Tesisat Dergisi 112. Sayı (Nisan 2005)

"' o o N C: .. ,,, z ;;:. .. "' de belki sayın başkan ya da temsilcisi "Yabancı Terimlere Türkçe Terimler Bulma" adı altında bir komisyon kurarsa, orada belki bundan yararlanılabilir. İkinci olarak, Türkiye'de, baca gazı veya flaş buhar kullanımı gibi genel enerji tespitlerimiz doğrudur. Ama bunlara getirilen çözümler de var. Burada da bununla ilgili çok güzel örnekler verildi. Bana yine de bu yönde eksiklerimiz var gibi görünüyor. Bu örnekleri biraz daha zenginleştirmemiz lazım. Örneğin sözü geçen bir proje var. Bir fabrikada d ışarıya oldukça büyük miktarda hava atılıyor. Ben, "acaba bu atılan havanın ısısını nasıl geri kazanabilirim ve işvereni buna nasıl ikna edebilirim", diye düşünüyorum. Bu örneklerde ise havayla mı ısı geri kazanımı yapmak lazım, yoksa havadan suya mı, sudan havaya mı? Bunu yapabilmek için işletme saatlerine bakacağız. örneğin İstanbul'da son 10 yıl için nasıl bir ortalama sıcakl ık profili vardır ki, ben rahat rahat kazanacağım ısıyı hesaplayabileyim! Açık söylemek gerekirse biz tasarımcılar olarak bu kadar ayrıntılı bir çalışmaya kolay kolay zaman da, para da bulamıyoruz. Acaba Enerji Komisyonumuz, bu hesapları basite indirgeyecek veya bir tablo şekline döndürecek, bu tabloyu doldurarak çabuk sonuca ulaşabilecek bir takım yöntemler geliştirebilir mi ki? Çünkü teoriden hareketle bunları yapmak pek kolay olmuyor. Ahmet Hünercioğlu: Cafer Bey'e iki soru sormak istiyorum. Buhar kazanı için iletkenlik kavramını biraz daha açabilir mi? Bir de yüzey blöfünden çıkan buharın flaş tankıyla kullanılma nedeninden bahsedildi. Bildiğim kadarıyla, degazörlerde ısıtma işlemi taze buharla yapılıyor ve bu işlem degazörün kafasında yapılıyor. Ayrıca degazörün tabanından buhar verilerek ayrıştırma işlemi sağlanıyor ve bu degazörün yapısına göre değişiyor. Mevcut bir sistem için bu uygulama ne kadar yapılabilir? Cafer Ünlü: Birincisi, kazan içerisindeki suyun iletkenlik değeri, kazan içerisindeki tuz oranına bağlı olarak değişmektedir. İletkenlik değerlerini ölçmek için kazan içindeki tuz oranlarını ölçmek gerekir. İstenilen değerlerde zamanla bir erime olabilir. İletkenlikteki amaç tuz oranlarını iletkenin özelliklerden yararlanarak kontrol altında tutmaktır. 24 Yüzey blöfünden yararlanarak flaş buharı ürettiğimizi söylemiştim. Flaş buhar daima en kısa noktada kullanılmalıdır. Uzağa gidildikçe ısı kayıpları olduğu için en yakın noktada kullan ılmalıdır. Kazan dairesine en yakın noktalardan birisi de besi suyunun ısıtılması veya degazörde kullanılmasıdır. Degazör sistemlerinde bir degazör kafası vardır. Degazör kafasında bir taraftan kondens, bir taraftan taze besi suyu, bir taraftan da taze buhar girişi vardır. Degazör kafasının üst girişinden taze buhar yerine flaş buhar uygulaması yapabiliriz. Alttan ısıtmada ise amaç, homojenlik sağlamaktır. Alttan ısıtma yapılırken degazörün kafasından besi suyu girişine kadar bir sirkülasyon pompası ile sürekli olarak sirküle ettirilerek homojen bir ısıtma ve sıcaklık sağlanır. Alttan yapacağımız ısıtmada kullanacağımız buhar, taze buhar olacaktır. Biz eğer flaş buharı üst noktada kullanacak olursak neticede flaş buharı kullandığımız için onun yerine taze buharı kullanmamıza gerek kalmayacağını düşünüyorum. Hüseyin Kaya: Benim Ahmet Bey'e bir sorum var. Genellikle termik santrallerde bütün enerjinin birleşik