yöntemiyle üreticiler tarafından üretilmiş, batmış gemi saçları kazanlarda kullanılmıştır. Bu tür üretimin disipline edilip önlenmesinde Bayındırl ı k Bokonlığı'nın, TSE'nin, Mokino Mühendisleri Odosı'nın, üniversitelerin önemli çalışmaları gözardı edilemez. 1960-1970 yıllarında, enerji üretiminde yakıt olarak kömürden mazot ve fuel oile, bunu takiben fueloilden tekrar kömüre ve daha sonra tekrar fuel oile geçiş dönemleri yaşanmıştır. Bu değişimde borulomo, pompaj ve izolasyon sistemlerinde büyük değişim ve gelişimler görülür. Pik döküm radyatörden, panel ve olimünyum ısıtıcılara geçiş, konvektör ve hogon ısıtıcılarının verim artış çabaları ve bu dönemin sonlarında şiber vanalar yerine DiN normlarına uygun vana ların kullanılması; tabii sirkülasyon pompalarının yerini cebri sirkülasyon pompalarının olması; merkezi ısıtmada sıcak su yerine buhar ve kaynar suyun öngörülmesi bu yıllara aittir. Açık imbisat depolarının yerine, kopalı imbisotlorın yer olmasına pompaların dönüş yerine gidişe konulmasına l 970 başlarında rastlanır. O güne kadar geçerli Tichelman, Reichell, Riecknagel, Fohretin Sönmez tesisat kitaplarının yerini, sonradan meslek odamız sıralı yayınları, Şadi Tomer'in ısıtma, havalandırma, klima kitapları olmaya boşlamış, sektörde büyük birçoğunlukASHRAE standart ve yayınlarını takip etmeye başlamıştır. Bugün Türkiye'de ASHRAE üye sayımız l 00-150 kişiye ulaşmıştır. Mokino mühendislerinin bir kısmının tesisat mühendisliğine dönüşmesi boşta Bayındırlık Bakanlığı olmak üzere komu kuruluşlarının ulusal mimari yarışmaları ile gerçekleşmiştir. 1965-1980 döneminde yarışmaya çıkan komu yapıları, hastaneler, üniversite yapıları , hükümet konakları, banko binaları, spor tesisleri bir çok mimarımızın başarılı tasarımlarına yol açtığı gibi, yapı teknolojisinde yardımcı disiplin dalı olarak tesisat mühendisliğinin bir uzmanlık dalı şeklinde kabul edilmesine neden sayılır. Buna paralel eğitim, tasarım, uygulama, tedarik, üretim ve işletme olanlarında tesisat mühendislerinin çalışması hizmet olanları gelişmiştir. 111965-1980 döneminde yarışmaya çıkan kamu yapıları, hastaneler1 üniversite yapıları, hükümet konakları, banka binaları, spor tesisleri bir çok mimarımızın başarılı tasarımlarına yol açtığı gibi yapı teknoloiisinde yardımcı disiplin dalı olarak tesisat mühendisliğinin bir uzmanlık dalı şeklinde kabul edilmesine neden sayılır." 1982 sonrası turizm yatırım ları otel tasarım ve uygulamasıyla tesisat sektörünün en hızlı geliştiği bir dönemdir. Binlerce otel, hava meydanları, terminal binaları, kongre sa lonları, konser salonları, otogarlar ve üniversite kampüs binaları, özel yapılar, alışveriş merkezleri bugün tesisat sektöründe l O bin adede yaklaşan mühendise çalışma olanağını sağlamış, bunların bir bölümü eğitim, tasarım, üretim, uygulama, işletme, kontrol ve müşavirlik olan larında sürekli çalışma imkanı bulmuştur. Kısa sürede yapı teknolojisine bu tür uzman mimar ve diğer mühendislik dallarının katılmasıyla tesisat sektörü inşaat dünyasının yüzde 20 payına sahip devasa bir sektör haline gelmiştir. Bu anlamda tesisat mühendisleri ağırlıklı mokino mühendisi olmak üzere ısıtma, havalandırma, klima, sıhhi tesisat, yangın, doğolgoz, enerji, otomasyon ve özel tesisat olanlarında uzmanlaşmaktadır. 1992 yılında Türk Tesisat Mühendisleri Derneği'nin kuruluşu, l 993'te ilk Ulusal Tesisat Kongresi'nin meslek odamız tarafından yapılması, ISKİD, DOSİDER, İZODER, TÜYAK ihtisas dernekleri gibi sivil toplum kuruluşlarının oluşumu Tesisat Sektörünü daha yaygın bir uygulama olanına dönüştürmüş; ortak pazara girişimimizle ülkemiz Avrupa Tesisat Sektörünü taGÖRÜNÜM nımış; ASHRAE, REHVA, FIDIC, NFPA, ASPE, ASSE gibi kuruluşlara üye olunmuş, uluslararası standartların enerji, çevre, otomasyon gibi etkinlikleri uygulamıştır. Bu anlamda ülkemiz çok yönlü, deneyimli mühendisleri ile batı teknolojisine adaptasyon dönemine girmiştir. Bu hızlı gelişim içinde büyük deneyim ve başarılarımıza karşın zaman zaman yürürlükteki mevzuatın eksikliği, norm ve standartlarım ızın noksanlığı, bilgi ve teknolojide geri kaldığımız sorunları gündeme getirmiş; yasa, yönetmelik ve uygulamalardaki çarpıklıklar sergilenmiştir. Bu anlamda ihale konunu, yangın yönetmeliği, enerji verim liliği , çevre etkinlikleri, yasa ve şortnomelerimiz çok yetersiz olup, gereksiz formaliteye boğulmuş, temel hedeflerden saptırılmıştır. XXI. asırda en büyük sektöre! sorunumuz, ekonomik koşullarda bilim teknoloji ve Ar-Ge'den uzak ka lışımız sayılır. Bu nedenle tüketici bilinçlenmemiş, teknik sorumluluk tesis edilmemiştir. Dolayısıyla eğitim yetersiz, meslek içi eğitim kadar deneyim ve başarılar do eksiktir. Bu bakımdan, öncelikle geçerli mevzuatın batı teknolojisine ve AB şortlarına uyumu gerekir. Bu koşullarda teknik sorumluluk tesis edilmeli, hizmet sektörü yatırımcı gözü ile layık olduğu değeri kazanmalıdır. Çağımızda hizmet sektörü eğitimde kazanılan mesleklerle sınırlı olmayan bir dönemi yaşamaktadır. Diploma, mesleğe yönelimde temel bilgileri sağlayan bir eğitim sayılmaktadır. İmza yetkisi olarak tanımlanan profesyonellik sorumluluk ile uzmanlığa yönelik bir uygulamadır. Dolayıs ıyla sektörde hizmetlerin yapabilirlik yetkileri ile donatılmış uzmanlar tarafından yapılması ve sigortalar tarafından garanti edilmesi ön plana çıkmaktadır. XX. asır sonunda hizmet sektöründe bir taşeronluk dönemi başlamıştır. Batının büyük sermaye gruplarının hakim olduğu bu yöntemde, üretim belirli kurallarla lokal ekiplere toşere edilerek yapılmakta; yatırımcılar, yüklenicilerden garanti ve yeterlilik aramaktadır. Yapı teknolojisi olanında yurt dışı güçlü kurumların ülkemizdeki uygulamaları bunu sergiler. Ülkemizdeki üreticiler, uygulayıcılar, tasarımcılar, Tesisat Dergisi Sayı 133 - Ocak 2007 19
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=