Tesisat Dergisi 112. Sayı (Nisan 2005)

~ "' o o N C: "" il) z ;. "" en Prof. Dr. Nilüfer Eğrican Çin Halk Cumhuriyeti Seyahatimden Edindiklerim... 23 Nisan günü, lnternational Exchange Center for Engineering and Technology Education (CAIEP), Tsinghua Üniversitesi ve ASME lnternational'ın Çin'in başkenti Pekin'de ortaklaşa düzenledikleri "Engineering Management Forum"a davetli olarak katıldım. Toplantıya benimle birlikte, Avustralya, İngiltere, Kanada, Suudi Arabistan'dan birer temsilci davet edilmişti. Yerel konuşmacıların yanı sıra, ABD'den 4 konuşmacı vardı. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı toplantıda, hiçbir şey aksamadı ve gerek konuşmalar gerek organizasyon bakımından fevkalade başarıl ı bir toplantı oldu. Ağustos sonu başka bir vesileyle, Pekin ve Şangay' ı ziyaret etmiştim. Geçen 8 ayda her şeyin ne kadar hızlı bir şekilde geliştiğine şahit oldum. Bu sayıda başka bir konuyu ele almayı planlamışken yine "Çin Halk Cumhuriyeti"nden söz etmekten kendimi alamadım. Çin, dünya nüfusunun % 20'sini (1.4 milyar) teşkil eden nüfusuyla, büyük bir iç pazara sahiptir ve birçok alanda her şey çok hızlı gelişmektedir. Düşük ücret, modern teknoloji, iç pazarın büyüklüğü Çin Halk Cumhuriyet'ine yabancı sermayeyi çeken birkaç husustur. Fikri haklarının çalınma ihtimalinin yüksek, mal temininin zor oluşu, esnek imalat yöntemlerinin yaygın olmayışı, proje yönetimindeki sıkı ntı lar ise, bu ülkeye yönelmeyi biraz yavaşlatan unsurlardır. Bilindiği üzere, 1950 ve 1960'Iarda çelik, tekstil sektörleri kıtalararası gelişme gösterdi. 1970 ve 1980'Ierde ise elektronik, plastik ve otomotiv sanayileri aynı gelişmeleri yaşadı. Bugün ücretlerin düşük olduğu ülkeler, teknolojik gelişmeleri çok yakından izleyip, ürünlerine katma değer ekleyebiliyorlar. Yaşadığımız yüzyılda, çiplerden cep telefonları na kadar, ileri teknoloji ürünleri. Tayvan, Singapur, Malezya, Güney Kore gibi ülkelere kaydı. Son zamanlarda ise, işlerin birçoğu Çin'e geçmiş durumda. 1995'e kadar Çin, Amerika Birleşik Devletleri'ne, ithal ettiği ürünün çok üstünde ürün ihraç eden ülke durumuna geldi. Bugün ABD, Çin'e tohum ve soya fasulyesi satıp 2.8 milyar USD elde ederken Çin, 20 ABD'ye elektriksel ve elektronik aletler satarak 50 milyar USD sağlamaktadır. Çin ekonomisi, son 15 yılda her yıl % 9 büyümektedir ve 6.4 trilyon USD'lik ekonomisi ile ABD ekonomisinin% 60'ına, Japon ekonomisinin ise 2 katına sahiptir. Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) açıkladığı verilere göre, geçen yıl dünya ekonomisi (dünya GSYİH'si) % 4, dünya mal ticareti ise % 9 dolayında bir büyüme gösterdi. Böylece dünya ticaretindeki artış, üretimdeki artışı bir kez daha geride bırakmış oldu. DTÖ, dünya ticaretindeki artışın, 2005'te bir miktar yavaşlayacağını ve% 6 dolayında kalacağını tahmin ediyor. Dünya ticaretinde 2004 yılının en önemli gelişmesi, ihracatını hacim olarak% 20, değer olarak% 35 arttırmayı başaran Çin'in, Japonya'yı geçerek dünyanın 3. ihracatçısı durumuna gelmesidir. Çin, ihracatta ABD ve Almanya'nın ardından dünyanın 3. büyüğü olurken, elektronik eşya ihracatında