~ ın o o N C: ., -~ z -; 1/) ·;;; ~ sayıda çalışma, mümkün uyum (adaptasyon) stratejilerini net bir şekilde irdelemiştir. Aynı zamanda su sektöründe iklim değişimine uyum için ortaya çıkan fırsatlar ve kısıtlamaların değerlendirilmesi de göz önünde tutulmalıdır. Bu değerlendirmede, yalnız iklim değişmesini özel olarak inceleyen az sayıda çalışmadan değil, bununla beraber su sektörünün farkl ı kesimleri içindeki genel anlamda değişen durumlara uyum sağlama birikiminden yola çı kmaktadır. İlk başta, iklim değişmesinin , hidrolojik sistem ve çevrim ile su kaynakla rı üzerine baskı yapan pek çok unsurdan biri olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Değişen toprak kullanımı ve toprak yönetim uygulamaları (tarım kimyasallarının kullanımı gibi) hidrolojik düzeni değiştirmektedir. Sonuç olarak, su kaynakları miktar ve kalitesinde gün geçtikçe kötüye giden bir değişim izlenmektedir. Genel olarak, değişen talepler bazı ülkelerde kişi başına talebin düşmesine rağmen, mevcut kaynaklar üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Su yönetiminin hedefleri ve süreçleri de değişmektedir. Pek çok ülkede, "sürdürülebilir" su yönetimine ve su çevresinin ihtiyaçlarına yönelik bir hareket ortaya çıkmaktadır. Mesela, 1992'de düzenlenen Uluslararası Su ve Çevre Konferansı'nda kabul edilen Dublin Beyanatı (Dublin Statement) su kaynakla rının sürdürülebilir kullanımını özendirmek ve mevcut kaynakların bozulmasını önlemek amacıyla yayımlanmıştı. Sağlıklı içme suyuna ulaşım, gıda üretimi için su, su kaynaklarının fazla ku llan ı mı ve bundan kaynaklanan çevresel denge bozulması ve su kalitesinde meydana gelen düşüşün nedenleri iklim değişikliği tesiri altında araştırılmalıdır. Bu konuların kapsamı ve önemi ülkeden ülkeye değişmektedir. 1990'11 yılların son döneminde, su ile ilgili sorunların çözülmesine yönelik birkaç küresel g irişimde bulunuldu. İklim değişiminin etkileri ve bu değ işimle uyum sağlanması, öteki baskılar ve su sektöründe meydana gelen değ işimler çerçevesinde değerlendirilmelidir. Son on yıl içinde ve özellikle İkinci Değerlendirme Raporu'nun yayınlanmasından sonra (İDR) (1.1, 1.2, 1.3), iklim değişimlerinin hidroloji ve su kaynakları üzerinde gösterdikleri etkiler 144 hakkında pek çok etüt yapılmıştır. Bazıları, ulusal araştırma programlarına koordine edilmiş, bazıları da su yönetim kuruluşlarınca yaptırılmıştır. Ancak, hala pek çok boşluk ve bilinmeyen unsur vardı r. Bu yazıda çoğunlukla, iklim değişiminin su kaynakları üzerindeki etkileri, mevcut yorumları ve uyum konusunda atılacak adımları değerlendirmektedir. Bu bölüm, İDR ardından üç kilit noktada ortaya çıkan önemli gelişmeleri vurgulamaktadır; bunlar metodolojik gelişmeler, iklim değişken l iği etkisinin gittikçe daha fazla kabul görmesi ve iklim değişimlerine uyum sağlama çabaları da irdelemektedir. İklim değişiminin hidroloji üzerindeki etkileri çoğu zaman genel dolaşım modellerinin çıktı verilerinden başlayarak, bir hidrolojik modele yapılan iklim girişlerdeki değişimler için senaryolar tanımlayarak gerçekleştirilmektedir. Bu noktadaki üç kilit gelişme şun lardır: hidrolojik etki değerlendirilmelerine uygun olan senaryoları üretmek, gerçekçi hidrolojik modelleri geliştirmek ve kullanmak; iklim ile hidrolojik sistemler arasındaki bağlantıları ve geri bildirim sürecini daha iyi anlamaktan ibarettir. 2. Su Sektöründe İklim Değişmesine Uyum Su yönetimi, risklerin en aza indirilmesini ve değişen durumlara (genellikle değişen taleplere) uyumu esas almaktadı r. On yıllık dönemler boyunca su sektöründe geniş yelpazeli uyum teknikleri geliştirilip uygulanmaktadır. Çok ku llanılan bir sınıfland ı rma sistemi, artan kapasite (örneğin, baraj, su haznesi veya yapısal sel önleme sistemlerinin inşası), mevcut yapılar ve sistemler için işletme kurallarını değiştirme, talep yönetimi ve kurumsal uygulamaları değiştirme gibi yaklaşımlar arasında ayırım yapmaktan ibarettir. İlk iki yöntem, "arza bağl ı" stratejiler, son iki yöntem ise "talebe bağl ı" stratejiler olarak adlandırılmaktadır. Son birkaç yıl içinde, talebe bağl ı tekniklere karşı olan ilgi iyice artmıştır. Dünya Bankası gibi uluslararası ajanslar ve Küresel Su Ortakl ığı gibi girişimler, kaynakla rı n daha etkili yönetilmesi için su kaynakları yönetimi ve fiyatlandırılması için yeni yöntemleri özendirmektedir (2). Bu çalışmalar, büyük ölçüde iklim değişiminden bağımsız olarak yürütülmektedir. Su yönetim uygulamalarındaki değişimler, iklim değişiminin su sektörünü nasıl etkileyeceğini hissedilir bir şekilde gösterir. Bazı ülkelerdeki su yöneticileri, bu değişimi özel ve net bir şekilde ele almaya başlamıştır. Bunun uygulanmasında başvurulan yöntemler henüz iyi tanımlanmamıştır. Hem ülke içinde hem de ülkeler arasında uzun vadeli su kaynak planlaması için yürürlükteki kurumsal düzenlemeler tam geliştiri lememişti r. Su idarelerinden, düzenleyiciler tarafından, gelecekteki kaynak ve böylece yatırım tahminlerini değerlend irirken, iklim değişmes ini "göz önünde bulundurmaları" istenmiştir. ABD de su idarelerinden, sistemlerinin pek mümkün iklim değişmelerine karşı zaaf gösterme imkanını incelemelerini istemiştir (3). Su idarelerinin genel olarak yönetim uygulamalarını değiştirme veya iklim değişmesin i bunlara dahil etme kabiliyeti, ülkeler arasında büyük farklılık göstermektedir. 3. İklim Değişikliği ve Yağışlar Yağışlar, mekan ve zaman içinde, su dengesindeki değişkenliğin belli başlı kaynağıdır. Yağışlarda meydana gelen değişimler, hidroloji ve su kaynakları için çok önemli sonuçlar doğurabilir. Belli bir su havzasında zaman içinde meydana gelen hidrolojik değişkenlik, günlük, mevsimsel, yıllık ve on yı llık zaman zarfları içinde yağışlarda baş gösteren değişkenlik tarafından etkilenmektedir. Sel sıklığı, yıllar arasında (yıldan yıla) yağışlarda gözlenen değişkenlikle kısa vadeli yağış miktarlarında meydana gelen değişimler (sağanak yağış gibi) tarafından etkilenmektedir. Düşük veya kuraklık düzeyinde olan yüzey akışlarının sıklığı, en çok yağışların mevsimsel dağılımında meydana gelen değişimler, yıldan yıla değişkenlik ve uzun kuraklık dönemleri tarafı ndan etkilenmektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=