olarak kullanılması hedefleniyor. Fakat Türkiye'de pek çok termik santral kuruluyor ve bu termik santrallerin atık suları değerlendirilemiyor. Örneğin Esenyurt'taki termik santralin ne kadar verimli çalıştığı hepimizce biliniyor. Yatağan'daki kömür santralinin çevreye verdiği kirliliğin yanı sıra kent olarak ısıtması da ayrı bir dert. Aynı şekilde Afşin Elbistan Termik Santrali'nde toprağa verilen ısı var. Ar-Ge'nin olmaması ve araştıramamak, sizce bu ülkenin bir sorunu mu? Biz yabancıların bizleri kandırmalarına çok mu yatkın bir toplumuz? Ahmet Arısoy: Bence burada işin düğüm noktası yatırımla ilişkilidir. Sizin sözünü ettiğiniz örneklerin dışında bizim çalışmalar yaptığımız şehir uygulamaları var. Örneğin Karabük Demir Çelik Fabrikaları'ndan ve oradaki azot sisteminden yararlanarak ortaya çıkan çalışmayla ilgili rakamlar gerçekten çok elverişliydi. Ayrıca buna benzer bir çalışmayı Kütahya'da belediye bize yaptırmıştı. Ama daha sonra büyük bir alışveriş merkezi yapmayı, bizim projemize tercih ettiler. Çünkü onun getirisi onlara göre daha iyiydi. Birçok örneğe baktığınızda elde edilecek kazançlar ortada asl ı nda, ama bu yatırımları yapmak apayrı bir şey. Bu nedenle buradaki sıkıntı tamamen yatı rımla ilgilidir. Rüknettin Küçü kçalı: Termik degalizörde flash ya da çürük buhar dediğimiz buhar gerçekten kullanı labilir. Tesisattaki oksijenin zararlı etkisini ortadan kaldırmak için degazörde çıkış sıcaklığı 85 °C'ye çeşitli kimyasallar kullanılarak indiriliyor. Onun yerine sıcaklığı 102 °C'ye getirerek de oksijenin bu zararlı etkisi tam olarak yok edilebilir. Bu işlemin kazanların ömründe daha etkili olacağına inanıyorum. Ayrıca kazana giren suyun sıcaklığı ile kazan suyu sıcaklığının farkı ne kadar az olursa, kazanda da o kadar az gerilme olacaktır. Bunun da hem maliyet hem de çevre yönünden de daha iyi olacağına inanıyorum. Ekipmanların işletmedeki performansları dikkate alınarak veriminin elde edilmesi lazım. Elde edilen enerji tasarruflarının işletmelerde sağlayacağı yıllık kazançları hesaplamak lazım. Toplam kaç kW'lık enerji verdiğimiz, yakıt kullandığımız ve bundan ne kadar yararland ığımız önemlidir ki bu da bizim toplam performansımızı verir. Bunun proje safhasındaki , uygulama sonrasındaki değerine ve işletmenin yıllara göre değişimine bakmak gerekir. Buharın COP'si 0,20'Ier mertebesinde gerçekleşeceğini daha önce söylemiştim. Buhar birçok işletme açısından vazgeçilmezdir. İşletmedeki diğer bir dert ise kapasitenin yüksek seçilmesidir. Doğru seçilen kapasite, işletme şartlarında bazen yüksek kalabiliyor. Çünkü her zaman aynı yüke ihtiyaç olmuyor. Sonuç olarak biz projeciler herhalde mal sahiplerine nazaran daha az kazanıyoruz. Bu nedenle proje bedellerinin iyileştirilmesinin çok daha uygun olacağına inanıyorum. Tesisat mühendislerinin duruşu günümüzde değişmiştir. O halde bunun bedellerinin de proje bedellerinden başlayarak daha iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Metin Duruk: Yatırımcı, ön tasarımcı ve tasarımcı var; sonuç var. Bizler hep sonuçtan tekrar geriye olayı çözmeye çalışıyoruz. Burada en iyi sistemlerden birisinin bireysel fonksiyon ve kalite kontrol olduğunu söylemek istiyorum. Fonksiyon ve kalite kontrolün yapılması konusunda gerekli tedbiri almazsak, diğer bütün çabaların boşa gideceğine inanıyorum. it]

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=