Tesisat Dergisi 115. Sayı (Temmuz 2005)

il) g N N ::ı E E ~ ' il) .. .. .. ~ ti) ·;;; ·e ., 0 -.. .. ·;;; ~ sektörün branşlarında çalışanlar ayrıntılardan habersizdir. Aynı dalda, aynı branşta birileri oturup hizmet kuralları hazırlar, bir işveren ele geçirir, buna istinaden sizin yüklenmediğiniz her hizmeti talep eder, işinizi feshe kadar götürebilir. İşveren denetiminde proje yaparsınız. Uygulayıcı gelir, 'bu olmamış' der; yatırımcıyı ikna eder, projeyi çıkarlarına dönük uygulamaya yönelir. Malzeme ve cihaz seçimlerinde ise doğru seçim yerine pazarlama ve satış önemlidir. İşi ucuzlatmak için her türlü oyun oynanır. işletmeci ise alıştığı yöntemlerden hiç taviz vermez. Yatırımcıdan başlayıp, tasarım, uygulama, malzeme tedarik ve işletmeye alma aşamalarını eleştirir ve gücü yettiğinde projeyi değiştirir. Bir yapının elde edilme sürecinde hizmet ve üretim ekibinin zincir halkalarının müteselsil sorumluluğu ne olmalıdır. Bu sorun ülkemizde çözülmemiştir. Çoklarının da işine gelmez. Çünkü alışılmış usul ve yöntemlerle sorunsuz para kazanmcık daha cazip ve kolaydır. Su sayacı bağlantı yerinin onayı nedeniyle Sular İdaresi'ne, doğal gazın ön verilerini belirtmek için Gaz İdaresi'ne, sığınak havalandırması amaçlı Savunma Müdürlüğü temsilcilerine, yangın güvenliği yönünden İtfaiye Teşkilatı'na, ısı yalıtım projesi için İmar Müdürlükleri'ne ayrı ayrı proje yapılan bir ülkede yaşıyoruz. Çevre etkinlikleri, enerji yönetim kuralları da eklenecek standart tesisat projeleri (ısıtma, havaland ırma, klima, sıhhi tesisat) dışında bu projeleri kim yapacak, nasıl yapacak, hangi bilgi ve deneyimle özel tesisatlar yapabilecek, hangi sürede ve hangi hizmet bedeliyle yapılabilir, şeklindeki soruları kimse gündeme getirmemekte; aksine kurumlar, _meslek odaları, birlikler kazanç amaçlı bu hizmetleri, önüne gelenin diploma yetkisiyle yapmasını teşvik etmektedir. Bilgisayar destekli tasarımı, e-mail ortamında veya CD ve disketlerle sunduğunuz projeleri, yetkili veya yetkisiz işveren temsilcisi değiştirmek amacıyla davulu müellife taşıtıp, tokmağı elinde tutmak ister. Yeni ihale kanunu gereği, projede yıllara yayılan bilgi ve deneyimlerinizle hazırladığınız teknik şartnameleriniz, uygulamada e-mail ile AutoCad ortamında değiştirmek istenmekte veya hoşlarına gittiği için kopya 22 edilerek kullanmak maksadıyla talep edilmektedir. Halbuki dünyada her teknik şartnamenin dayandığı ve refere ettiği norm, standart ve yapı kodları mevcuttur. Bu şartnameler üretim, yapım ve imalat koşullarını belirler. Ülkemizde ise TS standartları ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Mekanik Tesisat Genel Şartnamesi bu düzeyde hazırlanmayıp, eskimiş ve yetersiz kalmış olduğundan sorunlar yaşanmakta, özellikle AB koşullarında EN standartlarına uygun normların hazırlanmasında büyük zorluklar çekilmektedir. Yaşamımızda örf ve usullerimiz; kontrol, denetim ve teftişe dayalıdır. Kamusal deneyimin yararlarına hepimiz inanmaktayız. Ancak işi yapanın, bilmediği bir üretimin hiç bilmeyenler tarafından kontrol edilmesi durumunda ülke çapında karşılaşılan kaosu görmek ve tüketiciyi korumaya yönelik çözümler bulmak toplum yararına hizmet vermek gerekmektedir. ► Hizmet Üretiminde 'Zaman' Faktörü Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi proje