"iii ·e, .. Q -.. 111 "iii ~ ~_,,....._..-__....---.:S::,-t::8-l<~O reı Tort:ı-FR--......._,..,_,,,,_ __ __ ~ verilmesi vb. teknolojiye dayalı fikir hizmetleridir. Bu hizmetlerden birini veya daha çoğunu verebilecek şekilde kendini yapılandıran kuruluşa da, teknik müşavirlik kuruluşu denilmektedir. Buraya kadar olması gerekeni tanımladık. Olması gerekeni kimlerin benimsediği ise dünyaya bakıldığı zaman çok açık görülmektedir. Teknik müşavirlik hizmetlerini, inşaat sektörlerinin ve ülkelerinin topyekün kalkınmasını sağlamak üzere doğru ve tam olarak kullananlar sadece gelişmiş ülkelerdir. Türkiye gibi "az gelişmiş" demeye dilimiz varmayıp, "gelişmekte olan ülke" dediğimiz ülkeler ise, teknik müşavirlik hizmetlerini bizde olduğu gibi yanlış algılayan ülkelerdir. Dünya Bankası raporlarında çok açık olarak vurgulanmaktadır; ileri ülkelerde teknik müşavirlik hizmetleri sonradan ve kendiliğinden gelişmemiştir; tam tersine, bu ülkeler öncelikle teknik müşavirlik hizmetlerinin gelişmişliğine bağlı olarak ilerlemişlerdir ve bunun tersinin gerçekleştiği hiç görülmemiştir. (Dünya Bankası'nın Amerika merkezdeki müşavirlik bölümü baş danışmanının, sektörün durumunu Mayıs 2005'te TOBB bünyesinde düzenlenen panelde hayretle görmesinden sonra, Türk teknik müşavirlik sektörü ile ilgili .olarak hazırladığı rapor, geçtiğimiz günlerde ilgili kamu kurumlarımıza resmen ulaştırılmıştır.) Ülkemizde çok uzun yıllardır adeta kemikleşmiş "en ucuz" merakı, belki de en fazla teknik müşavirlik alanında uygulama bulmakta, bu nedenle ülkemiz mühendisliği büyük bir hızla yok olmaya doğru koşmaktadır. Müşavirlik tanımında "fikir hizmeti" sözcükleri yer aldığı için, fikrin ücretsiz dağıtılması gerektiği gibi yaygın bir kanı az çok hepimizin içinde yer etmiştir. Halbuki teknik müşavirlik firmaları hizmetlerini doğru ve zamanında verebilmek için; mühendis, mimar, ressam, ekonomist, iş geliştirme uzmanı, diğer uzman, sekreter, şoför gibi elemanlar istihdam etmek; kira, elektrik, su, gaz, meslek kuruluşları aidatları vb. genel giderler ödemek; büro makinalarını ve bilgisayar programlarını sürekli yenilemek, güncel teknik yayınları takip etmek, ulusal-uluslararası teknik toplantılara katılmak; tanıtım, tazminat, ikram, işsizlik dönemleri vb. giderler için birikim sağlamak ve nihayet bütün bunların üzerine de kar etmek ve vergi vermek zorundadırlar. Türkiye'de ise bu giderler neredeyse yok sayılmakta, hiç umulmadık çevrelerde bile "Müşavir hiç zarar eder mi?" şeklindeki çok kullanılan soruyla karşılaşılabilmektedir. Türkiye'de teknik müşavirlik hizmetleri gereksiz, tasarım çıktıları ise onaylanması gereken kağıtlar olarak algılanmaktadır. Bunun için, inşa edilen tesisler olması gerektiği gibi yapılamamakta , verimli işletilememekte , "yap-boz-yeniden yap" işleri bir türlü bitmemekte, enerji kayıpları çığ gibi büyümekte, ülke kaynakları hızla tüketilmektedir. Durumu gören gençler mühendislik müşavirlik hizmetleri vermeye giderek daha az yönelmekte; meydan tek oda-tek masada yerleşik, yetersiz eğitim ve deneyime sahip niteliksiz kişilere kalmaktadır. Özellikle 2001 yılı mali krizinden sonra, söz konusu niteliksiz firmaların sayısında büyük artışlar olmuş, kaliteli teknik müşavirlik kuruluşlarının bir kısmı faaliyetlerine son vermişlerdir. Ticaret Odaları kayıtlarında bu düşüş gayet açık bir biçimde gözlenmektedir. Ayakta kalabilen teknik müşavirlik firmalarının birçoğunun da elemanlarının % 4080'ini kaybettikleri SSK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Son yaşanan devalüasyonun, teknik