Tesisat Dergisi 133. Sayı (Ocak 2007)

SÖYLEŞİ En kurak yörelerden bir tanesi olan vardır. Belki birçok şirketin, otelin Arap Yarımadası'nı örnek olarak de kendi kuyuları vardır. gösterebiliriz. Onların stratejik yer altı suları programları var. Bu prog- 11Türkiye'nin en büyük sorunlaromlar çerçevesinde çeşitli çözüm- rından biri bu; kamu kurumları ler bulmuşlar. Birincisi, petrol zengi- arasında eşgüdüm olmaması . .,., ni ülke olduklarından denizden su arıtıyorlar. Ama oradaki ülkelerin bazıları akıllıca davranıp, "şimdi petrolümüz var denizden su arıtalım, yer altı sularına aman dokunmayalım" diyorlar. Bunun nedeni; yer altı sularının sadece içimi ya da depolanması bakımından faydası yok. Örneğin herhangi bir savaş ortaya çıktığında, ilk bombalanacak yerler barajlardır. Bunun örnekleri 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar barajları bombalandığında görülmüştür. Savaş esnasında ilk önce insanların yaşam kaynaklarını yok ediyorlar. Şu an çok güncel olan bir deprem meselesi var. Barajlara bir şey olmasa dahi, şehirdeki su dağıtım şebekelerine bir şey olduğunda, herkes yer altı sularına koşacak. Bu ve benzeri pek çok nedenle su kıtlığı çeken ülkeler, şu anda akıllıca bir şekilde deniz suyunu arıtıyorlar ve yer altı sularına dokunmuyorlar. İkincisi; zaman zaman gerçekleşen taşkınlarda, o taşkınları önleyip yerin derinliklerine suların sızması için alanlar yapıyorlar. Üçüncü olarak, kuyuları kontrol dahilinde açıyorlar. İki kuyuyu çok yakın mesafede açtığınız zaman birbirine zararı olur. Bunların bilimsel olarak ortalama 500 metre mesafede olmaları gerekir. Fakat mesela İstanbul'da 20 bin kuyu olduğu söyleniyor. İstanbul'da 20 bin kuyuyu düşündüğünüzde, kuyular arası 500 metreyi boş verin, 100 metre mesafe ancak 148 Tesisat Dergisi Sayı 133 - Ocak 2007 Türkiye'de su talanı da var. Bunun sorumlusunu aradığınızda ise belediyeler arasında bir otorite anlaşmazlığıyla karşılaşıyorsunuz. Türkiye'nin en büyük sorun ların ­ dan biri bu; kamu kurumları arasında eşgüdüm olmaması. Devlet Meteoroloji İşleri suyun kaynağı olan yağışlarla ilgilenir. DSİ bunları halkın kullanımına sunmak için veya hidroelektrik enerjisi üretmek için barajlar yapar. Elektrik İşleri Etüt İdaresi bunların kayıtlarını tutarak birtakım planlarını yapar. Bunlar üç büyük kuruluş. Tarım Bakanlığı'nın, Enerji Bakanlığı'nın, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın su ile uğraşan departmanları var. Her şehrin ayrı ayrı su ile uğraşan birimleri var. Türkiye'de 1 O-15 ayrı birim var, ama eşgüdüm yok. Eşgüdüm olmayınca ortak işletme olmuyor. Mesela Yuvacık Barajı'nda şunun olması lazımdı: Sadece İzmit bölgesi veya İstanbul değil, belki de Marmara Bölgesi'nin bir bütün olarak su potansiyelini ortaya çıkarıp, bölgedeki her yer göz önüne alınarak, 'acaba nerelerde su sıkıntısı ortaya çıkabilir' diye düşünülmeliydi. Türkiye'de bölgesel planlama diye bir şey kesinlikle yok. Her ilin su sorununu kendi çözmesi bekleniyor. Bahsedilen 'su savaşları' sadece dünya çapında değil, ülke içinde de yaşanabiliyor. Kasabalar arasında dahi su savaşı var. Maalesef bunun henüz çözebilmiş değiliz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=