Tesisat Dergisi 115. Sayı (Temmuz 2005)

~ ., C> ~ N ::ı E E ~ ., .... .... ~ u, ·.; ·e ., C .; 1/1 ·.; ~ •• •• •• GORUNUM ► UIA 2005 İstanbul XXII. Dünya Mimarlık Kongresi 3 Temmuz 2005 tarihinde İstanbul Buluşması ile başlayan, 128 ülkeden yaklaşık 1,5 milyon mimarı temsil eden ve 10 bin mimarın katıldığı 22. Dünya Mimarlık Kongresi, 7 Temmuz 2005 tarihinde sona ermiş bulunuyor. Ana teması kentler, mimarların pazar yeri olan; kent ve mimar, kent ve insan konularını işleyen kongrenin lstanbul'da yapılması, mimarlığın sanat ve teknoloji yönleriyle sergilenip sorgulanması, Türkiye için büyük bir başarı sayılmalıdır. Ev sahipliğini Türk Mimarlar Odası'nın organize ettiği kongre kapanışındaki deklarasyonda, kentleri ve mimarlığı yok eden savaşların son bulacağı bir dünya çağrısında bulunulmuştur. Kongre UIA Başkanı Jaime Jemer'in kapanış konuşması, sağlıklı ve konforlu yaşam hedeflerine yönelmiş, bu alandaki çözümlere endekslenmiştir. Ancak kongrenin, Habitat il Kongresi düzeyinde ilgi görmediği söylenebilir. Bilgi toplumu olamamanın yanı sıra, siyasi otorite ve yerel yönetimlerle barışık olmayan meslek örgütlerinin doğru ve yanlış yaptırımları medyaya yansımamış, İstanbullular tarafından desteklenmemiş, ülke çapında mimarlarımızın katkısı sağlanamamıştır. Bu· kongreye, ülkemizin tanınmış ve başarılı mimarları yeterli ilgiyi göstermemiş, Mimarlar Odası dışında Mühendislik Meslek Odaları katılımcı olmamıştır. Ayrıca ihtisas Dernekleri'nin, Müşavirlik ve Müteahhitler Birliği'nin ilgi göstermediği kongre 20 Celal OKUTAN sözlü, yazılı ve görüntülü medyada da arzulana7 önemini sergileyememiştir. Öncelikle, Mimarlar Odası'nın siyasi otorite ile barışık olmaması, yerel yönetimlerle, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile eşgüdümlü hizmet vermemesi mesleğin bilimsel yönü bakımından bir kayıp sayılmalıdır. Ayrıca kongre programının dağınıklığı nedeniyle, konu ve amaçlar topluma yansımamış, toplumun ilgisi çekilmemiştir. "Kent ve Mimar" başlığında şehircilik ve nazım planları sürekli eleştirel bir yöntemle sorgulanmış, mimar ve insan başlığında ise küreselleşmeye karşı politikalar gündeme gelmiştir. Bilimsel ve teknoloji yönü ayrıntılı tartışılmayan mimarinin, sadece yaratıcı sanat ve özgün mimari yönlerinin değerlendirmesine ağırlık verilmesi bir eksiklik sayılmalıdır. r Hintli mimar Charle Carria'nın ülkesi koşullarındaki yaklaşımı, Japon mimar Shgeri-Ban'ın sosyal sorumluluk temalı başarıları, Malezya'lı Ken-Yeane'ın ekolojik tasarıma yönelik önerileri ilginç yaklaşırrııları sergilerken, kentleşmede Mimarlar Odası 'nın siyasi otorite ile barışık olmaması, yerel yönetimlerle, özellikle İstanbu( Büyiikşehir 1 Belediyesi ile eşgiidümlü hizmet vermemesi mesleğin bilimsel yönü bakımından L..aiı> bir kayıp sayılmalıdır. mimari sorumsuzluğu işleyen Amerikalı Denise Scol Bravn ve Robert Venturi'nin toplu yaşamdaki asgari standartları öne çıkaran görüşleri, ülkemiz koşullarında çok iyi değerlendirilmelidir. Bu kongreden çıkarılacak birçok sonuç arasında, ülkemiz yönünden en önemli yaklaşım, mimariyi tanımak, sağlıklı kentleşmeyi vurgulamak, yapılarda çevre, enerji, sağlık, konfor ve hijyeni benimseyip uygulamak, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri olarak siyasi otorite ile eşgüdüm içinde mimarinin sanat ağırlığının yanı sıra bilimsel ve teknolojik yönlerini gündeme getirmek olmalıdır. Demokrasilerde, uygulamaların çoğunluk sistemine dayalı yaptırımlarıyla doğrulara erişmek zor olduğundan, kongre deklarasyonunun çözümlere yönelik olduğu kolay söylenemez. ► Lejyoner Bebekler Lejyoner hastalığı olarak bilinen 'Legionella Pneumophilla' bakterisinin oluşturduğu hastalık, genel olarak zatürree belirtileri gösteren, yüksek ateş, terleme, şiddetli baş ağrısı ve adale ağrıları ile başlayarak, kuru öksürük, nefes darlığı, ishal ve kusma ile gelişen ölümcül bir hastalıktır. İlk olarak 1976 yılında Philadelphia (USA) Amerikan Lejyoner Konvansiyonu tarafından belirlenmiş olan bu hastalık, 1940 yıllarından başlayarak ingiltere'de yılda birkaç yüze erişen ölümlere yol açmıştır. Yegane iyi özelliği, insandan insana geçmemesidir. Ayrıca, bazılarının, özellikle gençlerin bağışıklık özellikleri nedeniyle hastalanmadıkları görülmüştür. Daha çok yaşlıların , solunum hastalıklarından, şeker, böbrek ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=