aşamasındayken, rektörlükteki bir toplantıda Rektör Yardımcısı olan çok saygın bir hocanın, binadaki asansörün tamiri hakkındaki sorusuna, ilgili teknisyenin 'en kısa zamanda' cevabına sinirlenmesini ve 'en kısa zaman ne demek, uzay uydularının hazırlık ve atılış süreci 100 yıl gibi çok kısa zamanda gerçekleşti' şeklindeki sözünü hiç unutamam. Birine yol sorarsınız, 'çok kısa yüz metre ilerde' der, aradığınız noktaya bir kilometre sonra erişirsiniz. Diğeri bir işi 'yarın getiririm' der, bütün gün beklersiniz, getiremez. Ayrıca belirli saatte söz veren kişilerin de sizi saatlerce beklettiğini görürsünüz. Zamanın değeri birçok kişi tarafından bilinmez. "İş alınırken kazanılır" şeklinde bir atasözümüz vardır. Bu yaklaşım, paraya, ucuzluğa, aldatmaya yöneliktir. Çokları, üretimdeki iş programı ve zamanın önemini dikkate almaz ve hizmeti planlamaz. Ayrıca bu konuda titiz olanların da planlanmasını başkaları bozabilir. Özellikle inşaat sektörü sözleşmesinde, süresi belirli işlerin, imalat ve proje sürecinden daha uzun bir zaman içinde onay, inceleme ve ödeme kararları verildiği, iş yapanlar tarafından çok iyi bilinmekte ve bu çarpıklık, kalite düşüklüğünün yanı sıra maliyetlerin artışına da neden olmaktadır. Zamanı iyi kullanan insanlar aceleci ve titizdirler. Zaman fakiri sayılırlar. Acele yapılabilecek işleri, "şeytanı karıştırmadan" yaparlar. Yaşamlarında düzgün zamanlamaya ulaşamazlar. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın 'Zaman fakiriyim'; Üzeyir Garih'in ise 'Yapılacak o kadar şey var ki' serzenişi, zamanı değerlendirenler tarafından çok iyi anlaşılır. Anayasa Mahkemeleri'nin karar açıklaması sonrası gerekçeleri uzun sürede hazırlayıp ilan etmesindeki usul ve yöntemler ne kadar doğru olursa olsun anlaşılamaz. Benzer şekilde bürokraside harcanan sürelerin doğru ve yanlışları tartışılmalıdır. Ancak, karar ve uygulamalarda zamanın değerlendirilmesi gerekir. Yapı teknolojisinde yatırımcılar, başlangıçta yatırım kararlarında enine boyuna uzun süre düşünür ve araştırırlar. Fırsatı yakalayıp, yaptırıma geçildiğinde sabırsız olurlar. Üretimde ve hizmette zamanı kısıtlarlar. Danışmanlığa, müşavirliğe ve tasarım hizmetlerine önem vermezler. Onlar için işi bitirmek önemlidir. Kalite, nitelik ve performans geri planda kalır. Bu anlamda yapı denetim kanunu, deprem yasası veya yangın yönetmeliği öncesi on binlerce proje sihirbaz eller tarafından yapılıp, imara onaylatı lm ıştır. Ülkemizin uzun yıllar bürokratik engellerden arınma çabasına rağmen henüz ondan kurtulmuş sayılmayız. Turgut Özal döneminin devlet bakanlarından Vehbi Dinçerler ile Müşavirler Birliği Yönetim Kurulu olarak görüşmelerimizde gündeme gelen ayrıntıl ar halen aklım ızdadır. Otoyollardaki gişelerde beklemeler, pasaport ve gümrük işlemleri, vergi tahsil sıraları gibi insan gücü ve zaman kaybına neden olan sorunlar halen çözülemediği gibi, daha büyük kayıplara neden olan bürokrasiye sahip bir ülkeyiz. Dolayısıyl a 80'1i y ıllardan bu yana, yürürlükteki mevzuatı değiştirememiş ve Batı standartlarına uyamamış bir atalet içinde yaşamaktayız. Emeğin, iş gücünün, paranın olası kayıplarında zamanlamanın önemini bilmek, buna dayalı iş programlarını bilinçli yapıp uygulamak gerekir. (t.J

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=