapladığı geniş hacimler nedeniyle yüksek ücretlerle nakledilmektedir. Klima santralinin, şantiyeye indirilmesinden, kaidesine taşınıncaya kadar geçen süreç içinde yerinde bekledikçe neleryaşadığıtam olarak meçhuldür. Bu nedenlerden dolayı biz, klima santralinin bu süreç içinde çok iyi korunması gerektiğine inandık ve klima santralinin çok iyi şekilde ambalajlanması ve nakledilmesini sağlamak istedik. İşte Frame Drill bu düşünceden doğdu. Klima santrali, havaleli bir ürün olduğu için şantiyeye nakliyesi çok yüksek bedeller tutmaktadır. Cihaz bedelinin yüzdel0-30'u arasında nakliye bedeli olduğunu düşünürsek, nakliye konusunun ne kadar önemli bir maliyet olduğunu görebiliriz. Frame Drill metodolojisi sayesinde bu nakliye bedelleri yüzde 50-60 kadar azalabilmektedir. Bu nedenle yatırımcı ürünümüzün bedelini konuşurken nakliye bedelini de göz önüne almalıdır. Şirketlerdeki satın alma departmanı çalışanlarının, dikkat etmeleri gereken en önemli hususlardan biri nakliye mesafesi olmalıdır. Çünkü bu mesafe arttıkça, toplam maliyet de artmakta ve büyük tutarlara ulaşabilmektedir. Ayrıca nakliyenin az sayıda araç ile yapılması, çevreye araçlardan yayılan C01 emisyonlarının da azaltılması demektir. Tabi ki bu da çevreci yaklaşım açısından çok önemlidir. İşte bu noktada Frame Drill'in yeşil teknolojiyi de temsil ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'de ürettiğimiz klima santralinin yüzde 30'u yabancı ülkelere, genellikle de Türki Cumhuriyetlere ve Rusya'ya ihraç edilmekte, buralardaki Türk müteahhitlerin hizmetlerinde kullanılmaktadır. Bu nedenlede ihraç kayıtlı olarak satılmaktadır. Örneğin; Kazakistan'a sattığımız 165.000 avroluk klima santralini, 1 1 tır ile gönderecektik. Bizim Frame Drill metodolojisi sayesinde tüm santraller 6 tır ile gönderildi. Böylece 5 tırlık nakliye bedelinden tasarruf edilmiş oldu. Bu iş 2008 yılının Eylül - Ekim aylarında yapılmıştı ve her bir tır için 12.000 dolar bedel ödeniyordu. Demek ki bu projede toplam 60.000 doları kadar tasarruf edilmişti. Ayrıca klima santrali genellikle fabrikasında üretilip, şantiyeye götürüldükten sonra yüzde 30 oranında sökülüp, monte edileceği yere demonte olarak taşınmakta ve kaidesi üzerinde tekrar monte edilmektedir. Bu montaj işleminin pek çok olumsuzluğu da beraberinde getirdiği mutlaka göz önünde tutulmalıdır. 2000'Ii yıllara gelindiğinde ülkemizdeki klima santrallerinin yüzde 95'inin yerli üretim olduğunu belirtmiştik. Ancak bu dönemde yerli üretici profili de değişmiştir. Gerçekleştirilen üretimlerin önemli bir kısmı da dünya çapında global yabancı şirketlerin Türkiye'deki tesislerinde üretilmektedir. Yani bu global şirketler, lokal şirket haline gelmiştir. Bu şirketlerin ülkemizde üretim yapmalarının bir nedeni de işte bu nakliye dezavantajını ortadan kaldırmak düşüncesidir. Ancak biz, şu anda uygulamakta olduğumuz Frame Drill metodolojisi ile dünyanın tüm ülkelerine çok daha az nakliye bedeli ödeyerek klima santrallerimizi gönderebilme avantajını elde ettik ve lokal üretimimizi global hale getiren bir şirket olduk. Ayrıca HSK, Türkiye'de klima santrali performans test laboratuvarına sahip tek şirkettir. Burada ürünlerimizin "Şu anda uygulamakta olduğumuz Frame Drill metodolojisi ile dünyanın tüm ülkelerine çok daha az nakliye bedeli ödeyerek klima santrallerimizi gönderebilme avantajını elde ettik ve lokal üretimimizi global hale getiren bir şirket olduk." 70 Tesisat Dergisi Sayı 163 - Temmuz 2009 Muhittin Tekman ve Vural Eroğlu teknik değerlerini ölçüp, şahitli, uygulamalı test yapmakta, taahhüt ettiğimiz hava şartlarını müşterilerimize gösterebilmekteyiz. Kalitenin ilk adımı yapılan işin ölçülmesidir. Ürettiğimiz ürünün bilgisini de üretebilmekte ve müşteriye verebilmekteyiz. Bu aynı zamanda ürünün kalite bilgisini de vermek anlamına gelmektedir. Ürünü üretmeden önce bilgiyi üretmek, bu bilgiyi kullanabilecek kaliteli bir ortamda depolamak ve bunu kullanabilir hale getirmek için de gerekli iletişimi kurmak gerekir. Üretici olmak sadece niyetle olmaz, para da buna yetmez; bilginin de olması gerekir. İşte HSK bunların tamamını bir araya getirerek, uygulayan bir şirkettir. Eurovent Sertifikası'na Sahip Olan Her Ürün Aynı Kalitede Değildir Klima santrallerimizde Eurovent Sertifikası'na sahibiz. Ancak bu sertifikaya sahip olmak, ürünün çok kaliteli olduğu anlamına gelmez. Çünkü bu sertifika kendi içinde derecelere sahiptir. Dolayısıyla Eurovent Sertifikası'na sahip olan bir ürünün, bu derecelerden hangisine sahip olduğuna da bakılması gerekir. Klima santralinin gövdesi, komponentleri, mühendislik hizmetleri ve yazılımı çok önemlidir. Eurovent, klima santralinin gövdesi üzerindeki altı adet fiziki kritere bakmaktadır. Eurovent'in baktığı kriterler; "ısıl iletkenlik, ısıl köprüleme, mukavemet, filtre, by-pass kaçakları ile mühendislik ve yazılım"dır. Yani Eurovent, cihazın
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=