Tesisat Dergisi 133. Sayı (Ocak 2007)

SEKTÖRELFORUM ► ► Mustafa Bilge Amerika'da akreditasyon kuruluşu programlarını oluştururken, sadece üniversite değil, sivil toplum örgütleri, sanayi kuruluşları , meslek odaları, hepsi birlikte ders programlarını belirliyorlar. Bildiğiniz gibi Türkiye'de dekanlar konseyi akademisyenlerden oluşuyor. lsıtma - soğutma sektörünün nasıl öğrenciler istediği gözler önüne serilecekse, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve sanayi kuruluşlarının da rağbet etmesi gerekir, diye düşünüyorum. Bu konuda konseyi nasıl oluşturacağımız ve eğitimi nasıl yapabileceğimiz konusunda tartışabilirsek çok memnun olacağım. ►► Prof. Dr. Hasan Heperkan ABET uzun bir süreçte oluşmuş bir yapı. Yıllar içinde gereksinimlere dayalı olarak öğretim kurumları içinde bir dengenin kurulması ihtiyacından doğan bir yapıdır. ABET'te de denetimi yapan, yani kurumları denetleyen programlara bakan kişiler yine akademisyenlerdir. Ancak bu öneriyi ben de destekliyorum. Sanayi kuruluşlarından da kişilerin buraya katılması gerekiyor. ►► Cafer Ünlü Karşımızda duran tabloda gördüğümüz kadarıyla, üniversite mezunlarının işsizlik oranı % 17 civarında. Bir sekreter ilanı vermeye kalktığınızda, tekstil tasarımcıları ya da 30 Tesisat Dergisi Sayı 133 - Ocak 2007 Soru-Yanıt su ürünleri mühendisleri sekreterlik ilanı için başvuruyorlar. Bu kişilerle konuştuğumuzda aldığımız cevap ise; "O kadar çok tekstil tasarımcısı, su ürünleri mühendisi var ki, bize ihtiyaç yok" oluyor. Üniversitelerde bu branşın kontenjanı ayarlanırken ihtiyaçlar dikkate alınarak mı, yoksa rasgele mi ayarlandığı belli değil. ►► Prof. Dr. Hasan Heperkan Türkiye'de yüksek öğrenime yönelik çok büyük bir talep var. Biz bu söylediğiniz gerekçeleri her fırsatta YÖK'e iletiyoruz. Kontenjanların azaltılması gerekiyor. Mezunların iş bulma sorunlarının yanı sıra, üniversitelerin yapıları da yeterli olmuyor. Hocalar yok, vakıf üniversitelerinin sayısı arttı. Buralarda 20-25 kişiyle ders yapılırken, devlet okullarında 75-80 kişiyle ders yapıyoruz. Bana göre bunun nedeni tamamen politik. Ara elemanlara, üniversite okumayan kişilere iş olanağı sağlanmadığı için, herkes yüksek okul okumayı düşünüyor. Avrupa'daki üniversiteler ise yüksek öğrenime öğrenci bulamıyor. Çünkü orada durum tam tersi. Oradaki çocuklar, "ben niye 4 yıl daha harcayayım, bir meslek edinip, bir an önce para kazanmaya başlarım" diyorlar. Kazandıkları para hakikaten mühendisin iş başı aldığı parayla neredeyse aynı oluyor. Bu nedenle de gelip bizden öğrenci istiyorlar. ► ► Meftun Gürdallar Benim de oğlum şu an üniversite ikinci sınıfta, makina mühendisliği okuyor. Bitirdiği lisede okul aile birliği ve koruma derneği başkanıydım. İlköğretim sonunda, liseye başlarken , bir anket yapılıyordu. Anket sonuçlarında; liseye başlarken, liseyi bitirip iyi bir yüksek okul kazanmayı amaçladıklarını ifade ederlerken, mezun olduktan sonra ise büyük çoğunluğu "bu memleket bitmiş, Amerika'ya kapağı atmak lazım" diye cevap veriyorlardı. Sizce üniversiteye giren öğrenciler çıkarken beklentilerini karşılamı ş olarak çıkıyorlar mı? Bunu sormamın nedeni; bildiğim kadarıyla Avrupa veya Amerika'da, l mühendise 4 teknik ara eleman düşüyor. Çünkü mühendisliğin tasarım

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=