Tesisat Dergisi 129. Sayı (Eylül 2006)

Kazan~ ve Çevre Yağı Kıskacında Gemi Sökümü Dr. Sibel Kabakcı istanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalıırji Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü D enizde süzülen gemilere bakıp bu gemilerin de bir ömrü olduğunu düşündünüz mü? Maalesef, büyük bir ihtişamla denizlerde dolaşan bu çelik yığınları 25-30 sene içinde ticari ömürlerini doldururlar. Kullanım ömrünü dolduran gemiler önce satılır, sonra parçalanarak hurda demir haline getirilir ve çeşitli işlemler uygulanarak tekrar bir ürüne dönüştürülür. Pompa, motor, valf, jeneratör gibi tekrar kullanılması muhtemel olan ekipmanlar satılarak değerlendirilir. Parçalama ve yeniden prosese dahil etme işlemi endüstriyel ve ekonomik durumun bir fonksiyonu olarak dünya üzerinde farklı lokasyonlarda gerçekleştirilmektedir. Bu alanlarda: t Farklı proseslerde değerlendirmek için hurda çeliğe ihtiyaç vardır. t Hurda gemilerden çıkacak ikinci el ekipmanlara (pompa, valf, motor gibi) ihtiyaç vardır. t Hurda gemiyi sökmenin işçilik maliyeti düşüktür. Kaynakların kullanımı açısından bakıld ığında, gemi sökümü sürdürülebilir bir aktivite olarak nitelendirilebilir. Ne yazık ki bu şekilde katma değeri olan ve istihdam alanı sağlayan gemi sökümü, iş güvenliği, işçi sağlığı ve çevre - açısından iyi bir işlem değildir. Gemi söküm alanlarında bazı temel önlemlerin alınmaması çalışanların iş güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Örneğin, bu işçiler yaptıkları söküm işlemi gereği rahat nefes alamamaktadır ve sıcak ortamlarda bulunmaktadırlar. Büyük bir çoğunluğunun koruma ekipmanlarını kullanmayı reddetmesi ya da bu ekipmanların hiç sağlanmaması nedeniyle sonu ölümle veya sakatlıkla biten kazalara davetiye çıkarmaktadır. İşçilerin söküm sırasında PCB (poliklorlu bifeniller), PAH (poliaromatik hidrokarbonlar), ağır metaller ve asbest gibi kanserojen maddelere maruz kalması ciddi bir sağlık problemi yaratmaktadır. Asbestle kontamine olmuş hurda demirin geri kazanıldıktan sonra tekrar kullanılması ayrı bir sorundur. Bu durumun en vahim tarafı bu tür maddelerin etkilerinin uzun sürede kendini göstermesidir. Gemi söküm işlemlerinin deniz kıyılarında yapılması nedeniyle ortaya çıkan atıklar doğal yaşamı da etkilemektedir. Daha önceden saymış olduğumuz kanserojen maddelerin ve petrol, madeni yağ gibi kirleticilerin toprağa, suya ve havaya taşınması nedeniyle de çevre büyük bir tehlike altına girmektedir. Günümüzde hiçbir Avrupa ülkesinin yapmaya cesaret etmediği gemi sökümü en fazla Bangladeş'te (%67), Hindistan'da (%21), Çin'de (%8.5) ve Pakistan'da (%2) gerçekleştirilmektedir. Daha önceden bahsedilen riskler ve tehlikeler nedeniyle birçok Avrupa ülkesi hurda yığınlarını kendi bahçesinde işlememektedir. Bu konuda o kadar kararlıdırlar ki, gerek Basel sözleşmesinde gerekse hiç çıkarmadıkları gemi söküm yönetmelikleriyle bunu göstermektedirler. Bangladeş, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde günlük 2.40 dolara çalışan işçiler bulunsa da, taşıma masrafları ve zaman kaybı Avrupa ülkelerinin bakışlarını Türkiye'ye çevirmelerine neden olmuştur. Türkiye'de tek olma özelliğine sahip olan İzmir Aliağa Gemi Söküm Bölgesi, hammadde geri kazanımını hedef alan ve istihdam potansiyeli olan bir alandır. Fakat gerek çevre bilincinin yeterince verilmemiş olması, gerekse yıllar boyunca süren denetimsiz uygulamalar bu potansiyeli çevreyi kirleten ve risk oluşturan bir yapıya dönüştürmüştür. Üzülerek belirtmek gerekir ki, gemi söküm sektörünün daha önceden de kamuoyunun hoşuna gitmeyen ve diğer ülkelerin de dikkatlerini ülkemize çekmeye neden olan haberleri manşetlerde yer almıştır. Özellikle 28 Kasım 1992 tarihinde Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde meydana gelen patlamada 7 işçinin ölmesi ve 1 işçinin ağır yaralanması daha sonra da ilerleyen zaman-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=