Tesisat Dergisi 126. Sayı (Haziran 2006)

<O o o N C: ~ ·;:; .. ::ı:: 'iii ·e CI> C •• •• •• GORUNUM ► Enerji "Türkiye'nin Ulusal Enerji Politikası var mıdır?" sorusuna hiç bir yetkili olumlu bir cevap veremez. Buna karşın son günlerde ekonomi ile birlikte her toplantının temel sorunları içinde enerji yer almaktadır. Nitekim TTMD'nin 7. Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu'nda konular enerji ağırlıklı ele alınmış, 25-26 Mayıs 2006 tarihinde lstanbul'da yapılan ICCI 12. Uluslararası Kojenerasyon, Kombine Çevrim ve Çevre Konferansı toplantılarında enerji sorunları tartışılmıştır. T.C. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere tüm bakanlıkların, kamu kurumlarının, anayasal kuruluşların, meslek odalarının, üniversitelerin önemle ele aldığı, özel sektörün özenle ilgilendiği enerji sorunlarında ülke çapında temel hedeflerin belirlendiği söylenemez. Bu nedenle enerji verimliliği yasasının T.C. Büyük Millet Meclisi gündeminde olduğu bu günlerde ülkemizin enerji politikasının sağ1 ıklı belirlenmesi gerekir. OECD verilerine göre ülkemizin elektrik kayıp kaçak oranı yüzde 23 düzeyinde olup, buna karşın OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 7 mertebelerindedir. Dolayısıyla enerjinin verimli kullanılmas ı ve kaçağın engellenmesiyle enerji kaybımız yüzde 20 azalabilir. Böylece 2025 yılına kadar birincil kaynaklarla ihtiyacımız olan enerji karşılanabilir. Nitekim Enerji Kurulu Başkanlığı Türkiye'nin şu anda elektriğin tümünün sudan elde edebileceği görüşündedir. Bir yönüyle doğru görülen bu sava karşın, ülkemizin enerji tüketimi yılda yüzde 6 ila 8 artmakta, yirmi yıl içinde enerji üretimi 80 bin MW düzeyine ulaşmaktadır. Bu amaç18 Celal OKUTAN la, ülkemizin enerji üretim ve tüketiminde gerekli önlemleri alabilmesi için 180 milyar dolarlık bir yatırım zorunlu görülmekte, bu doğrultuda enerji üretiminin nükleer enerji ile takviyesi gündeme gelmektedir. Başlangıçta 45 MW enerjinin nükleer enerji ile karşılanması öngörülen ülkemizde, ilk etapta 5 MW'lik yatırım gerektiren santralin bugün siparişe verilmesi halinde ilk santralin 2015 yılına yetişebileceği dikkate alındığında, kolayca anlaşılacağı üzere enerjide alarm zilleri ülkemiz için çalmaya başlamış bulunmaktadır. Bu anlamda ülkemizin nükleer santralleri tartışması yerine, akılcı bir yaklaşımla uzmanların önerileri doğrultusunda nükleer santralleri başlatması yararlı görülmektedir. Enerji yatırımlarında; devletin güvencesi ve öncülüğü gerekir. Çünkü enerjinin üretim maliyeti çok yüksektir. Bu nedenle enerji yatırımlarında özel sektör çekingen davranır. Dolayısıyla OECD verilerine göre ülkemizin elektrik kayıp kaçak oranı yüzde 23 düzeyinde olup, buna karşın OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 7 mertebelerindedir. Dolayısıyla enerjinin verimli kullanılması ve kaçağın engellenmesiyle L..a enerji kaybımız yüzde 20 azalabilir. devletin enerjide teşviki ve enerji politikalarında güvence vermesi zorunludur. Ancak ülkemizde enerji ile ilgili sorunlar bürokrasiye boğulmuş, özel sektör ve yatırımcılar da doğru ve sağlıklı yöntemleri ortaya koyamamıştır. Bu anlamda yatırımların finansmanı yönünden devletin titiz ve hassas davranması, ülke çıkarlarına uygun yatırım politikalarını belirlemesi faydalıdır. Yenilebilir enerji; kojenerasyon, rüzgar, güneş enerjisi, atıklar, enerjide geri kazanım ve verimlilik artımı ile yaklaşımlarımızda da başarılı sayılmayız. Kaldı ki, enerji savurganlığ ı bölgesinde çırpınan bir ülkeden enerji tasarrufuna yönelik başarı beklenmemelidir. Öte yandan gerçek bir enerji envanterimiz yok sayılır. Doğal kaynaklarımızda su dışında kömürdeki verim düşüklüğü, petrol ve gazdaki dışa bağımlılık dikkate alındığında , jeotermal, rüzgar, güneş enerjisinden yararlanmak bizler için çok uzun süre alacak ve büyük bir uğraşı gerektirecek, uluslararası düzeye ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Enerjinin son dönüşümü olan ısıl enerjide sorunlarımız benzerlik arz eder. Enerji ihtiyacımızın % 30'unu ısınma amaçlı kullandığımız dikkate alınırsa, yapılarda ısıl enerji kayıplarının batı ülkelerine nazaran 3-4 kat olması, bizlere ısıl enerjisindeki savurganlığımızı göstermektedir. Kaldı ki; ısı enerjisi üretiminde üretici verimleri çok düşüktür. ısıtma sistemlerinde büyük kayıplarımız mevcuttur. Yüksek katlı apartman bloklarında halen kombi kullanılması, sektörün enerji konusunda bilinçlenmediğini göstermektedir. Ayrıca proje tasarımından başlayarak,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=