~ o o N E in .. ~ "Enerji çok büyük bir gider kalemi. Bundan dolayı da Türkiye'deki mevcut kaynaklarımızı değerlendirecek teknolojileri üretip kullanmamız, hatta Danimarka gibi küçük bir ülkenin dahi yaptığı gibi enerji ile ilgili teknolojiyi tüm dünyaya satıyor olmamız gerekir." cağız; Almanlar veya diğer ülkeler şöyle yapıyor: Bir projeye sadece bir tek kuruluş girmiyor, mesela sadece TÜBİTAK-MAM veya İTÜ girmiyor. Girerken 2-3 tane daha o ülkeden partner alıyor. Dolayısıyla o projeden geriye dönüş bir kuruma 300-400 bin Avro olabilir ama ülkeye toplam olarak bir projeden 4-5 milyon Avro'luk bütçeleri olan projelerden; diyelim ki 1-2 milyon Avro geriye dönüş sağlayabiliyorlar. Entegre olmak gerekiyor. Bu önemli bir kelime. Siz burada belli bir yapılanmayı organize ediyorsunuz. Diyelim ki yakıt pili veya kojenerasyon hakkında ilgililer bir araya gelerek bundan sonra o ülke içindeki teknoloji platformunu Avrupa Birliği'nin teknoloji platformuna taşı yorlar. Biliyorsunuz Avrupa Birliği projeleri, ileri teknoloji projeleri veya bugün için hazır çözümlerle uğraşan teknolojiler değil. Ayrıca bu işle ilgili bir kuruluş yok. Mesela TÜBİTAK-MAM bu teknoloji platformunu oluşturmak üzere görevlendirilmiş bir kurum değil veya herhangi bir üniversite... Fakat bununla ilgili olarak, mesela Bakanl ı k düzeyinde veya Kojenerasyon Derneği tarafından böyle bir girişim başlatılabilir. Nasıl kojenerasyoncu46 lar, Türkiye Kojenerasyon Derneği oluşturulmadan önce birbirinden ayrı ama aynı işi yapar haldeydilerse... Bir araya gelip bir çatının altında olmak gerekir. Enerji Bakanlığı veya TÜBİTAK bu gibi projelere destek sağlıyorlar. TARAL diye bir yapı var: Türkiye Araştırma Alanı. Bununla ilgili mesela biz şu an itibariyle iki tane teknoloji projesine başladık. Bunların arasında sanayi kuruluşlarını da yanımıza aldığımız projeler var. Bunlardan bir tanesi mikrokojen projesi. Vaillant'ı n evlerimize getird iği bu teknolojiyi Türkiye'de yerli inisiyatif yapıyor. Demirdöküm, TÜBİTAK Kocaeli Üniversitesi ve İTÜ. Böyle bir organizasyonu biz Türkiye için de gerçekleştirdik. Bunun için TÜBİTAK'ın bütçesi var. Fakat bu bütçe bakanlık üzerinden yürütülüyor. Yani TÜBİTAK'a doğrudan bir sanayi kuruluşu veya araştırma merkezi teklifte bulunamıyor. Bunlar bir araya geliyorlar. Bakanlığın da şunu söylemesi lazım: "Böyle bir araştırmaya benim ülkemde ihtiyaç var ve bu araştırmanın sonuçlarını bakanlık olarak biz uygulamaya hazırız". Böyle olması durumunda, yani ilgili formların imzalanması ve müşteri kuruluşunun da bunu kabul etmesi durumunda TÜBİTAK'a verilen bir proje bu. Buna 1007 projesi deniliyor. "Artık çok katılımlı ve büyük bütçeli projeleri ülke içinde de yapma imkanımız var. Onun için de bahsettiğimiz gibi Ar-Ge ile kamu kuruluşlarının, özel sektörün enerji ile ilgili konularda 'yeni teknoloji geliştirmeye yönelik kaynağımız yok, bunu destekleyen kuruluş yok' diye yakınmasının zamanı geçti." emisyonların azaltılması için deyine İTÜ, TÜBİTAK-MAM, Çevre ve Orman Bakanlığ ı ile birlikte ayrıca bir proje başlattık .. Artık çok katılıml ı ve büyük bütçeli projeleri ülke içinde de yapma imkanımız var. Onun için de bahsettiğimiz gibi Ar-Ge ile kamu kuruluşlarının , özel sektörün enerji ile ilgili konularda 'yeni teknoloji geliştirmeye yönelik kaynağımız yok, bunu destekleyen kuruluş yok' diye yakınmasının zamanı geçti. Enerji çok büyük bir gider kalemi. Bundan dolayı da Türkiye'deki mevcut kaynaklarımızı değerlendirecek teknolojileri üretip kullanmamız, hatta Danimarka gibi küçük bir ülkenin dahi yaptığı gibi enerji ile ilgili teknolojiyi tüm dünyaya satıyor olmamız Aynen Avrupa Birliği projelerine ben- gerekir. zer bir yapı. Son iki yıldan bu yana Türkiye'de de kuruldu. Bizim şu an itibariyle çalışmalarımız içerisinde mikrokojen projesi, termik santral atık sularının değerlendirilmesine ilişkin bir proje ve ayrıca askeriyeyi ilgilendiren, kamu kuruluşları veya Milli Savunma Bakanl ı ğı gibi kurumlara yönelik projeler var. Ulaşım sektörü orada kullanılan yakıtlar ve o yakıt tüketiminden kaynaklanan Genel anlamda Türkiye'de 30 binin altında tam zamanlı araştırmacı var. Mesela Almanya bizimle aynı nüfusa sahip, onların tam zamanlı araştırmacısı 500 bin dolayında. Bütçeler de buna göre. Onun için gidecek çok yolumuz var. Türkiye'nin öncelikle araştırma sektörleri olması gerekir. Önümüzdeki 5-1 O yıll ık enerji ulusal programını ortaya ç ıkarab ilir, bu programda yer alacak aktörleri ta-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=