GÜNCEL Hızla gelişen sektör, Batı ile uyumda gerekli olan bazı standardizasyon ve sertifikasyon faaliyetlerini yetiştirememiş, yurtiçi satışlarda bunları göz ardı etmiştir. En önemlilerinden birisi olan CE ve UL çalışmaları konusunda elimizde gerçekçi bir envanter olmadığı kesindir. Bazı kaynakların sunduğu bilgi lerde ise çeşitli çelişkiler söz konusudur. Şöyle ki; CE uyumluluğunu kendi başına beyan etme hakkı olan ürünleri üreten, sunan kuruluşlar gerekli altyapı, AR-GE faaliyetlerini ve dokümantasyonların, tamamlayamadan satışın sıcak çekici liğinde bu "self declaration"ları imzalamışlardır. Bu konuda sektörü çok önemli tehditler beklemektedir. Standart dışı malzeme kullanımı, kalite standartları dışında basınçlı kap üretimi, çevre ve insan sağlığını göz ardı eden, güvenlik yönünden risk içeren sistemler kurulması büyük bir yanlışlıktır. Performans testlerine yönelik laboratuvarlara ihtiyaç vardır. Sivil toplum kuruluşlarının önderliğinde bu projelerin hızlı ve kararlı biçimde hayata geçmesi başarıyı artıracaktır. Bir diğer zorluk yaratacak konu ise, ülkemizin uluslararası platformlarda kabul ettiği ve uymayı taahhüt ettiği çevre mevzuatlarıdır. Bu protokollerin uygulanmasında tereddüt eden çok daha büyük ülkelere kıyasla gerekli altyapı hazırlığı yapılamadan kabullenilen kuralların, gerek iç ve gerekse dış pazar imkanlarını zorlayacağı kesindir. Örneğin ozon tabakasının korunmasına yönelik TC Çevre ve Orman Bakanlığı'nın da mevzuat hazırlıkları henüz netleşmiş olmayıp, Bakanlık, soğutucu akışkan alımı, satışı ve kullanımını yapan tarafları, bu gazlarla uyumlu komponentlerin distribütörlerini, cihaz üreticilerini bilinmezler içeren bir yolda ilerleme yapmaya zorlamaktadır. Enerji imkanları giderek daralmaktadır. Dünyada ve ülkemizde özellikle de doğalgaz çevrim santrallerindeki gelişim i le giderek doğalgaz ihtiyacı artmakta, doğalgaz kaynakları azal- "Doğalgaz çevrim santrallerindeki gelişim ile giderek doğalgaz ihtiyacı artmakta, doğalgaz kaynakları azalmakta, doğalgaz fiyatı ise artmaktadır. Daha verimli sistemler kurmak ve işletmekten başka çare yoktur. Bunu başarabilmek için ise doğru komponent seçimi, doğru sistem tasarımı ve doğru sistem yönetim altyapısı kullanmanın zorunluluğu vardır. Ancak sektördeki fiyat baskısı 20 yıl önceki dünyanın kullandığı teknolojileri kullanmaya zorlamaktadır." makta, doğalgaz fiyatı ise artmaktadır. Bu artışların, gelecekteki elektrik tüketiminde farklı yaklaşımlar gerektirdiği kesindir. Daha verimli sistemler kurmak ve işletmekten başka çare yoktur. Bunu başarabilmek için ise doğru komponent seçimi, doğru sistem tasarımı ve doğru sistem yönetim altyapısı, mikro işlemciler ve yazılımları kullanmanın zorunluluğu vardır. Ancak sektördeki fiyat baskısı bu anlamda doğru çözümler yaratmak yerine 20 yıl önceki dünyanın kullandığı teknolojileri kullanmaya zorlamaktadır. Bu durum sadece sektörümüzü değil sektörümüzün hitap ettiği diğer sektörlerin de gelişimini tehdit etmektedir. Daha pahalı depolanan bir gıda ürünü muhakkak ki daha pahalıya satılmak istenecektir. Tabii ki alıcı bulabilirse . . . Eğitim sistemindeki gelişim umut vericidir. Gerek sektöre ara istihdam yaratacak meslek liseleri, gerekse MYO ve fakültelerin sayıları giderek artmaktadır. Ayrıca ISEDA gibi kuruluşların da sektöre olan eğitim katkısını küçümsememek gerekir. Ancak soğutma sektörü uzmanlığında olabilecek bir yapı henüz kurulamamıştır. Bu sayede de sektörün bir bilimsel belleği yoktur. Bireysel çabalar ile ilerlemektedir. Bu konudaki standartların gerçekleşmesi için bilimsel uzmanlık gereklidir. Derhal Soğutma Enstitüleri'nin kurulmasına ihtiyaç vardır. Bölgemizde bulunan ve ülkemizin de sınırlarını aşmış olan çeşitli markalar, dünyadaki rakipleriyle yarışmaktadırlar. Bu yarışlar artık uluslararası kurallarla olduğundan, sektördeki yabancı ortaklıklar yakın gelecekte karşımıza çıkabilecektir. Bu duruma karşı tedbirli, ancak bilinçli birliktelikler ile sektöre ilave sermaye gelebilecektir. Bu durum farklı sektörler için de geçerlidir. Devlet yatırımları sektörümüzün önemli bir lokomotifi iken, bugün özel sektör yatırımları bunun yerini almıştır. Bazı iş kollarına yönelik hibe krediler, yatırım kredileri ve hatta proje destekleri özel sektörün bu konudaki atılımlarını tetiklemektedir. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, tüm sektörtemsilcilerinin potansiyel müşterilere yönelik bilinçlendirme ve talep yaratıcı özendirme faaliyetleri sektöre olumlu destekler yaratacaktır. En çok karşılaşılan talepler konusunda pazarın doygunluğu irdelenmeli, yatırımlar ihtiyaca uygun planlanmalı ve atıl kapasitelerin oluşumu bu sayede önlenmelidir. Uzakdoğu üretimi, sektörün gelişimini çoğu kez olumsuz etkileyen ürünlerin ülkeye girişi engellenmelidir. Aksi taktirde Türkiye yanlış seçilmiş, kalitesiz ürün çöplüğüne dönüşebilir; hatta dönüşmektedir. Sektörün panel, sempozyum ve kongre kapsamlı organizasyonları giderek artmaktadır. 2008 yılında ESSİAD tarafından organize edilmiş olan 1. Soğutma Sempozyumu'nda görülen yoğun ilgi de bunun iyi bir göstergesidir. Ancak bu tip organizasyonların sayıları ve çeşitliliği art ı rılarak sektörün bilinçlenmesi ve bilgi aktarımı hızlandırılmalıdır. Sektörün bir bilimsel belleği yoktur. Bireysel çabalar ile ilerlemektedir. Bu konudaki standartların gerçekleşmesi için bilimsel uzmanlık gereklidir. Derhal Soğutma Enstitüleri'nin kurulmasına ihtiyaç vardır. Son olarak, Clima 2010 için sektörün hazırlıklarını akademisyeni, mühendisi, meslek kurulları ve uygulayıcısı ile tamamlaması gerekir. Bu şansı iyi kullanacağımıza inanıyorum. 108 Tesisat Dergisi Sayı 158 - Şubat 2009
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=