Tesisat Dergisi 131. Sayı (Kasım 2006)

► Yapı Teknolojlılnde Uzmanlı~ına Yönellk Eğitim Yapı Teknolojisi Mühendisliği; inşaat sektöründe; yatırımın başlangıcından işletmeye alınmasına kadar geçen süreçte hizmetine gerek duyulan bir uzmanlık dalıdır. Bu nedenle üniversiteyi bitirip diploma almış mimarlar, inşaat mühendisleri, mekanik tesisat mühendisleri, elektrik mühendisleri, alt yapı , çevre ve enerji mühendisleri gibi yardımcı disiplin dalları bu uzmanlığa yönelirler. öncelikle meslek içi eğitimi alırlar, ayrıca usta- çırak ilişkisi, deneyim ve uygulama başarısıyla bu düzeye ulaşabilirler. Ancak bu aşamada eksik ve yanlışları önlemek için geçerl i yapı standartlarını, yapı kodlarını, imar kurallarını, zorunlu sağl ık, hijyen, güvenlik şartlarını uygulamak amacıyla bağımsız, güvenilir kuruluşlardan multidisipline temel eğitim almaları gerekir. Bu zorunluluk teknik sorumluluk ve yapabilirlik sigortası nedeniyle; arz ve talep koşulla rında tüketici, yatırımcı, kullanıcı istek, veri ve güven arayışından kaynaklanır. Birleşik Amerika'da profesyonel mühendisler bu eğitim için iki yıl lisans üstü düzeyde mimarlık, makina, elektrik ve inşaat bölümlerinin multidisipline eğiti mini almakta, eğitimleri diploma ile sertifi kala nm a ktadır. Dolayısıyla yapı teknolojisi mühend isliği; inşaat sektörünün yatırım, tasarım, müşavirli k, kalite kontrol, şantiye uygulama, malzeme seçimi, test & kontrol, işletme ve bakım mühendislik ve mimarlık hizmetleri için geçerli kendi içinde ihtisas kollarına ayrılan bir uzmanlık olmaktadır. Mekanik tesisat mühendisleri, yapı teknolojisi mühendisliğin i n bir bölümünde enerji, çevre, hijyen, sağlık, deprem, yangın, otomasyon, özel tesisat (hastane teknolojisi, gıda, tekstil sanayi, havuz, fittness centre, bahçe sulama vb.) branşlarında mimarlık ve mühendislik ekibi içinde yer alırlar. Bu nedenle yapıda hizmet veren mekanik tesisat mühendislerinin mimari ve ona yardımcı tüm mühendislik disiplinlerinin temel ilkeleri hakkında bilgisi olması, ayrıca ülkenin geçerli imar Ülkemizde inşaat sektöründeki tiim hizmetler için değişmez zorunlu standartların yürürlüğe konması, imar yasalarının, yapı kodlarının düzenlenmesi, uluslararası standartlara uyumlu hale getirmesi zorunlu hale gelmiştir. mevzuatını, uygulama şartlarını, üretim koşullarını, toplu yaşam kuralları çerçevesinde örf, adet, kültür, ekonomi, hukuk yönleriyle bilmesi bu alanlarda sorumluluğu alarak hizmet verebilmesi gerekir. Ülkemiz tesisat mühendisleri için bu uygulamaya dönük yaklaşımda ciddi engeller ve sorunlar bulunma ktadır. Özellikle bağımsız kurumlar ve üniversiteler tarafından bu çerçevede temel eğitim verilmemekte, yaklaşık 52 makina bölümünde ve üniversitelerde multidisipline bir eğitim bulunmamaktadır. Dolayısıyla yapıyı tanımadan, sektöre! teknolojiyi bilmeden sadece ısı, hidrolik, aerodinamik dersleri almış meslektaşımızı n (ki çoğunluğun bu eğitimi de yetersiz sayılabilir) yapı teknolojisi hizmetlerine diploma yetkisi ile soyunması yetersiz mühendislik hizmetine neden olmakta, üretimde teknik sorumluluk alınmadan uzmanlıktan uzak hizmet vermektedirler. Diğer önemli bir husus, ülkemizde inşaat sektörü için yürürlükteki şartnameler yönetmelikler ve standartlar çok eski olup, 1970 Roma Anlaşmas ı ile AB'ye taahhüt ettiğimiz değişim ve adaptasyon geçen 35 yı l süre içinde yapılamamış, AB uyum yasalarına ek yönetmeliklerdeki ikilemler giderilmemiş, imar yasa ve yönetmelikleri yerel yönetimlerin uygulama karar ve takdirine bırakılmıştır. Dolayısıyla zorunlu standartlarla ilgili deprem, yangın, hijyen, sağlık, fiziksel engelli, çevre, enerji, iç hava kalitesi, sağlık, hijyen, güvenlik, deprem gibi zorunlu standartlarımız yok sayılabilir. Bu nedenle ülkemizde inşaat sektöründeki tüm hizmetler için değişmez zorunlu standartların yürürlüğe konması, imar yasalarının, yapı kodlarının düzenlenmesi, uluslararası standartlara uyumlu hale getirmesi zorunlu hale gelmiştir. Yukarıda özetlenen; bütünsel yaklaşım içinde sorunun çözümü mikro ve makro düzeyde bir planlama ile en az on yıllık bir süreç içinde yapılabilir. Ayrıca bunda devlet kurum larının önderliği, üniversite, anayasal kurumlar, meslek odaları, ihtisas dernekleri, sivil toplum kuruluşlarının katkı ve işbirliği gerekir ki, bu hizmetin yapılması günümüz şartları nda uzun bir zaman al acakt ı r. Bu anlamda temel sorunların öncelikli tek tek incelenmesi, indirgemeli yaklaşımlar ile sonuç ilişkilerinin bulunması, günümüz teknolojisine uyumlu ortamın hazırlanması gerekir. Dolayısıyla öncelikle halkın bilinçlenmesine, yatırımcı ve işverenlerin hizmeti bir bilene yaptırması, hizmette teknik sorumluluk aranmasına yönelik 'eğitim' gerekmektedir. İtiraf etmeliyiz ki; ülkemiz mimar ve mühendislerimizin yapı teknolojisi bilgileri yetersiz, yapı tekniği deneyimleri eksiktir. Bu doğrultuda TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın yaklaşık üç yıldır uyguladığı paralı MİEM, TTMD Türk Tesisat Mühendisleri Derneği'nin Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa, Kocaeli'nde yapılan aylık eğitim seminerleri yetersiz kalmıştır. Eğitime yönelik hizmetlerin üniversite organizasyonunda, Makina Mühendisleri Odası ve Türk Tesisat Mühendisleri Derneğinin katkıları ile eşgüdümlü yapılması yararlı olacaktır. Öncelikli üniversiteye bağlı bir birim kurulmalı, üniversite, dernek, vakıf, oda bu birimde temsil edilmeli, projenin temel ilkeleri belirlenmelidir. Alınacak kararlar doğrultusunda başlangıçta yapı teknolojisinin tanım ve temel ilkeleri başlığında herkese açık bir sempozyumda topluma tanıt ı lmalıdır. Sempozyumun değerlendirilmesi sonucu bulunacak, belirlenecek 19 <D o o N >, "' ti)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=