Tesisat Dergisi 142. Sayı (Ekim 2007)

SEKTÖRELFORUM Bu uygulamayı rektör yapmış. Bu uygulama 100 kW'a çı karılaca k . Öğrencilerin hepsi bu uygulamayı yakından görebiliyor. Buna benzer örnekler yurt dı~ında da mevcut. insaniann örnek uygulamalan gören~k, kendilerini birşeyler yapma zorunluluğunda hissedeceklerini dü~ünüyorum . Seminerde sektörün önemli isimleri de sorular yönel1ti. >->- Ö m e r M a d ro ,..,.. Prof. Dr. Nilüfer Eğrican Küresel ısınma son derece önemli bir konu ve bu konuda neler yapabileceğimizi tartı~mamız gerekiyor. Bu konuda üniversite gençlerinin çok şey yapabileceğiM inanıyorum. ilk olarak bu öğmncilor üniversite kulüplerince yönlendirilebilir. ikinci olarak yenilenebilir en e~ i kaynakları konusu var. 1979 yılında gün~ enerjisi konusunda doktora almış bir kişi olarak yurda döndüm. O dönemde çok istesem de, bir ~eyler yapamadı m. O günleri ya~ayan bir insan olarak, gen<j· lerin elinden tutulmasından ve ortaya çıkarılmasından yanayım. Sektörümüz çok duyarlı . 2030'da güneş enerjisinin en fazla konu- ~ulan ve kullanı lan bir enerji türü olacağı raporlarda gösterilmektedir. Bunun arkasından rüzgar ve diğer alternatif enerji kaynakları gelecek. 'Kesinlikle kömür kullanılmasın' diyemeyiz, oma alternatif enerji kaynaklarına önem verilmesi gerekiyor. Karar vericilerin etrafın· da her zaman yanlış bilgitandiren insanlar olur Ben, Çevre ve Enerji Bakanlanmızın doğru bilgilendirilmeleri halinde, bizlerden yana 236 Testsat Oerg sı Sayı 142- Ek m 2007 olacaklarını ve bize çok yardımcı olacaklarını düşünüyorum. Her ikisi de mühendis ve üniversite ortamını yaşamı~ ki~iler. Özellikle do Voysd Eroğlu, inşaat Fakültesi'nde yıllarca hocalık yapmış bir kişi olarak, iSKi ve ardından DS i' deki görevlerinin ardından bakanlık görevine geldi. Enerji Bakanımız da bu konulara son derece ilgili ve yenilenebilir enerji kaynaklarını savunuyor. Gemk TÜBiTAK gibi ulusal kaynaklarda, gerekse uluslararası kaynaklarda çevre, enerji kaynaklan konulannda, para kaynağı kullanamadığımız kadar çok mevcut. Fakat bu konuda çolışoBurada anahtar kelime sorumluluktur. Kyoto Protokolü'nde elbette emisyon ticareti ile ilgili pek doğru olmayan maddeler mevcuttvr. Kyoto Protokolü uluslararası bağlayıcılığı olan uluslararası ilk ve tck anlaşma. ABD bu protokolün yürürlüğe girmemesi için olağanüstü gayretler sarf etmiştir. Tüm bunlara rağmen, son olarak Rusya'nın do imzasıyfa yürürlüğe girdi. Yanlış bilinenin aksine, Çin ve Hindistan do Kyoto Protokolü'nü imzalamışlardır ve taraftırlar. ABD imzaladığı halde vazgeçip onaylamamı~tır. Fakat Colifomia gibi eyaletlere baktığınızda, 15 Kyoto Protokolü edecek kadar önemli kararlarıneyalet cak arkadoşlanmızın doğru seçilip, medisierinden geçtiğini görüyoronlan yönlendirecek uzman ve sanayicilerin bulunması gerekiyor. Bu nedenle böyle birortamdon Türkiye fazla yorarlonomomaktadır. Son olarak yine üniversitelerden bir ömek vennek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Muğla Üniversitesi'nde bir toplontıdaydım. Muğla Üniversitesi'ndeki 25 kW lık fotovolfaik enerjiden olan bir uygulamayı yerinde görebilmek için biraz erken gittim. Üniversitenin içindeki bu uygulama son derece önemli bir uygulama. sunuz. Hatta bu kararlar uygulanıyor. 20. yüzyılda tüm dünya devletlerinin hedefi büyümeydi, fakat bu büyümenin bedeli konuşulmodı. Dünyanın 4. büyük iç denizi olan Aral Gölü'nü büyüme uğruna kuruttular. Bugün Çin'de sonuçları asla hesaplanamayacak toplu mühendislik projeleriyfe, insanlık tarihinin gördüğü en büyük projelerde güneydeki nehirler kuzeye çevrilecek. Büyümenin bedelini gelecekte yaşanılacak bir dünya bırakmayarak ödeyeceğimiz aşikardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=