Tesisat Dergisi 126. Sayı (Haziran 2006)

<O o l;l C E ·;:; .. :ı:: . <O N ~ i ·;;; ·e, ., Q -.. cıı ·;;; ~ 1.2. Lejyoner Hastalığı'nın Belirtileri Lejyoner Hastalığı'nın birincil belirtileri; yüksek ateş, titreme, baş ağrısı ve kas ağrısıdır. Ardından kuru bir öksürük gelişir ve çoğu hasta nefes alma zorluğu yaşar. Bazı hastalarda ishal ya da kusma ve sayıklamaya neden olur. Lejyoner Hastalığ ı her zaman şiddetli olmayabilir; halk salgınlarında hafif durumlar belki de farkında olmadan artmaktadır. Yaygın ama daha az önemli enfeksiyonlar, Legionella pneumophile sebebiyle ortaya çıkar ve "Pontiac Fever" olarak bilinir. Bu hastalığın belirtileri şiddetli grip ile benzerdir: Baş ağrısı, yorgunluk, ateş, eklem ağrısı, kas ağrısı ve bir miktar mide bulantısı, kusma, öksürük. Kuluçka dönemi bir ya da iki gün olup, hastalık 5 ile 1Ogünde gerçekleşmektedir. Hiçbir ölüm "Pontiac Fever" hastalığına bağlanmamıştır. Çünkü bu hastalık genellikle teşhis edilmez ve oluşumu ile ilgili istatistiksel bilgi seyrektir. 1.3. Mikrobiyoloji Lejyonella, en az 37 farklı türü tespit edilmiş olan bir tür bakteriye verilen addır. Lejyonella pneumophila, 14 tür grubu tespit edilmiş ve salg ın la rda en yaygın rastlanan tiptir. 1,4 ve 6 grupları insan sağlığını en çok etkileyen gruplardır. Bu tür, çubuk şeklinde olup (Resim 1), doğal su kaynaklarında yaygın olarak bulunur. Nehirlerde, göllerde ve derelerde; çamur ve toprakta; soğutma kulesinden gelen su ve atık suda ve diğer el yapımı su sistemlerinde görülmektedir. Pek çok içme suyu kaynağında, kuyu suyu dahil olmak üzere, özel ve kamunun kullanımına sunulmuş sistemlerin bir kısmında bu bakteriler tespit edilmiştir. Bir soğutma kulesi sistemi, Lejyonella 162 Resim 1. Soğutma sistemlerinde görülen Lejyoııella bakteri liirii. bakterisinin üremesi için son derece uygun bir ortamdır. Soğutma kulesi sirkülasyon sisteminde spreylenen suda, önce havaya sonra da nefese kolaylıkla karışabilecek bir formda bulunur. Duşlar, yıkama standları, lavabolar, hava yıkayıcılar Lejyonella pneumophila bakterisinin geçişi ve gelişmesi için uygun ortam sağlamaktadır. Yukarıda belirtilen risk ve nedenlerle soğutma kulelerinde mikrobiyolojik kontrol yapılmalı, canlı sağlığının negatif yönde etkilenmesi önlenmelidir. Pratikte "yosunlaşma" olarak ifade edilen bu mikrobiyolojik kirlenme probleminin önlenmesi için bilinen en yaygın ama yetersiz yöntem klorla dezenfeksiyondur. Klorun soğutma suyunda etkili dozaj miktarı 50mg/l olup, bu değer oldukça yüksektir. Yüksek klor konsantrasyonu korozyona sebep olacağından, lejyonella bakterisinin kontrolü için uygun bir dezenfektan olmadığı ortaya çıkmaktadır. Lejyonella bakterisi ve diğer alg türlerinin kontrolü için bu probleme özel kimyasallar üretilmektedir. Gerçekleştirdiğim iz uygulamalarda, "biosid" olarak adlandırılan bu kimyasalların son derece etkili olduğu görülmüştür. Biosid, kış ve yaz aylarında belirli zamanlarda belirli oranlarda dozlanarak sistemde istenen konsantrasyonda bu-. lunması sağlanır. Yaz aylarında konsantrasyon artırılır. Kaliteli kimyasallar ile soğutma kulelerinin yosun oluşumuna karşı korunması hiç de zor değildir. Belirli periyodlarla su analizi ile kontrol edilmeli ve bu analizler raporlanmalıdır. Yaz aylarında hava sıcaklığının etkisi ile mikrobiyolojik gelişim kolaylaşmaktadır. Bu nedenle haftalık klor şokları ile ikinci bir tedbir alınmalıdır. Kış aylarında şok klorlamaya gerek duyulmadığı tespit edilmiştir. Geçici şok klorlamanın tesisatta herhangi bir probleme yol açmadığı görülmüştür. Her ihtimale karşı kule havuzu, yılda birkaç defa boşaltılarak temizlenmeli, dışarıdan uçarak gelen tortu vb. maddeler uzaklaştırılmalıdır. İleriki bölümlerde anlatılacak otomasyon sisteminde bu tortular büyük problem teşkil etmektedir. 2. Su Şartlandırma ve Kimyasal Kontrol Gerekliliği 2.1. Kışır (Kireç Oluşumu) Nedir? Suda esas itibariyle sertliğe sebep olan kalsiyum (Ca+2) ve magnezyum (Mg+2) iyonlarının çökelmesi ile oluşan kireç tabakasına kışır denir. Demir, mangan, çinko, kurşun gibi iki değerlikli metal iyonları da suya sertlik verirler. Ancak bunlar suda önemli miktarlarda bulunmazlar. Sertlik geçici ve kalıcı olarak iki şekilde bulunur. Geçici sertlik suyun ısıtılması suretiyle giderilebilir. Kalıcı sertlik ise, yukarıda bahsedildiği üzere kalsiyum ve magnezyum iyonlarının karbonat grupları ile bileşik oluşturarak çökelmesi ile gözle görülebilir bir etki bırakır. Yüksek konsantrasyonda kalsiyum ve magnezyum içeren, yani sert sular ısıtma tekniği bakımından uygun değildir. Sıcak su tesisatı , buhar kazanları ve soğutma kuleleri gibi tertibata ait boruların kısa zamanda kireçtaşı bağlanmasıyla kesitlerin daralmasına sebep olurlar. Resim 2'de soğutma kulesi perdelerinde kolaylıkla izleResim 2. Difiizörlerde kışır oluşumu sonucunda, kesit daralması ve kimyasal temizleme örneği.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=