müşavirlik firmalarına ya38 pacağı negatif katkının çok yakında rakamsal olarak ayrıca görülebileceği tahmin edilmektedir. Sözler ortada kalmamalı, örnekler de verilmelidir. Mesela, çoğunlukla İncirlik'teki Nato Hava Üssü'nde yatırım yapan Amerikan Hava Kuvvetleri (USAF), yıllardır teknik müşavirlik hizmetlerini Türk firmalardan almaktadırlar ve istenen hizmet çok yüksek niteliktedir. Tasarım hizmetleri için USAF tarafından teknik müşavirlere ödenen bedeller yakın zamanlara kadar inşaat toplam maliyetinin (Bayındırlık Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan fiktif maliyet değil, gerçek maliyet!) % 6'sı ve buna ilave olarak baskı-yol vb. direkt giderler, yani toplam olarak yatırım bedelinin yaklaşık % 9'u civarında idi. Son yıllarda, özellikle Irak savaşı sonrasında USAF, tasarla-yap (design-build) şeklinde inşaat ihaleleri yapmakta, yani tasarım hizmetlerinin yaptırılmasını da yapım yüklenicilerine bırakmaktadır. Türk yapım yüklenicilerinin, Türk mühendislerine layık gördükleri tasarım bedelleri bu gelişmeyle birlikte % 9'dan % 1'e düşmüştür. Ayrıca, daha önce tasarım sürecinde istenen her önemli değişiklik için USAF tarafından ödenmekte olan ilave ücretler, şimdi yapım yüklenicilerimiz tarafından - tipik davranışımıza paralel olarak-ödenmek istenmemektedir. Sonuç olarak bu tesislerde artık kaliteli mühendislik hizmetleri verilememekte, Türk müteahhitlerinin USAF nezdindeki değerleri de hızla düşmekte, hatta bunların bir kısmının faaliyetleri ortaya çıkan olumsuz görünüm nedeniyle askıya alınmakta veya durdurulmaktadır. Yani teknik müşavirlik hizmetlerine değer verilmediği için hem inşaat sektörümüz, hem de ülkemiz zarar görmekte; bir taraftan da teknik müşavirlik firmaları hızla zayıflamakta ve yok olmaktadırlar. Bu örnekler Rusya'da ve Türk Cumhuriyetleri'nde de yaşanmış, bizim için çok önemli olan bu pazarlarda, coğrafi ve kültürel yakınlığımıza rağmen, Türk inşaat sektörünün payı artacağına azalmıştır. Tüm bu yanlış uygulamaların sonucu ise, ülkemizin ilerlemesinde lokomotif görevi yapması gereken müşavirlik sektörünün bir türlü gelişememesi, Türk ekonomisine beklenen katkıyı yapamamasıdır. inşaat sektörünün ve dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişimini, teknik müşavirlik hizmetlerinin önemini kavramış yatırımcıların artmasına bağlamak hiç abartılı olmayacaktır. Bu kavramaya paralel olarak teknik müşavirlik kuruluşları na yetki ile birlikte "gerçek sorumluluk" da verilmesi gerekmektedir. Bu sorumluluk, tüm gelişmiş ülkelerin uygulamalarına paralel olarak, "Profesyonel Sorumluluk Sigortası"nın müşavirlik hizmetlerine uygulanmaya başlamasıyla anlam bulacaktır. Milli sigorta mevzuatımız, bazı çevrelerce iddia edilenin aksine, bu sigortayı hayata geçirmek için gayet uygundur ve milli sigorta şirketlerimiz zaten birçok Türk müşavirlik şirketini bu kapsamda sigorta etmektedirler. örneğin ülkemiz yatırımlarından, yabancı finansmanla (Dünya Bankası, AB kredileri vb.) gerçekleştirilecek olanlarda bu sigorta zorunlu olarak istenmekte ve yapılmaktadır. Tüm ileri ülkelerin uygulamaları ortadadır ve sonuç olarak bizim yapmamız gereken Amerika'yı yeniden keşfetmek değil; söz konusu ülkelerin onlarca yıl denenmiş ve iyi sonuçları alınmış uygulamalarını örnek alarak inşaat sektörünün "kitabını" baştan yazmak ve Yapı Denetim Şirketleri gibi, "projeye esas bina maliyeti hesabı" gibi, "en düşük bedel en uygun seçimdir" gibi geçersiz ve engelleyici uygulamalara bir an önce son vermektir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=