sağladığı % 45'Iik artış, bu başarıda en büyük rolü oynamıştır. Çin'in, tekstil ve giyim sanayiinde elde ettiği ihracat artışı ise% 15 dolayında kalmıştır. Çin, 5 milyonluk kapasitesi ile dünyanın 3. cü en büyük oto pazarına sahiptir. örneğin, General Motors, 2004'te yarım milyon araba satmıştır. Bugün Pekin bisikletlilerin şehri olmaktan çıkıp, arabaların yoğunlaştığı şehir olmaya hızla gitmektedir. Çin'de kişi başına ortalama 5000 USD olan gelir, eşit olarak dağılmamaktadır. Şehirlerde, özellikle sahil şehirlerindeki gelir, kırsal kesime göre 2 katı kadardır. Çin'in orta gelir düzeyine sahip nüfusu, (100 milyon civarında} Almanya'nın tüm nüfusundan daha fazla, Japon nüfusundan ise biraz azdır. Son yıllarda fabrikalarda çalışmak üzere 120 milyon Çinlinin şehirlere göç ettiği belirtilm ektedir. Değişik ülkelerdeki birçok şirket, Çin'de faaliyet göstermek için yarışmaktadır. Çin, bunlara tek bir şartla, teknoloji transfer etme koşuluyla izin vermektedir. Çin'deki fabrikaların bir kısmı yerel halka hizmet eder- • PERSPEKTiF ken, bazıları ihracata yönelmiştir. ABD'ye yapılan ihracatın yarıdan çoğunu, Tayvanlı, Japon veya Amerikan şirketleri sağlamaktadır. Ancak, yabancı şirketlerin Çin'e getirdikleri yeni teknolojilerin, ülke içinde hızla yayılması sonucu, Çinli şirketler de dünyada rekabet edebilir duruma gelmektedir. Bugün Çiniler emek yoğun işleri yapma yerine, katma değeri yüksek ürünleri (yüksek tanımlı, televizyonlar, bilgisayarlar, 3. cü jenerasyon cep telefonları. bilgisayar ve network hardwareleri gibi) üretmeye yönelmiştir. Yüksek teknoloji içeren bu tür ürünlerin ihracatı, diğer ürünlerin önüne geçmektedir. Çin, yüksek teknoloji içeren ürünleriyle rekabet edebilecek duruma gelmiştir. Bilindiği üzere "kablosuz" elektronik eşya alanında ABD ve Avrupa öncü durumdadı r. Ancak Kore ve Çin, arayı kapatıp sundukları ucuz fiyatlarla, hızla piyasaya hakim olmaktadırlar. Sonuç olarak, yüksek teknoloji kullanarak üretim yapılması ve düşük işçi ücretleri, birçok firma için Çin'i cazibe merkezi haline getirmiştir. Ancak, Çin ile iş yapan herkesin en büyük problemi "fikri haklar" konusudur. Çinliler tersine mühendislik (reverse engineering) yapmakta ve fikri haklara çok az özen göstermektedir. Çinli mühendisler, orijinal tasarımları , kendi pazarlarına göre modifıye etmekte ve üretmektedir. Bu açıdan bazı yabancı firmalar, Çin'de kendi mühendislik merkezlerini kurmakta ve üretimi kontrol ederek haklarını korumaya çalışmaktadırlar. Bazen de projeyi, birçok modüle ayırarak, bu modülleri ürettirip kendi ülkelerinde birleştirme ve katma değeri kendi ülkelerinde yaratma yoluna gitmektedirler. Mekanik, elektrik ve imalat ile ilgili kısımları farklı tedarikçilere yaptırma yöntemi de sıkça uygulanmaktadır. Bu arada gelişmiş ülkeler, patent ve fikri hakların korunması için Çine baskı yapmaya devam etmektedirler. Çin'deki gelişmeleri daha yakından takip edip, olumlu yönlerini örnek almak ve yabancı sermayeyi olabildiğince ülkemize çekebilmek ümidiyle... o. . 'Y\. . ~co....-_ egrican@yeditepe.edu.tr ilil

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=